Page 18 of 32

Posted: Sun Oct 14, 2007 9:12 pm
by Hakan Can
Murat Kara wrote:
Hakan Can wrote:Bu zorlu dönemeçte yapılacak tek şeyde HEP DESTEK TAM DESTEK sloganından başka bir şey olmamalıdır..
Sevgili Hakan,

Güzel bazı tespitlerin ardından bu sonuca varman tuhaf olmuş. Ne zamandan beri göz göre göre yapılan yanlışlara göz yumulması doğru oldu? İsterse ucunda dünya şampiyonuluğu olsun! Bu yola bir kere düştün mü yani bir kere böyle bir düşünce tarzına saplandın mı, bu seni çıkışı olmayan bir tünele sokar ki, orada bir hayat harcadıktan sonra dönmeye de üşenirsin yahu çok yol katettik diye.

Bir de şöyle düşün: sana HDTD diyerek destek veren bir insan topluluğunun içersinde yaşasan, yaşamın nasıl şekillenir? Mesela sen hatalar yapıyorsun ve bunun da farkındasın ama nasıl düzelteceğini bir türlü bilemiyorsun. Sonra etrafındakiler sana yapıcı eleştiri yönelterek, sana doğru yolu bulmanda koltuk değneği görevi göreceklerine, sürekli olarak sen süpersin, çok yaşa iyiki varsın filan diyorlar. İnanır mısın? Senin kendini düzeltmekten çok, kafanı karıştırıp, elinin ayağına daha çok dolanmasına neden olmaz mı bu? Bir düşün bakalım!

Kemal Sunal zamanında bu konuları çok işlemişti filmlerinde.
Peki Destek vermeyelim...

Ama o zaman ne yapalım onuda söylemeniz gerekmez mi aziz dostum...

Açık olan F.Terim hatalıdır çokta hatalıdır hatta ama tek hatası olan o değildir hepimiz biraz bundan kendimize pay biçmeliyiz...

Ya tek bir gerçek var şuanda kalan 2 maçımızı kazanmak o da...

Milli takımımız inşallah finallere giderse F.terim'in yaptığı tüm hatalar unutulacak , futbolcularımızında motivasyon teorileri rafa kaldırılacak ve hepsi kral ilan edilecek...

Şayet katılamazsak finallere F.Terim gönderilecek..Ama aynı motivasyon sorunu yaşayan oyuncularla yeni Teknik adam devam edecek...Futbolculara kimse eleştiri bile getirmeyecek..Çünkü F.Terim doyası açılmış olacak ve reytingin kralıda orda olacak...

Görüldüğü gibi finallere gitsekte,gitmesekte varolduğu düşünülen hiç bir sorun çözülemeyecek malesef..Ya rafa kalkacak yada yeni bir başlangıç safsatası uydurulacak...

Şu anda Moldova maçından sonra yapılan eleştiriler çok ağır ilerliyor...

F.Terim'in T.Direktörlük kapasitesinin eksik olduğu,mafya olduğu,kendini beğenmiş olduğu,başkalarının doğruları dinlemeyen bir hoca olduğu,başarısız olduğu,mimikleri,tavırları,konuşması,saha kenarında ki duruşu,kıyafeti,kenardan oyuncusuna direktif verişi,kızının sevgilisi,taktiği,oyuncu seçimleri,kazandığı para,geçmişi,geleceği italyan marka donuna kadar eleştiri okları Milli takım hocasının üzerinde

ve,

Futbolcularımız ise yapılana eleştiriler sonucu;

Para için oynuyorlar,prim olmazsa,jeep verilmezse , birileri üstüne gelmezse,bir arkadaşları hakında yalan bir haber yapılmazsa sahada lütfen oynadıkları..aslında akıllarının klüp takımlarında olduğu çünkü parayı kazandıranın klüp takımları olduğu burda sakatlandıkları takdirde çok büyük bir maddi kayba uğrayacakları gibi oyuncularımızın milli görüşleri Türklükleri sorgulanır halde...

Şuanda bulunduğumuz çok önemli periyot içerisinde oluşan bu ağır baskının sonucunda gelecek bence çok muhtemel başarısızlık sonucu olacak şey ise F.Terim'in gönderilmesi olacaktır...O zaman yorgan bitecek kavga bitecek işte ama realite ile yakından uzaktan ilgisi olmayacak...

Çünkü bu sefer Şenol Güneş'in saçına,konuşmasına takan,Ersun Yanal'ın Hakan Şükür tercihine takan herkes aportta yeni gelen kişinin açığını yakalamaya çalışacak...

İşte görüyoruz antu.com da yazı yazan Türklerin yazdıklarını ve gene internette ki spor forumlarına baktığmızda aynı keyiflenmeleri görebiliyoruz...


Kötü olan F.Terim ve futbolcuların yada X milli takım hocasının ve X futbolcuların her daim yüzüne gülen ama arkasından kuyusunu kazanlar...

Ya o zaman F.Terim gitmiş Morinho gelmiş...Hakan Şükür gitmiş, Ümit Karan gelmiş...Üzülmez gitmiş,volkan gelmiş ne değişecek...

Biz ne konuşuyoruz o zaman...

Türk Halkı milli takımına öyle yada böyle arka çıkmadığı sürece kimse ne başarı beklesin nede bir başarı gelirse bundan bir pay biçsin kendine... (Kastım şuanki milli takımla sınırlı değil bu yada bundan sonraki milli takım ekipleridir...)

