Page 12 of 16

Posted: Thu Aug 28, 2008 4:10 pm
by Ufuk Sezekkaplan
Ugur Sahin wrote:Maçla alakalı çok şey yazmayacağım, sadece Hasan Şaş'ın hırsı sahada 3-5 kişide daha olsaydı, farklı olabilirdi maç. Yine de adamlar her türlü daha çok hak etti bizden.

Beni bundan sonraki dönem ürkütüyor; geçen seneki hocasız gelen şampiyonluğun, o dönemki maçların tadı damağında kalan çok olmuş sanırım; ben hayatımda ilk kez resmi 2. - 3. maçından sonra ciddi ciddi kellesi istenen hoca görüyorum.

Şöyle internette takip ettiğim sitelere bakıyorum, burası, ekşisözlük falan; giderek realiteden de kopmalar başlıyor. Sanırsın biz geçen sene şampiyon olurken diğer yandan da CL'de yarı finale kalmışız; ne bileyim lig desen gelene 5 gidene 15.

Kimi Skibbe'nin bi sürü kadından çocuk yapmasına laf atmış, kimi put gibi durmasına (buna uygun olarak "yılmaz vural daha iyidir" diye delilikle dahilik arasındaki çizginin öte yanına koşa koşa gidenler bile mevcut); kimi gençlerin oyuna sürülmesinden, kimi çok transfer nedeniyle gençlerin forma bulamayacak olmasından yakınmış. Bunlar da ilk bakışta gözüme çarpanlar ha, öyle derin derin incelemiş değilim.

Bunlar da benim umrumda değil, sonuçta internette isteyen istediği fikri savunmakta özgürdür, sana bana ne kadar saçma gelse dahi. Ne bileyim, yarın gider biri "Bence kaleye Erhan Şentürk geçmeli" der, sen de adamı daha sonra ona göre değerlendirirsin. Mesela daha Ağustos ortasından hocayı sepetlemeye çalışmak, benim bütün taraftarlık anlayışıma ve dahi futbol görgüme aykırı ama demek bazı insanlarda 2 maçta teknik direktörün kapasitesini ölçecek feraset varmış deyip geçerim.

Sıkıntı bunların tribüne yansıyacağı zaman başlıyor; maça gelmek için 3-5 kuruş para verdi diye takımın kendisini iyi futbol ve onlarca golle ödüllendirmesini ve bu şekilde "parasını çıkarmayı" bekleyen sığır yavruları; medyanın kendi önlerine attığı adamları yuhalamak için hazır bekliyorlar. Bu aralar Lincoln / Skibbe revaçta; sonuçları da bir iki maç ligde puan kaybedersek beraber göreceğiz. Internette yazışan insanların daha kültürlü falan olduğunu savunanlardan değilim, o yüzden "internette böyleyse, stada gelen çapulcu ne yapmaz" edebiyatı da yapmayacağım. Sadece bu Yeniçeri Ocağı psikolojisi beni ürkütmeye başladı.

Ne kadar transfer yapmış olsa da, Galatasaray yeni bir takımdır, ve hala takım olma sürecindedir. İnşallah geçen zaman içinde oturacak; geçen seneye göre artan yeteneğinin yanına geçen seneki azmi, hırsı da katacaktır. Bu sırada taraftarından da biraz destek görse hiç fena olmaz hani. Çünkü Ağustos'un ortasında çatır çatır futbol oynayan takımı babam da destekler, marifet takımın her halinde yanında olabilmekte.

Ben bunları Skibbe'yi savunmak için de yazmadım; kendisinin daha pek bir numerosunu görmedim; belki hakkaten tırtın önde gideni, bayrak sallayanı bir insandır. Ama bir desturun agalar, bırakın bari adam sonbaharı görsün.


Ugur
İçimden en çok katılmak istedigim yazı bu. Temenni ederim herkeste bu sogukkanlilik olsun.

Ama yine de:

1) Maçı, İstanbul'da, Skibbe'nin aslında hangi takıma geldiğini idrak edemediği ilk 30 dakikada kaybettik. Sonra anladı. Belki Adnan beyler uyardı, belki oturdu dersine çalıştı (Topal kimdir, Ayhan ne yapar falan. Dün akşam da, en dramatik durumlarda bile rövaşata denemesi yapmaktan kendini alıkoyamayan biri daha olduğunu takımda görmüştür umuyoruz. Bu arada Karan niye ilk 11'de başlamadı diyenler olmuş, doğru, 3-4 rövaşata girişimi daha görürdük, UEFA özel prim veriyormuş).

Burada acı olan, Cevat Güler'in başında olsa geçeceği turu, yönetim acemiliği ile teslim etmemiz.

Liglerin geç başlaması da tolere edilmeliydi, bu bahane olamaz. Almanya'da amatör takımlarla hazırlık yapılacağına İtalya'da, İspanya'da ciddi bir turnuvaya katılmakla bu dönem iyi geçirilebilirdi.

Yöneticiliği sadece star oyuncu transferine indirgemeye başladılar. Buna dikkat edilmeli. Geçen sezonun başından beri, bundan 14-15 ay önce daha bizim 2008-2009 sezonuna yeni bir hoca ile gireceğimizi belliydi.

Adnan Polat Mart ayında kongreyi kazanacağı belli olunca, herşeyi bırakıp hoca sorununu çözmeliydi.

Ne yaptı? 5 hafta kala Abdullah Avcıyla konuştu, lig bitince sıfırdan hoca aramaya gitti ve en düşük profilli olanı seçti.

2) UEFA beni avutmuyor. Zenit'in kazandigi, Alaves'in final oynadığı bir kupa bu. Geleceği yok. Artık 2000 sendromundan ve o eski güzel günlerin anısından bir çıksak. Hepimiz biliyoruz ki gerçek sahne CL'dir.

