Page 7 of 14
Posted: Tue May 16, 2006 5:32 am
by Tolga Girici
Ozgur Huseyinoglu wrote:Tolga Girici wrote:Sanah'ta Levent Tuzemen sampiyonluk dizisine baslamis. Asagidaki anektod cok komik. Gecenlerde gazeteci Dirk Vermeiren burada bizden komik anektod istiyordu, bunu bilsek anlatirdik:
Gerets'in Sivas macinda niye maca seyirci kalip Cihan'in formsuzlugunu farketmedigini simdi anliyoruz. Gerets'in alkol problemi var diyorlardi sezon basinda. Boyle alkolu fazla kacirirsan macta da saglikli dusunememen dogal.
Sevgili Tolga,
Olayin sunumunda biraz da "sundurme" var gibi. "Sunger" bile olsa 2. siseyi nasil icmis tek basina fikri olusuyordu yukarda koyulastirdigim ilk cumleden sonra. Sonra 2 koyu kisimda anliyorsun ki, Stumpf, Erdal Keser, Nezih Bologlu, ve belki Bulent Under de icinde, 4-5 kisi icmisler herhalde... Tabii, pesin pesin de iddia etmeyeyim tutup oburleri tek kadehte kalmisken, belki bizim hoca goturmustur geri kalanin hepsini ama, daha carpici baslik atabilme yolunda, dedigim gibi, biraz esnetme de var bu yazida herhalde...
Ozgur Abi sundurme oldugu kesin, klasik Turk gazete taktigi, hepsini Gerets icmis diye dusundurtup haberin ilgincligini artiriyorlar.
Pek viski icen bir insan degilim, sarap, bira falan icerim arada, ama 2 sise viski icen komalik olur sanirim. Eger komalik olmuyorsa ona alkolik diyebiliriz. Gerets muhtemelen yarim sisesini icmistir. Antalyali bir arkadasim devre arasinda GS orada kamp yaparken , o otel civarinda kaliyormus. Arada sirada futbolculari gormek icin otele gittiginde Gerets devamli barda oluyormus. Icki icmeyi seven bir insan. Biraz da efkarli ve dertli galiba
Duzenli ve bol miktarda alkol tuketen bir insanin zeka kivrakligi, sartlari analiz etme yetenegi azalir bence.
Posted: Tue May 16, 2006 5:58 am
by Ozgur Huseyinoglu
Ismail Gezer wrote:Topladığı puanlara göre ilk 3 takımın alacağı para..
1. Galatasaray'ın Geliri: 6.515.500 YTL
2. Fenerbahçe'nin Geliri : 6.358.500 YTL
3. Beşiktaş'ın Geliri : 4.239.000 YTL
Bu bilginin kaynagi nedir? Paralar yayin gelirleri pastasindan herhalde. Kupada basariya indeksli sistem getirmislerdi ama, ligde 3+1 buyukler seklinde "Sampiyonluk Almis" kluplere torpilli sabit yuzdelerle paylasiliyor degil miydi?
Direk puan basi 78.500 YTL (bugunlerin abarmis kurlarindan bile $50K ustunde) gibi bir hesabi var gibi ve hic de fena para degil bence. Son haftalarda, Erciyes, Konya, Manisa, Sivas gibi takimlarin bunu dusunup, biraz daha yuklenmeleri beklenebilirdi aslinda maclarina!
Posted: Tue May 16, 2006 11:25 am
by Ismail Gezer
Levent amcanın yeni uygulaması vardı ya hani! Her puan için işte senin yazdığın 78.500 YTL'ye göre hesaplanmış..
83x78.500=6.515.500 YTL Bu sadece puanlara göre alınacak pay tabi.. Tam hatırlamıyorum ama başka kıstaslarda vardı ..
Ozgur Huseyinoglu wrote:Ismail Gezer wrote:Topladığı puanlara göre ilk 3 takımın alacağı para..
1. Galatasaray'ın Geliri: 6.515.500 YTL
2. Fenerbahçe'nin Geliri : 6.358.500 YTL
3. Beşiktaş'ın Geliri : 4.239.000 YTL
Bu bilginin kaynagi nedir? Paralar yayin gelirleri pastasindan herhalde. Kupada basariya indeksli sistem getirmislerdi ama, ligde 3+1 buyukler seklinde "Sampiyonluk Almis" kluplere torpilli sabit yuzdelerle paylasiliyor degil miydi?
Direk puan basi 78.500 YTL (bugunlerin abarmis kurlarindan bile $50K ustunde) gibi bir hesabi var gibi ve hic de fena para degil bence. Son haftalarda, Erciyes, Konya, Manisa, Sivas gibi takimlarin bunu dusunup, biraz daha yuklenmeleri beklenebilirdi aslinda maclarina!
Posted: Tue May 16, 2006 3:25 pm
by Can Baysan
Galatasaraylıları unutulmayacak bir mutlulukla ödüllendiren, Fenerlileri içinden çıkılmaz bir kedere ve travmaya mahkum eden 14 Mayıs gecesinin sonrasında, bizim (GS) dışımızdaki platformlarda neler konuşuluyor, tartışılıyor, planlanıyor diye merak ettiğimden, hem birkaç FB taraftar forumuna göz gezdirdim, hem de TV'lerde çıkan spor programlarını elimden geldiğince kaçırmamaya çaba sarfettim.