Posted: Sun Oct 14, 2007 10:25 pm
by Ufuk Sezekkaplan
Belki de milli takimin gelecegini kurtarmak adina bugun icin basarisiz olmasini siddetle istemek gerekli. Avrupa sampiyonasina katilmamak bize, kisa vadede futbolun basina ususmus akbabalardan kurtulma imkani verecekse, bunun icin duaci bile olmaliyiz.

Dunyanin en seviyesiz tribun seyircisi, en kotu basini, en lacka takimi, en musrif yoneticisi bizde degil mi? Bu sistem, senin benim vergimi, milli macta oynayan sikeci Gokdeniz'e prim olarak dondurmuyor mu? Gitmeyelim Avrupa'ya birader.

Posted: Mon Oct 15, 2007 9:04 am
by Hakan Can
Avrupa sampiyonasina katilmamak bize, kisa vadede futbolun basina ususmus akbabalardan kurtulma imkani verecekse, bunun icin duaci bile olmaliyiz.
Bu böyle olmayacak ama....

Sadece Fatih Terim gönderilecek ve olay kapatılacak...

Posted: Mon Oct 15, 2007 10:38 am
by Ozgur Huseyinoglu
Ali Gursel wrote:Sevgili Ozgur,

Cok yazdim, tekrar edecegim ama. Basina haddini bildirmenin degisik zamanlarda degisik kisilerden gelmesi gerektigini savunmussun. Bu fikri belirten hemen herkes gibi ayni dertten muzdarip bence yazdiklarin. Biraz daha belirgin bir oneri alsam basina kimin ne zaman had bildirecegi konusunda.

Bence ne kadar ugrasirsan ugras bulamazsin (tabii somut ve etkili olacagini dusundugun bir sey varsa duymak isterim).
Mac arasinda, forum sakinliyor, ben de eskiden desmeye devam etmis olayim, hem cevap yazip, hem de sonra verilen karsiligi dikkate almamis gibi olmayayim... Paragraf paragraf karsiliklari vermeye calisacagim..

Bizimkilerin bu uygulamaya basladiklari sistem fena degildi mesela. FT bu maclardan once ona benzer bir niyetle, ama butun medyaya yasakliyordu antrenmanlari, ama sonradan herkese acacagi tuttu.

Somut ornek: Zaman: Macaristan macindan once (Mactaki galibiyetine bagimli olmamali tepkin. Yanlis yapan varsa, yaptigi senin aldigin sonuctan bagimsiz olarak yanlistir) Kisi: Fatih Terim (veya illa oyuncu olacaksa Emre'ye gore cirkeflik/antipatiklik katsayisi cok daha dusuk bir oyuncumuz). Aciklama: $u, bu, ve oteki medya mensuplarinin yorumlarinin/haberlerinin maksadini astigini, artniyet tasidigini dusunuyoruz (ki, bunu da FT kendi basina degil, menajer, ve TFF'de birileriyle olcup bicmeli), bu kisilerin gazetelerine/kanallarina, Turk Milli takiminin antrenmanlarini izleyememe (ve hatta yetki dahilindeyse, oyle birsey yapiliyorsa, icerdeki maclara almama/akredite saglamama) yolunu secmis bulunuyoruz (deyip, burda, yapici elestirisi olanlardan da bir kac ornek verip, boyle elestirilerin basimizin ustunde yeri var deyip, olayda sadece elestirenlerin dusman olarak secilmedigi, ama artniyetlilerin cezalandirildigi bence pekiala belirtilebilirdi. Medya agizlarindan bir tek tane laf cikacak diye, nobetler tutuyor normalde, boyle bir aciklamayi da bayrak bayrak duyururlardi.

Ali Gursel wrote:Cunku ulkemizde bir takim mekanizmalar islemeleri gerektigi gibi islemiyor. Basina haddini gildirecek bir okuyucusu kitlesi yok, basina mahkeme yoluyla haddini bildirmenin basari sansi az, cok vakit aliyor, hadi basarsan bile nadiren ya da neredeyse hic bir zaman terbiyesizlik yapana ciddi bir caydiriciligi var.

Boyle ortamda Emre'nin koluna mahkumsun, cunku daha tercih edilir ve etkili bir alternatif yok.
Medenilesmenin, yildan yila iyiye gitmenin, gelismenin yolu bu degil ama. Cirkefle cirkeflesirsen, ustunun camurlandigiyla kalirsin. Onun yaninda, onlarca, belki yuzlerce, ulke capindaki medya mensubuna karsilik, 20-30 civari futbolcudan, ve de 3-4 kisilik teknik ekipten bahsediyoruz. O kisilerin cok daha goz onunde olmasi, ve tepkilerinde olculu olmasi lazim. Tamam bu adil degil belki ama, senin benim yillik aldigim maasi, bir mac sonrasi prim olarak alirken, veya bir ayda fazlasiyla alirken "biz adil degil bu" diye aglamiyorsak, onlar da goz onunde olduklarini bilerek davranmak durumundalar.