UEFA'yi sürekli bir hedef göstermek hem büyümeye engel hem yönetime ve teknik adamlara başarısızlık için sağlam malzeme vermek demek.

3) Yönetimin yabancı transferlerini 2009-2010 için yaptığını anlıyoruz. Kaleci demek ki bu sene hazırlansın, ortama uyum sağlasın diye alınmış. 2009 Ağustos'unda -alınma amacına uygun maçlarda- oynayacaktır.

Sağbek halen aranıyor. En son gerçek sağbek oynayan oyuncumuz şimdi kadroda hoca oldu, biz hala arıyoruz.

Forveti de yeni hallettik, bugün geliyor, gelecek Ağustos'a yetişecek.

4) Taraftar olarak elbette destek verelim, hakikaten kadro çok iyi kuruldu. Belki ben de MGC gibi bir iki maçı seyredemem ama olan oldu demek lazım.

Yönetimin ise ne olursa olsun hocanın arkasında duracağını, takımın zaten zayıf olan bu ligde (Beşiktaş'ın şampiyon adayı olmasından hesap edin artık :) ) başarılı olacağını biliyorum. Bu çerçevede "Talented Mr. Lincoln"e de sahip çıkılmalı; güzel bir kadro, çok gol atacaklar çok zevkli oynayacaklar ve içeride dışarıda FB'yi yenecekler.

Ama bunlar araç. Amaç, ASY'de ilk 30 dakikada ukalalık ve laubalilik yüzünden gitti.

Son olarak bu sene beni en çok tedirgin eden oyuncumuz Servet. Çok ileri çıkıyor, lider olma içgüdüsünü biraz törpülese iyi olacak. De Sanctis'in de hemen kaleye geçmesi lazım. Aykut büyük maç kalecisi olmadığını dün yediği golde gösterdi, yan toplarda da felaketti.

Hasan Şaş'a ise bu maçta -o kadar kızmama ve gitmesini istememe rağmen- özel teşekkür etmek isterdim. Hırsı samimiydi. Tuncay Şanlı gibi göstermelik koşular yapıp taraftara oynamıyor bu çocuk. Hakikaten kazanmayı istedi.

Posted: Thu Aug 28, 2008 4:22 pm
by Alpay Dedeoglu
Cok guzel bir yazi. Katiliyorum hatta cok katildiklarimida isaretledim.
Ufuk Sezekkaplan wrote:
Ugur Sahin wrote:
Ugur
İçimden en çok katılmak istedigim yazı bu. Temenni ederim herkeste bu sogukkanlilik olsun.

Ama yine de:

1) Maçı, İstanbul'da, Skibbe'nin aslında hangi takıma geldiğini idrak edemediği ilk 30 dakikada kaybettik. Sonra anladı. Belki Adnan beyler uyardı, belki oturdu dersine çalıştı (Topal kimdir, Ayhan ne yapar falan. Dün akşam da, en dramatik durumlarda bile rövaşata denemesi yapmaktan kendini alıkoyamayan biri daha olduğunu takımda görmüştür umuyoruz. Bu arada Karan niye ilk 11'de başlamadı diyenler olmuş, doğru, 3-4 rövaşata girişimi daha görürdük, UEFA özel prim veriyormuş).

Burada acı olan, Cevat Güler'in başında olsa geçeceği turu, yönetim acemiliği ile teslim etmemiz.


Liglerin geç başlaması da tolere edilmeliydi, bu bahane olamaz. Almanya'da amatör takımlarla hazırlık yapılacağına İtalya'da, İspanya'da ciddi bir turnuvaya katılmakla bu dönem iyi geçirilebilirdi.

Yöneticiliği sadece star oyuncu transferine indirgemeye başladılar. Buna dikkat edilmeli. Geçen sezonun başından beri, bundan 14-15 ay önce daha bizim 2008-2009 sezonuna yeni bir hoca ile gireceğimizi belliydi.

Adnan Polat Mart ayında kongreyi kazanacağı belli olunca, herşeyi bırakıp hoca sorununu çözmeliydi.

Ne yaptı? 5 hafta kala Abdullah Avcıyla konuştu, lig bitince sıfırdan hoca aramaya gitti ve en düşük profilli olanı seçti.

2) UEFA beni avutmuyor. Zenit'in kazandigi, Alaves'in final oynadığı bir kupa bu. Geleceği yok. Artık 2000 sendromundan ve o eski güzel günlerin anısından bir çıksak. Hepimiz biliyoruz ki gerçek sahne CL'dir.

UEFA'yi sürekli bir hedef göstermek hem büyümeye engel hem yönetime ve teknik adamlara başarısızlık için sağlam malzeme vermek demek.

3) Yönetimin yabancı transferlerini 2009-2010 için yaptığını anlıyoruz. Kaleci demek ki bu sene hazırlansın, ortama uyum sağlasın diye alınmış. 2009 Ağustos'unda -alınma amacına uygun maçlarda- oynayacaktır.

Sağbek halen aranıyor. En son gerçek sağbek oynayan oyuncumuz şimdi kadroda hoca oldu, biz hala arıyoruz.

Forveti de yeni hallettik, bugün geliyor, gelecek Ağustos'a yetişecek.

4) Taraftar olarak elbette destek verelim, hakikaten kadro çok iyi kuruldu. Belki ben de MGC gibi bir iki maçı seyredemem ama olan oldu demek lazım.

Yönetimin ise ne olursa olsun hocanın arkasında duracağını, takımın zaten zayıf olan bu ligde (Beşiktaş'ın şampiyon adayı olmasından hesap edin artık :) ) başarılı olacağını biliyorum. Bu çerçevede "Talented Mr. Lincoln"e de sahip çıkılmalı; güzel bir kadro, çok gol atacaklar çok zevkli oynayacaklar ve içeride dışarıda FB'yi yenecekler.

