Page 3 of 3

Posted: Sun Sep 10, 2006 12:22 am
by Fatih Mutlu
Cengiz Akgun wrote:
Fatih Mutlu wrote:offf offff, iskence resmen.
...
Iyi ama ben bunlari iki uc hafta once soylerken maci ozetlerden izledim hakem icine etmi$ bir penaltiyi vermemi$ filan diyordun. Bak bugun (ben daha gormedim) uydurdu verdi bile diyorlar penaltiyi. Demek ki olay hakem makem degilmi$, oyle degil mi? bak Hasan'in her topun arkasina gecmi$ ki yeni degil ki bu hali. $ahdi $ahbaz oldu. Bir de gol atmi$ ya yeme de yaninda yat.
cengiz abi,

bir ay oncenin yorumuyla bugunku maci yorumlayacak degilim. vestel macinin ikinci yarisini daha sonra banttan da izledim. dusuncem degismedi. bu macta kotuyduk diye de o mac hakkindaki dusuncelerim degisecek diye beklemiyorsundur sanirim. bu sezon izledigim en kotu galatasaray maciydi. 5 kisi beraber izledik maci, 5imiz de poflayarak, puflayarak, yeter artik diyerek bitirdik 90 dakikayi. hic boyle olmamisti bu sezon.

Posted: Sun Sep 10, 2006 12:39 am
by Can Baysan
Öncelikle şunu söyleyelim; ligin 5. haftasında teslim edilen 8. puan, Gerets denen maaşlı ölü yıkayıcının Galatasaray'la yollarının kesileceği malumunun ilanıdır. Bu kopuş kolay olmayacaktır tabii ki; önce ŞL'de Olimpiyat'ta alınacak yenilgi, ardından pazar günü Ali Sami Yen'de kartal pençesi, Adnan Polat Belçikalının bavulunu eline tıkıştırır, Belçikalı adam "Hakkınızı helal edin" diye sonsözünü söyler, yanıtı gelmeden kapı suratına kapanınca çeker gider. Bu benim hayalim değil. 18 Eylül Pazartesi öğleden sonra olacaklar...

İsterdim ki o keyif anında ben de Hasnun Galip'teki kulüp binasında hazır ve nazır bulunayım, Gerets tam arkasını dönüp çekip giderken birşeyler mırıldanayım; mesela bir saniyeliğine Ajda Pekkan olup, "Arkanı dön ve çık, istenmiyorsun artık"ı söyleyeyim, yahut Selçuk Ural'ın sesiyle hayat kattığı "Güle güle sana yolun açık olsun"dan mısralar çıksın ağzımdan, ve madem şarkılardan sözü açtık, sıradaki parça Çelik'ten gelsin: "Güle güle yavrum güle güle..."

Galatasaray kamuoyunun bugün cevaplaması gereken soru şu olmalıdır: Eric Gerets yukarıda örneklediğim gibi romantik bir uğurlamayı haketmekte midir, hayır değilse, o zaman adımlarımızı politika sahnesine hızlandırıp, Başbakan Erdoğan'ın sıkça sarfettiği Kasımpaşa jargonuna son kertede de olsa yetişip mahalle kabadayılığına mı soyunmalıyız: "Ananı da al git!"... Hayır, çok kaba oldu bu, bize yakışmaz bu.

* * *

Bunun adını çaresizlik mi, yoksa elindeki cevheri değerlendirememek mi koymalı bilmiyorum; Ayhan-Mehmet Güven-Okan'dan istikrarlı orta saha ikilisinin yaratılamayacağını görünce denize düşmüş gibi Inamoto'yla Mehmet Topal'a sarıldı, geldiklerinin ilk haftasında Gerets. Fakat kendisini bu seçiminden dolayı eleştirmek haksızlığın büyüğü olur çünkü yukarıda isimleri sayılı üç oyuncudan -M.Güven'den emin değilim ama- Ayhan ve Okan gibi oyuncuları G.Saray'a faydalı ön libero diye etiketlemek, bulundukları orta yuvarlağın adaletine biraz ters kaçardı. İki oyuncunun 60. dakikaya kadar olan performansını beğendim fakat bu dakikadan sonra istenen tempoya takımı yükseltemediler. Belli bir fizik eksikliği görülüyor ikisinde de, bu da şaşılacak şey değil, Inamoto uzun süreli bir sakatlıktan yeni paçayı kurtarmış, M.Topal ise daha iki hafta öncesine kadar 2. Lig B Kategorisi'nin aylaklığında top çevirip duruyordu. Süper Lig'in şampiyonluğa oynayan takımına gelince ilk haftadan harikalar yaratması beklenemezdi zaten.