Ali Gursel wrote:Emre olayinin sonrasinda Onur Belge cikip Emre'nin Terim'in kiziyla flort ettigi icin ceza almadigini yazdi. Bu adam eski TSYD baskani. Ne yapabiliyorsun, Terim dava acmis, bak bakalim ne zaman sonuclanir, sonucu ne olur. Kazim Kanat da Terim'in dava acmasini yanlis bulmus, cunku yazarlar zaten onu elestirip utandirmislar. Utanma utanmasi olan icin ise yarar bizim spor yazarlari gibi tiraj ugruna her degeri satan, futbolda dusmanligi korukleyen, yalan yazmaktan cekinmeyen ve genel olarak da futboldan falan anlamayan guruh icin gecerli olmaz.
Yukarda ben, olasi tepkiler arasinda kaale almamayi da eklemistim sirf bunun gibi ...'lar yuzunden (bak, ben bile burda oyle milyonlar degilse de, onlarca kisinin gozu onunde olacak yazdiklarim diye, icimden geleni sansurlemis oldum mesela! :) ). Veya, ben klup/takim bazinda, sirf bu tip olaylarla ilgilenmesi uzere maasli avukatlar tutulmasi da taraftariyim. Sonucta klube/federasyona ekleyecekleri yuk, ihmale gidecek bir oranda olur, diger bilimum masraflar yaninda. Yasal sistemimiz, surunuyor da aglayani yok belki ama, yine de, bu gibi artniyetli/desteksiz yazi yazanlari sirf boyle seylerin yanlarina kalmayacagini, ayda aleyhlerine 4-5 dava acildigi zaman, hele de hele, kisilerin sahsen mahkemede bulunmalarinin bir yolu olup da, zamanlarini alacak hale getirebilirsen, o gibi yaptirimlar da uygulanabilir bence.

Ali Gursel wrote:Su anda hic caktirmasalar da esekten dusmuse donmus durumdalar cunku butun yaygaralarina ve propagandalarina ragmen bence Emre'nin hareketine genel reaksiyon "oh olsun" oldu. Nihayet biraz milletin gozundeki yerlerini farkettiler. Simdi bunun sonucunda ya bazilari cikar bizim bir seyler yapmamiz lazim, kendimizi temizlememiz lazim der, ya da aynen boyle devam ederler.

Boyle devam ettikleri surece her mac butun takimin kolunu gormelerini dilerim, ta ki kurum olarak iclerindeki pisligi en azindan duzenli olarak elestirebilecek hale gelene kadar.

Git bir bak kayitlarina, Emre olayindan once neyi protesto edip kinamislar. Yillardir alenen yalan haber yapiyor bir suruleri. Cikip bir gun TSYD olarak bu yalan haberleri kinamislar mi? Yapana kadar Emre'nin kolu ve ertesinde kolunda kaptalik pazubandi ile Emre'yi seyredecekler. O utancla dusunsunler kendilerine ceki duzen verip vermeyeceklerini.
Bu durumda benimkisi gibi tepkiler azinlikta mi kaliyor diyorsun, geneli "oh olsun" diyorduysa? Himmm... :?

Bu dediklerin birbiriyle tam uyusmuyor ama benim mantik yapim icinde. Diyorsun ki, bu adamlarin oyle "kol"dan baska anlayacaklari hal yok diyorsun, hem de utanip kendilerine ceki duzen vermelerini bekliyorsun. O derece cirkef insan/kurulus, oyle birseyden neden utansin ki, ben beklemem yani (dolayisiyla ceki duzen vermek yerine aynen devam etme diye verdigin $Ik gecerli olur, ve "kol" da cok bir ise yaramis olmaz).

Ali Gursel wrote:Ha, ideal sistemde tabii Emre degil baskalari hadlerini bildirirdi ama maalesef bizim sistem ideal degil. Karsi goruste herkesi davet ederim bu adamlara karsi etkili ve uygun tepki yontemi bulmak konusunda (aman lutfen klupler resmi sitelerinden yalanlama yayinlasinlar demeyin ama, ona tam arsiz olmuslar, yalanlanip ertesi gun baska yalan haber yaziyorlar).
Sistem ideal degil bu deyip, sistemi iyilestirme yolunda adimlari, o gozonunde olan, secilmis kisiler atmazsa kim atacak ki? Medyanin kendinden utanmasina mi kalacagiz?

Dedigin o yalanlamalardaki gibi, yine cok etkili/uygun olmayacaktir belki ama, ben websitelerinde "kara liste"ler de olustursun diyorum. Hatta sayac bile tutulabilir. Klubumuz/Milli takimimiz hakkinda yalan/uydurma yapan yazarlar/kanallar diye. Ba$ina da hafif olcek bir boykot cagrisi yaparsin, "taraftarlarimizin/milletimizin, bu listede yer alan kisilerin haberlerine itimat etmemeleri, gazetelerini almamalari/yayinlarini izlememelerinin onlara gerekli uyariyi yapacagini dusunuyoruz" diyerekten.

Antrenmanlara (mumkunse maclara) almama cezasi, ve eger karsi tarafa da yeterli masraf/zaman kaybi yolacabilecekse (sucun tekrari durumunda cezanin/tazminatin katlanmasina dair kisimlar yok mu kanunda?), maasli avukatlarla haberlerin takibedilmesi de en azindan denenmesi gereken seyler bence (cozumler diyemiyorum henuz)... Onlar, veya daha baska dusunulebilecek yaptirimlar hala ise yaramamis olursa, eh o zaman herhalde uygarlasma umutlarimizdan hepten vazgecip, Ahmet Cakar'a yapilan hesap kabasindan vuracak mafya moduna geceriz!?! :?