Ama bunlar araç. Amaç, ASY'de ilk 30 dakikada ukalalık ve laubalilik yüzünden gitti.

Son olarak bu sene beni en çok tedirgin eden oyuncumuz Servet. Çok ileri çıkıyor, lider olma içgüdüsünü biraz törpülese iyi olacak. De Sanctis'in de hemen kaleye geçmesi lazım. Aykut büyük maç kalecisi olmadığını dün yediği golde gösterdi, yan toplarda da felaketti.

Hasan Şaş'a ise bu maçta -o kadar kızmama ve gitmesini istememe rağmen- özel teşekkür etmek isterdim. Hırsı samimiydi. Tuncay Şanlı gibi göstermelik koşular yapıp taraftara oynamıyor bu çocuk. Hakikaten kazanmayı istedi.

Posted: Thu Aug 28, 2008 4:37 pm
by Can Ergun
Eğer Galatasaray hakkında konuşurken yeni takım,hedefler,kaos futbolundan çıkış gibi kelimeler,terimler kullanıyorsak; kadroda Ayhan,H.Şaş,Ü.Karan gibi çağdışı,istikrarsız ve oyunu okuma becerisi düşük oyuncular olmamalı.Hele Bükreş maçı gibi önemli bir maçta bu oyuncular üzerine plan yapılmamalıydı ki Ayhan'ı oynatmanın ne kadar riskli olduğunun altını çizmeye çalışmıştım.4-2-3-1 düzeninde Ayhan bence o pozisyonun adamı değil,4-4-2 de olabilir ama ön libero olarak hayır! Dünkü maçta da ceza alanına topu taşıyamamızın en önemli nedenlerinin başında Ayhan'ı gördüm malesef.Barış veya Linderoth o bölgede çok daha başarılı oynayabilirdi.

Bu saatten sonra takımın iskeletini oluşturcak gençler bu isimlerin yerine daha çok şans bulmalı,öğrenme ve uygulama kapasiteleri daha yüksek olan gençlere 4-2-3-1'in ve 4-4-2'nin,"yeni futbol" un nasıl oynanacağı en ince ayrıntısına kadar öğretilmeli.Kanat beklerimiz hücumda yok,nadiren olduklarında da yapmaları gereken basit bir ortayı yapacakken bile beceriksizler(Sabri,Hakan),orta saha oyuncularımız (Ayhan,Topal) oyun okumada yetersiz ve kanat oyuncularımız formsuzken işimiz iş...

Ama bu takım Galatasaray,nelere kadir olduğunu hepimiz biliyoruz.Umarım bu başarısızlığın maddi sonuçları kadromuzu etkilemez.

Posted: Thu Aug 28, 2008 4:42 pm
by Ozan Ersoy
Metin Kuruçay wrote:
Yok sanırım yanlış anlattım. Ben bu bahsettiğiniz kalburüstü takımlara farklı yenilmekten değil, o takımlara muhtemelen kaybedeceğimiz maçlar sonrası eski kaos futboluna geri döneceğimizden dolayı ürkmüştüm.

Artık o sistem ile başarılı olabilmemiz mümkün değil. İki şeyi birbirinden ayırmamız lazım. Birinci tür başarısızlık, dün akşam ki gibi yepyeni bir sistemi uygularken karşılaşacağımız bir tür, ikincisi ise geçen seneki gibi Leverkusen maçında karşılaşacağımız türden bir başarısızlık.

Eğer ikinci türden bir başarısızlık elde etseydik buna üzülmemiz gerekirdi. Varsayalım ki kaos futbolu ile bu turu geçtik. Ne olacaktı CL' de? Grupta 4. olup elenecektik. Ne değişecekti? Peki bundan eminmiyim. Evet eminim. Çünkü Avrupa futbolunda kaos futbolu artık kalktı. Topu hızlı ve ayağa doğru oynayan takımlar karşısında pres yaparak, oynatmayarak başarılı olmak imkansız. Geçen sene bu ağır bedeli ödedik ve bizim için ders oldu.

Bu sene biz de onlar gibi oynamak için hamleler yaptık. Siz 1.5 aylık hazırlık kampıyla acaba hangi yönetimin veya hangi teknik direktörün bu sistemi yerleştirebilceğini düşündünüz? Bu kadar kolay mı?


Bakın biz kaos futbolunu nerdeyse 96' dan beri oynuyoruz. Eski alışkanlıkları, pivot santrfora şişirmelerle orta saha presi ile kapılan 2. toplarla oyun kurma anlayışını 1.5 ayda terkedebilir miyiz? Sizce bu rasyonel mi?

Benim görüşüm UEFA Kupasında bu sistem üzerinde ısrar edilmesi gerekliliğidir. UEFA Kupasında nispeten daha güçsüz takımlar karşısında kendi sistemimizi oturtmak büyük şans olacaktır.

Ülkemizin insanlarının mantalitesinde olan bir gün de kral veya bir günde rezil olma kültürünün de bu süreç içinde kaybolacağına inancım tam. En azından bunu minayatür ortamda Galatasaray için düşünmek istiyorum. Türkiye' de, sporda zihniyet devrimlerini ilk Galatasaray yapmıştır. Ben aynı prensiplerle devam edeceğimizi düşünüyorum.

CL' ne katılan Bate Borisov gibi takımlar acaba ManU gibi mi olmak istiyorlar yoksa onların derdi ordan gelecek 5-10 milyon€' mu? Var mı onların öyle hedefleri? O yüzden karşılaştırma doğru değil.

Arsenal, Liverpool, Man Utd. gibi takımlarla aynı sistemde oynamak, onlara kafa tutmak içindir. Onları kendimizden daima bir kademe üstte tutarak neyi hedeflememiz gerektiğini sizden öğrenebilir miyim? Bırakalım artık şu küçük düşünmeyi ve günlük olarak yaşamayı. Biraz hedef büyütelim.

