Page 10 of 11

Posted: Wed Jan 17, 2007 2:41 pm
by Cemal_Sarici
Saka maka, bu forumda bayagi reyting yapti ya bu topik :)

Orhan Pamuk'un o malum laflari Nobel almasina yarasin diye soyleyip soylemedigini belki hic bir zaman bilemeyecegiz. Ayni sekilde, odulun ona verilmesinde o laflarin oynadigi rolu de bilemeyecegiz. O yuzden, Orhan Pamuk'u bu yuzden acimasizca elestirmeyi ben cok abes ve yanlis buluyorum. Ama, 'eger' lerle konusacaksak eger :), ben de derim ki; EGER, Pamuk, Nobel'i alabilmek icin o laflari soylediyse, kinanmasi gereklidir ve benim gozumde degerini oldukca yitirir.

Soyledigi laflar konusuna gelince....ben sahsen 'Ermeni meselesi' konusunda bizdeki 'resmi tezlerin' dogruluguna inanmayan biriyim. Kucuk yastan beri bizleri yanlis ve eksik bilgilerle donattiklarini dusunuyorum. Soyle dusunun, artik hemen hemen herkesin orada nelerin dondugunu bildigi o utanc verici 6-7 Eylul olaylari bile, yakin zamana kadar, unutturulmaya calisilan bir seydi. Su an ulkemizde okutulan ortaokul/lise tarih kitaplarina sahip olan birisi soylesin bu arada lutfen.......6-7 Eylul olaylari, oralarda geciyor mu ? Geciyorsa, nasil geciyor ?

Ermeni'lerin Anadolu'daki izlerinin neredeyse tamamen silinmesine yol acan bu insanlik sucunu (evet, laflarimin arkasindayim...bu, 'soykirim' olarak degerlendirilmese bile, Ittihat ve Terakki'nin genis bir bolumunun sistematik bir insanlik sucundan bahsedilmesi gerektigini dusunenlerdenim) inkar etmeyi birakmalidir bence bizim devletimiz. Eger 'tazminat' olayindan korkuluyorsa, eminim bir sekilde uluslararasi hukukta bunun 'compromise' yoluyla bir cozumu bulunur.

Kaldi ki bir de olayin su uzucu yani var....'soykirim' veya 'katliam' ya da baska bir tabir uzerinde anlasilmasa bile, 'tehcir' konsepti zaten basli basina bir insanlik sucudur bence. Ne demek yani, orada kokleri olan, oraya butun aile, mal ve umitleriyle yerlesmis bir insan toplulugunu, etnik kokenlerinden dolayi uzak diyarlara zor sartlarda goc etmeye zorlamak ? Bu 'zorla goc ettirme' olayini masum, zarasiz gibi dusunenlere hayret ediyorum.

Umarim, devletimiz hic olmazsa yakin gelecekte Ermenistan ile olan sinir
kapisini acar ve olumlu bir ilk adim atilmis olur. Koru korune Azerbaycan'in tarafini tutup, bu sebepten dolayi komsu bir ulkeyi ekonomik bakimdan zor durumda birakmak (ve de ayrica, kendi vatandaslarimizdan da bu kapali sinir kapisi durumundan dolayi ekonomik olarak cok cekenler var) cok cok yanlis bir seydir.

Sevgiler,

Cemal

Posted: Wed Jan 17, 2007 5:10 pm
by Ufuk Sezekkaplan
Cemal_Sarici wrote: Umarim, devletimiz hic olmazsa yakin gelecekte Ermenistan ile olan sinir kapisini acar ve olumlu bir ilk adim atilmis olur.
1996 yilinda bir gorev nenediyle Igdir'da bulunmustum. Sinirin Ermenistan'a kapali olmasi nedeniyle Igdir'da ve Dogubeyazit'ta kacakcilik cok yaygindi. Ama asil onemlisi, Igdir ekonomisini canli tutan olgunun, Iran'dan gelip mal alanlarin olusturmasiydi. Iranli tacirler daha sonra bu mallari kar koyarak Ermenistan'a satiyorlardi. Mallar fazladan dolasim yapiyor, Ermeniler de bu mallari pahali tedarik etmek zorunda kaliyordu. Arada kazananlar da kacakcilar ve Iran oluyordu. Bugun de sanirim durum budur.