Posted: Mon Oct 15, 2007 11:44 am
by Murat Kara
Hakan Can wrote:Peki Destek vermeyelim...

Ama o zaman ne yapalım onuda söylemeniz gerekmez mi aziz dostum...
Türk futbolunun (ya da her hangi bir kurumunun) sorunları dışarıda durarak alkış tutmakla çözülmez. Alkış tutarak içeriye de girilmez. Sadece iç rahatlatan bir jest yapılmış olur.

Bir müessese olmuş ve pıhtılaşmış şu andaki çürümüş kurumlar içersinden de bu işi çözecek insan çıkmaz. Dışarıdan müdahale gerekli olmasına rağmen senin dediğin şekilde bir müdahale hiç bir şey kazandırmaz.

Dışarıdan düzgün bir müdahelenin en güzel örneğini 90lı yıllarda yaşadık. Bir iki Alman gelip şöyle ucundan kıyısından dokunuverince hem Türk sporcusunun içindeki potansiyel dışarıya fışkırdı hem de sistem içersindekiler gardlarını almak durumunda kaldılar. Gözlerden uzak otlandıkları meralar dikkat çekmeye başladı. Başarılar karşısında hazırlıksız yakalanmışlardı.

Sonra Şenol Güneş gibi bir şeyler yapmak için gösterişsiz katkıda bulunan insanlar kendi başlarına bırakıldılar hatta kıçlarına tekmeyi yediler. Ve gardını almış o güruh da başarılardan doğan ilk şoku atlattıktan sonra hücuma geçti tekrar ve otoritesini kurdu.

Ortaya bütün netliği ile çıktı ki, Türkiye'de başarıyı organize edebilecek kadrolar ya siyasi, ya politik ya da bürokratik nedenlerden dolayı oluşturulamıyor. O nedenle uluslararası yardım gerekiyor. Bu işleri daha önce yapmış, Türkiyenin koşullarını kanıksamış ve kendini adayacak birini dışarıdan bulup getirebilirsen bu işe tekrar başlayabilirsin. Yoksa olmuyor işte...

Bak Kalli geldi, atla deve yapmadı ama ne yaptığını bildiği için (ki her yaptığı doğru değil elbette) ciddi bir ivme kazandırabildi o beğenilmeyen Türk sporcusuna. Kalli'cilik yapmaya gerek yok bunu görebilmek için.

Milliyetçilik yapmaya da gerek yok. Eğer buraya Türk halkının parasını sağmaya gelmeyecekse, samimi ve kaliteli bir yabancıyı işin başına koyarak başlamak utanılacak bir olay değil. Yabancı hakem diyorlar, o zaman yabancı TFF başkanı filan da bulsunlar.

"Samimi" olanı nasıl bulunacak? Bu problem Türk olanında da var. Al işte Ersun Yanal gibi asalaklar bekliyor ortalıkta fırsat çıksada otlansak diye. Türkün samimisi nasıl bulunacaksa yabancısı da öyle bulunur. En kötü ihtimal ile deneme yanılma yaparak bulunur.

Senin derdin belliki bir şekilde Avrupa kupasına katılmak ve 3 maç daha bu kötü takımı izlemek. Bu 3 maçı feda etmemek için ellerin ve gırtlağın patlayıncaya kadar HDTD yapmaya hazırsın. Buyur yap ama hiç birşeyin değişmeyeceğini de biliyorsun. Mesajlarından bu çıkıyor ortaya.

FT'yi gödermek çok da kolay değil. Bak adam bir kupaya mal oldu zaten (dünya kupası). Kolay olsa gönderirlerdi. Adam GS'de 1.5 yıl cirit attı bir şey yapamadılar. Şimdi çıkıp alt tarafı FT'yi göderirler dediğin zaman bu öyle önemsiz bir olay değil. Adamın samimisini bulmak için bari en kötü yöntemi kullansınlar ve deneme yanılma ile FT'nin ne olduğu artık herkesin kabullendiği bir şey haline gelsin. O UEFA kupasının diyeti çoktan ödendi bu adama. Artık düşsün milletin yakasından. Bilmiyor işte. Muhtemelen bulutlarda dolanırken bildiklerini de unuttu.

HDTD yaparak bu adamın ipten alınmasını sağlayacaksan o da senin vicdanına kalmış.

Posted: Mon Oct 15, 2007 12:17 pm
by Celal Gürcüoglu
Hala neyin tartismasini yapiyoruz. Sen Moldovya'yi yenemiyorsan daha bunun tartismasi mi olur Allah askina. Terim'in artik isinin yavas yavas bittigini neden bazilari hala "Terim'i neden sucluyoruz" gibisinden konusuyor anlamis degilim. Bir Allah'in kulu bana Terim'in GS'dan sonra basarisini gostersin? Ben bu adami cok severdim. Ne zaman GS'in 2. kez basina geldi, o zamandan beri sahiden Terim'in "Hadi kocum, hadi yavrum" olayindan baska birsey yapmadigina inaniyorum. 2. gelisinde GS'a hicbirsey vermedigi gibi, maddi manevi yikimada sebeb oldu. Terim'in astigim astik kestigim kestiklerinden biktim artik.