Kişisel olarak naçizane benim Galatasaray olarak belirlediğim hedef CL Kupası falan değil. Benim hedefim Galatasaray' ın ManU seviyesinde olabilmesi. Ama her açıdan.

Bizim tarihimizle, kültürümüzle kurumsallaşma yanyana geldiğinde ortaya çıkabilecek sinerjiyi kontrol etmek gerçekten zor olacaktır. Ancak daha yeni kurumsallaşırken, bu konuda önemli hamleler yaparken, birden bire günlük bir başarısızlığı büyük büyük laflar ederek, birilerinin sırtına yüklemek ve bundan sonra da başarıya endeksli bir yapı oluşturmak bizi ancak Fenerbahçelileştirir. İşte kabus budur.

Ben sakin olma ve serinkanlı davranma taraftarıyım.

Takıma dönersek, sağ bek konusunda ben de bu forumda yazılar yazdım. Ben de sağ bek alınması taraftarıyım elbet. Hatta bunun klasik full back tabir edilen bir sağ bek değil wing back diye tabir edilen hücumcu bek olması gerektiğini de söyledim. Bunu eleştirmek elbette hakkımız.

Ancak teknik direktörden girip, başkandan çıkmak, kulübün iç yapısını ve işleyişini bilmeden ve elde veri olmadan sürekli olarak yermek yerine biraz daha pozitif olup fotoğrafın bütününe bakalım derim.
Benim de en begendigim katildigim yazi bu (futbol acisindan...Genel anlamda Ugur'un yazisi da cok guzel). Gecen sene bile GS senenin 6. haftasindan 28. haftasina kadar kaos futbolu oynadi. Rakibe basan, oraya buraya cilginlar gibi kosusturan ama 40-50 metrelik toplarla Hakan'in kafasina top sisirmekten baska cozum getiremeyen bir futbol. Bu futbol bazen (2-0 yenildigimiz FB maci, Leverkusen'le doruk bulan kotu bir Avrupa serisi) cok kotu gorunumler de veriyordu.

GS bakiyorum 4 macta cok az top sisirdi. Belki dunku macin son 5 dakikasi, onu da Servet yapti. Oldukca sabirli oynuyoruz. GS'in ayaga oynayabilecek, topu kontrol altina alip, rakibi yorabilecek yetenekte bir kadrosu var. Meira'dan ilerdeki Baros'a. Disardan bakan Leo'nun yazisini okuyun. "Sizin oyuncular daha iyi ama daha takim olamamissiniz o da zamanla olur." demis.

Su anda tempomuz eksik durumda. O da senenin basinda olmamiz, takimin daha oturmamis olmasindan kaynaklaniyor. Zaman gectikce, takim oturdukca, oyuncular arasindaki iletisim otomatige baglanmaya baslayinca sonuclar da gelmeye baslayacaktir. Bundan 6 ay sonra GS oyle bir top oynuyor halde olabilir ki, hepimiz keyiften dort kose olabiliriz.

Ozan Ersoy

Not: Ufuk'un yazisini begenmedim cunku "ugur'un yazisini begendim" deyip ama diye de ekleyip tam tersini yazmis. Ugur'un elestirdigi yazilara eklenebilecek bir yazi. Alpay'inki de oyle. Ozel hayatindan girmis nereden cikmis.

Posted: Thu Aug 28, 2008 4:42 pm
by Ismail Gezer
Herkes dertleri yazıyor. Bundan sonra ne yapılması gerektiğini söyleyen yok! Çözüm yok, belki ümit de yok...

1) Skibbe'nin arkasında durulur ve sene sonuna kadar beklenir.
2) Skibbe'ye devre arasına kadar veya daha kısa bir süre daha şans verilir beceremezse gönderilir.

Hocayla ilgili olarak başka bir alternatif görünmüyor ortada. Peki futbolcular ne olacak?

Kayseri maçındaki bir yarım saatten gayrı doğru düzgün futbol göremedik. Gerets'li, Terim'li rezil dönemlerde bile daha kötü kadrolarla daha düzgün top oynadığımız olmuştur. Yine operasyon lafları mı duyacağız?

Skibbe'nin Galatasaray'ı yönetecek kalibrede bir hoca gibi görünmesede bu kadronunda hocasının taktik zekasına muhtaç olmaması gerekirdi.

İş işten geçmeden radikal çözümler bulunması gerekiyor. Bunlar nedir bilmiyorum. Skibbe gitsin'den başka çözüm öneriside okumadım. Sorumluluk yönetimin! Bu takımı düzlüğe çıkarmanın yolunu bulmak ve hemen uygulamak zorundalar!

Posted: Thu Aug 28, 2008 4:45 pm
by Celal Gürcüoglu
2000 sampiyonlugunun sarhoslugu bende biteli cok oldu ama Saracoglu'nda o kupayi bir daha kaldirmak, isterse karsimda Zenith isterse Alaves olsun oyle zevkli olur ki hicbir seye benzemez. Aldigimiz kupa hala iclerinde, yavas yavas hazim ediyorlar. Orda kaldiralacak bir kupayi olene kadar hazim edemezler.

Onu icindirki bu sene hedef UEFA kupasidir ve bunu yapmis olmak tekrar yapabilecegimiz anlamini daha cok tasimaktadir. UEFA kupasini begenmeyen taraftarlara sahip oldugumuzu gormekte ilginc. O kupayi kaldirmak icin kac tane kulup can atiyor bilmiyorsunuz herhalde. Eminim ki Milan UEFA kupasini almak icin elinden ne geliyorsa yapacaktir.

