BASINDAN INCILER
Daha yeni dondugum icin basinda cikan yazilari ancak okuyabiliyorum.Cok ilginc seyler var.Benim yillardir "SARLATAN" diye tanimladigim DAUM'u FB li yazarlar yerden yere vuruyor.
Bir ornegi asagida..
DAUM GIDER FB GULER
Bu kadroyu hiç bozmayın…
Üstüne bir tek adam bile eklemeyin…
Formaları, çorapları şortları değiştirmeyin…
Kramponlar bile yırtılıncaya kadar ayaklarında kalsın…
Hiç farketmez.
Bu takım, bu ligde 10 yıl üst üste şampiyon olur…
Daum gitsin yeter…
Yerine ben bile gelsem teknik adam diye hiçbirşey farketmez. Çünkü bir tek Daum bilir tıkır tıkır işleyen dişlinin arasına çomak sokmayı…
Bir tek o becerir şaha kalkmış bir takımın kalesini açmayı, savunmasını dağıtmayı, orta alanını boşaltmayı, forvetini lime lime etmeyi…
O Alman ki; türünün son örneğidir…
Ne bir benzeri gelir Dünya futboluna, ne eşi…
Bunları yazıyoruz, çünkü şampiyonluk Denizli’de kaçmamıştır Fener’den… Şampiyonluk, koca bir sezonda, her maçta iğne oyası gibi işlenerek hediye edilmiştir. Bunu becermek, tek maçta olacak bir iş değil çünkü…
Bir tek derbi kaybetmeyip de şampiyon olamayan tek takımdır Fenerbahçe… Ligimizin tarihine de böyle geçmiştir.
Bu utançtır, ayıptır, rezilliktir.
Ve bu kepazeliğin mimarı Daum’dur… Ustaca becerdiği, imkansızı gerçekleştirdiği ve Fenerbahçe’ye çektirdiği zulüm için stadın önüne heykeli dikilmeli ve kuşaklar boyunca ibret-i alem olsun diye orada durmalıdır.
Kafasına kuş bile pislese Daum heykelinin, silinmemeli, yıkanıp temizlenmemelidir.
Sezon boyunca hakkındaki eleştirilere, ders almak yerine öfke besleyen Daum gibi, birileri daha görmelidir bazı gerçekleri…
Büyük başarılar için oluk gibi para akıtmak, Dünya starlarını kadrona toplamak, tesis yapmak ve tüm bunlar için geceni gündüzüne katmak bile yatmiyor işte… Başkan Aziz Yıldırım, bir yüzyıl daha şükranla anılacağı hizmetlerini hakettiği bir sezonda şampiyonlukla taçlandıramadıysa, hatayı biraz da kendinde arayacaktır. Geniş ufukların tek düşmanı, sabitlenecek tek bir fikir olabiliyormuş demek.
Daum ısrarı, Aziz Yıldırım’a hayatının en büyük dersi olmuştur sanırım…
Gelelim Fenerbahçe taraftarına…
Bu şoku yaşamak da onlara ders olmalıdır. Taraftar olmak, bazen yönetimleri de gafletten uyandırma görevini üstlenmekmiş demek ki…
Olsun… Bu dersi almak da kazançtır.
Artık Daumsuz, mutlu, huzurlu ve güven veren sezonlar var Fenerbahçe’nin önünde.
Bir musibet, bin nasihattan iyidir demiş atalarımız. Herkes dersini aldığına göre, ortda kayıp değil, kazanç vardır.
Olaya böyle de bakmak mümkün.
"OLDU" RIDVAN OLAMADI
Fener istemedi!
İki gün önce Ediz kardeşim benden bu maçın analizini istediği zaman, Fenerbahçe'nin sakin olması gerektiğini, ama bazen sakinlikle vurdum duymazlığı karıştırdığını yazmıştım. Bu kez bunu yapmayacaklarını düşünmüştüm.
Sanki bu maç bitmez, süresi yokmuş gibi oynadılar. Dakikalar 5, 10, 20, 30, 50, 80'i gösterirken hala rahat rahat, aheste aheste sahada dolaşıyorlardı.
Kolay mı can derdindeki Denizli ile oynamak. Oyun 20 dakika durdu. Sahaya ne bulduysalar attılar. Fenerbahçe'nin futbol dışı olaylarla karşılaşacağı aşikardı.
Yetmedi, rakip tekmeye kafa koyacaktı. Sen de aynı mücadeleyi vereceksin ki, kaliten ortaya çıkacak.