Posted: Mon Oct 15, 2007 1:29 pm
by Ali Gursel
Celal Gürcüoglu wrote:Hala neyin tartismasini yapiyoruz. Sen Moldovya'yi yenemiyorsan daha bunun tartismasi mi olur Allah askina. Terim'in artik isinin yavas yavas bittigini neden bazilari hala "Terim'i neden sucluyoruz" gibisinden konusuyor anlamis degilim. Bir Allah'in kulu bana Terim'in GS'dan sonra basarisini gostersin? Ben bu adami cok severdim. Ne zaman GS'in 2. kez basina geldi, o zamandan beri sahiden Terim'in "Hadi kocum, hadi yavrum" olayindan baska birsey yapmadigina inaniyorum. 2. gelisinde GS'a hicbirsey vermedigi gibi, maddi manevi yikimada sebeb oldu. Terim'in astigim astik kestigim kestiklerinden biktim artik.
Fiorentina'da gayet başarılı idi Terim ama ağır ağır çıkamadı merdivenlerden, belki de doğruyu yaptı kendi adına, Milan fırsatı altı ayda bir çıkmazdı, gitti denedi henüz "Milan'lık" olmamışken, yediler gitti. Belki de Fiorentina'da biraz daha kalıp İtalya Kupasını alıp, ligde Avrupa'da birşeyler başarıp onun arkasından Avrupa'nın en iyi klüplerinden birine gitmesi gerekiyordu, kimbilir.

Terim açısından talihsizlik terso olduğu noktada geldi. O süreci iyi idare edemedi, başarısızlığı iyi karşılayıp, çalışır kaldığım yerden devam eder yine başarırım diyemedi.

Hayatından çok güzel film olur, ideal trajik kahraman aslında. Ama bence de milli takımı bırakması lazım. İlla futbolun içinde kalmak istiyorsa bence bir birinci lig takımına (büyükler hariç) gidip, herhangi bir beklentim, iddiam yok, çocuklarla çalışıp iyi futbol oynamak istiyoruz deyip, kasetlerle odaya girip, oyuncularla her dakika idmanda olup, zamanla başarı beklemeli. Ama çok geç olabilir muhtemelen de şu andaki durumu izin vermeyecektir. Herkes kendi ruh halinin sınırladığı hapishanein mahkumu, Terim de bunun en çarpıcı örneklerinden biri, kaybettikçe bahsi arttıran kumarbaz gibi, bir soluklanıp iyi bildiği kağıt oyununa dönse her şey düzelecek ama bir türlü yapamıyor.

Ali

Posted: Mon Oct 15, 2007 1:50 pm
by Celal Gürcüoglu
Ali Gursel wrote:Fiorentina'da gayet başarılı idi Terim ama ağır ağır çıkamadı merdivenlerden, belki de doğruyu yaptı kendi adına, Milan fırsatı altı ayda bir çıkmazdı, gitti denedi henüz "Milan'lık" olmamışken, yediler gitti. Belki de Fiorentina'da biraz daha kalıp İtalya Kupasını alıp, ligde Avrupa'da birşeyler başarıp onun arkasından Avrupa'nın en iyi klüplerinden birine gitmesi gerekiyordu, kimbilir.
Ali
Katilmiyorum cunku basari o takimi birakmamak ve Italya kupasini aldiginda basinda olmakti. Sartlar ne olursa olsun. Ayiya dayi demekte basarinin bir parcasi. Demedi, birakti ve basarili olamadi. Milan bence bakti ki bu adam dusundugumuz gibi matah degil, birakalim gitsin dedi.

Posted: Mon Oct 15, 2007 2:12 pm
by Ali Gursel
Celal Gürcüoglu wrote:
Ali Gursel wrote:Fiorentina'da gayet başarılı idi Terim ama ağır ağır çıkamadı merdivenlerden, belki de doğruyu yaptı kendi adına, Milan fırsatı altı ayda bir çıkmazdı, gitti denedi henüz "Milan'lık" olmamışken, yediler gitti. Belki de Fiorentina'da biraz daha kalıp İtalya Kupasını alıp, ligde Avrupa'da birşeyler başarıp onun arkasından Avrupa'nın en iyi klüplerinden birine gitmesi gerekiyordu, kimbilir.
Ali
Katilmiyorum cunku basari o takimi birakmamak ve Italya kupasini aldiginda basinda olmakti. Sartlar ne olursa olsun. Ayiya dayi demekte basarinin bir parcasi. Demedi, birakti ve basarili olamadi. Milan bence bakti ki bu adam dusundugumuz gibi matah degil, birakalim gitsin dedi.
Ben Fiorentina'da başarılı derken takımın Terim'den önceki performansı ve de Terim ile performansına baktım. Son derece ciddi bir fark var ikisi arasında, Terim öncesi son sıralarda dolanan, hiç bir iddiası olmayan bir takımken Terim ile İtalya'da ilk 4-5e giren, kupada finale ilerleyen takım takım oldular. Bu tabloda Terim başarısız oldu demek başarı tanımını futbol ötesi de şeylere bağlamak, uzun soluklu olmak falan gibi. Sizin tanımınız öyledir, tabii olur ama Terim Fiorentina'da futbol ve sonuç olarak başarısız değildi.

Milan kısmı ise ilk yazdığınızla çelişkili olmuş. Eğer başarı böyle uzun dönemle, bir yerde kalmakla falan ölçülüyorsa Terim'in matah olmadığını 7-8 haftada nasıl anlamişlar, en azından onu eleştiriyor olmanız lazım. Yani Fiorentina'da yeterince uzun kalmadı diye başarısız deyip ardından 7-8 haftada (tam hafta sayısını bilmiyorum ama yarım sezon değildi) matah olmadığı anlaşılmış demek bana sanki gerçek başarı analizinden ziyade biraz Terim'e antipati gibi geldi.