Galatasaray'ın müzmin emniyet subabı Hasan'dan ayağına aldığı her topta önce arkasını dönüp kendi kalesine doğru ilerleyiş, ardından geride önüne çıkan Denizliliye karşı bir çalım denemesi, başarabilirse tekrar arkasını dönüp yüzünü rakip kaleye yöneltip ardı ardına gelen ve bitmek bilmeyen çalım seferberlikleri... Bir, iki, üç, dört, ne kadar tutarsa!.. Sayı saymayı yeni öğrenen çocuk gibi... Ta ki topu en sonunda rakibe kaptırana kadar! Hasan Şaş ve onda bu kadar dengesizce ısrar eden Gerets, G.Saray'a neler kaybettirdiklerinin farkındalar mıdır acaba: Zaman ve hız!

Bugün basınımızda bir anket yapılsa, "modern çağların en başarılı santrforu" seçilecek Hakan Şükür son üç yıldır olduğu gibi topa vurma, yani kaleye şut çekme alanındaki cesaret eksikliğinin bedelini takımının hanesinden silinen gol rakamlarına taraftarını üzerek ödetmektedir. Kaleye dönüp topa vuracak, çerçevenin arasından geçirecek, isabetli yerleretop indirecek, 90 dakika boyu eforlu-yorulmak bilmez pres uygulayacak, çeşitli gol organizasyonları aracılığıyla takımdaş hücumculara asistler gönderecek... Böyle bir ileri uç oyuncusu aranmalı Galatasaray'a Hakan'ın yerine. Yoksa çok şey mi istiyoruz?

Bir diğer karın ağrılarımız, Ergün ve Cihan. Ergün'ün aptalca bir kararla ay-yıldızlı onbire katılmasını çalışma odasında "hasta sol kanadın prospektüsü" gibi okuyan Gerets, yanlış sol bek tercihiyle G.Saray'ın sol kanadını ölümcül hasta etmeye yeminli... Cihan ise takımın sağ tarafına topluca inen felç sanki. Tıpta felç vakası söz konusu olduğunda "ikisi ters orantılıdır" derlerdi (beyin ve vücud), gerçekten haklılarmış, Gerets'in beyninin sol kısmına inme iniyor, bizim takımın sağ kanadı cümleten felç geçiriyor. Bunların yanına stoperdeki Tomas'ın formsuz, moralsiz, müdahalelerde tereddütten adeta bacakları titreyen halini ve bunun neticesinde çektiği oyuniçi ıstırabı da eklediğiniz vakit, hayırlı olsun, kucağınızda nurtopu gibi sakat doğan bir bebek: Hem felçli, hem parkinsonlu... Hoşunuza gider mi?

Arda'nın oyundan alınması doğru, fakat zamanlama ve yerine giren oyuncunun tercihi bakımından yanlış. Son 15 dakikayı sol kanatsız, ama ileride üç forvetle oynatma hamlesiyle Gerets'ten başka hangi futbol büyüğünün ihtişamlı dehası göz ferimizi ışıldatabilirdi?

Necati'ye ise bilgi dağarcığımda ona layık bir tanım bulamıyorum. Birileri de onu bu haliyle G.Saray formasına layık bulmamalı!

* * *

Cengiz Ağabey'in alışkanlığı yazılarını fıkrayla süslemek, ben de sazı izniyle bir kereliğine elime alıp, şu fıkrayı koyuyorum: "Bir gün Temel pilot olmuş ve uçağı havada götürüyor. Uçak havada hava boşluğuna girince yolcular paniklemeye başlar. Temel alır mikrofonu eline konuşmaya başlar : -Pilotunuz konuşuyor paniklemeyin kaptanınız üstesinden gelecek. Uçak hala boşlukta, yolcularda endişe hakim, Temel yolcuları yatıştırmak üzere konuşmaya başlar: -Kaptanınız bu işi haledecek korkmayın. Fakat uçak hala boşlukta. Temel yine mikrofonu açar ve : -Sevgili yolcular, panik yapmayın, kaptanınız sesleniyor: Eşşhedüenlaaaillahiilalaaaaah..."

* * *

Gerets bu işi halledecek beyler, sakın korkmayın!..