Gecmis geride kalmistir demek lazim bence de. Bir ulke ile tarihte yasanan hasmane olaylar ancak ekonomik bag kuvvetlendirilerek ve karsilikli bagimlilik yaratilarak izole edilebilir. Polonyalilar veya Fransizlar da Almanlar'dan nefret edebilirler ama ekonomik gerekceler bu nefretin dile gelmesini onluyor. Tabii burada her 2 taraf acisindan (onlarin diasporasi bizimkilerin derin devleti) bir ortak gerdirme politikasi var ama bunun degismesi ve Ermenistan'la ciddi bir ekonomik anlasma zemini yaratilmasi ihtimalinde ben yararli olacagini dusunuyorum.

Posted: Wed Jan 17, 2007 5:29 pm
by Ismail Gezer
Azerbaycan'ın kalbini kırma ihtimalinden çekinir bizimkiler. Bu şekilde inatlaşarak, kapıları kapatarak hiçbir sorunu çözemeyeceğimiz fikrine katılıyorum. Zaten bir işe yaradığı yok! On binlerce ermeni kaçakta olsa geliyor çalışıyor, kimsenin birşey dediğide yok!

Yunanistanla da devletler bazında çok samimi sayılmayız ama halklar arasında ciddi bir nefret olduğu söylenemez. Hatta yunan hükümeti bu sene tarih kitaplarından Türkleri aşağılayan ifadeleri çıkartma kararı aldı. Bir yunanla-Türkün aşkını anlatan bir dizi reyting rekorları kırabiliyor.

Ermenilerle ve ermenistanla ilişkilerimiz geliştirme yoluna gidersek, durum bugünkünden beter olmayacaktır! Ermenistan diasporanın desteğiyle ayakta duruyor, başka kaynağı yok, geliri yok! Likör fabrikaları hariç tabi.. Ve onları buna zorlayan biziz! Diasporanın palazlanması, heryerde ermeni lobilerinin güçlenmesinede dolaylı yoldan katkı sağladığımızı düşünüyorum!

Posted: Thu Jan 18, 2007 3:41 am
by Murat Kara
Ismail Gezer wrote:Yunanistanla da devletler bazında çok samimi sayılmayız ama halklar arasında ciddi bir nefret olduğu söylenemez.
Ne guzel soylemissin Ismail. Halklar arasinda kalici 'kin' diye birsey olacagina ben de inanmiyorum. Tepeden bilincli yapilan karistirma siyaseti olmasa halklarin hem cikarlari ortusuyor hem de bir cok alanda kulturleri. Israil mutfagi ile Filistin mutfagina bakmak bunlari gormek icin yeterli mesela.

Elbette tarihi nedenlerle kemiklesmis bazi hisler her zaman olabilir ama bunlar zaman icersinde yumusar ve yerini iyi iliskilere birakir. Yeterki tepeden ortaligi karistiracak siyasetler gelistirilip uygulanmasin.

Ben bu acidan bakarak Turkiye'nin kurtulusunu dunyanin kurtulusunda goruyorum sadece. Dunya kurtulmadan Turkiye'deki (ve Ermenistan'daki) yozlasmadan kurtulmak mumkun olmaz.

Evet dunyayi kurtarmak zor bir proje ama baska yolu yok ne yazik ki. Istedigin kadar tepedekilere karsi (ozelikle guclu ve zengin devletlerin tepesindekilere karsi) mucadele ver hatta mesela Mustafa Kemal gibi toplumun icersindeki en nadide adamlari bul cikar, ugras, didin zaferler kazan, sonucta bu zumreler ortalikta cirit attigi surece gelinecek nokta donulup dolasilip hep ayni nokta. Kin, nefret, curuyus, korku, aci ve hatta olum.