Milan Berlusconi'nin yönetip Ancelotti'nin güç sahibi olduğu klüp. Bence Terim dahi tam bilmiyordur orada kendisine ne olduğunu, ama Terim'in matahlığının çok ötesinde konuların o karara etki ettiğini düşünüyorum ben.

Ali

Posted: Mon Oct 15, 2007 3:03 pm
by Celal Gürcüoglu
Samet Aybaba, Ziya Dogan, vs. bunlarda TS, Malatya gibi takimlari super yerlere getirdiler zamaninda. Bunlara iyi hoca diyebilir misiniz? Terim'de bence oyle bir gaz ile getirdi Fiorentina'yi bir yerlere ama sonu(nu) getirttilmedi veya getiremedi. Ben getiremedi diyorum. Demek istedigim su, eger basarili ise ve/veya idi ise, bunu en iyisini secme sansinin oldugu, Brezilyaliyi bile Turk yaptigi bir takimda cooooktan basarmasi gerekiyordu. Simdi Yunan'i yenmek lazim, onu yenmen lazim vs. Su takimin mesela 10 mactan 8ini almasi lazim bu grupta. Sen git kendi takiminda oynamayanlari takima al, git Hakan gibi son haftalarin bomba kalecisine kaleyi ver, git kritik maclara girildiginde ilk milli macina futbolcu cikar sonrada "Merak etmeyin, 7 puan alir gideriz" diye konus. FB Selcuk hani iyiydi, neden almiyor takima? Yine oynamiyor takiminda. Yaptigi isler garip. Milan'a gelince; evet Milan gibi bir takimda 6-7 haftada bile ne oldugunu anlarlar ve anladilar. Kisaca sunu diyorum. Iyi hoca her zaman iyidir. Kalli ilk geldiginde de superdi, simdi de super. Lucescu bakin hala elindeki takim super olmamasina ragmen her sene mutlaka birseyler yapiyor. Terim'e verilen musama kimseye verilmedi bu ulkede.

Posted: Mon Oct 15, 2007 3:21 pm
by Hasan Tezcan
Tobias dun yapilan antrenmana katilmamis, nedeni bilinmiyor, veya mac
öncesi aciklamak istemiyorlar. TR'ye sakat dönme ihtimali olabilir.

Mehmet Topal da umit milli takimda iyi isler yapmaya devam ediyormus.
Ukrayna'yi 2-0 yenmisler...

Posted: Mon Oct 15, 2007 3:34 pm
by Ali Gursel
Celal Gürcüoglu wrote:Samet Aybaba, Ziya Dogan, vs. bunlarda TS, Malatya gibi takimlari super yerlere getirdiler zamaninda. Bunlara iyi hoca diyebilir misiniz? Terim'de bence oyle bir gaz ile getirdi Fiorentina'yi bir yerlere ama sonu(nu) getirttilmedi veya getiremedi. Ben getiremedi diyorum. Demek istedigim su, eger basarili ise ve/veya idi ise, bunu en iyisini secme sansinin oldugu, Brezilyaliyi bile Turk yaptigi bir takimda cooooktan basarmasi gerekiyordu. Simdi Yunan'i yenmek lazim, onu yenmen lazim vs. Su takimin mesela 10 mactan 8ini almasi lazim bu grupta. Sen git kendi takiminda oynamayanlari takima al, git Hakan gibi son haftalarin bomba kalecisine kaleyi ver, git kritik maclara girildiginde ilk milli macina futbolcu cikar sonrada "Merak etmeyin, 7 puan alir gideriz" diye konus. FB Selcuk hani iyiydi, neden almiyor takima? Yine oynamiyor takiminda. Yaptigi isler garip. Milan'a gelince; evet Milan gibi bir takimda 6-7 haftada bile ne oldugunu anlarlar ve anladilar. Kisaca sunu diyorum. Iyi hoca her zaman iyidir. Kalli ilk geldiginde de superdi, simdi de super. Lucescu bakin hala elindeki takim super olmamasina ragmen her sene mutlaka birseyler yapiyor. Terim'e verilen musama kimseye verilmedi bu ulkede.
Ben Terim milli takımda başarılı demedim ki, hatta epey başarısız buluyorum. UEFA'dan beri bir başarısı yok dediniz ona karşı Fiorentina'daki sonuçlarını gsterdim.

Samet Aybaba ve Ziya Doğan'ın hangi başarılarından bahsettiğinizi bilmiyorum (benim bildiğim pek yok) ama olsa dahi eğer Türkiye ligi ile İtalya ligini bir tututorsanız o zaman Veselinoviç ile Marcelo Lippi'yi de karşılaştırın, ikisi de takım şampiyon yaptı bu iki ligde.

Şu gaz verme konusu da ayrı muamma: sanki hocalık tamamen ikiye ayrılmış, teknik bilgi ve gaz verme diye, bazıları birini yapıyor, bazıları ötekini, Terim de gaz vericilerden yani gerçek hoca değil. Eğer bu iş böyleyse Porto'ya gazı veren Mourinho, Manchester United'a gazı veren Ferguson falan gibi adamları da hocadan saymayalım çünkü gaz taraflarının yüksek olduğu muhakkak, acaba Terim'in verdiğinden daha özel bir gaz mı veriyorlar bunlar?