Posted: Sun Sep 10, 2006 12:42 am
by Kenan Atak
Simdi GS forumlarinda yazilanlara baktim. Daha evvel dedigim cikmis. Bir Cihan klasigi daha: 10 dakikada uc top kaybi yapmis biri gol olmus. Bu yedirdigi kacinci gol. Haydi bakalim yorumlarinizi alalim. :lol:

Posted: Sun Sep 10, 2006 12:44 am
by Cengiz Akgun
Fatih Mutlu wrote: cengiz abi,

bir ay oncenin yorumuyla bugunku maci yorumlayacak degilim. vestel macinin ikinci yarisini daha sonra banttan da izledim. dusuncem degismedi. bu macta kotuyduk diye de o mac hakkindaki dusuncelerim degisecek diye beklemiyorsundur sanirim. bu sezon izledigim en kotu galatasaray maciydi. 5 kisi beraber izledik maci, 5imiz de poflayarak, puflayarak, yeter artik diyerek bitirdik 90 dakikayi. hic boyle olmamisti bu sezon.
Iyi ama takim ayni takim. Hatta yeni Topal'i ile Japonu ile daha da guclendi diyenler bile var. Hasan yine ayni Hasan Necati ayni Necati. Hakan $ukur ayni Hakan. Ha sen o gun cok daha iyiydiler diyorsan bugun de pek uzulmemen lazim. Cunku yarin duzelirler belki.

Posted: Sun Sep 10, 2006 11:22 am
by Gökhan Özçelik
Mehmet Topal bu senenin en iyi transferi, Vieira gibi mübarek. Çok beğendim, iyi bir başlangıç yaptı birinci lige daha ilk maçında. Allah nazardan korusun.

Posted: Sun Sep 10, 2006 1:40 pm
by Murat Biricik
Simdi GS forumlarinda yazilanlara baktim. Daha evvel dedigim cikmis. Bir Cihan klasigi daha: 10 dakikada uc top kaybi yapmis biri gol olmus. Bu yedirdigi kacinci gol. Haydi bakalim yorumlarinizi alalim.
PAF lar Denizli de macı 2-0 kaybetmisler. Sag bek Ugur Akdemir in form durumunu ve takımın nasıl oynadıgını merak ediyorum. Onumuzdeki haftasonu PAF lar Florya da BJK ı agırlıyor. PAF lardaki Ugur Akdemir de sezonbası gozle gorulur bir form dusuklugu var. Bu hali ile A takımında cok zorlanır. Ugur Ucar kiralık verildi ve performansı bir hayli kotu. Ben Sabri nin Cihan nın yerinde denenmesini dusunuyordum. Bu degisiklik yapıldıgında Cihan nın zedelenmis ozguveninin sıfırlanma ihtimali yuksek. Cihan Sabri degisikliginden sonra sezonun kalan bolumunde Cihan dan nasıl faydalanılır, bunu da dusunmek lazım.

Bunları goz onune aldıgımda bana gore en iyi cozum, Cihan dan sadece kanadını savunmasını ve basit oynamasını istemek.Bu formu ile kanat bindirmesi yapması sonra da kanadını savunmasını beklemek hayal otesi. Sag kanadı hem ofansta hem defansta isler hali getirmek ancak, Cihan nın onunde cok formda yada hammallık yapabilecek ileri geri gidip gelebilen bir sag acık ile saglanabilir. Hasan bunu ne kadar yapar bilemiyorum. Benim tercihim defansa yardımı yonunden Sabri olur.

Sol bek Ferhat onunde ben Ayhan ı tercih ederim. Gene defansa verdigi destek nedeni ile. Forvet hattını ise orta saha ozelligi ve tecrubesi olan, Sukur e destek verebilecek iki teknik oyuncu artı Sukur den kurarım.

Cihan Song Tomas Ferhat

Sabri -Mehmet Topal- Ayhan

Arda/Ilic/Sas uclusunden secilecek bir ikili

Sukur

Her ne kadar Denizli macındaki performansı kafalarda soru isareti yarattı ise, Bordo macında ben Ilic yerine Arda ile baslardım. Sas ve Arda yı Hakan nın arkasında serbest oynatırım.

Sevgili Tezic; Ugur Akdemir gectigimiz sezonki formunu yakalayıp, A takımına monte edilene kadar, papatya cayına devam. Akdemir sag beke yerlessin, Ferhat Denizli onundeki oyununa devamlılık kazandırsın, GS futbol takımının cehresinin cok degisecegine bahse girerim.