Posted: Fri Jan 19, 2007 9:21 pm
by Cengiz Akgun
Bu yolda hayatlarini kaybeden bir suru insan var. Sivas'ta diri diri yakilan insanlari hala Aziz Nesin sen ne nesin gibi densizlik eden guya Allah'tan korkan ama arlanmaz kuldan utanmazlar bir can daha almi$lar.
Kim bunlar demeyin kim olduklari cok iyi bilinmekte. TC karanliga gommek icin sanki birbirleri ile zit gibi gorunup ortak payda da birle$en o kadar zindik var ki adi Ali Veli olmu$ ne fark eder.

Olen oldugu ile kaliyor. Ugur Mumcu, Bahriye Ucok (ve onun gibi bir iki daha), Sivasta yakilanlar, Yargitayda Vurulan hakim. Bir ksiminin ma$alari yakalandi da ne oldu. Adini meczup koyup kenera cekiliyorlar.

Hirant Dink kim bilmem. ya$i bana yakin o yuzden ben bizdik iken o da bizdik idi Turkiyede. Buralarda bunlari yakindan takip ettigim soylenemez. Yazik olmu$ topragi bol olsun.

Posted: Sat Jan 20, 2007 8:01 am
by Murat Kara
http://www.milliyet.com.tr/2007/01/20/guncel/agun.html

Buyrun buradan yakin demek geliyor insanin icinden.

Boyle olaylarin olmasi icin cok canak tutuldu 2004'un son aylarindan beri. Yakindan takip edenler bilirler. Burada daha once not dusmustum o yuzden tekrarlamaya gerek yok.

Sorulacak soru Sherlock Holmes'un sordugu ilk soru elbette: kimin yararina butun bunlar?

Posted: Sat Jan 20, 2007 12:59 pm
by Ismail Gezer
Herkes bu soruyu soruyor ama buna net cevap vermek imkansız. Şu kesin: Türkiye (ve tabi ailesi) hariç herkesin yararına bu cinayet!

Amerikası'nın, AB'sinin, Kuzeydeki kürtlerinin, Ermeni devletinin ve diasporasının... Say say bitmez..
Murat Kara wrote:
Sorulacak soru Sherlock Holmes'un sordugu ilk soru elbette: kimin yararina butun bunlar?

Posted: Sat Jan 20, 2007 1:21 pm
by Murat Kara
Ismail Gezer wrote:Türkiye (ve tabi ailesi) hariç herkesin yararına bu cinayet!

Amerikası'nın, AB'sinin, Kuzeydeki kürtlerinin, Ermeni devletinin ve diasporasının... Say say bitmez..
Murat Kara wrote:
Sorulacak soru Sherlock Holmes'un sordugu ilk soru elbette: kimin yararina butun bunlar?
Ben Turkiye'yi bir blok olarak gormuyorum. Turkiye icersinde de bundan yararlanan cok var. En basta da 2004 yilindan bu yana ortaligi karistirmaya calisanlar geliyorlar. Bunlarin arasinda dinli, dinsiz bir suru cikar grubu var.

Bu olay bahane olarak kullanilip yeni yeni tezgahlar hazirlanacaktir cok yakinda. Mesela adami mahkeme mahkeme surundurenler (yani ordudan o gunlerden bu yana onemli seviyede tesvik bulan MHP orgutu) ile o mahkemelerin sorumlulugunu tasiyan hukumet arasindaki mucadelede yeni bir asamaya girilebilir. Bilin bakalim bu mucadelede "sorumlu sizdiniz kardesim" deyip halkin gozunde temize cikmaya calisacak taraf hangi taraf olacak!

