Page 2 of 3
Posted: Tue Feb 06, 2007 11:26 am
by Ismail Gezer
Ahmet Çakar, hakemlik dersi vermeye başlayınca, Kazım Kanat "Amerikadan bile izleniyoruz hocam" dedi.. Bende gelip "Cengiz abi senden bahsediyorlar galiba" diyecektim ama vazgeçtim
Cengiz Akgun wrote:ATv'de Santra denilen salak programdaki ozetlere bakarak Kayseri'nin bayagi iyi oynayip GS bu mactan bir puan kurtarmasini $ansli buldum.
Turkiyede sabahin ikisi dort salak hala Song'un yaptigi penaltimi idi degilmi idi onu tarti$iyordu. Bir de bir cenabeti reklam olarak az sonra diye ikiye bir cikarip Haluk Ulusoy $oyle adam boyle adam demesini gorunce kendime de nalet ettim biraktim. Halbuki BJK macina da bakmak istemi$tim.
Posted: Tue Feb 06, 2007 11:44 am
by Hasan Tezcan
Bu insanlari ciddiye almak guc. Birisi besserwisser ve ayrica megaloman,
öteki futbol yazari ama futbol bilmiyor, kural tanimiyor, pozisyonlarda ki
yorumu formaya endeksli, ustelik kurallari gercekten bilmiyor. FB'li
desen cok uyumlu, sanki fenerli degil mubarek
Insanlar mac goruntusu
izleyecegim diye bu ahmaklara bakmak mecburiyetindeler. Baska insan yok
ki koysunlar ekran basina...programi yöneten baska bir alem...bu dediklerim
tum futbol programlari icin gecerli...
Posted: Wed Feb 07, 2007 1:07 am
by Ozan Ersoy
Cengiz Akgun wrote:ATv'de Santra denilen salak programdaki ozetlere bakarak Kayseri'nin bayagi iyi oynayip GS bu mactan bir puan kurtarmasini $ansli buldum.
Turkiyede sabahin ikisi dort salak hala Song'un yaptigi penaltimi idi degilmi idi onu tarti$iyordu.
Ozetlerden belli olmuyor ama GS Kayseri'den daha iyi oynadi. Oyunun belli anlarinda bariz ustunlugu vardi, topu da iyi dolastirdi. Ben bu mac baslarken cok umitsizdim. FB'nin ve GS'in ayni sahada Erciyes'le oynadigi ve BJK'in Antep'de oynadigi topu gordukten sonra, "bu buzlu karli sahada ligin sonuncusunu yenemiyorsan, ligin tepesindeki takimlardan birine kotu oynar yenilirsin" seklinde bir tahmin yurutuyordum. Yani beklentim oldukca kotuydu.
Ama bu GS beni sasirtti. GS kondisyon olarak da, fiziksel olarak da, dizilis olarak da, taktiksel olarak da rakipten ustundu.
Hakan'in olmamasi, tek forvet, iki on liberolu, Ilicli bir orta sahayla sahaya cikmamiza imkan verdi ki en dogrusu da buydu. Inamato ve Ayhan rakibe iyi bastilar, ataklarini iyi kestiler. Kayseri'ye bir duran top ve Gokhan'a atilan uzun toplarla tehlike yaratma firsati kaldi. Zaten bulduklari pozisyonlar da ancak boyle geldi.
Inamato son iki mactir (ankara ve kayseri) cok iyi oynuyor. Kayseri macinda cok cok iyiydi. 10 uzerinden 7-8 verirdim. Mucadalesi ust duzeydeydi, sacma fauller yapmadi, paslari cogunluk yerini buldu, topu ayaginda tutmadi. Defansi destekledi, sola, saga heryere kostu. Sut cekip gol bile denedi (her ne kadar kotu bile olsa). Macin son anlarina dogru, bos kaleye cekilen sutu da uzaklardan depar atip yetisip yatarak onledi. Bence macin en iyisiydi. Onun haricinde Sabri de oldukca istikrarli oynuyor.
GS'in calismayan tarafi kanatlardi. Hasan'da cok guc ve mucadele var. Kafa yok. Kafa onde, yerde ama bir tane olumlu hareketini bulmak zor. Arda'nin fizigi bu maca yetmedi. Ugur'la girdigi mucadeleleri kaybetti. Ona ragmen sifira inip Hasan'a al da at diye onune yuvarladigi top var, her zamanki gibi Hasan harcadi.
Pazar gunu takim iyi cikarildi, iyi oynadi, iyi savasti, iyi ve zamaninda degisiklikler yapildi ama forvetlerin gucu yetmedi. Boyle havada boyle sahada 4 net pozisyonu bulmak basaridir, cok calisan forvetler atamayinca puan kaybetmek kacinilmaz.
