Page 30 of 95
Posted: Wed May 14, 2008 2:21 pm
by Osman Kiciman
Son durum 1061050 kişi müebbet hapis için yeni yasaya evet demiş...
Posted: Mon May 19, 2008 8:02 am
by Cengiz Akgun
Bursa'yi ziyaret eden kralice ve damat Filip Bursayi begenmisler. Koza Han'da kendlerinin serefine bir oglen yemegi verilmis. Icki servisi yapilmamis ama Filip soguk bira istemis. Biz de daha isinamadik NEw Jersey'de ama Turkiye yaniyormus. Bunun uzerine garson alel acele soguk birayi getirip kadehe bosaltmis. Sangir diye bira kadehe bocalaninca ustunde uc dort santim kopuk olusmus. Filip garip bir sekilde bakinca mihmandar lutfen yenisini getirin damat prensimiz boyle kopuklu birayi icerse agzi yuzu Noel baba gibi beyaz biyik sakal olacak demis. Hemen yenisi getirilmis ve itina ile bosaltilmis. Raki istese bu isler basina gelmezdi belki. Filip de soguk birayi gvdeye indirmis.
Vaktiyle M. Kemal'in davetlisi Ingiltere kralinin onunde de boyle bir aarson sakarligi olmus derler. M. Kemal istifini bozmadan insanimiz herseyi kolay ogreniyorlar ama usaklik etmeyi pek ogretmedik diye gecistirmis olayi garsonu da kirmadan. Ama artik bu devirde koskoca Bursa da Koza haninda birayi (kadeh diyorlar ki bu da sacma. Mug dedikleri kupa bardak olmasi gerekir. Buzdolabinda buzlukta sogutulacak ki kopuklenme filan asla olmaz) boyle beygirin sar sar isemesi gibi fasir fasir dokup kopurten garsonu olan yeri ozel olarak mi sectiler. Bilemiyecegim.
Posted: Mon May 19, 2008 12:43 pm
by Hasan Tezcan
Cengiz abi, bira köpuklu icilir...daha aromali olsun diye köpuklendire köpuklendire
dökerler....canim cekti simdi...Isvec +3 C su an...buranin ilkbahari, yazin
tekrar berbat gecmesinden korkuyorum...gel Agustos gel...
Posted: Mon May 19, 2008 3:27 pm
by Cengiz Akgun
Hasan Tezcan wrote:Cengiz abi, bira köpuklu icilir...daha aromali olsun diye köpuklendire köpuklendire
dökerler....canim cekti simdi...Isvec +3 C su an...buranin ilkbahari, yazin
tekrar berbat gecmesinden korkuyorum...gel Agustos gel...
Bu da bir zevk isi demek ki. Biranin ustundeki o kopugu (Ingilizce de "head" diyorlar) yaptirmadan ficidan hava degil bira doldrurlar. Degilse musteri yahu bunun yarisi kopuk diye sarlar. Birayi siseden bosaltirsan sisede ne varsa o diyebilirsin. Ben sahsen kopurtulmeden soguk bardaga doldurulmus yani gazi kacmamis birayi tercih ederim. Bu isi bilse bilse birayi sicak bile icen Ingiliz adalilarindan cok Almanlar bilir. Gerci pembe yanakli Alman kizlarinin kendilerine has kiyafetleri ile October Fest dedikleri tatilde biteviye ficidan doldurduklari bira bardaklarinin ustundeki kopugu ufleyip bardaga tekrar bira ekleyislerini de gordum.
Posted: Mon May 19, 2008 5:31 pm
by Murat Kara
Cengiz Akgun wrote:birayi sicak bile icen Ingiliz adalilarindan
Ingilizler gercekten hic anlamiyorlar bira icmekten. Aslinda hic bir seyi icmekten anlamiyorlar.