Lucescu da söylene söylene inanılan yalanlardan biri oldu. Geçenlerde yazdım, tekrar edeyim, şu anda çalıştırdığı takım kaç para değerinde biliyor musunuz? Eğer Lucescu yokluktan başarı kazanan hoca ise, Zico da kıtlıkta başarı kazanan hoca falan olabilir. Luce'nin elindeki ile gayet iyi işler yaptığı bir yıl vardı GS'da, onun dışında ya ciddi bir başarı yok ortada konuşulacak ya da elindeki kadro iyiydi (GS'da ilk senesi gibi). Terim'in UEFA şampiyonu yaptığı GS'ın oyuncularına kim ne veriyordu UEFA'dan önce? Lucescu aynı takımı Hakan-Jardel değişikliği ile CL'de çeyrek final oynattı, bu mu çok farklı hocalık? Yoksa gidip hep aynı takımın şampiyon olduğu Ukrayna liginde bir sürü para yatırılarak kurulan Shaktar ile Ukrayna şampiyonu olması mı?

Çok süper Kalli en son hangi takımı iki sene üstüste çalıştırmış? Bu süper hocanın BJK karnesi nasıl açıklanıyor, BJK hemen bir matah olmadığını mı anladı yoksa sene ortasında apar topar giderken?

Bunlar yanlış anlaşılmasın ben hen Luce'nin hem de Kalli'nin iyi hocalar olduğunu, bir sürü artı tarafları olduğunu düşünüyorum ama bunları efsane haline getirip Terim'i tü kaka etmek için kullanmayı, Terim Fiorentina'da kalmadı demek ki başarısız deyip, BJK'tan sezon ortası ayrılan Kalli süper demeyi üç yabancılı bir kadro ile UEFA kazanan Terim'e sırf gaz veriyor deyip, Avrupa'da tek icraatı o Terim'in kadrosuyla CL çeyrek finali ya da arada bir bol paralı Shaktar'ı gruptan çıkarmak olan Lucescu bulunmaz hoca demeyi anlamıyorum sadece.

Ali

Posted: Mon Oct 15, 2007 4:23 pm
by Celal Gürcüoglu
Elbetteki "gaz" olacak olmadan olmuyor zaten :) Ama Terim garip isler yapiyor gazin haricinde. Ferguson ile Mourinho'nun boyle gariplikler yaptigini pek sanmiyorum. Hep bir sapkadan tavsan cikarma istegi var Terim'de. 2. geldigi sene. SIRF Lucescu'nun takimi basarili oldu demesinler diye, takimi A'dan Z'ye degistirdi. Cunku ben Terim'im her halukarda basari getiririm diye dusundu. Terim'in CL karneside cok kotudur bu arada, hatirlatmakta yarar var. Lucescu elindeki limitli kadrosuna ragmen CL'de cok iyi isler yapti. Oynattigi futbolu cok hosuma gitmezdi ama iyi kotu birseyler yapti. Kalli'nin ayrilis nedeni farkli, saglik. Elma ile armut karismis biraz. Samet hoca G.birligi, TS ile TR kupasini almisti yanlis hatirlamiyorsam. Ziya hocada Malatya'yi finale cikarmisti (belki yaniliyorum) birde Avrupa'da bir yerlere getirmisti takimi. Terim'in Fiorentina'yi finale tasidigi gibi.

Terim elinde super bir kadro ile UEFA kupasini aldi. CL'de ikinci turu goremedi bu takimla. Lucescu o takimin onda biri (hemen hemen) ile CL'de ceyrek finale cikardi takimi ve bunu her sene iyi kotu yapti. Kalli'nin basarilarini saniyorum anlatmama gerek yok. Belki abarttim super dedim ama bence cok cok iyi bir hoca Kalli.

Posted: Mon Oct 15, 2007 5:57 pm
by Salih Bora
Fatih Terim, burnunun dikine giden bir adam. Baş üstünde baş tanımam diyor.
Ama dünyanın hiçbir yerinde (İngiltere hariç) bir kişiyi bütün yetki ve sorumluluklarla donatmazlar.
Menajerler vardır, sportif direktörler vardır, futbol şube sorumluları vardır.
Terim Fiorentina'da iyi kötü birşeyler yaparken sezonun yarısında kaçarak ayrıldı.
Neden?
Herkes faturayı Cecchi Gori denen deliye kesti.
Gori hakikaten deli bir adamdı. Sahip olduğu TV kanalında yayına çıkıp antrenörlere fırça atan, sıradışı bir tipti.
Peki Fatih Terim'in hiç mi suçu yoktu?
"Kimseye eyvallahım olmaz. İşime karıştırmam. Buranın kralı benim" havalarını İtalyanlar niye kabul etsindi ki?
Fiorentina'da Gori. Milan'da Berlusconi-Galliani ikilisi. Juventus'ta şaibeli Moggi.
Takımla birlikte nefes alıp veren adamlar. Bunları tamamen by-pass etmeyi düşünemezsiniz. Düşünürseniz cevabınızı alırsınız.
Oysa Galatasaray'da işler böyle değildi.
Kim ne derse desin, Süren yönetimi Terim'e, isteyerek ya da istemeden, çok geniş bir yetki alanı bırakmıştı. Herşeyle o ilgileniyordu.
Öyle ki 1999 yılında Özhan Canaydın, "Kulübün anahtarını Fatih Terim'e teslim ettiniz" diye o günkü yönetime sitemde bulunmuştu.
O Canaydın, kendisi Fatih Terim'i göreve getirdikten bir süre sonra Ali Dürüst'ün ve Burak Elmas'ın kellesini alarak, resmen kulübün tapusunu da Terim'in üstüne yaptı.