Gokhan'in penalti pozisyonuna saniye dusunmeden penalti calardim. O penalti verilse ve gole cevrilse, GS buyuk bir olasilikla yenilecekti. Hakemin eyyamci olup olmadigini bilmiyorum. Sadece bu ortada gecen (Kayseri'nin de GS'in da net pozisyonlari var) maci penaltiyla bir tarafa vermek istememis olabilir, ayni pozisyon Umit'e olsa GS leyhine de vermeyebilirdi. Ama hakemlerin isi kimin hakettigine karar vermek degil, sahada dogru karar vermek. Futbol macini her zaman daha az hata yapan kazanir, daha cok kosan veya iyi oynayan degil. Gol atamamak da hatadir, penalti yaptirmak da. Hakemler hata yapani cezalandirmayarak sonuca etki etmemeliler.
Gokhan mac sirasinda hakli olarak epey isyan etti ama sonrasinda penalti degildi diye demec vermis. Anlamini ancak GS'a gelmek istiyor veya GS'la anlasti diye yorumlayabiliyorum. Bitiris vuruslari mesela bir Umit Karan'dan zayif ama tek forvet oynayip, su anda Turkiye'de kendini en rahat pozisyona sokabilen santrafor olarak goruyorum Gokhan'i. Song'u da bir cok pozisyonda sapsala cevirdi.
Ozan Ersoy
Posted: Wed Feb 07, 2007 3:51 am
by Cengiz Akgun
Ozan Ersoy wrote:Cengiz Akgun wrote:ATv'de Santra denilen salak programdaki ozetlere bakarak Kayseri'nin bayagi iyi oynayip GS bu mactan bir puan kurtarmasini $ansli buldum.
Turkiyede sabahin ikisi dort salak hala Song'un yaptigi penaltimi idi degilmi idi onu tarti$iyordu.
...
Gokhan'in penalti pozisyonuna saniye dusunmeden penalti calardim. O penalti verilse ve gole cevrilse, GS buyuk bir olasilikla yenilecekti. Hakemin eyyamci olup olmadigini bilmiyorum.
...
Ozan Ersoy
Bende penalti olarak gordum topu adamdan kacirmi$ gidecekken tirpan yiyor normal cekimde. Bunu yava$ cekimde filan hakemler ders vereyeim darbe alan ayak boyle kirilmaz diye kicindan kur$unlanan cakaralmaz Cakar cok kivirtti. Yarim saatten fazla. Oburleride haline gulduler. Gulunmeyecek gibi degildi. Ama ya onlara kim gulsun diyecekseniz. Evet. Kazim Kanad. $erefli gazeteciyim beni satin alamzlar. Yalan soylemem diyor. Olabilir. Ama aptal olmak suc olmadigi icin kurtariyor. O kadar yavan ki hic cekilmiyor birader. Orada Kemal Gurcan diye biri var. FB'li futbol yazari. Iki saat Polat'a atti tuttu. Niye boyle diyormu$ta ortaligi geriyormu$. Vallahi agzi olan diyor. Gulup gecilecek durumu sen niye konu yapiyorsun diyen yok. Ne demi$ puan farki $u kadar degil bu kadar (3 puan kesiyor cunku ASY'de yenecekmi GS) son macat Saat 8:45 de goru$uruz demi$ falan filan. Sunucu desen o da Fb'li her halinden belli. Ulan insan biraz tarafasiz olmaya bakar. Kezban mi ke$man mi "Fuck you" demi$. Ama Ingiltere liginde normal mi$. Cakar "Ingilterede barda erkek erkege de opu$uyorlar bu da normal orada. Ne yapacagiz $imdi burada da opu$urlerse eee Ingilterede bu normal mi diyecegiz" dedi.
Peki meyhaneden mi yoksa kerhaneden mi cikarken dur bakalim Haluk Ulusoy icin ne diyorsun diye ne idugu belirsiz herifin birinin ikiye bir Haluk Ulusoy $oyle boyle diye attip tutarak konu$masini buyuk bir olayi aydinlatacagiz "az sonra" diye her arada iki$er ucer kere cikarmalarina dayanamadim. bo$ ver BJK macini zaten o da 0-0 mi$ dedim biraktim.