Posted: Thu Aug 28, 2008 4:56 pm
by Ismail Gezer
Celal Gürcüoglu wrote:2000 sampiyonlugunun sarhoslugu bende biteli cok oldu ama Saracoglu'nda o kupayi bir daha kaldirmak, isterse karsimda Zenith isterse Alaves olsun oyle zevkli olur ki hicbir seye benzemez. Aldigimiz kupa hala iclerinde, yavas yavas hazim ediyorlar. Orda kaldiralacak bir kupayi olene kadar hazim edemezler.
UEFA'yı küçümsemek akıl karı değil. Helede ortada işe yarar puanlar toplama imkanı varken. Hatta ve hatta Saraçoğlunda kupa kaldırmak ek kelimeyle muhteşem olur. Yani aslında elenmek bize paradan başka pek birşey kaybettirmedi, ortada hala ciddi hedefler var.

Yapılacak en mantıklı şey Skibbe'nin -tam anlamıyla- arkasında durmak! En azından bir yıl beklemek. Ama takımın motivasyonu gibi konularıda hocaya bırakmamak.

Posted: Thu Aug 28, 2008 4:57 pm
by Murat Uludağ
Ismail Gezer wrote:Herkes dertleri yazıyor. Bundan sonra ne yapılması gerektiğini söyleyen yok! Çözüm yok, belki ümit de yok...

1) Skibbe'nin arkasında durulur ve sene sonuna kadar beklenir.
2) Skibbe'ye devre arasına kadar veya daha kısa bir süre daha şans verilir beceremezse gönderilir.

Hocayla ilgili olarak başka bir alternatif görünmüyor ortada. Peki futbolcular ne olacak?

Kayseri maçındaki bir yarım saatten gayrı doğru düzgün futbol göremedik. Gerets'li, Terim'li rezil dönemlerde bile daha kötü kadrolarla daha düzgün top oynadığımız olmuştur. Yine operasyon lafları mı duyacağız?

Skibbe'nin Galatasaray'ı yönetecek kalibrede bir hoca gibi görünmesede bu kadronunda hocasının taktik zekasına muhtaç olmaması gerekirdi.

İş işten geçmeden radikal çözümler bulunması gerekiyor. Bunlar nedir bilmiyorum. Skibbe gitsin'den başka çözüm öneriside okumadım. Sorumluluk yönetimin! Bu takımı düzlüğe çıkarmanın yolunu bulmak ve hemen uygulamak zorundalar!
Galatasaray'ın dere geçerken kolay kolay at değiştirmeyeceğini biliyoruz. benim esas anlamadığım nokta da Skibbe konusundaki akla yatmayan tahammülsüzlük. ilk yazıda da yazdım bir insana güvendiğini hissettirmezsen o adamdan başarı bekleyemezsin. Türk futbolu olarak bir kez olsun sabredelim ve bakalım bu Alman neler yapabiliyor. şu takım bir aylık bir periyodun ardından da halen amaçsız ve bir şablonu olmadan daha somut örnekle Beşiktaş'ın son dönemdeki bir yansıması olursa o zaman Skibbe'yi eldeki verilerle daha rahat eleştirebiliriz. yani yorumlara baktıkça hayret içine düşüyorum. herkes en kolay yolu seçmiş: Skibbe bu takımın hocası değil. bence biraz beklesek daha sağlıklı yaklaşabileceğiz...

Posted: Thu Aug 28, 2008 5:03 pm
by Mehmet Gurdal Cetin
Ismail Gezer wrote:
Celal Gürcüoglu wrote:2000 sampiyonlugunun sarhoslugu bende biteli cok oldu ama Saracoglu'nda o kupayi bir daha kaldirmak, isterse karsimda Zenith isterse Alaves olsun oyle zevkli olur ki hicbir seye benzemez. Aldigimiz kupa hala iclerinde, yavas yavas hazim ediyorlar. Orda kaldiralacak bir kupayi olene kadar hazim edemezler.
UEFA'yı küçümsemek akıl karı değil. Helede ortada işe yarar puanlar toplama imkanı varken. Hatta ve hatta Saraçoğlunda kupa kaldırmak ek kelimeyle muhteşem olur. Yani aslında elenmek bize paradan başka pek birşey kaybettirmedi, ortada hala ciddi hedefler var.

Yapılacak en mantıklı şey Skibbe'nin -tam anlamıyla- arkasında durmak! En azından bir yıl beklemek. Ama takımın motivasyonu gibi konularıda hocaya bırakmamak.[/
Ismail :D

Gulerek yaziyorum cunku gercekten komik bir durum,
Adam takimi kurmayacak
Motivasyonu vermeyecek
Ee zaten kondisyoner ve antrenorler calistiriyor takimi
Bu vatandas ne yapacak peki o zaman :D
Yakisikli adam goruntu versin bari..

Bu adama aslinda iyi oldugu ,yaptigi ve bildigi isi vermek lazimdi.
ALT YAPI HOCALIGI

Emin olun o isi iyi yapardi ve alt yapimiz daha iyi seviyelere gelirdi.

Hasan'in , Umit'in , Servet'in ve Ayhan'in hoca hakkinda neler dusundugunu (gercekleri , icinden gecirdiklerini) bilmek isterdim.

Posted: Thu Aug 28, 2008 5:31 pm
by Ozan Ersoy
Mehmet Gurdal Cetin wrote:

Gulerek yaziyorum cunku gercekten komik bir durum,
Adam takimi kurmayacak
Ben de buna guluyorum. Linderoth'u Adnan Sezgin mi oynatti sag bekte? Her turlu yorum varsayim uzerine. Hatta oyle bir varsayim ki maci izlemeden kesin karar vermeye kadar gidiyor is.