Bir gun nasil olduysa bir Fransiz ile Ingiliz bizim oturma odasinda karsilasti. Benim de sarap sunacagim tuttu. Buradan bir sarap muhabbeti acildi ki sorma. Ingiliz, Fransizlar bize hep kotu saraplari gonderiyorlar dedi. Fransiz da siz saraptan anlamadiginiz icin ne gondersek aliyorsunuz dedi. Ingiliz guya altinda kalmamak icin siz de viskiden anlamiyorsunuz dedi. Fransiz da viski Ingiliz degil Iskoc, nereden cikardin sizin viskiden anladiginizi derken Fransizin sinir nobetine girmeye basladigini anladim ben. Bu Fransizlar Turkler gibi cok asabi oluyorlar. Isi akrobatlik olan Fransiz ayaga kalkip, kizarak Fransizca birseyler soyledi kiz arkadasina ve cekip gitti. Ben dovecek sandim. Ondan sonra ben bir Fransizla, Ingilizi bir daha bir araya koymadim. Barutla, ates gibiler mubarek. Sarap neylerine verip ellerine Turk kahvesini cenelerini kapatsaymisim.
Flip'e de oyle yapsalarmis. Oyle royal aileden olunca sokaktaki adamin ictigi birayi icmezler bunlar. O nedenle pis pis bakmistir Flip. Bizimkiler de saf saf kopuge bulmuslar kabahati. Flip de sonunda sineye cekmis demek ki. Ingilizlerin bu huyu guzel. Agizlarina etsen uygun bir zamani gelene kadar ses cikarmiyorlar kibarlik adina.
Posted: Tue May 20, 2008 12:04 am
by Mehmet Cirak
Bazi biralar kopuklu, bazi biralar kopuksuz icilir, yani dogrusu ya da yanlisi yok bu isin. Ingiliz kardesimize verilen biranin Efes ya da Tuborg oldugu varsayilirsa, kopuksuz icilmesi daha dogrudur. Pilsener biralar (ki bunlar lager denen cinstir) cok kopuklu icilmez. Siseden doldurulurken bardak hafif yatirilir, kopurme olmasin diye,
Bursa'da bira iceceklerine sira (SHIRA) icselermis ya! Benim de canim sira cekti simdi. Birayi her daim iciyoruz zaten.
Posted: Tue May 20, 2008 12:56 am
by Cengiz Akgun
Mehmet Cirak wrote:Bazi biralar kopuklu, bazi biralar kopuksuz icilir, yani dogrusu ya da yanlisi yok bu isin. Ingiliz kardesimize verilen biranin Efes ya da Tuborg oldugu varsayilirsa, kopuksuz icilmesi daha dogrudur. Pilsener biralar (ki bunlar lager denen cinstir) cok kopuklu icilmez. Siseden doldurulurken bardak hafif yatirilir, kopurme olmasin diye,
Bursa'da bira iceceklerine sira (SHIRA) icselermis ya! Benim de canim sira cekti simdi. Birayi her daim iciyoruz zaten.
Benim zamanimda Efes birasinin reklamini yapan basinda Fransiz bereli bir eski tiyatro sanatcisi vardi. "Biracilar" filan diye bir reklami vardi. Bir anda Beyoglu bira ficilari ile doldu. Arjantin bira diye kokrecle filan iciliyordu. Ben tad olarak Tekeli severdim, hala satiliyorsa elbette. Biradan fazla anlamam ve yazin izgara et ile filan aksam bir tane soguk Alman birasi (Becks) icersem ne ala. O yuzden kopuklu icilenden pek haberim olmadi. Lager ve English Ale diye biranin cinsleri olldugundan haberim var. Renklerine gore siyah, amber, sari filan diye de gidiyor icine konan "hops" dedikleri bitkinin etkisiyle. Siyahi ile hic basim hos degil. Irlandali Genuiess taraftarlari benim yerime de iciyorlardir. Amber Samuel Adams diye Boston'da yapanlarinki fena degil. Heineken'dan acimtrak tadi yuzunden pek memnun kalmadim. Becks'de karar kildim. Ucuz bazi Cek (Pilsener) biralari da fena degil.