Yandık, bittik, kul olduk edebiyatına katılmıyorum. GS ligin en iyi topunu oynayan iki ekipten birini sahasında acık farkla yendi. BJK ve TS a bariz ustunluk kuran rakibinden deplasmanda bir puan cıkardı. Sadece Antep e verilen iki puana yanarım. Denizli macları kendimi bildim bileli GS icin hem iceride hem dısarıda zor geciyor.

Ligde BJK ve TS deplasmanı sonrası Konya ve A gucu ile evimizde oynuyoruz. Sonra Kayseri Erciyes deplasmanı var. Erciyes deplasmanı sonrası hem CL hem Turkiye ligi icin daha net onumuzu gorebilecegiz. Yazar takımının asırı uc elestiri ve yazılarına kulaklarınızı tıkayın.

Posted: Sun Sep 10, 2006 5:50 pm
by Niyazi Gunay
Bu macta verilen gereksiz puanlar bizi ilerde uzecek, bu kesin. Takimin en buyuk sorunu olarak defans gozukuyor, sebebi de kesinlikle Cihan degil. Onun kaptirdigi topdan gol yemisiz....tamam da takimin geri kalani ne yapra, Cihan son adamidi sanki, Tomas ve Mondragon golu resmen hediye ettiler. Cihanin sansizligi onunde Hasan Sas'in oynamasi, cocuk cok iyi bindirmeler yapiyor nafile, Hasan abim kendi etrafinda on tur atmadan tpu ayagindan cikarmadigi icin Cihan bosa kosuyor sonra yallah babam geriye, onun bolgesinden de atak olunca Cihan kotu oynuyor. Bindirmelerde bir defa Topal dan pas gelde Cihan top geldigine inanamadi resmen pozisyonu ic etti. Kimse kusura bakmasin, Cihan su takimda akli basinda top oynamaya calisan iki uc oyuncudan biri (kisitli yetenekleri ayri bir konu).

Bugunku macin digerlerinden farki, kanatlarin calismamis olmasi, yada baska bir degisle aciklarimizin gorevlerini yerine getirmamaleri. Kanat oyunculari sahanin ortasina gittikleri icin defans acisindan topu karsilamak cok daha kolay oluyor. Sifirdan gelecek ortalarin ne kadar tehlikeli oldugunun bilinmesine ragmen bunu yapmamak futbola ihanet gibi birsey.

gidisati duzeltmek adina kanatlarda degisklige gidilebilinir, Solda Ayhan veya Carusca, sagda da Sabri veya Arda denenilebilir, tek forvette de Karan veya tercihen Kabze oynamalidir. Aslinda takimda guzel bir kadro genisligi var, ama Gerets herkesi oynatacam diye takimin ahengini bozuyor, bu konuda Lucescu'dan ders alabilir bence.

Posted: Sun Sep 10, 2006 8:30 pm
by Savas Macun
Bilincli ya da bilincsiz ancak GS bu sene dogruyu yapiyor.Tamamen CL'den gelecek gelire odaklanip bu sene Futbol takimina min duzeyde harcama yaparak da sezonu gecirmek amaclari.Yonetimin bence amaci bu.FB ve BJK'in hatta TS'un bile harcadigi paralari gozonune alirsak GS bu konuda akilli davraniyor.

Gecen sene kazanilmis guzel bir sampiyonluk zaten en az 2-3 sene goturur, bu sene bayragi da BJK teslim aldi.Yaptiklari harcama da ortada onlarin, bakmayin az bonservis parasi verdik dediklerine, en az Nobre 4 milyon Eur idi, gerisini varin siz dusunun.

Ote yandan istese de bu sene gecen seneki gibi olmaz.Gecen sene ozellikle takimin onde gelenleri inanilmaz gergin ve yorucu gecirdiler tum seneyi, kazanilan sampiyonluktan sonra gelen rehavet onlarin form tutmasindan tutun da konsantrasyonuna kadar etkiledi hersey.Zaten cogu doymus, birde parasiz bir sezonda ezeli rakibimizi gectik dusuncesi de gelince gerisi cok umurlarinda olmadi, ama CL farkli.Orada gene heyecan duyarlar.

Selamlar
Savas

Posted: Sun Sep 10, 2006 10:47 pm
by Cengiz Akgun
Polat amca belinde tabanca TV'de "Cok puan kaybediyoruz 5 macta 8 puan kaybettik bunun caresine derhal bakacagiz" demi$. Caaart kaba kagit! Gerets son dakika transferlerini sen kokladin ben topladim diye burnunu tutunca huylandi herhalde.