Ozan Ersoy

Posted: Thu Aug 28, 2008 5:39 pm
by Mehmet Gurdal Cetin
Hepimiz varsayim uzerine konusuyoruz
Klubun icindekiler ve futbolcular haricinde kimse ne olup bittigini bilemez

Gulmeye devam :D

Posted: Thu Aug 28, 2008 5:55 pm
by Kerem Gulec
Metin Kuruçay wrote: Yok sanırım yanlış anlattım. Ben bu bahsettiğiniz kalburüstü takımlara farklı yenilmekten değil, o takımlara muhtemelen kaybedeceğimiz maçlar sonrası eski kaos futboluna geri döneceğimizden dolayı ürkmüştüm.
Metin Bey yazimi tekrar okursaniz sizi ne kadar dogru anladigimi anlyacaksiniz. Demek istedigim bence gayet guzel anlatmissiniz.
“Ben de sizin gibi UEFA kupasindan oldukca umutluyum. Fakat sirf Liverpool, Barcelona, Real Madrid gibi takimlara farkli yenilmekten korkup da UEFA kupasina niyetlenmek cok enteresan. Hatta bu takimlara farkli yenilir, mazallah sistemi falan degistiririz yorumu tam bir extrapolasyon.”
Metin Kuruçay wrote: Arsenal, Liverpool, Man Utd. gibi takımlarla aynı sistemde oynamak, onlara kafa tutmak içindir. Onları kendimizden daima bir kademe üstte tutarak neyi hedeflememiz gerektiğini sizden öğrenebilir miyim? Bırakalım artık şu küçük düşünmeyi ve günlük olarak yaşamayı. Biraz hedef büyütelim.
Eğer ikinci türden bir başarısızlık elde etseydik buna üzülmemiz gerekirdi. Varsayalım ki kaos futbolu ile bu turu geçtik. Ne olacaktı CL' de? Grupta 4. olup elenecektik. Ne değişecekti? Peki bundan eminmiyim. Evet eminim. Çünkü Avrupa futbolunda kaos futbolu artık kalktı. Topu hızlı ve ayağa doğru oynayan takımlar karşısında pres yaparak, oynatmayarak başarılı olmak imkansız. Geçen sene bu ağır bedeli ödedik ve bizim için ders oldu.
Ancak sanirim ben cok iyi anlatamadim. Neyse biraz daha aciyorum. Benim demek istedigim sampiyonlar liginde bu sene gruplarda en az ikinci veya ucuncu olabilecegimiz. Sizin gibi kesin olarak dorduncu olacagimiza sartlandirmadim kendimi. Ayrica ucuncu olursak zaten UEFA’dan devam ediyoruz. Bu durumda kucuk dusunen ben degilim sanirim. Bu (Man utd., Arsenal) takimlarla ayni sistemde oynayarak onlari yenemeyiz demem aradaki inanilmaz gelir ve oyuncu kalitesi farkindan. O yuzden bu takimlari yenmek icin farkli birseyler yapmak gerekir, ayni sistemle olmaz benim dusuncem. Sonucta gelir olarak bu takimlari yakalayabilecegimizi dusunuyorsunuz sanirim. Neyse yakaladigimizda tekrar konusuruz, benim de tabii ki tek dilegim bu olur. Ancak Ingiltere ve Turkiye’deki futbol endustrileri arasinda oldukca fark var takdir edersiniz. Bir suru varsayim yapip onun ustune yorum yapmak istemem.
Vurgulamak istedigim konu bu takimlari yenmek icin onlarla ayni gelir duzeyinde olmak, ayni sistemde oynamak gerekmez. Bunu daha once gosterdi sanirim Galatasaray (o sisteme geri donus yapalim diyorum gibi anlasilmasin, sadece yapilabilecegini vurgulamak istiyorum). Ayrica yeni sistem sampiyonlar liginde denenmez diye bir kural yok. Farzedelim ki fark yedik herhangi bir takimdan (hic zannetmem o ayri), sistemi degistirmek mi lazim? Bundan cok daha uyduruk bir takim Gerets doneminde kafa kafaya oynayip Liverpool’a Ingiltere’de 3-2 yenilmedi mi? Neyse futbolda sistemin degil onemli olan hangi sistemde oynarsaniz oynayin basariya giden bir yolun mutlaka oldugunu dusunuyorum. Tek bir sistem iyidir digerleri yaramaz mantigini pek kabullenemiyorum. Benim icin onemli o sistemi olusturan futbolcularla sistemin uyumudur. Biraz uc bir ornek olacak ama Yunanistan cok garip bir sistemle EURO 2004’u kazandi. Sebebi de oyuncularin o sistemi cok iyi tamamlamasiydi. Herhalde 4-2-3-1 falan oynasalar yedikleri golleri sayamazdik. Hangi sistemde oynarsaniz oynayin, dogru oyuncularla basariya ulasilabilir. O yuzden yeni sistemi denemek icin UEFA daha iyi oldu mantigi bana pek dogru gelmedi. Bu da benim gorusum tabii ki.
Metin Kuruçay wrote: Bakın biz kaos futbolunu nerdeyse 96' dan beri oynuyoruz. Eski alışkanlıkları, pivot santrfora şişirmelerle orta saha presi ile kapılan 2. toplarla oyun kurma anlayışını 1.5 ayda terkedebilir miyiz? Sizce bu rasyonel mi?
O periyotta 10 tane teknik direktor gitti geldi ve hala “kaos futbolu” diye tanimladiginiz futbolu oynamak gercekten basari ister. Lucescu, Fatih Terim ve daha bir suru teknik adamin birbirine oldukca zit futbol oynattiklari da oldu. Bu gorusunuze tam olarak katilmiyorum. Ayrica benim gozumde su an Turkiye'deki en iyi ve Avrupa'daki en iyi pivot santraforlardan biri Semih'tir. Onun Fenerbahce'ye ve milli takima verdiklerini tartismak abes sanirim. O pivot santrafor degildir derseniz onu bilemem. Ama bugun takimda ilk gormek istedigim futbolculardan biridir. Bir onceki yazinizda Fatih Terim'in takima pivot santrafor almadigini soylemistiniz ona da katilmiyorum. Aksine Semih girdikten sonra takima milli takim cok daha iyi oynamaya basladi.
Metin Kuruçay wrote: Bizim tarihimizle, kültürümüzle kurumsallaşma yanyana geldiğinde ortaya çıkabilecek sinerjiyi kontrol etmek gerçekten zor olacaktır. Ancak daha yeni kurumsallaşırken, bu konuda önemli hamleler yaparken, birden bire günlük bir başarısızlığı büyük büyük laflar ederek, birilerinin sırtına yüklemek ve bundan sonra da başarıya endeksli bir yapı oluşturmak bizi ancak Fenerbahçelileştirir. İşte kabus budur.
Maalesef kultur dediginiz seyin bir bolumu yillarca Galatasary’in kurumsallasmasina ayak bagi olan sebeplerin basinda. Ama artik bicak kemige dayandigi icin baska care kalmadi. Stad piyangosunu da unutmamak lazim tabii, Ozhan Canaydin’i takdir ediyorum bu konuda. Fenerbahce diye begenmediginiz takimin stadina, gelirlerine bir bakarsak bizim “super kulturlu” yoneticilerimizin kurumsallasma acisindan onlardan ogrenecekleri cok sey var.
Metin Kuruçay wrote: Ancak teknik direktörden girip, başkandan çıkmak, kulübün iç yapısını ve işleyişini bilmeden ve elde veri olmadan sürekli olarak yermek yerine biraz daha pozitif olup fotoğrafın bütününe bakalım derim.
Dunku mactan sonra bile takimi genel olarak begendigimi yazan bir yorum yapmistim zaten. Teknik direktoru savunan ve yonetimi genel olarak basarili buldugumu belirten yazilar da yazmistim. O yuzden yazinin bu bolumunu ustume alinmadim. Yine de klubun ic yapisini bilmekle takimla ilgili yorum yapmanin ne alakasi var? Sonucta bir peynirin tadina bakip begenmediginizde, peyniri ureten kisi size gelip sen onun nasil yapildigini bilmiyorsun fazla yorum yapma mi diyecek? Surekli kulubun isleyisini bildiginizden bahsediyorsunuz, peki o zaman sorayim, kuluple ilginiz nedir? Cevap vermeyi secerseniz, belki size bazi sorularim olur, aydinlatirsiniz bazi konularda. Saglicakla kalin.