Daha durun bakalim su Cumhurbaskanligi secimi iyice bir yaklassin o zaman gorun asil cumbusu.

Posted: Sat Jan 20, 2007 7:45 pm
by Can Baysan
Murat Kara wrote:Mesela adami mahkeme mahkeme surundurenler (yani ordudan o gunlerden bu yana onemli seviyede tesvik bulan MHP orgutu)
Vicdan kantarlarının topuzu ölçüsüz kaçmış yine. Fakat bu öyle böyle değil; çok utanç verici bir cümle.

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin sözkonusu yılları, siyasi ayrılıklardan hiçbirine taraf olmamakla, bilhassa ırk üzerinden milliyetçilik yapan kurum-kuruluşlarla düşünsel bir bağ bile taşımamakla geçti ve bu tarafsız pozisyonu halen sürmekte.

Ülkedeki milliyetçi girişimleri asker faktörüne bağlamak, ancak Türkiye'deki gelişmeleri yurtdışından sınırlı takip etmekle açıklanabilecek bir talihsizliktir. Buna rağmen, yine de "peşin hüküm" bu kadar kolay kafalara yerleşmemeliydi.

Hrant Dink ya da benzeri 301. madde yargılananlara mahkeme kapılarında onlara fiziksel tacizde bulunanlarla MHP arasında ideolojik paralellik dışında bir münasebet bulmanız mümkün değildir. Bizzat Devlet Bahçeli, ülkücü camianın artık sokaklara inmemesi gerektiğini sıklıkla vurgulamış, diyalog yanlısı bir genel başkanken, mahkeme kapısında tacizde bulunan avukat grubuyla MHP'yi kurumsal açıdan bir ip gibi birbirine bağlamanın bilinçaltı sebebi ya bilgisizlik ya da kıramadığımız önyargılardır.

Kurumları aşağılamak, vicdan muhasebelerinden bu denli rahatça vize almamalı.

Posted: Sun Jan 21, 2007 1:32 am
by Murat Kara
Can Baysan wrote:
Murat Kara wrote:Mesela adami mahkeme mahkeme surundurenler (yani ordudan o gunlerden bu yana onemli seviyede tesvik bulan MHP orgutu)
Vicdan kantarlarının topuzu ölçüsüz kaçmış yine. Fakat bu öyle böyle değil; çok utanç verici bir cümle.

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin sözkonusu yılları, siyasi ayrılıklardan hiçbirine taraf olmamakla, bilhassa ırk üzerinden milliyetçilik yapan kurum-kuruluşlarla düşünsel bir bağ bile taşımamakla geçti ve bu tarafsız pozisyonu halen sürmekte.

Ülkedeki milliyetçi girişimleri asker faktörüne bağlamak, ancak Türkiye'deki gelişmeleri yurtdışından sınırlı takip etmekle açıklanabilecek bir talihsizliktir. Buna rağmen, yine de "peşin hüküm" bu kadar kolay kafalara yerleşmemeliydi.

Hrant Dink ya da benzeri 301. madde yargılananlara mahkeme kapılarında onlara fiziksel tacizde bulunanlarla MHP arasında ideolojik paralellik dışında bir münasebet bulmanız mümkün değildir. Bizzat Devlet Bahçeli, ülkücü camianın artık sokaklara inmemesi gerektiğini sıklıkla vurgulamış, diyalog yanlısı bir genel başkanken, mahkeme kapısında tacizde bulunan avukat grubuyla MHP'yi kurumsal açıdan bir ip gibi birbirine bağlamanın bilinçaltı sebebi ya bilgisizlik ya da kıramadığımız önyargılardır.

Kurumları aşağılamak, vicdan muhasebelerinden bu denli rahatça vize almamalı.
Can yapma canim bu kadar saf olma. Bak iste Semdinli olaylarina. Bak Susurluk olaylarina. Artik sir degil ki bu olaylar.