Posted: Wed Feb 07, 2007 4:15 am
by Tolga Girici
Ozan Ersoy wrote:
Hakan'in olmamasi, tek forvet, iki on liberolu, Ilicli bir orta sahayla sahaya cikmamiza imkan verdi ki en dogrusu da buydu. Inamato ve Ayhan rakibe iyi bastilar, ataklarini iyi kestiler. Kayseri'ye bir duran top ve Gokhan'a atilan uzun toplarla tehlike yaratma firsati kaldi. Zaten bulduklari pozisyonlar da ancak boyle geldi.
Inamato son iki mactir (ankara ve kayseri) cok iyi oynuyor. Kayseri macinda cok cok iyiydi. 10 uzerinden 7-8 verirdim. Mucadalesi ust duzeydeydi, sacma fauller yapmadi, paslari cogunluk yerini buldu, topu ayaginda tutmadi. Defansi destekledi, sola, saga heryere kostu. Sut cekip gol bile denedi (her ne kadar kotu bile olsa). Macin son anlarina dogru, bos kaleye cekilen sutu da uzaklardan depar atip yetisip yatarak onledi. Bence macin en iyisiydi. Onun haricinde Sabri de oldukca istikrarli oynuyor.
Ozan Ersoy
Evet, son bir kac maci seyrettikten sonra , ozellikle boyle bir sahada GS benim de tahminimden iyi oynadi. Daha once de soylemistim. Takimda son haftalarda formda olan isimler Mondi, Song , Tomas, Sabri ve Umit Karan, yine iyi oynadilar. Umit gol kacirdi ama ben mucadelesini begendim. Kafasini calistiriyor. Ilic de zeki bir oyuncu ama onun morali pek iyi degil son 1-2 aydir, para meselesi sanirim.
Bu yukarida saydiklarima Inamoto da eklendi. Inamoto'daki gelismeyi gormemek mumkun degil. Tamam belki super sutlari, artistik hareketleri yok ama pas hatasi yapmiyor, yapsa da telafi ediyor. Takimin en buyuk eksigi kanat oyunculari su anda. Arda son 2 aydir durdu resmen. Insallah gecici bir durumdur, belki havalar sogudugu icindir. Hasan zaten cok kotu. Belki de Hasan'a devamli forma vermek lazim. Psikolojik bir durum, ona guvendigini hissettirirsen iyi oynuyor. Ama 90 dakika dayanmak imkansiz.
Posted: Wed Feb 07, 2007 10:50 am
by Murat Kara
Tolga Girici wrote:Hasan zaten cok kotu. Belki de Hasan'a devamli forma vermek lazim. Psikolojik bir durum, ona guvendigini hissettirirsen iyi oynuyor. Ama 90 dakika dayanmak imkansiz.
Hasan'in derdi belli. 30'nu gecti yas kemale erdi ve adamin yarim akli sizlere omur oldu. Bu durum yaslilarda bazen gorulur. Olgunlasamazlarsa bir yasa kadar, abuk subuk seyler yapmaya baslarlar.
Hasan da futbolunu olgunlastiramadi bir turlu.
Yani bir nevi bunadi.
Artik cok belli oluyor...
Posted: Fri Feb 09, 2007 1:41 am
by Ismail Gezer
Maçı tekrar izlemek isteyenler varsa, TRT1 yayınlıyor.. Haber vereyim dedim
Posted: Fri Feb 09, 2007 1:30 pm
by Can Baysan
Galatasaray'ın Kayseri maçı ve Milli Takım'ın Gürcistan deplasmanı izlendiğinde, kamuoyunun, spor perdesine vurmaya başlayan kapkara Arda gölgesine ne denli güneş ışığı muamelesi yaptıklarına siz de esefle şahit olmadınız mı?..
Yalaklar yalağı spor kalemi Ahmet Çakır'ın GS TV'de, engin (!) bilinç külliyatından ekranlara birbiri aralıksız oklar gibi yolladığı Hakan Şükür güzellemelerine bakılırsa, bu futbolcu bu yaşında Gerets ve Terim insiyatifindeki iki formayı terletmek için uygun görüldüğüne göre Hakan'ı tartışmanın, hatta ağza almanın gereği yok... Orası kimsenin babasının tapulu malı değil, hele hele kayırmayla yahut torpille formaların sırta geçirildiği mevki hiç değil, Çakır'a göre. Kimsenin torpille forma giydiğine inanmak istemeyiz ama Türk futbolunu yakından ilgilendiren bu iki pozisyonu işgal etmeyi hakedebilmenin kriterini yalnız iki kişi (Gerets ve Terim) belirleyecekse burada akıllara birer soru işareti düşürmek gerekmiyor mu?.. Bu iki teknik adam -haşa- Allah'ın oğlu mu ki karar ve tedbirlerine "mutlak hakikat" gözüyle bakılır, diye zihnimin ucuna bir çengel takıldı.