Bunun adı İmparator sendromu.
Yükseklere fırlayan adamlar, hele farklı bir atmosferden gelmişlerse tam bir "kültür şoku" yaşıyorlar.
Ne demek istediğimi açayım...
Fatih Terim'in milli takımdaki ilk yıllarını hatırlayın.
Maçlar bitince futbolcularının üstüne "Oğullarım" diye atlayıp sarılan, oyuncularıyla bire bir, hem arkadaş hem baba ilişkisi kurabilen, kendisi de başarıya aç ve hırslı bir adam vardı kenarda.
Galatasaray'a geldikten sonra da durum pek farklıydı denilemez.
Ne zaman devran tersine döndü?
Bana kalırsa, İtalya denemesinde.
Futbolcularını "eti senin kemiği benim" ya da "hem sever hem döver" anlayışıyla yönetmeye alışmış bir insandı. Takım kötü oynadığında soyunma odasında ortalığı birbirine katar, fırça üstüne fırça atardı. Türk futbolcular da bu "egemenliği" doğal karşılıyorlardı. Terim'in nazı onlara geçiyordu.
Elin İtalyanı öyle mi?
Dünyanın en meşhur futbolcularına "astığım astık kestiği kestik" parolası uygulanabilir mi?
Terim orada, futbolcuya bakış açısını değiştirdi, onların profesyonel birer varlık, kendisinin de maaşlı memur olduğunu öğrendi.
Bence Terim'in sihri orada kayboldu.
Ayrıca, Türkiye'de imparator mertebesine çıkarıldığı için de kendini göklerde görmeye başladı. Eleştirilere eskiden beri gıcık kapıyordu, şimdi yapılan eleştirileri hepten anlamamaya başladı.
Baş üstünde baş tanımayınca Gori'yle sürtüştüler ve yolları erken ayrıldı.
Çok geçmeden Milan'a kapağı attı.
Milan, 1999 yılı Aralık ayında İstanbul'a Cesare Maldini'yi gönderip Fatih Terim ve Galatasaray'daki bazı futbolcular hakkında bilgi toplamasını istemişti.
Maldini, o ziyaretinde Terim'le de birkaç defa görüştü.
Fatih Hoca, İtalyan'ı karşısına almış, ona Milan'ın neden başarılı olamadığını ve başarıya erişmek için neler yapılması gerektiğini, kendisi Milan'ın başında olsa bu formüllerle Milan'ın özlenen günlere dönmesinin işten bile olmadığını anlatıyordu.
O kadar içten, etkileyici ve ikna ediciydi ki Maldini onun karizmasına hayran kalmıştı.
Derhal Milano'ya dönüp, Berlusconi'ye Terim'in hocalık için düşünülmesi için tavsiyede bulundu. Berlusconi'nin kafasında Zaccheroni'yle devam etmek vardı.
Derken yıl 2001...
Terim'in takımı Fiorentina, ligde Milan'ı 4-0 yendi. Kupa yarı finalinde eledi.
Bu kez Berlusconi ikna olmuştu.
Haziran ayında takımın başına onu getirdiler.
Fatih Terim, "kralını tanımam" diyen bir adam.
Milan'da da bu felsefeyi sürdürmeye kalktı.
Futbolculara hakim olamadı.
Karizması büyüktü ama karşısındaki oyuncular, hem kariyer hem popülarite açısından Terim'in misli misli önündeydi.
Terim'inse ikinci bir otorite kurma yöntemi yoktu, "ben sizin babanızım"dan başka.
Kötü sonuçlar da gelince Milan yönetimi sabretmeye gerek görmedi ve Kasım ayında, ligin 9. haftasının ardından hocayı yolladı.
Ertesi yıl Terim soluğu Galatasaray'da aldı.
Ama hiçbirşey eksisi gibi değildi. Hem kendisi birşeyleri sıfırdan yaratmak için motivasyonunu ve hırsını kulübe angaje edemeyecek kadar büyümüştü. Hem de karşısındaki futbolcular, kendisi gittikten sonra kariyer bakımından ilerlemişlerdi. Dünya üçüncüsü takımın birçok ismi oradaydı.
Terim, futbolcularıyla bire bir ilişkilerinde eskisi gibi değildi.
Ya şimdi? Milli takımda?
Galatasaray'la özdeşleşmiş bir insan olarak, yılda toplam 30 gün görüştüğü Fenerli, Beşiktaşlı oyunculara "hem severim hem döverimcilik" yapması kolay mı?
Bir örnek veriyorum. Leeds maçında kırmızı kart gören Emre'yi tartaklayarak soyunma odasına yollamıştı. Aynı şeyi bugün Tuncay'a, Arda'ya, kaleci Hakan'a yapmak kolay mı?
Terim alaturka bir adam. Tek bildiği yöntem bu. Artı, motivasyonunu da kaybetti.
Ve bence artık iflas etti.

Posted: Mon Oct 15, 2007 8:10 pm
by Celal Gürcüoglu
Mukemmel bir analiz. Harfi harfine katiliyorum.