Senin yanilgin Turk ordusunu bir blok olarak algilamanda yatiyor. O da bir blok degil. Icersinde bin bir turlu mucadele suren kaynayan bir kazan. Bu mucadelelerin arasindan bir iki ana akim beliriyor, onlari da basindan bu Semdinli, Susurluk vs olaylari ile gorme durumu olabiliyor uzun vadede. Ayrica bu akimlar ordu disindaki siyasi akimlara da bagli. Hatta yurt disindaki.

2004 yilinda CIA ve FBI baskanlari Turkiye'ye geldiginde ordu ile toplantilar yaptilar Iran basligi altinda. Daha o toplantilarin murekkebi kurumadan Trabzon olaylari, sonra Mersin, Istanbul olaylari, sonra Orhan Pamuk'a mahkeme olayi, AB'ye destek oranindaki ani dusus, ne bileyim daha saymakla bitmeyecek olaylar ardi ardina geldi. Ve butun bunlar bicakla kesilmis gibi aniden basladi. O ana kadar Turkiye demokrasisi vs sarkilari soyleniyordu. Cunku ABD, Turkiye'nin AB'ye girebilmesi icin ordunun kulagini fena bukmustu. Ordunun MHP'li kanadi da MHP'nin kulagini bukmustu.

Sonra Irak sarpa sarinca Turkiye'nin Orta Dogudaki rolu AB'deki potansiyel rolunden daha fazla one cikti. Elbette bu rol ordunun rolu. O nedenle ABD ordunun yularini gevsetti biraz. Ordunun MHP'li kanadi da MHP'nin yularini gevsetti. Ve sonuc ortada. Orhan Pamuk, Hrant Dink vs davalarini acip, aydinlari onune katarak kovalayan Kayseri Barosu avukatlarindan Orhan Pekmezci'nin MHP'li oldugunu hatirlatmaya gerek var mi bilmiyorum.

Ayrica 301'in yasalasmasinda ordunun rolunu de hatirlamak gerekir.

Yahu insanlar Turkiye'de on yillardir olup bitenleri insan dogasi olarak filan acikliyorlar ve millette bunu yutuyor. Iste size cok ama cok acik bir tezat. Ulke AB yolunda ilerliyor ve medenilesiyor havasi varken bir ana tekrar eski tas eski hamama dondu.

Bir kisi cikip da butun bunlarin tepeden yurutulmedigini soyleyebilir mi?

Posted: Sun Jan 21, 2007 1:51 am
by Ismail Gezer
Katil yakalandı. 17 yaşında bir çocuk! Zamanında nizam-alem ocaklarına takılmış, şimdilerde ulusalcı bir gruba takıldığını söyledi NTV. Trabzonda yakın zamanda işlenen ikinci siyasi cinayet.

İkisininde reşit olmaması ilginç değil mi?

Can'ın söylediklerine katılıyorum ama kurumlarla ilgili değil MHP ile ilgili olanlara. Sadece MHP değil, bence hiçbir parti bu türden pisliklere bulaşmaz bence! En azından partilerin kaymak tabakası, böyle bir olayla doğrudan veya dolaylı olarak bağlantılı olamaz bence! Partilere, siyasilere çok güvendiğimden inandığımdan değil, aksine ülkeyi layıkıyla yönetme açısından hiçbirine güvenmiyorum, ama hiçbirinin bu kadar korkunç bir rezilliğe bulaşabileceğine ihtimal vermiyorum!

Murat beyin ABD konusunda söylediklerine aynen katılıyorum. Ama bush ne kadar beceriksiz bir gerizekalıda olsa, Lübnan da ve Türkiyede işlenen/işlenecek bütün siyasi cinayetler için benim bir numaralı şüphelim ABD'dir. Ulusal menfaatleri için 600 bin müslümanı gözümüzün önünde katleden bir ülke her pisliği tereddüt etmeden yer!

Katil ele geçmiş olsa bile bu işin ABD ile hiçbir alakası olmadığından emin olmam zor.