Maasef hamal ickisidir bira. Hammaligi ise bir yandan dok obur yandan bosaltmaktan gelir. Bu yuzden de yemek disinda (o da et yemegi olacak) bira icmek pek aklima gelmez.
Posted: Tue May 20, 2008 9:16 am
by Celal Gürcüoglu
Bende birayi kopuksuz sevenlerdenim. Asahi (Japon birasi), Amstel Light, Guiness (bu kopuklu olacak iste), Negra Modela (boyle yaziliyordu galiba, US’deyken icerdim) en sevdigim biralardir. AMA gecen aylarda (meshur 5-1 lik Leverkusen maci zamaniydi), Amsterdam havaalaninda “Extra Cold” draft Heineken ictim ve hayatimda boyle lezzetli bira ictigimi hatirlamiyorum. Ustelik Heineken’de bana aci gelen biralar arasinda olmasina ragmen. Bu arada Cengiz abi, Tekel bilgidim kadari ile hala uretiliyor. Bir sure uretimi durmus galiba ama su anda yine varmis.
Posted: Tue May 20, 2008 10:03 am
by Osman Kiciman
Tekel birası tekrardan üretiliyor... Eski Tekeli içtim ama yenisiyle kıyas yapamayacak kadar çok zaman geçti üzerinden... Şişesi falan eskisine benziyor, sadece rengi kahverengiden yeşile dönmüş...
Benim son dönemde keyifle içtiğim iki bira var. İkisi de 1 lt'lik plastik şişelerde satılıyor. Biri çek birası Skol, diğeri de Tuborg'un kış birası. Bu kış birasının en saçma tarafı şişesinin lacivert renkli olması. Ama rengi koyu karamel rengi ve içerken karamel tadını da alabiliyorsunuz. Alkol oranı da 8, 9 civarında sanırım. Tavsiye ederim...
Posted: Wed May 21, 2008 5:44 pm
by Mehmet Gurdal Cetin
Memleketimin burokrasi carklarinin biri durdu.
Bu en cok siz yurtdisinda yasayan ve kisa sure icin Turkiye'ye geldiginizde muhtar-ikamet-nufus cuzdani sureti diye yardiran kardeslerime gelsin
Kamu kurumlarında yapılacak işlemlerde, artık İkametgah Kağıdı ve Nüfus Cüzdanı Sureti gibi adres belgeleri istenmeyecek.
AA
Güncelleme: 12:54 TSİ 21 Mayıs 2008 Çarşamba
ANKARA - Adres Kayıt Sisteminin uygulanmasına yönelik Başbakanlık Genelgesi, Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlandı. Genelgede, yerleşim yeri ve diğer adres bilgilerinin, standartlara uygun şekilde tek merkezde tutulması ve belli ilkeler çerçevesinde kamu kurum ve kuruluşlarıyla paylaşılmasını sağlamak amacıyla uygulamaya konulan Adres Kayıt Sistemi’nin uygulanmasına ilişkin tedbirlere yer verildi.
Haberin devamı
Buna göre, kamu kurum ve kuruluşları yaptıkları işlemlerde MERNİS veri tabanında yer alan ve T.C kimlik numarası ile ilişkilendirilmiş bulunan “Kimlik Paylaşımı Sistemi”nden (KPS) elde edecekleri yerleşim yeri ve diğer adres bilgilerini esas alacak. Henüz KPS’ye bağlanmayan kamu kurum ve kuruluşları ise hazırlıklarını en kısa sürede tamamlayarak KPS’ye bağlanacak.
Genelgede, “kırtasiyeciliğin ortadan kaldırılmasının hükümetin öncelikli hedefleri arasında yer aldığı” ifade edilerek, bu bağlamda, kamu kurum ve kuruluşlarınca yürütülen iş ve işlemlerde, nüfus müdürlüklerinden veya vatandaşlardan yerleşim yeri ve diğer adres belgesi (ikametgah ilmühaberi) ile nüfus kayıt örneği istenmeyeceği belirtildi. Bu belgelerin, ilgili kuruluş tarafından doğrudan KPS’den elde edileceği kaydedildi.