Posted: Mon Sep 11, 2006 5:08 pm
by Murat Fahrioglu
Rakip takimlar karar almis. Ceza alanin cevresinde tehlikeli gelisen ataklarimizi kesin faul ile durduracaklar, son uc senedir falan zaten serbest atistan ne direk ne de orta yoluyla golumuz yok. Gol yememek icin en guvenli yolu seciyorlar, indir adami, Hasan Sas da gelip topun altina girsin kaleciye armut atar gibi. Tac yerine de kornere vuruyorlar o da kaleciye gidiyor nasil olsa, ya da on diregi bile gecmeyen bir vurus. Yakinda kasitli penalti yapmaya da baslarlar nasil olsa onlari da atamiyoruz. Duran toptan gol sorunu var derken aslinda buna penalti da dahil herhalde.

Takim maclara canli basliyor ve aslinda bir suru de gol pozisyonuna giriyor, oyle saniyoruz ki fark atacagiz, hatta 1-0 olduktan sonra bile hemen kesin gol atariz gibi bir oyun vardi ve sonra da penaltiya kadar yine gol kokan bir oyun oynuyorduk. Sonra perde kapandi.

Oyuna Inamoto yerine Ayhan ile baslamaliydik.

Inamoto pek suya sabuna dokunmadi, onun yerine Hasan Kabze girmeliydi. Mehmet ortayi yalniz tutardi, Ilic de Kabze ve Hakan arkasi oynardi. Sonra da Necati Hakan'in yerine girmeliydi, Hakan cok kotu oynadi. Hatta ilk degisiklik o olabilirdi. Gerets Hakan'i degistirmeme kanunu koymus olabilir. Kotu oynuyorsa cikmasi lazim, hem de Sali'ya dinlenirdi. Belki takim da biraz topu yere koyardi.

Gerets'e bir seyler olmus, sanki takimi artik o degil de Adnan Polat yapiyormus gibi.

Denizli'ye boyle dokuluyorsak, Avrupa'da isimiz zor.

Posted: Mon Sep 11, 2006 5:41 pm
by Ali Gursel
Cengizciğim, ne yönetim tartışması yahu, Hagi'yi getiren ile Inamoto'yu getirenin nesini tartışayım ben? Siz bana hala bunların hepsi kötü zaten deyin, ben de Hagi'yi getiren de bir Inamoto'yu getiren de Ali, ikisi de kötüymüş der kendimi avuturum.

Neyse, şimdi bu roman şöyle devam eder: Gerets'in eline verilen dünya yıldızlarını degerlendirememesi yönetimi üzmektedir. Gerets son olarak kendisinin çok istediği, büyük fedakarlıklarla alınan yılların ön liberosu Inamoto'yu da doğru kullanamamıştır (bu arada Adnan Sezgin'in 'yıldız sübjektif bişidir' konulu relativist manifestosunu herkese hatılartırım). Yönetim Gerets'i yollar, kabahatliler bellidir, Terim, Hagi, Gerets. Bir iyi, başarılı vardır, o da sübjektif yıldız üstadları, sadece geçmiş yönetimler kadar kötü (yani mutlak anlamda kötü ama göreceli olarak herkesle aynı) ve bütün bu hoaları göreve getiren yönetim.

Çıkartın GS'ın suyunu, daha ne rezaletler var yaşanacak, hiçbiri kusur kalmasın.

Bu arada gol de Mondi'nin hatası falan yok: Mondi Tomas'a güvenini kaybetmiş, kendi işini kendi yapıp kalesini korumak istiyor, bütün mesele o.

Posted: Mon Sep 11, 2006 6:30 pm
by Cengiz Akgun
Ali Gursel wrote: ...
Bu arada gol de Mondi'nin hatası falan yok: Mondi Tomas'a güvenini kaybetmiş, kendi işini kendi yapıp kalesini korumak istiyor, bütün mesele o.
En cok bu analizini begendim. Ben Tomas dedigimde futbolu bilen ustalar bana kiziyordu. Gerets neden Tolga'yi oynatti diye de guzel bir ele4tiri yaptilar. tomas ben nasilsa gidiciyim diye kendini koyuvermi$ oldugunu gormediler. nerde benim Ozan'im. Turkiyede herhalde.

Yonetim i$ini de bo$ verin. Ben de cok bagirip cagirdim. Ama hicbir faydasi olmayacagini gordugum icin susup oturuyorum artik. Degilse hergun hakaret etmek gerekecek.