Arda Turan da Hakan'a benzer şekilde -G.Saray A takımına kapağı attığından beri- milli formayla eşzamanlı olarak sarı-kırmızılı formayı ıslatma şansı hocaları tarafından kendisine verilmekte. Ahmet Çakır'ın mantığından yola çıkarak, Arda kardeşimizin bu iki formayı da "hakettiği"nden zerrece şüphe duymuş olsak, G.Saray ve Milli Takım formalarının adam kayırmalıcılığa alet edildiği ihtimalini mi kuşkucu beynimize düşürmüş oluruz?
Arda Turan'a takım arkadaşları tarafından tepsi üzerinde ikram edilen topların sayısını hayal edin. Ardından, zahmet olmazsa futbol müsabakalarının sayısal istatistiğini tutan internet sitelerinden, Arda'nın bu topların kaçını kazasız belasız bir diğer takım arkadaşına güvenlice ve takım için olumluca teslim ettiğinin verisini edinin. Bu iki sayıyı birbirinden çıkardığınızda, zaten halihazırda futbolun şut çekmek, verkaç yapmak, boş alana kaçmak, isabetli orta ve ara topları atmak gibi nitelik ve kaidelerinden eksik bırakılarak Arda'nın vücuduna eklenmiş bacak ve ayakların, en basit bir pas alışverişinde dahi G.Saray'ın sahaiçi hücrelerinde kanser görevi gütmekte olduğu gerçeğine acaba şaşıracak mısınız ey bıkmaz sıkılmaz Arda destekçileri?..
Posted: Fri Feb 09, 2007 8:05 pm
by Ozgur Huseyinoglu
Can Baysan wrote:Arda Turan'a takım arkadaşları tarafından tepsi üzerinde ikram edilen topların sayısını hayal edin. Ardından, zahmet olmazsa futbol müsabakalarının sayısal istatistiğini tutan internet sitelerinden, Arda'nın bu topların kaçını kazasız belasız bir diğer takım arkadaşına güvenlice ve takım için olumluca teslim ettiğinin verisini edinin. Bu iki sayıyı birbirinden çıkardığınızda, zaten halihazırda futbolun şut çekmek, verkaç yapmak, boş alana kaçmak, isabetli orta ve ara topları atmak gibi nitelik ve kaidelerinden eksik bırakılarak Arda'nın vücuduna eklenmiş bacak ve ayakların, en basit bir pas alışverişinde dahi G.Saray'ın sahaiçi hücrelerinde kanser görevi gütmekte olduğu gerçeğine acaba şaşıracak mısınız ey bıkmaz sıkılmaz Arda destekçileri?..
Sevgili Can,
Kendimi "bıkmaz sıkılmaz Arda destekçisi" olarak tanimlamasam da, bu takim, eger biraz guzel, varyasyonlari olan futbol oynayacaksa, Arda da buna neden olacak kisilerin basinda geliyor diye dusundugum icin, bir karsi sormus olayim sana:
Su yukarda sordugun oran/sayi, takimimizdaki diger orta saha oyuncular icin ne durumda? Hele ki, hele Murat Agabey icin cok "sevgili"
Hasan Sas icin mesela??!
Haa, suna inanirim, Arda'nin aldigi pas sayisi, digerlerinden yuksek olabilir. Ve bu konu, (hepsini duzgunce degerlendiremese bile), benim acimdan, takdir nedeni, cunku, takimda Hagi'siz donemden beri suregelen "lider oyuncu" eksikliginde, insiyatif alma sorunu yasaniyor. Bu sene izledigim $L maclarinda hele, o kadar gozume batti ki bu durum.
Aklima ister istemez Jordan ornegi geliyor. Tamam itiraf edeyim, basketbolu, NBA'i cok duzenli takibeden birisi degildim, hala da degilim ama, izledigim kadariyla, sasirirdim bayagi, Jordan'in kacirdiklarina, ve yuzdelerinin oyle mucizevi noktalarda filan kesinlikle olmamasina. Ama insiyatifi ele alip, takimini onca yil yonetti, yonlendirdi, ve dogal yetenegi ile, ilah oldu, basketseverler arasinda. Demiyorum ki Arda'da o potansiyel var. Daha dogrusu, olup olmadigina karar vermek icin bence erken. Ama, benim olaylari incelemem cercevesinde, paralellikler goruyorum.
Hele de gecen gun Mehmet Guven'in cekingenligini okuduktan sonra, genclerin oyuna cesur yaklasmasina, (hem savruk, hem yeteneksiz olmadikca), kostek degil destek olmaliyiz bence...