Genelgeye göre, Ulusal Adres Veri Tabanının güncel tutulması amacıyla İl özel idareleri ve belediyelerce “Adres ve Numaralamaya İlişkin Yönetmelik” hükümleri titizlikle uygulanacak.
Mahalle, cadde, sokak adı gibi adres bileşenlerinde meydana gelen değişiklikler, en kısa sürede kamuoyuna duyurulacak. Ayrıca kurumlar, her türlü iş ve işleminde, Türk Standartları Enstitüsü tarafından belirlenen (TS EN 14142-1) adres standardına uyacak.
Böylece muhtarlıkların verdiği nüfus cüzdanı sureti ortadan kalkacak. Resmi kurum ve kuruluşlar, bilgisayar sistemine girerek kişilerin nüfus bilgilerini kolayca temin edebilecek. Değişiklikten en çok etkilenecek muhtarlar, nüfus cüzdanı sureti başına aldıkları 2,8 YTL ‘den mahrum kalacak.
http://www.ntvmsnbc.com/news/447135.asp
Posted: Thu May 22, 2008 4:29 pm
by Mehmet Gurdal Cetin
Bugun DER SPIEGEL'de cikan bir yazi.Almanya'daki biz ile ilgili
TURKISH-GERMAN PROFESSIONALS
Young, Qualified and Unwanted
By Michael Sontheimer
Highly qualified professionals of Turkish descent are leaving Germany because they feel denied opportunities there. In contrast other countries, particularly Turkey, are vying for their talents. Experts warn of the disastrous consequences of this "fatal" brain drain.
Oguz-Han Yavuz, 30, has a degree in business administration. He had dressed to the nines for his interview with a large furniture company near the western German city of Mönchengladbach. Wearing his best suit, a white shirt and a silver tie, Yavuz decided to walk a stretch after the bus's doors closed in front of him and it drove off without him. But he didn't make it very far.
Before long, according to Yavuz, a police car pulled up next to him and an officer asked him rudely: "What are you hanging around here for?" And, despite the fact that Yavuz looked everything but disreputable, the officer still insisted on running a background check. After the policeman finally returned his ID card, Yavuz said goodbye. The officers said nothing in return.
It was at that moment, says Yavuz, that he decided he'd had enough with Germany -- or, more precisely, enough with being a Turk in Germany. Born in Neuss, a town outside Düsseldorf, Yavuz has been a German citizen for 13 years. But his skin is darker than that of most Germans. Whether it's at a bank or while shopping, he is constantly asked whether he understands German.
Yavuz now plans to leave the country in which he was born and grew up and emigrate to Turkey. His older brother is a pilot for Emirates Airline and lives in Dubai. "But I'd go to China, too" says Yavuz. "It doesn't make a difference whether I end up being a foreigner in Germany or abroad."
An Ebbing Tide of Talent
Yavuz is part of a movement that has taken hold among Germany's professionals of Turkish descent. Many of the best and brightest within the country's Turkish community of roughly 2.7 million people are following in their parents' footsteps and migrating -- but in the opposite direction. They are turning their backs on Germany because they feel unwanted there or have found better opportunities elsewhere. The children of immigrants are becoming emigrants.
FROM THE MAGAZINE
Find out how you can reprint this DER SPIEGEL article in your publication. Migration is "like a barometer for Germany as a place to do business," says Armin Laschet, a member of the conservative Christian Democratic Union (CDU) and the integration minister for the state of North Rhine-Westphalia. "Attractive countries have immigrants, while less attractive ones have emigrants."
Futureorg, a group based in the western German city of Krefeld, recently polled 250 Turkish and German-Turkish professionals, of whom about three-quarters were born in Germany. According to a preliminary evaluation of the results, 38 percent said they planned to emigrate to Turkey. Of those wishing to emigrate, 42 percent claimed that it was primarily due to not feeling "at home" in Germany. Almost four-fifths of the respondents questioned whether Germany is pursuing "a credible integration policy."