Maçın tamamında, uzatmanın son saniyesi hariç gol pozisyonun yok. En iyi oyuncun Rüştü. O zaman kazanamazsın. Altın tepside de rakibine şampiyonluğu ikram edersin. Zaten maç temposunu artırmak istedikçe seyirci sana izin vermiyor. Senin de sahaya yüreğini koyman gerek.
Hep şişirme
Oyunun başından itibaren rakibini hataya zorlayıp, presle başlayacağına, sanki beraberlik yetiyormuş gibi oynuyordu Fenerbahçe. Bu tür maçları en başında kazanmak gerek. Oyunun devamında şampiyonluk gidiyor endişesiyle kontr yeme olasılığın artar. Nitekim de öyle oldu. Oyunun sonlarına gelindikçe Daum riske girdi.
Pozisyonlar vermeye başladı. Golü buluyorsun 1-1'i yakalıyorsun. Kazanmak için zamanın var. Rakibin Gaziantep'ten gelen haberle kümede kalmayı garantilemiş. Doldur boşalt yapma, mümkün olduğu kadar çizgiye in. Onu da yapmıyorsun, kaderine razı bir şekilde şişirmeye başlıyorsun.
Aslında fazla teknik yorum yapmak doğru değil. Zaten yapmaya kalkarsak en bariz kötü örnek 1-0 geride iken, gol atman lazımken, Nobre'yi çıkarmaktı. Kaybetmek için herşeyi yapıyorsun ve beceriyorsun.
Fenerbahçe takımı dönüp geriye baktığında iki puan gerisinde kaldığı Galatasaray'ı iki maçta da yenmiş, ama ligi göğüsleyemiyor. Hata tamamen kendinde.
Zaten garip bir şekilde her yerden senin şampiyon olamaman için ağlar örülmüş.
Ama senin gücün var. Potansiyelin var. Futbolcun var. Yeteneğin var. Ama öyle bir oynuyorsun ki, sadece taraftarını mutsuz etmiyor, başarını zaten istemeyenleri de mutlu ediyorsun. Herşey kendi elindeydi, ama Fenerbahçe kendisi istemedi.
BORAZAN ERDOGAN SENAY
Daum'la bu kadar
Geçmişte kalan 33 haftadaki sayısız lig oyununda dalga geçerek puanlar kaybeden Denizli, sanki bütün futbol hırslarını Fenerbahçe'nin şampiyonluk aradığı son maça saklamıştı...
Kendi alanında 11 oyuncusu ile Fener'e adeta kilitlenmişti Denizli... Alex, Appiah, Aurelio oyundan çıkıp gitseler, sanki markajcıları da peşlerinden koşacaktı belki de...
Tabii böyle bir sıkı prensiple oynamaları doğaldı ama, aşırı agresifliğe girip de, bu futbolculara faul ötesi hareketlere soyunmak, Selçuk Dereli es geçse de, gerçekte bal gibi bir meslek ayıbıydı tabii...
Fenerbahçe kendi alanında yan ve geri paslar yaparak oyunu açmak istiyor, ancak Denizli bu zokayı yutacak bir enayiliğe hiç de takılmıyordu... Tabii İstanbul trafiği gibi tıklım tıklım bir yarı alanda paslaşma yaratıcılığı da, çok zorlaştırıyordu ısrarla gol arayan Fenerbahçeli ayakları...
Seyirci kaldı
Bu arada oyun başlarken, devam ederken ve ikinci yarı başında sahayı konfetilerle dolduran seyirciye Selçuk Dereli federasyon adına neden anons yaptırmıyor, tribünlerdeki akıl dışı küfürlü baskı karşısında niçin sadece oyunu durdurarak seyirci kalıyordu ki?..
Anonsları yaptırırsın, baktın tribündekilerin oynatmaya niyeti yok, basar düdüğü ve çeker gidersin soyunma odasına... Bunun kuralı Türkiye'de de böyle, Patagonya'da da böyle sayın MHK Başkanı... Haaa, sonrası şu takım düşermiş, bu ekip şampiyon olurmuş hiç önemli değil. Doğru olanı yapan birileri çıkmayacak mı futbolumuzda?
Evet, seyirci skandalı yaşanıyordu oyun süresince Denizli'de... Böylesine baskı altında oynamaya çalışan ve ikide bir kesilen maçın buz gibi atmosferinde Fenerbahçe'yi nasıl "iyi veya kötü" şeklinde yorumlayabiliriz ki?.. Ama futbol olarak Denizli olağanüstü bir disiplin içinde oynuyordu sahasında... İkinci yarıdaki kontrataklarda Rüştü mucizeler yaratıyor, Fenerbahçe ava giderken avlanmış durumlarına da düşüyordu zaman zaman...