Posted: Sat Feb 10, 2007 2:09 am
by Ersin Taner
Ozgur Huseyinoglu wrote:
Aklima ister istemez Jordan ornegi geliyor. Tamam itiraf edeyim, basketbolu, NBA'i cok duzenli takibeden birisi degildim, hala da degilim ama, izledigim kadariyla, sasirirdim bayagi, Jordan'in kacirdiklarina, ve yuzdelerinin oyle mucizevi noktalarda filan kesinlikle olmamasina. Ama insiyatifi ele alip, takimini onca yil yonetti, yonlendirdi, ve dogal yetenegi ile, ilah oldu, basketseverler arasinda. Demiyorum ki Arda'da o potansiyel var. Daha dogrusu, olup olmadigina karar vermek icin bence erken. Ama, benim olaylari incelemem cercevesinde, paralellikler goruyorum.
Arda ile Jordan'ı karşılaştırmak ne kadar doğru olur bilmiyorum.
Jordan Kareem Abdul Jabbar'dan sonra NBA tarihindeki maç başına sayı ortalaması en yüksek 2. oyuncudur. Şut yüzdesi hiç de azımsanmayacak bir rakam olan %50 dir. 3 sayı yüzdesi %35, serbest atış yüzdesi ise %85... Asıl olayın ciddileştiği play-off maçlarında ise performansı artmıştır ve NBA tarihinin play-offlarda sayı ortalaması en yüksek oyuncusudur.
NBA final serilerinin en yüksek ortalaması da ondadır. 1993 final serisinde Phoenix'e karşı 6 maçta 40 sayı ortalamasıyla oynayarak kırılması çok zor bir rekora imza atmıştır.
Kariyer ortalaması maç başına 30 sayı, 6.5 rebound, 6 asist, 2.5 top çalma, 1 blok...
Bütün bu rakamların ve bilinen olağanüstü yeteneklerinin dışında oyunun her yönünde başarılıdır. 9 sezon NBA savunma takımına seçildiği gibi bir sezon da (1988) NBA'in en iyi savunmacısı seçilmiştir.
Emekli olduğu güne kadar antremanlarda en çok çalışanlardan biridir. Kondüsyon, bünye ve fizik gücü bakımından takımındaki en iyi oyunculardan biridir. 1997 final serisinde deplasmandaki maçta Utah'a karşı gıda zehirlenmesi nedeniyle 39 derece ateşle oynamış ve maçta en çok sayıyı atarak takımına maçı kazandırmıştır.
41 defa son saniye basketiyle takımına maçı kazandırmıştır. Bu rakamın belki daha fazlasında son saniye atışını kaçırarak maçı kaybetmiştir ama her seferinde hiç çekinmeden o sorumluluğu almıştır. Takımına her açıdan liderlik yapmış ve mağlup olmamak için elinden geldiği kadar mücadele etmiştir.
Jordan'ı gelmiş geçmiş en iyi basketbolcu yapan yukarıda saydıklarımdır, çok sayı atması veya inanılmaz fiziksel yetenekleriyle göze hoş gelen hareketleri değil...
Arda hangi kategoriye giriyor?
Posted: Sat Feb 10, 2007 2:40 am
by Ali Gursel
Ersin,
Jordan hakkinda soylediklerin cok dogru, sporda pek kimseyle karsilastirlamayacak seviyede bir insandi (tabii Washington Wizards macerasini haric tutuyorum, orada da en ustun atletlerin bile insan zayifliklari oldugunu gosterdi, hani kumarindan falan gormemis olanlar icin).
Arda'nin Jordan ile alakasi yok tabii.
Ama Arda hangi kategoriye giriyor diye sormusken, bizim takimda Cihan, Ayhan, Karan, Hasan, Inamoto, Tomas, Necati falan hangi kategorideler? Bunlar Jordan'la ayni kategoride de Arda mi problem oldu?
Arda bu sezonun ilk aylarinda GS'in neredeyse her gol pozisyonunda yer almis, kimsenin beklemedigi kadar ustun bir poerformans gostermis 19 yasinda bir cocuk. O siralarda bazilarimiz bu cocugun oynadigi dakikalari ve de uzerine konulan psikolojik yuku kontrol etmek lazim, yoksa ligin ikinci yarisi carsaflar diye yazdik. Tabii artik her kademesi ile gunu kurtarmaya donmus bir teknik ve klup yonetimi ile boyle konular kimin umurunda.
Arda'dan bir de hatta milli takimi kurtarmasini bekledik.