Posted: Mon Sep 11, 2006 7:10 pm
by Fatih Mutlu
ankaraspor macinin ilk yarisi belki, (belki bir de seyretmedigim vestel macinin ilk yarisi vardi) ama su ana kadar ki lig maclarinda galatasaray'i bu kadar kotu gormemistim. umarim bu kotu goruntu denizli macina has bir goruntudur de uzun sure devam etmez.

gecen sezon da oluyordu bu, bu sezon da gormeye basladik nihayet. bazi maclarin daha ilk on dakikasinda belli oluyor o mactan galip ayrilmamizin mucizelere bagli oldugu. genellikle, boyle maclarda rakip galatasaray'a gore cok daha motive olmus gozukuyor, cok daha agresif bir oyun sergiliyor, neredeyse butun ikili mucadelelerden ustun cikiyorlar, neredeyse ortada olan ya da seken butun toplari rakip toparliyor. ve maalesef, bu tip maclarda galatasaray takimi benzer bir agresifligi, benzer bir motivasyonu sahaya yansitamadigi icin mac zora giriyor.

denizli maci da boyle bir macti. belli ki, uzun sureden sonra ilk defa kendi evlerinde oynayacak olmanin verdigi heyecan, burada oynadiklari son macta fener'e cok onemli bir celme takmis olmanin verdigi guven, ve de haketmediklerini dusundukleri halde 1 puanla ligin dibine demirlemis olmalari ancak bu kotu gidise boylesine sansasyonel bir macta elde edebilecekleri basarili bir sonucla dur demeyi basarabilme istegi, denizli'nin bu macta galatasaray'dan cok da istekli gozukmesine yol acti. ancak, ne olursa olsun, galatasaray buyuk bir kkulupse, futbolcusu da bunun bilincinde olmali, ve rakibin motivasyonu ne derece yuksek olursa olsun, maci kazanma istegini ve o motivasyonu en az rakibininki kadar bir derecede sahaya yansitmayi basarabilmelidir.

bu tarz maclarda rakip genellikle tatli sert bir oyun yapisi sergiler. amac galatasaray'i bozmaktir. her ikili mucadeleye sert girilir, rakibin mucadeleyi cok sevmeyen teknik oyunculari sindirilir, ozellikle de orta sahada kalabalik bir sekilde basilir, her adamin basina ikili uclu savunmalar yetistirilebilirse; galatasaray'a karsi oyunun sekli ve gidisati degistirilebilir, inisiyatif ele gecirilebilir. bu durumda buyuk takimlarin yapabilecekleri cesitli karsi planlar vardir. bir fenerbahce orneginde, bozmayi amaclayan rakibe karsi cok fazla oynamaya calismak geregi yoktur. sabirla beklersiniz, onlar sizi bozmaya calissin, sert girsinler cok onemli degil. hucum hattinizdaki ustun yetenekli oyuncularinizin kisisel becerileriyle veya duran top organizasyonlariyla bir gol bulabilirseniz yemeden, mac zaten cozulur. ama galatasaray olarak, boyle kisisel yetenekleriyle tek basina maci acacak, ya da buldugu bir duran topu gole cevirebilecek adamlariniz yoksa; o halde yapilmasi gereken rakibin sertligine ve agresifligine ayni sekilde karsilik vermektir. bunun icin ilk once yukarida belirttigim motivasyonu saglayabilmek sarttir. takim olarak rakibinizin gosterdigi istegi gosteremiyorsaniz, ikili mucadelelere girmekten cekinirsiniz, buyuk bir hirsla saha icinde yardimlasmaktan uzak kalirsiniz. bunun sonucunda da, alelacele top kullanmalar yuzunden top kayiplari baslar, ikili mucadeleler kaybedilir ve oyun hakimiyeti elinizden cikar. ikinci dikkat edilmesi gereken nokta da, rakibin gosterecegi agresiflik karsisinda yilmayacak, ona ayni sekilde cevap verebilecek oyunculari sahaya surmektir. ornegin, bu macta basta ibrahim ege olmak uzere tatli-sert oynayan ve ikili mucadelelerde rakibi sert faullerle de olsa durdurmaktan cekinmeyen bir denizli orta sahasi karsisinda onlara ayni sekilde cevap verebilecek sabri ve ayhan gibi iki ismi bulsaydi, macin seyri cok daha farkli olabilirdi. oysa ki, macta daha 20 dakika dolmadan ergun sakatlandi, inamoto bacagina sert bir darbe aldi ve o andan itibaren sindi, arda her topu aldiginda faullu mudahalelere maruz kaldi ve o da cok fazla topla oynama sansi bulamadi, ilic kayboldu gitti, vesaire.