Keçeli kurtardı
Mehmet Yozgatlı çok hızlı sprintlerle Denizli defansına dalışlar yapıyor, ancak yapış yapış adam kalabalığına çarpan toplar Fener'in şanssızlığı olarak da eğilip gidiyordu... Çimene kağıt atma rezilliğinin bitmek bilmez çirkinliği altında 82. dakika gelip dayanıyor ve Dereli bana göre Yozgatlı'ya yapılan faulü görmezden geliyor, tek başına kalan Mustafa Keçeli'ye de gidip takımının kaderini kurtaracak golü atmak kalıyordu sadece...
Biraz da Fenerbahçe adına kabus dolu bir 90 dakika halinde geçen şampiyonluk kaybının teknik yönetim muhasebesini yapmak mecburiyetindeyiz. Üç haftadır idman bile yapmayan sakat Nobre'yi dün ısrarla oynatan, özellikle şampiyonluğun kaybedildiği Manisa'daki maçta taktik yanlışlarıyla sarı-lacivertlileri iyi yönetmek için asla biçilmiş kaftan olmadığı bir kez daha anlaşılan Herr Daum'un arkasında durmaya Aziz Yıldırım ile ekibi bakalım ne kadar devam edecek? Kupa ve şampiyonluğu böylesine hovardaca harcayan bir teknik adamdan bu işin hesabını sormak gerekmez mi?
BU DA BIR YAZI KIII DERS VALLA DERS
HULKIIIIIII ABIIIIIIII
Vay Fenerim vay!
Hulki İlgün
hilgun@fanatik.com.tr
Hem de vay ki ne vay! Kanaryalar durdu durdu, Cim Bom’u yine vurdu. Hem de nasıl vurdu! Allah Allah ki, tek kelimeyle Maaşallah! Sonra da neymiş, Türkiye’de bu meret futbolu Galatasaray oynuyormuy da, Fenerbahçe köşe kapmaca oynuyormuş ha? Bir kere daha gördünüz mü, gerçek futbolu oynayan Kanaryalar’ı.
Bravo Fenerbahçeliler’e
Film daha bitmedi
Sayın Başkan Haluk Ulusoy’a
Fener yener
Her zaman söyledim, yine ısrar ediyorum, bu takımın adı Fenerbahçe ve en büyük Fenerbahçe. Başka büyük yok.
Üstelik, burası Saracoğlu, Fenerbahçe’nin stadyumu. Burada rakiplere özellikle de en yakın rakiplere puan yok.
Maç öncesi ne dedim, “Fener yener”. Allah aşkını söyleyin, haksız mıyım kardeşler?
İsterseniz gelin o 90 dakikalık Fenerbahçe resitaline, o Sarı Kanaryalar’ın futbol şovuna kısaca şöyle bir gözatalım.
Öncelikle maç öncesi Kadıköy, Kadıköy olalı böyle bir bayram görmedi Fenerbahçeliler. Hava şahane, parklarda laleler, menekşeler ve tıklık tıklım caddelerde Fenerbahçeliler. Maç tarihi 22 Nisan, ertesi gün 23 Nisan Egemenlik ve Çocuk Bayramı. O halde bugün Fenerbahçe’nin egemenlik bayramı kardeşler. Yani Sarı Kanaryalar’ın tarihi bir maçta ezeli rakibi Galatasaray’ı bir kez daha, adeta sürklase ederek yendiği maçın bayramı.
Bu takımda, Alex isimli bir futbolcu var, sevgili anacığı bu evladını futbol için yaratmış. Beyni futbol, kalbi futbol, ayak bilekleri apayrı bir futbol tekniği için yaratılmış. Ve de bu muhteşem Alexli Fenerbahçe, böylesine tarihi bir derbinin ilk yarısında öyle bir futbolu öylesine şahane gollerle süsledi ki, belki tabela 2-0’ı gösteriyordu ama kaçan yüzde yüz goller aslında Mondragon’un kalesinde 4-0’ın müjdesini veriyordu.
Düşünün, ilk yarında Anelka da yoktu Fener’de ama o muhteşem Alex’in yanında bir Appiah ile sakatlanana kadar Nobre vardı ki, Allah bu kara panterleri de nazarlardan korusun kardeşim. Yaktılar yıktılar Cim Bom’u.