Arda GS'in gelecek vadeden onemli bir oyuncusu. Arda'nin pas yuzdesine bakacagimiza ilk once teknik heyetin ve klubun bu cocuk icin dogruyu yapmasini dileyelim. Belki o isler dogru yapilirsa Arda da Jordan olmak zorunda kalmaz. Arda arkasinda duzgun bir bek oynayan, attigi gollere, bastigi calimlara degil zayif yonlerini gelistirmesine onem verilen, kendi gibi bir suru gencin daha forma sansi buldugu falan bir ortamda bulur kendini.
GS kotu bir ligde gittikce zayiflayan bir kadro ile kendini eglendiriyor, her Avrupa'ya cikisinda tokat yiyor. Tek istisnasi Mlada Boleslav. Bilin bakalim o turu da kimle aldik? Derdimiz bu sene de uc-bes puan almak icin Arda'nin iki ayda suyunu cikarmak degil, kondusyonunu gelistirmek, eksik taraflariyla ilgilenmek falan olsa keske.
Emre Belozoglu Italya'da ve Ingiltere'de top oynuyor. Bunun sebeplerinden biri iyi veya kotu disiplinli bir ortamda GS'i kurtarmasi falan istenmeden yeteneginin ustune calisarak birseyler koymasi oldu. GS bir an once Arda icin de benzer bir ortam hazirlamaya baksin, kurtarici gibi Arda'ya sarilmak durumunda olacagina. O zaman paslari isabetsiz olursa elestirmek daha mantikli olur.
Ali
Posted: Sat Feb 10, 2007 3:39 am
by Ozgur Huseyinoglu
Ersin Taner wrote:Ozgur Huseyinoglu wrote:
Aklima ister istemez Jordan ornegi geliyor. Tamam itiraf edeyim, basketbolu, NBA'i cok duzenli takibeden birisi degildim, hala da degilim ama, izledigim kadariyla, sasirirdim bayagi, Jordan'in kacirdiklarina, ve yuzdelerinin oyle mucizevi noktalarda filan kesinlikle olmamasina. Ama insiyatifi ele alip, takimini onca yil yonetti, yonlendirdi, ve dogal yetenegi ile, ilah oldu, basketseverler arasinda. Demiyorum ki Arda'da o potansiyel var. Daha dogrusu, olup olmadigina karar vermek icin bence erken. Ama, benim olaylari incelemem cercevesinde, paralellikler goruyorum.
Arda ile Jordan'ı karşılaştırmak ne kadar doğru olur bilmiyorum.
Jordan Kareem Abdul Jabbar'dan sonra NBA tarihindeki maç başına sayı ortalaması en yüksek 2. oyuncudur.
Şut yüzdesi hiç de azımsanmayacak bir rakam olan %50 dir. 3 sayı yüzdesi %35, serbest atış yüzdesi ise %85...
Bütün bu rakamların ve bilinen
olağanüstü yeteneklerinin dışında oyunun her yönünde başarılıdır. 9 sezon NBA savunma takımına seçildiği gibi bir sezon da (1988) NBA'in en iyi savunmacısı seçilmiştir.
...
41 defa son saniye basketiyle takımına maçı kazandırmıştır. Bu rakamın belki daha fazlasında son saniye atışını kaçırarak maçı kaybetmiştir
ama her seferinde hiç çekinmeden o sorumluluğu almıştır. Takımına her açıdan liderlik yapmış ve mağlup olmamak için elinden geldiği kadar mücadele etmiştir.
...
Arda hangi kategoriye giriyor?
Ben kendim de, burda birakin birebir karsilastirmayi, Arda'nin o karsilastirmayi yaptiracak "potansiyeli" olduguna bile kesin ifade kullanmadim zaten. Can Hocam'in dediklerinden anladigim, Arda'nin cok fazla top alip, bunlari buyuk oranda takimin aleyhine kullandigi idi.
Ben ilk kismina katildim bu ifadenin. O noktada aklima Jordan geldi. Yuzdesi icin "azımsanmayacak bir rakam" ifadesi kullanmissiniz. Dedigim gibi cok duzenli takibetmedim, o noktada yanilmisim... derken...
Simdi biraz daha arastirmis oldum. Play-off'larda mac basi sayi ortalamasiyla, direk tepeye yerlesmis. O acidan zaten itirazim yok. (
Baktigim sayfada, istatistiklere dahil ettikleri oyuncu sayilari, sectiginiz istatistige gore degisiyor, o acidan cok emin olamadim karsilastirma degerinden yana ama) Yuzdelerinde:
-
iki sayiliklarda 78.,
-
3 sayiliklarda 96.,
-
serbest atislarda ise 64. sirada yer almis, ki bunlar, play-off maclari uzerine duzenlenmis. Sizin daha iyi performans gosterdigini soylediginiz maclar yani. Tum tarihi istatistikler dahil edilse, o zaman, benim vurguladigim nokta acisindan cok fazla da yanilmamisim aslinda...