Another Reason to Leave
Sociologist Kamuran Sezer, who managed the survey, calls the results a "poor showing" for Germany, especially in light of problems in the labor market. Last week, for the first time in years, the German Chambers of Industry and Commerce warned that there will be more apprenticeship positions this year than there are people to fill them.
Facing global competition in an era of declining birth rates, Western countries need young, capable immigrants. In California's Silicon Valley, one in two technology companies has been founded by someone from an immigrant family. "If these kinds of people leave the country," says American journalist Fareed Zakaria, "innovation goes with them."
There are now more than 20,000 students in Germany with a Turkish background. For Sezer, it came as "a great surprise" that more than one-third of the young Turkish-Germans surveyed in the Futureorg study claimed that they wanted to emigrate to Turkey, even though most of them are only familiar with the country from vacations or visits to relatives. Surprising or not, the study reveals that most Turkish-Germans with university degrees see themselves as strangers in their country of birth. And when they discover that bilingual, university-educated professionals are actively recruited in Turkey and other countries, there is little left to keep them in Germany.
'A Fatal Brain Drain'
Ediz Bökli, a 34-year-old psychologist, has made a profession out of helping these emigrants find attractive work abroad. And business is booming. Bökli and his two employees have just moved into a new office on the main business thoroughfare in the northern German city of Osnabrück. His database contains information on about 4,000 Turkish university graduates who grew up in Germany.
Ediz Bökli helps Turkish-German professionals find jobs abroad. And business is booming.
According to Bökli, there is "a great deal" of interest in jobs in Turkey, where salaries for management positions are approaching German pay scales. And, at the same time, the cost of living is lower. Business graduates and engineers are in particular demand. Companies are seeking Turkish-Germans familiar with both cultures, fluent in both languages and offering what is generally viewed as a German work ethic. "The demand for this candidate profile has risen considerably," says an official with Germany's Federal Labor Agency who handles job placements in Turkey.
According to Bökli, a foreign name is usually a drawback in the job application process in Germany. He recounts his own experience applying for a position with a major German corporation four years ago. The interview went well, which made it all the more surprising when he was turned down for the job. Bökli learned that he had been one of the top three candidates, "but everyone in the unit was German, and there were concerns about potential intercultural problems."
As an employment consultant, Bökli is helping to promote an exodus that he freely admits amounts to a "brain drain that will be fatal for Germany's Turkish community." Integration Minister Laschet even goes so far as to call it a "catastrophe." "The Turkish community in Germany," says Laschet, "also needs its elites and role models."
Those who are staying behind are more likely to be uneducated and to speak neither German nor Turkish well. "They stay," says Bökli, "because they can't find a comparable social welfare system anywhere else."
Experts at the Center for Studies on Turkey in the western city of Essen estimate that, in the 2004/05 school year, four times as many pupils with Turkish backgrounds attended the Hauptschule, the country's lower vocational-track high school than the Gymnasium, Germany's university-track high school. "Welfare recipients don't emigrate," says Lale Akgün, a Social Democratic member of the German parliament, the Bundestag, from Cologne. She calls the emigration of well-educated Turkish-Germans a "horrific scenario." According to Akgün, the people who are leaving are precisely the ones who could build bridges to the majority German society.
Young, Qualified and Unwanted
By Michael Sontheimer
Part 2: Tired of Hearing 'Go Back to Where You Come From'
In addition to Turkey, the destinations of choice for emigrants include the Persian Gulf and English-speaking countries. "The British are more tolerant," says a Turkish-German management consultant from the southwestern city of Mannheim. He recounts what his former supervisor in a large German company allegedly once said to him: "You can have three German passports, but as far as I'm concerned you'll always be a Turk."
"You can be as educated as you want, but you will always feel marginalized and never accepted," says Eda Gökçen Yücel, a 28-year-old from the northern port city of Bremen, who is about to receive a degree in medical technology and already has several job offers from Turkish companies.