Posted: Thu Aug 28, 2008 6:03 pm
by Kerem Gulec
Adnan Polat'tan mac yorumu:

"Şampiyonlar Ligi'ne katılamadık. Çok kötü ve son derece başarısız bir netice aldık. Camiamız ve taraftarımızdan özür diliyoruz."
"Galatasaray'ın yarısı kadar olamayacak bir takıma elendik. Bizim için çok büyük bir süpriz oldu."

Cok acik sozlu bir yorum, takdir ettim.

Posted: Thu Aug 28, 2008 6:18 pm
by Cemal Savas
Takim UEFA kupasini kazandigindan beri hepimizin bir yerleri kalkti. Artik UEFA kupasi sarmiyor milleti. Gorende Turk futbolu Avrupa arenalarinda hep finallerde boy gosteriyor sanacak. Cok elestirilen namussuz basindaki yazilar cok kisiyi etkilemis. Adamin kiz arkadaslari, cocuklari bile foruma kadar geldi. Namussuz basin ???

Hocanin fazla reaksiyon gostermemeside sorun oldu. Neden kulubenin koselerini, yanindaki su siselerini deplemiyor, neden sinirli bir sekilde kenara gelip damarlari cikincaya kadar bagirmiyor. Bizde boyle biri vardi gibime geliyor ama hafiza sorunum yuzunden animsayamiyorum. Onu nenden yollamistik acaba.

Turk futbolcusuna bagiracaksin, aslanim, kaplanim deyeceksin deniyor. Takimin yarisi yabanci, iclerine Almancilari katarsan soylenen kulture uyacak kac futbolcu kaliyor elde.

Galatasaray'da en cok sevdigim gelenek takimin tribunden yonetilmemesi. Oyle olsaydi ne Derwall kalirdi nede 4-0'lik Fener maglubiyetinden sonra I.ci Fatih Terim donemi. Takim yeni, oyun duzeni oturmadan, takim olamadan TD degistirip dursak, yeni hoca alisincaya kadar burun kiv rilan UEFA'dan olmakta var.

En iyisi "Ruhsuz, bitik ve sorumsuz Aysegul ve durgun zekali sfenks" e soyliyelim bir kac kez kenardaki siseleri deplesin :wink: biraz bagirsin cagirsin yoksa 2 ayda yollayacaklar. Her gun Fener'e biraz daha benzemeye basladik sonumuz hayir olsun.

Herkes gibi mac yorumu cok az olan bu sayfada biraz macla ilgili yazayim dedim ama herkes gibi benim icinde yazacak pek bir sey yok gibi. Direkten donen top haricinde pozisyonumuz yok gibi. Organize olmamiza, onlardan daha derli toplu olmamiza ragmen pozisyona giremedik. Ofsayt golunun arkasinda siginamayacagiz cunku mac sabaha kadar oynansa gol atarmiydik bilmiyorum.

Artik yapacak tek sey simdi daha sakin planli lige donup, UEFA kupasina kadar sistemi oturtmaya calisalim.