Ama aslında en kötüsü, bu işin arkasında kimse'nin olmaması olur! Yani memleketin tenha köşelerinde, gaza gelip bir rahibi, bu topraklada doğup büyümüş, bu ülkeyi seven bir ermeniyi öldürebilecek gençler yetişiyorsa, bizim işimiz bitmiş demektir!
Murat Kara wrote:
Can Baysan wrote:
Murat Kara wrote:Mesela adami mahkeme mahkeme surundurenler (yani ordudan o gunlerden bu yana onemli seviyede tesvik bulan MHP orgutu)
Vicdan kantarlarının topuzu ölçüsüz kaçmış yine. Fakat bu öyle böyle değil; çok utanç verici bir cümle.

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin sözkonusu yılları, siyasi ayrılıklardan hiçbirine taraf olmamakla, bilhassa ırk üzerinden milliyetçilik yapan kurum-kuruluşlarla düşünsel bir bağ bile taşımamakla geçti ve bu tarafsız pozisyonu halen sürmekte.

Ülkedeki milliyetçi girişimleri asker faktörüne bağlamak, ancak Türkiye'deki gelişmeleri yurtdışından sınırlı takip etmekle açıklanabilecek bir talihsizliktir. Buna rağmen, yine de "peşin hüküm" bu kadar kolay kafalara yerleşmemeliydi.

Hrant Dink ya da benzeri 301. madde yargılananlara mahkeme kapılarında onlara fiziksel tacizde bulunanlarla MHP arasında ideolojik paralellik dışında bir münasebet bulmanız mümkün değildir. Bizzat Devlet Bahçeli, ülkücü camianın artık sokaklara inmemesi gerektiğini sıklıkla vurgulamış, diyalog yanlısı bir genel başkanken, mahkeme kapısında tacizde bulunan avukat grubuyla MHP'yi kurumsal açıdan bir ip gibi birbirine bağlamanın bilinçaltı sebebi ya bilgisizlik ya da kıramadığımız önyargılardır.

Kurumları aşağılamak, vicdan muhasebelerinden bu denli rahatça vize almamalı.
Can yapma canim bu kadar saf olma. Bak iste Semdinli olaylarina. Bak Susurluk olaylarina. Artik sir degil ki bu olaylar.

Senin yanilgin Turk ordusunu bir blok olarak algilamanda yatiyor. O da bir blok degil. Icersinde bin bir turlu mucadele suren kaynayan bir kazan. Bu mucadelelerin arasindan bir iki ana akim beliriyor, onlari da basindan bu Semdinli, Susurluk vs olaylari ile gorme durumu olabiliyor uzun vadede. Ayrica bu akimlar ordu disindaki siyasi akimlara da bagli. Hatta yurt disindaki.

2004 yilinda CIA ve FBI baskanlari Turkiye'ye geldiginde ordu ile toplantilar yaptilar Iran basligi altinda. Daha o toplantilarin murekkebi kurumadan Trabzon olaylari, sonra Mersin, Istanbul olaylari, sonra Orhan Pamuk'a mahkeme olayi, Hrant Dink ve bir cok baska aydina siyasi saldirilar, AB'ye destek oranindaki ani dusus, ne bileyim daha saymakla bitmeyecek olaylar ardi ardina geldi. Ve butun bunlar bicakla kesilmis gibi aniden basladi. O ana kadar Turkiye demokrasisi vs sarkilari soyleniyordu. Cunku ABD, Turkiye'nin AB'ye girebilmesi icin ordunun kulagini fena bukmustu.

Sonra Irak sarpa sarinca Turkiye'nin Orta Dogudaki rolu AB'deki potansiyel rolunden daha fazla one cikti. Elbette bu rol ordunun rolu. O nedenle ABD ordunun yularini gevsetti biraz. Ve sonuc ortada.