A business school graduate from Düsseldorf was recently on a job-hunting trip to New York. "After one week," he says, "I felt like an American." In Germany, on the other hand, he has never felt quite at home, not even after 26 years. And despite completing his degree with flying colors, it took him significantly longer to find work in Germany than it took his German fellow students, even when they had graduated with significantly lower grades.
Valuing Biculturalism
There is one experience that all Turkish-German university graduates claim to have in common: At some point, a German has suggested to them -- in a more or less unfriendly tone -- that they should "go back to where they came from."
It's a question to which Dilsad Budak, 27, who came to Germany from Istanbul when she was only one-and-a-half years old, likes to reply cheekily: "Oh no, I think I'd rather bring all my relatives from Turkey here to Germany, and then have 10 kids to boot."
Last year Budak, a junior lawyer living in Düsseldorf, spent four months working at a law firm in Istanbul. When it was over, she immediately received several attractive job offers. "In Turkey," Budak says, "biculturalism is valued."
Early next year, after completing the German bar examination, Budak expects to move to Istanbul. Although she feels like a foreigner there, she still feels "wanted." In Germany, on the other hand, although the legal system might consider her a German, she still feels "not particularly wanted."
Happy To Be 'Back'
Cem Yurtsever, 36, has already made the transition. He moved to Istanbul four years ago, after earning a degree in architecture. He now has his own architecture firm there, as well as office in Cologne. When he moved to Istanbul in the fall of 2004, his parents, who were living in the western German city of Duisburg at the time, said to him: "Are you crazy, moving to Turkey?"
Cem Yurtsever's parents thought he'd gone crazy when he said he was moving to Turkey. But there he's found success.
But Yurtsever and his business partner Aysin Ipekci have since won an international competition to design the new campus of the Bezalel Academy of Art and Design in Jerusalem. "I have no intention," says Yurtsever, "of leaving Istanbul."
The same sentence could just as easily have come from Cihan Batman, 40, who has worked for Vodafone in Istanbul for the past year and a half. Batman was born in Stuttgart and has a German passport and a degree in business administration. He considers himself a European Turk and enjoys life in Turkey's largest city. He occasionally attends the meetings of a group of Turkish-Germans who have immigrated to Istanbul. The group, about 50 strong, meets once a month in a café owned by a Turkish-German émigré from the western German city of Bochum.
The young people in the group have discovered that there are a few things they do miss in Istanbul. German bratwursts, for one. And then, of course, there is German football and Germany's national league, the Bundesliga.
Translated from the German by Christopher Sultan
Posted: Thu May 22, 2008 5:39 pm
by Cengiz Akgun
Mehmet Gurdal Cetin wrote:Bugun DER SPIEGEL'de cikan bir yazi.Almanya'daki biz ile ilgili
TURKISH-GERMAN PROFESSIONALS
Young, Qualified and Unwanted
By Michael Sontheimer
...
Almanlar ve diger Bati Avrupa ulkeleri bu irkciliktan asla vazgecmiyecekler. Bunlar haber niteliginde degil benim icin.
Mallasef vaktiyle Istanbul'u dahi gormeden Almanya'nin gobegine gonderilen isci vatandaslarimiz bu dusunceyi pekistirecek cok isler yaptilar gocmen gittikleri bu ulkelerde. Amerikada Porto Rico'lu ne ise Almanyada da dogma buyume Turk de o. O yuzden bu AB'ye istemiyoruz ayaklari tavan yapmis vaziyette. Her ne kadar ayiplamak istesemde arkasinda yatan gercekleri malasef bilecek kadar olaylari ilk elden takip etme durumum oldu.
Posted: Thu May 22, 2008 11:59 pm
by Ismail Gezer
Türkiye Eurovision'da finale kaldı. Çok berbat şarkılar vardı gerçekten. Mor ve Ötesi'nin şarkısı, o absürd şarkıların yanında sanat şaheseri gibi kalıyor..