14 sene bekledim, 1 sene daha beklerim diyen Apsua Cemal

Posted: Thu Aug 28, 2008 7:05 pm
by Alpay Dedeoglu
Ozan'la yillar sonra gene fikirsel olarak ayri dustuk takimin teknik stratejisi ve gidisati konusunda ama yararli cikarimlar olabilecek yazilar olacaktir diger arkadaslarin degerli katilimlariyla ki zaten oluyor. (Gerci MGC Aysegul , bende sfenks dedigimiz icin kizanlar olabilir ama bunlari asagilama icin degil, elestirdigimiz insanlarin GS'ye zarari olan noktalarini abartarak dikkat cekmek oldugu icin oldugunu anladiginizi farzediyorum).

Bu Skibbenin hararetli savunucularindan Melih Agbinin (Sabanoglu) , GS saati radyo programini dinledim. Onun soyledigi :

''GSnin kaos futbolundan Ingilteredeki hiz futboluna gecme projesine baslandigini, bunun icinde Skibbeyi sectigi, bunun planinin 4-2-3-1 duzeni oldugunu soyledi. Buna gore savunmada herkes topun arkasinda olacak, hucumda ise tek pasla hem top hakimiyeti hem de cok defa hizli hucum sansi saglanacakmis. ''
Yani harala gurele diye asagilanan futbolun savunma yonu ayni kalacak, hucumda pasa dayali hiz futbolu uygulanacakmis. Ya da o baska seyler demek istedide ben bunlari cikardim.

Yani yapilan savunma anlayisi dogru. HArala gurele kismi dogru:
Benim itirazlarim:

1-) En iyi sistemde olsa uygulayan dogru kisimi?

2-) GS yana dogru cok paslasiyor ve tempo cok yavas? Nerede kaldi hiz futbolu?

3-) GS'nin kazanma kulturu oldukca darbe yemistir. Hersey teoride iyidir, ama pratik ve uygulama sallanmakta oldugu gorulmemektedir?



4-)''Harala Gurele'' diye asagilanan futbol anlayisinin savunma kismi lafta devam edecekmis. Zaten harala gurele, kaos diye asagilanan bu sistemin harala gurele kismi devam ediyor Ne degisiyor? Hucum . Ama biliyoruzki FT uzun sure 10 saniye altinda karsi kaleye gitmeye calistirmistir takima. Harala Gurele diye asagilanan futbol 10 saniyede kaleye iniyor, sfenksin hiz(?!) futbolu oyun bandini 80 metreye cikarip bol yan pasla kagni hiziyla ve sifir pozisyonla oynayarak , kapanan takim karsisinda, tirt oluyor?


5-) Birde eldeki mal belli. Niye kimse ''Turk tipi rekabet, ogrenme ve motivasyon'' gibi sosyolojik olgulari baz almiyor? Uygulamada konu ile ilgili modifikasyon dusunulmuyor.


6-) Ozan Skibbenin ozel yasantisina laf ettigim icin bana sitem ediyor. Yanlis anlamis, ne yaparsa yapsin , bize ne? Ahlaksal olarak sorgulamiyorum, profesyonel acidan sorguluyorum.1 hanim ve 1 cocuk insanin yeterince vaktini kaplarken, 3-4 iliskiden 4 cocuk insanin zihnini etkilemez mi? Bir bosanma geciren insanlar allak bullak oluyor, hala suren
bir bosanma ve 4 iliskiden 4 cocuk cok kolay mi altindan kalkilir birseymidir? Ustelik kafasi rahat , rant yiyen bir adam degilsin, aksine 24 saat 12 ay zihni ve fiziksel yogunlasma gerektiren , baski altinda bir is yapiyorsun. Nasil etkilemedigi dusunulebilir ki?
Birde ogrenme sorunu. Yahu birinci hanimla ayrilmanda , iliskinin yuruyeceginden emin olmadan hemen cocuk sahibi olamnin yanlisligini ogrenmedin mi? Ahlaksal olarak sorgulamiyorum, herkesin kendi hayati, yargilamak saygisizliktir. Ama benim cikarimim Skibbede algilama, ders alma, cabuk kavrama ve cabuk etkilenme sorunlarinin oldugu yonunde ki bu zaaflarinin GS oyun seklini degistirme projesini yurutmesinde ciddi problem olusturacagi asikar.


7-) Hazirlik donemi bosu bosuna gecirilmistir. 15 milyon euro gibi bir para hem heba edilmis, hemde altin tepside ezeli rakibe hediye edilmistir. GS gecen sene neyi kimle iyi yapiyorsa yaptigina aynen devam etseydi, ve ondan sonra yavas yavas, yardimci antrenor kursunu bitirdiginde, transferler tamamen bittiginde bu yeni sistemi oturtmaya baslasaydi daha iyi olmazmiydi? Ufuk bu konuyu harika ozetlemis, bir kere daha okumanizi tavsiye ederim.

8-)Derwall, Kalli, Piontek ve hatta Daumdaki teknik direktor kapasitesi bu Almanda yok. Teknik direktorluk yalniz teori degildir. Cok baski grubuyla ugrasma, liderlik, etkileme, dogru uygulatma ve kazanma motivasyonu verme becerisi gerektirir. Bu adamda bu kesinlikle yok. Kesin tutumumuz bundandir. Yani ''daha yeni basladi ligler , biraz sabir '' elestirisine de katilmiyorum


Cemal Savasin yazdigini simdi okudum. Mesele sampiyonluk sabirsizligi degil, adamin bu isi kiviracagini anlasak bekleriz (ama onada borclar musaade etmez). Bu kadar temel bir degisik projesi ve 100 milyon dolarlik kadro bu adama teslim edilemez, veya bu adam silik diye perde arkasindan yonetilerek olmaz.


Mourinhosundan Dauma, Kallisinden Lucescusuna hepsini gorduk. Interaktif olunmasi sart birsey verebilmen, oyuncunun seni hissetmesi icin. Ona sov yapsin demiyoruz, sise tekmelesin demiyoruz, ama lutfen '' yanlis yerdesin, top tutma, vs'' gibi uyarilarida yapsin yahu.