Yahu insanlar Turkiye'de on yillardir olup bitenleri insan dogasi olarak filan acikliyorlar ve millette bunu yutuyor. Iste size cok ama cok acik bir tezat. Ulke AB yolunda ilerliyor ve medenilesiyor havasi varken bir ana tekrar eski tas eski hamama dondu.

Bir kisi cikip da butun bunlarin tepeden yurutulmedigini soyleyebilir mi?

Posted: Sun Jan 21, 2007 2:08 am
by Murat Kara
Ismail Gezer wrote:Katil yakalandı. 17 yaşında bir çocuk! Zamanında nizam-alem ocaklarına takılmış, şimdilerde ulusalcı bir gruba takıldığını söyledi NTV. Trabzonda yakın zamanda işlenen ikinci siyasi cinayet.

İkisininde reşit olmaması ilginç değil mi?
Ismail katilin birey olarak onemi var ancak ortamin gerginlestirip, halkin boyle galeyana gelmesinde hangi faktorler rol oynamis ona da baklam lazim. Hicbirsey durup dururken olmuyor.

Bu durumda organise suclu yok ortada mantigi ile olaylari olup bittiye getirmek de yanlis. Komplo, momplo, olaylar sonucta bir sekilde organize olarak gelisiyor. Bunda da kimlerin parmagi var oralara bakmak lazim. Mesela gecende Baykal orduya 'blok' olarak destek verdiydi. Ne demek oluyor simdi bu onu anlayabilmek lazim.

Posted: Sun Jan 21, 2007 4:41 am
by Ismail Gezer
En kötüsü bu işin arkasından sandığımız kadar geniş çaplı bir organizayonun, 'gizli güçler' olarak adlandırılabilecek birilerinin olmamasıdır..

Yani bu ülkede artık 5-10 kişi bir araya gelip, "vatan elden gidiyor, şunlara haddini bildirelim" diye gaza gelip Polat Alemdarcılık yapmaya başladıysa, bizim gençlik'in durumu çok çok kötü demektir..

Eğer bir örgüt, bir organizayon sözkonusu ise, onunla savaşmak çok daha kolay olur!

Benim gözümde en büyük komplo, hiç komplo olmamasıdır! Ve bu çok uzak bir ihtimal de değil aslında. Trabzonda son zamanlarda yaşanan ciddi hadiseler var. Sanki fokur fokur kaynıyor orası..

Birşeyler oluyor ama ne oluyor henüz net olarak göremiyoruz.

Bu işin arkasından 'gizli güçler' olmayabileceğini düşünmemin en önemli sebebi, değişik forumlarda 'ohh geberdi, cehennemi boyladı' tarzında yazılar yazan, bunu hakettiğini açık açık ifade eden 20'li yaşlardaki insanların yorumlarına şahit olmamdır.

Murat Kara wrote:
Ismail Gezer wrote:Katil yakalandı. 17 yaşında bir çocuk! Zamanında nizam-alem ocaklarına takılmış, şimdilerde ulusalcı bir gruba takıldığını söyledi NTV. Trabzonda yakın zamanda işlenen ikinci siyasi cinayet.

İkisininde reşit olmaması ilginç değil mi?
Ismail katilin birey olarak onemi var ancak ortamin gerginlestirip, halkin boyle galeyana gelmesinde hangi faktorler rol oynamis ona da baklam lazim. Hicbirsey durup dururken olmuyor.

Bu durumda organise suclu yok ortada mantigi ile olaylari olup bittiye getirmek de yanlis. Komplo, momplo, olaylar sonucta bir sekilde organize olarak gelisiyor. Bunda da kimlerin parmagi var oralara bakmak lazim. Mesela gecende Baykal orduya 'blok' olarak destek verdiydi. Ne demek oluyor simdi bu onu anlayabilmek lazim.

Posted: Sun Jan 21, 2007 11:51 am
by Burak Sağlam
Ismail Gezer wrote:En kötüsü bu işin arkasından sandığımız kadar geniş çaplı bir organizayonun, 'gizli güçler' olarak adlandırılabilecek birilerinin olmamasıdır..