Posted: Fri May 23, 2008 12:33 am
by Serif Halimler
Cengiz Akgun wrote:Almanlar ve diger Bati Avrupa ulkeleri bu irkciliktan asla vazgecmiyecekler. Bunlar haber niteliginde degil benim icin.
Mallasef vaktiyle Istanbul'u dahi gormeden Almanya'nin gobegine gonderilen isci vatandaslarimiz bu dusunceyi pekistirecek cok isler yaptilar gocmen gittikleri bu ulkelerde
Cengiz Hocam, yazdIgIn $u iki cümlen o kadar $ey anlatIyor ki. Ben ve benim gibiler (ben 30 yIldIr) her seviyeden Alman'a Türkiye'yi anlatmaktan bIkmadIm. Fakat sokakta gördükleri Türkler onlarI bizlerin söylemlerinden daha cok etkiliyor.
Posted: Fri May 23, 2008 1:18 am
by Cengiz Akgun
Serif Halimler wrote:
Cengiz Hocam, yazdIgIn $u iki cümlen o kadar $ey anlatIyor ki. Ben ve benim gibiler (ben 30 yIldIr) her seviyeden Alman'a Türkiye'yi anlatmaktan bIkmadIm. Fakat sokakta gördükleri Türkler onlarI bizlerin söylemlerinden daha cok etkiliyor.
Olayin vahameti 1960'larin basinda Turk hukumetinin bilincsizligi ile yapilan hatalar o gunlerde Almanya'da davul zurna ile karsilanan vatandaslarin hem kendilerinin hem de Turk hukumetinin sacma beyin yikamasi ile orada egreti oturup nasil olsa birgun donecegiz zihniyeti ile ekmek yedigi yere kem gozle bakmalarindan kaynaklandi. Cok iyi hatirliyorum. Cocuktum ama hala kulagimda biz gocmen vermeyiz aliriz gibi sacmaliklari. Simdi yalvar bakalim ne kadar yalvarabilirsen.
1980'ler de Turk iscisinin ve sonraki hukumetlerin uyanmasinda tren coktan kacmisti halbuki. Ayni hataya ilk baslarda dusup kendilerini cabuk kurtaran basta Italyanlar olmak uzere Yunanli ve Yugoslavlar uyandiklarinda bizimkilerde uyanip bir an evvel ana topluma katilsalardi bu gorus bugun bu kadar kuvvetli olmazdi. Bizim insanimiz boyle karismayi benliginden kopma gibi gorurur malasef. Ama Alman cogunluga gosterilmesi gereken saygi ile iki toplulugun birbirine karismasi icin bugun yapilmaya calisanlar cok onceden yapilacakti. Elbette din farki az buz bir etken degil. Bu katilma birbirine en azindan komsuluk olarak karisma olabilirdi illa evliliklerle olmasi gerekmezdi. Evlilikte cok oldu olmadi degil.
Irkcilik derken sunu da soylemeden edemeyecegim. Cunku Alman kadinin hakkini yemek istemek. Elbette genelden konsuyorum. Ben sadece Turkiyede degil Amerikada da Alman kadinini tanima firsatini buldum. Irkcilik konusunda Alman erkeklerin tersine cok daha iliman ve cok daha hassas, sefkatli, ve fedakar insanlar. Acikca soyleyeyim bir Amerikali kadini Turkiyeye getirip koyde salvar giydirip onun sefalet saydigi o kosullarda yasatamazsiniz. Buna ask mask filan da dayanmaz. Ama Alman kadini bunu seve seve hatta bugun buyuk sehirlerimizde ben kimdenim diye dolanan supruntulerin bile asla yapmayacagi cok daha buyuk fedekarliklarla yapti ve hala yapmakta. Ailesinde Alman gelini olanlar ne dedigimi iyice anlarlar. Bu ikinci dunya savasindan oncede boyleydi, sonrada, 60'larda da 80'lerde'de ikibinlerde de.
Serif durmak dinlenmek yok senin icin, Birol icin, Ali Tuncer icin malasef. Yavas oluyor ama oluyor.