***
Neyse, konuya/karsilastirmaya donersek.... benim gozlemim, Can Hocam'in Arda'da gordugu, cok top kaybetme olayi, Jordan'da da vardi. Jordan da takim arkadaslarindan cok top kaybediyordu belki ama, insiyatif aldigi icin, o yuksek kayip sayisini, basarili olduklariyla, kapatabiliyordu.
Yani, daha madde madde yazmam gerekirse, sizin bu siraladiklarinizdan, benzettigim noktalar:
- Insiyatif ele alma,
- Jordan gibi super olmasa da, dogal yetenek,
- Alinan toplari cok yuksek ("superrrr" diyelim madem) yuzde ile degerlendirememe
Ama, sizin bahsettiginiz diger:
- oyunun her yonunde basarili olma,
- kondusyon,
- fizik gucu
- (takim icindeki hiyerarsi, ve ya$I nedeniyle, cok adil olmaz gerci bu ama) liderlik karizmasi ...
gibi konularda, Arda'mizin bayagi firin ekmek yemesi gerektigi yonunde ben de hemfikirim.
Uzuuuuun lafin kisasi, benim karsilastirmam, cok belirgin bir yone odaklanmis olarak yapilmisti. Haaa$a Jordan babayla
a$Ik atmak, her faninin harci degil...
Posted: Sat Feb 10, 2007 4:15 am
by Ismail Gezer
Ali Gursel wrote:
Emre Belozoglu Italya'da ve Ingiltere'de top oynuyor. Bunun sebeplerinden biri iyi veya kotu disiplinli bir ortamda GS'i kurtarmasi falan istenmeden yeteneginin ustune calisarak birseyler koymasi oldu. GS bir an once Arda icin de benzer bir ortam hazirlamaya baksin, kurtarici gibi Arda'ya sarilmak durumunda olacagina. O zaman paslari isabetsiz olursa elestirmek daha mantikli olur.
Ali
Buna aynen katılıyorum.. Fenerbahçede Tuncay çok maçı tek başına kazandırıyor, ama fenerlilere maç öncesi sorsalar "bu maçı Tuncay sayesinde kazanırız" tahmininde bulunacak kaç kişi çıkar?
Arda'nın performansının düştüğünü düşünüyorum. Maçları canlı izlemediğim için -sadece- düşünüyorum
Ama milli maçta eski formundan birazcık uzak göründü bana.. Bence şu an Arda'nın maruz kaldığı baskıya maruz kalan tek bir futbolcu yok ligte! Arda birşeyler yapacak ve gol atacağız diye maç dinliyorum ben! Çok uzağa gitmeye gerek yok, geçen sene bile durum çok farklıydı. Ümit birşey yapar, Hasan birşey yapar, Hakan birşey yapar, Kabze birşey yapar, İliç birşey yapar.. Birşeyler yapacağına inandığım insan sayısı çok daha fazlaydı. Şimdi tek Arda'ya kaldık.. Formsuz bir takımda, 19 yaşında çelimsiz bir futbolcu nereye kadar?
Sabri'nin hakkını yedim. O'nun ismi geçincede biraz heyecanlandığımı kabul edeyim
Ama hepsi bu.. İliç topu kaptıracak, Ümit auta atacak, Hasan 5 kişinin kucağına dalacak, beklediğimiz cümleler bunlar oldu..
Posted: Sat Feb 10, 2007 5:41 am
by Can Baysan
Futbol varlığını G.Saray aklıselimine ıspatlayamamış bir sümüklü veletten Milli Takım'da da harikalar yaratmasını uman antrenöre akıttığı "dahi" salyaları iyiden iyiye kabak tadı veren bir cins spor basınının, Arda'ya açık çek gibi uzattığı dayanma kredisinin sınırsızlığına şaşırmamak gerekir...
Neden Arda benim gözümde "sümüklü bir velet"liğin kapsama alanından kendini sıyıramadı ve sıyıramayacak, oynadığı şunca sezon içi kaşılaşmaya rağmen?..
Bakın Hıncal Uluç 19 Ekim'de neler yazmış...
(...) Şimdi bu istatistikler içinde Arda sayfasını açalım..
47 pas vermiş.. İsabetli olanı 28.. Yani aldığı beş toptan ikisini pas diye rakibe vermiş. Nerdeyse yarısı..