Yani bu ülkede artık 5-10 kişi bir araya gelip, "vatan elden gidiyor, şunlara haddini bildirelim" diye gaza gelip Polat Alemdarcılık yapmaya başladıysa, bizim gençlik'in durumu çok çok kötü demektir..

Eğer bir örgüt, bir organizayon sözkonusu ise, onunla savaşmak çok daha kolay olur!

Benim gözümde en büyük komplo, hiç komplo olmamasıdır! Ve bu çok uzak bir ihtimal de değil aslında. Trabzonda son zamanlarda yaşanan ciddi hadiseler var. Sanki fokur fokur kaynıyor orası..

Birşeyler oluyor ama ne oluyor henüz net olarak göremiyoruz.

Bu işin arkasından 'gizli güçler' olmayabileceğini düşünmemin en önemli sebebi, değişik forumlarda 'ohh geberdi, cehennemi boyladı' tarzında yazılar yazan, bunu hakettiğini açık açık ifade eden 20'li yaşlardaki insanların yorumlarına şahit olmamdır.
İsmail Bey,

Bilmem hiç silah kullandınızmı.Benim av merakım vardır.Zorda olsa fırsat buldukça (avlanmak bahanesi işin asıl sebep doğada yalnız kalmak) ava çıkarım.Bir hayvanı bile vurmak insanın vicdanını zorlar.Kaldıki bir insana bunu yapmak ... Anlayacağınız boş konuşmayı çok seven bir millet olduk.Vururum yaparım demek yapmaya benzemez.Bilgiler gelir yakında ama bu genç hapçı falan değil.Öyle gözünü kırpmadan vay sen "Türklüğe hakaret ettin" diye adam vurmak kolay değil.Bu cinayet değil suikast. İkisi çok farklı.Bu konunun aydınlanmasını hiç bir şekilde beklemiyorum.

Şemdinlide ne oldu?Adalet sistemimiz bir savcının başını yedi.Türkiye gibi yarı askeri rejim ile yönetilen ülkelerde soruşturmaların sonuca varması küçük bir ihtimal.Demokrasi ise sadece gururumuzu okşayan hoş bir söylem.Üzerinde fazla durmamak lazım.

Saygılar.

Posted: Sun Jan 21, 2007 2:49 pm
by Savas Macun
Burak Sağlam wrote: Bilmem hiç silah kullandınızmı.Benim av merakım vardır.Zorda olsa fırsat buldukça (avlanmak bahanesi işin asıl sebep doğada yalnız kalmak) ava çıkarım.Bir hayvanı bile vurmak insanın vicdanını zorlar.Kaldıki bir insana bunu yapmak ... Anlayacağınız boş konuşmayı çok seven bir millet olduk.Vururum yaparım demek yapmaya benzemez.Bilgiler gelir yakında ama bu genç hapçı falan değil.Öyle gözünü kırpmadan vay sen "Türklüğe hakaret ettin" diye adam vurmak kolay değil.Bu cinayet değil suikast. İkisi çok farklı.Bu konunun aydınlanmasını hiç bir şekilde beklemiyorum.

Şemdinlide ne oldu?Adalet sistemimiz bir savcının başını yedi.Türkiye gibi yarı askeri rejim ile yönetilen ülkelerde soruşturmaların sonuca varması küçük bir ihtimal.Demokrasi ise sadece gururumuzu okşayan hoş bir söylem.Üzerinde fazla durmamak lazım.

Saygılar.

Seyretmeyenler varsa Syriana filmini tavsiye ederim.Orada iki yeni yetmenin nasil cahilce kullanildigini ve ulasilmak istenen amaca nasil hizmet ettikleri var.Politik film sevenler seyretmeli mutlaka.George Clooney ve Matt Damon oynuyor.

Selamlar
Savas