Maçın geri kalan kısmını ne siz sorun, ne ben söyleyeyim. O muhteşem Alex’in, arkasından Anelka’nın şahane gollerinden sonra kendimi kaybetmişim. Vay Fenerim vay...
BU DA HULKI ABININ MAC ONCESI YAZISI
Son hafta falından Fener çıktı 12.05.2006
Hulki İlgün
hilgun@fanatik.com.tr
Ben çok inanırım, lezzetle yediğim bir yemeği takiben içtiğim orta şekerli okkalı ve bol köpüklü bir kahveden sonra fincanımı kapatır, telvenin soğumasını ve falımın oluşmasını beklerim.
Özellikle Fener’in maçlarında 80’lık Hayriye teyzeme nasıl kurşun döktürüyor, Kuşdili’nde Mahmut Dede Türbesi’nde dua edip mum dikiyorsam, isminin açıklanmasını istemeyen çok sevdiğim bir Kayserili kardeşimin fala bakmasına da o kadar inanıyorum.
Görüyorsunuz, ortalık yine toz duman. Hafta sonundaki maçları takiben kim şampiyon olacak, kim küme düşecek diye adeta millet birbirini yiyor. Oysa benim için Fenerbahçe geçen hafta Erciyesspor maçından sonra şampiyon oldu bile... Dünyada eşi görülmemiş bir organizasyonla Şükrü Saracoğlu Stadı’nı kuşatan binlerce taraftar, yöneticiler ve futbolcularıyla milyonlar adına hepimiz bu mutluluğu paylaştık.
Öte yandan Fener’in şampiyonluğunu bir türlü hazmedemeyip ‘Fener düşmanlığı’ ile şöhret olmaya çalışan isimleri bilinen bir takım kişiler “Fener şampiyon olamaz, kimmiş Fener, Fener’i tanımıyoruz, biz şampiyon olacağız” yaygaralarıyla ortalığı karıştırırken, bu defa şampiyon Fenerbahçe taraftarları isyan edip bendeniz Hulki ağabeylerini adeta telefon ve mail yağmuruna tuttular.
Yüzlercesini temsilen aralarından seçtiğim bir tanesi, örneğin Ayvalık’ta Uygun Rafineri’den koyu Fenerbahçeli Emre Uygun, “Hulki ağabeyimiz; şunlara hadlerini bildir” deyince dayanamadım, geçtim sevgili Kayserili falcı kardeşimin karşısına, yine höpürdete höpürdete kahvemi içip fincanımı kapattım.
“Neyse Fenerbahçem’in hali, öyle çıksın falı” deyin, okutmaya başladım. Buyurun, Emre’ciğim ile sizler de dinleyin;
“Lig sezonun son haftasında şampiyon olacak ve kümeden düşecek takımları Kayserispor ile Kayseri Erciyes takımları belirleyecek. Kayserililer akıllıdır, öncelikle ligde hiç bir taraftarı olmayan ve Ankara Belediyesi’nin trilyonluk sponsorluğunda uğraş veren Ankaraspor’u Erciyesspor yenecek. Öte yanda daha önce Fenerbahçe’yi Saracoğlu’nda yenen Kayserispor, son maçında Cim Bom’u da Ali Sami Yen’de yenip Fenerbahçe’nin şampiyonluğunu ilan edecek. Böylece Ankaraspor küme düşecek. Denizli’de de Fenerbahçe, taraftarlarıyla şampiyonluğunu kutlarken, Denizlispor da kümede kalmanın mutluluğunu yaşayacak. Öteki gelişmeler, futbola yakışmaz. Öncelikle İzmirlileri’n ne günahı vardı, diye sorarlar adama...
Kısaca Fenerbahçe falıyla, malıyla, mülküyle, taraftarı, şan ve şöhretiyle şampiyon olacak sevgili Fenerbahçeliler... Daha ne düşünüyorsunuz?
SON DURUM (Hani filmlerin sonunda kahramanlara ne oldu diye bir yazilar gecer ya hah iste ondan)
HULKI ABI ARTIK KAVE ICMIYOR
HAYRIYE TEYZESI ARTIK KURSUN DOKTURMUYOR
KUSDILI'INDAKI MAHBUT BABA TURBESI YIKILIP YERINE 8 KATLI APARTMAN YAPILDI
AYVALIKTAKI UYGUN RAFINERISI GALATASARAY STORE OLDU
YAZARIMIZ HULKI ABI PSIKOLOJIK TEDAVI GORUYOR
SON OLARAK "AGU" DEDI.