Yönetimi olsun, taraftarı olsun; her mecrada aynı hamlık ve sığlıkta can çekişen FB zihniyetinin şampiyonluğu kaybedişi sonrası hezeyanları şu şekilde dillerine vurmuş:
Diğer 17 takım bize karşı birleşti, ittifak oluşturdu, kaybettik...
Haluk Ulusoy TFF'nin başına geçti, bize cephe aldı, hakemleri aleyhimize doldurdu...
Adnan Polat'la Y.Demirören Papermoon'da yemek yediler, vesaire vesaire...
İliklerinde buram buram Galatasaray kompleksi barındıran Kazım Kanat ile zaman zaman "Farklı olayım, sansasyon yaratayım" düşüncesinin girdabına kapılan Ahmet Çakar, dün bir spor programında "Denizli-FB maçının atılan yabancı cisimlerden dolayı tatil edilmesi, Denizli'nin 3-0 hükmen yenilmesi gerekirdi" deyip ortalığı karıştırınca, bir avuç suda fırtına yaratmak için hazırda bekleyen Fenerli kuzucuklar "Hayde Aziz Başkaaann... FİFA'ya başvuuurr..." diye oldukları yerde yırtınıvermeye başlamışlar. Sonuna da eklemişler: "Birşey çıkmaz ama olsun... Maksat adamları (GS camiasını kastediyorlar) rahatsız etmek..."
Daum'la devam edip etmeme konusunda ikiye bölünmüş durumdalar, fakat yazdıklarının/söylediklerinin hepsinin sonu "Hz. Aziz Başkan ne derse emirdir kanundur, o neye karar verirse doğru odur, bize de desteklemek düşer" neticesinde birleşiyor.
FB yönetimi de resmi internet sitesinde bir açıklama yayınlayarak, "dellenen taraftarlar bet sesli korosu"na hızlı bir giriş yaptı.
Özeleştirisini yapmayan; şapkayı önüne alıp, Kayahan'ın "Ben nerde yanlış yaptım"ını teybe koyup şarkı eşliğinde bu sorunun cevabına kafa yormadan; suçlayarak, hedef saptırarak, kamuoyunu aldatarak, kendisi dışındakileri çiğnemeye çalışarak başarıya ulaşacağını sanan F.Bahçe yönetiminin yüzüne, G.Saray'ınki çok güzel bir tokat oldu.
"20:45 şampiyonluğu"
Bunlar bu kafayla zor adam olurlar...
Posted: Tue May 16, 2006 4:06 pm
by Can Baysan
Görevi dönemi süresince en çok Galatasaray şampiyonluğu gören Fenerbahçe Başkanı Aziz Bey'e ithaf olunur...
Posted: Tue May 16, 2006 5:09 pm
by Tuba Girit
Herkesin sampiyonlugu kutlu olsun. Hala inanabilmis degiliz ailece, sabah aksam butun spor programlarini seyredip duruyoruz. Cok guzel cok.
Bu sene sampiyon olursak tura cikicam demistim arkadaslara ve ciktim. Bugune kadar bir tek o da UEFA kupasini aldigimizda cikmistim tura Istanbul'da. Araba ya atladik uc kisi, atkilar, formalar ve sapkalarla. Atlanta'nin sakin pazar ogleden sonrasinda turladik sokaklari. Kirmizi isiklarda durdugumuz anlarda sapkamiz ve atkimiz da yazanlari okuyup anlamaya calisan insanlar disinda kimse fark etmedi bizi ama olsun sessiz sakin de olsa biz gonlumuzce kutladik sampiyonlugumuzu.
Sevgiler
Tuba
Posted: Tue May 16, 2006 10:40 pm
by Ismail Gezer
BANU K. YELKOVAN
16 dakikanın Galatasaray cephesi: O gece bir mucize gördüm...
Kendi maçları sona eren Galatasa-raylılar, ekran karşısında Denizlispor-Fenerbahçe mücadelesini seyrederken ecel terleri döktü.
89. dakikada top orta saha dolaylarındayken, Ali Sami Yen Stadı bugüne kadar gördüğü en büyük gol sevinçlerinden birini yaşadı. Sadece taraftarlar değil, kendi atmadıkları bir golü, ağlayarak, zıplayarak kutlayan futbolcular da bir ilke imza attılar. Maçın bitiş düdüğüyle terli formaları sırtlarındaki futbolcular, yöneticiler, altyapıdan çocuklar, yedekler, herkes basın tribününe doluştu...
Daha pek çok yazar yazılarını göndermemişken 'işlerinin' bir anda yanlarında bitmesi çok acayip bir durumdu tabii; "Pardon Necati, sen kaçıncı dakikada girmiştin oyuna?", "O faulü kim yaptıydı Orhan?" falan diye sormanın mümkün olduğu sürreel dakikalardı bunlar ama o an favori soru "Kaç dakika uzattı?", favori cevap "Neee! 16 dakika mı?!" idi. Bu sayede ilk defa bir maçı faal futbolcu yorumcularla izleme şansı bulduk.