Oyunu geliştiren, hücum başlatan, gole yönelik, yani etkili pas sayısı yalnızca 5.. Yazı ile.. Beş!.. Bunun da sadece 3 ü isabetli, ikisi rakibe..
Yani 90 dakika boyu attığı 47 pastan sadece ve sadece 3'ü takımına yarar sağlamış.
İkili mücadeleye girip çaldığı top sayısı 7.. Buna karşılık çalım atarken kaptırdığı top sayısı 10. Ki bunların büyük bölümü Galatasaray hücuma geçmişken, savunmayı gafil avlayan kontratak kaptırmaları.. Yani, ikili mücadele toplamında takımına zararlı.
Maç boyu kazandığı top 15.. Kaptırdığı top ise 29.. Yani bu alanda da takımına zararlı.
Maç boyu 8 orta yapmış topu topu, 40 orta ile oynayan Galatasaray'ın kanat oyuncusu olarak. Bunların da sadece 2'si isabetli..
Şimdi bu istatistikle bir futbolcu takımda oynamaya devam edebilir mi?.
Üstelik fizik yapısı 90 dakikalık enerjiye yeterli değil, ekonomik oynaması lazım. Oysa aptalca keyif çalımları yüzünden kendini 50-60'ıncı dakikada tüketiyor.
Kolay yorulduğu için geriye hiç gelmiyor. Böyle olunca sağbeki ve sağ açığı ile ikili hücuma kalkan her takım Galatasaray sol kanadını çökertiyor. (...)
Uluç'un yukarda asılı cümlelerine itiraz payı yüzde sıfır... Spor medyasından ekmek yiyenlerin yere göğe sığdıramadığı "ilk haftalar performansı"na dahil 19 Ekim haftasında yazılmış bir yazıdan takvim sayfalarını hızla 10 Şubat 2007 Cumartesi'ye doğru çevirdiğimizde, gözümüzün önünde büyüyen Arda tümörünün bizi gittikçe yaklaşan bir göktaşı gibi felakete sürüklediği görülüyor: Sol kanatsız bir Galatasaray!
Hırsıyla, kazanma azmiyle, takımına kendini sarfedişiyle Fenerbahçe'nin çoğu maçta inik şalterlerini tek başına kendi gücüyle kaldıran Tuncay, formasına aşık bir adamın takımını sırtlayıp yükseklere taşıması kompozisyonunu oluştururma istikrarından dört yılda birşey kaybetmezken; tutup da, kaleye sırtı dönükken aldığı topları belini çevirme zaman aralığında çoktan kaybetmeyi alışkanlık haline getiren, top saklamak meziyetinin üç markajcı başında dikili durduğunda başarılamaz olduğu gerçeğini kavrayıp topu vakitlice ayağından isabetli çıkarmayı öğrenemeyen, G.Saray'a sahaiçi katkı vanalarını kapatıp "küçük dağları ben yarattım" mağrurluğu kalıbına kendini erken şartlandırıp şimdilerde Florya'da onu izleyen spor medyası kameralarına güya "çok büyük futbolcu, geleceğin umudu" gülücükleri savuran Sümüklü Velet'i haftalar önce gerek Milli Takım, gerekse G.Saray kafilesinden ayırıp, ona layık olduğu "kiralık Anadolu yolcuları ekspresi" vagonunda yıllarca sağbek açığımızı karşılayabilecek Uğur Uçar'ın koltuğuna yer ayırtmamız gerekmez miydi?
Öyleydi tabii. Eğer Galatasaray "yönetilseydi". Ve adamları "dokunulabilir garibanlar-dokunulamaz ilahlar" diye ikiye ayrılmasaydı.
Bu takım geçen sezonki performansının bu yıl gölgesine yaklaşamıyorsa, bundan sol kanadın verimlilik notunun 10 üzerinden 2'den bu yıl 0'a vurmasına da pay çıkaramaz mıyız?
Posted: Sat Feb 10, 2007 8:48 am
by Murat Kara
Arda genc,
Arda yetenekli,
Arda yaratici,
Arda zeki,
Arda tembel,
Arda tecrubesiz,
Arda kendisini sevdiriyor,
Arda kendisini saydiriyor,
Arda laubalilik yapmaya yatkin,
Arda koy kurnazi,
Arda her an patlayabilecek kapasitede,
Elbette olumsuz anlamiyla,
Yapin iste bunlardan bir sentez,
Rakamlara filan sonra bakin,
Ekleyin bir de suya dusmus GS'nin,
Sarilmak icin aradigi yilani,
Sonucta su andaki tablo ciksin ortaya,
Arda'yi anlamak adina,
Bu tablo da adami boyle yapsin,
Uyduruktan bir sair.