Bir karambol sonrası top Denizli'de kalınca "Beyazda, beyazda..." diye müjdeliyordu birisi, "Top çevirmekle olmaz, topu taca atın..." diye taktik veriyordu bir diğeri, "Yavaş... Yavaş..." diye bağırıyordu öteki. Necati Ateş gözlerini ekrandan ayırmadan saniyede bir "Bitti...", "Bitti...", "Bitti..." diyordu, bir noktada repliğini "Bitir artık!.. Bitir artık!.."a çevirdi...
Hasan Şaş basın tribününe ilk koşanlardan biriydi ama fazla kalmadı. Yürekleri dayanmadığı için olacak Hasan Şaş ve Hakan Şükür sahada dizlerinin üzerine çökmüş, birbirlerine sarılmış gelecek haberi bekliyorlardı. Stat inanılmaz sessizdi, seyirciler arasında bayılanlar, kalp krizi geçirenler olmuş, sonradan duyduk...
Yanımızda birisi maçı radyodan dinliyor, televizyondaki birkaç saniyelik gecikme avantajıyla ekranda Fenerbahçe kaleye orta yaparken "Top Souleymanou'da..." diye iç rahatlatıyordu... Galatasaraylıların hayatlarının en uzun 16 dakikası Selçuk Dereli'nin saatine bakıp, elini havaya kaldırmasıyla son buldu. Ve sonra herkes çıldırdı...
Yazının Tamamı için:
Banu Yelkovan
Posted: Wed May 17, 2006 2:10 am
by Ismail Gezer
Bu sezon Galatasaray'ın içinde bulunduğu ekonomik sıkıntıyı artık sağır sultanlar bile duydu. Biz de genç futbolcuların bu durumdan nasıl etkilendiğini Hasan Kabze'ye sorduk: "Galatasaray gibi bir takımda oynayıp para alamamak kötü bir şey. Çünkü içimizde ev almayı düşünen, arabasını değiştirmek isteyen arkadaşlar vardı. Ancak bu dönemi yine takım kaptanı Hakan, Ergün ve Hasan abilerin desteğiyle kolay atlattık." Genç futbolculara ellerinden geldiğince destek olmaya çalıştıklarını belirten Hakan ise ekonomik sıkıntılarla ilgili şunları söyledi: "Biz sadece ihtiyacı olan genç futbolculara elimizden geldiğince yardımcı olduk. Çünkü neticede biz yıllardır futbol oynuyoruz ve belli bir birikimimiz var. Genç oyuncular da bu ekonomik sıkıntılardan kendilerini çabuk sıyırdılar ve sadece takımın başarısına kafa yordular."
Commentary in English...
Posted: Wed May 17, 2006 5:45 am
by Murat Gökcigdem
Mehmet Ali Birand:
Fenerbahçe lost the championship due to its arrogance
May 16 2006
Turkish Daily News
It constantly said ‘I am the best.’ Later on, people believed it and just assumed they would be taking the championship on their centenary. They became bewildered and lost everything. Mehmet Ali Birand
It is nice for people to be self-confident. However, if self-confidence is transformed into arrogance, it always results in disappointment.
This is exactly what happened to the Fenerbahçe football club.
Those who follow this column should remember me talking about how jealous I was of them. I was jealous of the way they played. I was jealous of their stadium, the matches they won and the goals their scored. I was especially jealous of the way they made their fans happy.
However, in time, Fenerbahçe lost all the qualities that made its opponents envious. Fenerbahçe Chairman Aziz Yildirim may be an exceptional executive and leader, but the way he treated those outside of Fenerbahçe and the way he was perceived resulted in almost all seeing him as an arrogant person. His attitude eventually rubbed off on the team and its players.
The attitude “We are the greatest. How can they do this to us?” was reflected by the players as “Look at these people. They are unashamedly scoring goals against us.”
They became too big for their own good and belittled others.
As they belittled others, their stature in the eyes of others shrunk.
I would like to recommend to my friends among Fenerbahçe supporters to listen to others. Just hear what is being said about you. If you do, you'll agree with me.
A successful soccer club couldn't have been managed any worse. A successful team couldn't have given the championship away so easily.
Galatasaray players wanted the championship:
It wasn't a good year for Galatasaray. The club is in dire financial straits, it had an unimpressive centenary and the bad performances at the beginning of the season had spoiled everyone's mood. Fenerbahçe was far away in the league and the Galatasaray team was just living for the day. Executives were begging for money just to pay the players.
I don't know what happened, but all of a sudden the players started to play with passion. We started to see a few last-minute goals, hard-won matches here and there, and suddenly results improved. They lost, but they never gave up. They did not allow Fenerbahçe to get away.
As the determination against adversity was showing in the faces of Galatasaray players, Fenerbahçe was talking about how great it was.
Theirs was the biggest club, the best team and the biggest stadium.
As they were full of praise for themselves, no one came out and asked why they had achieved nothing in Europe. As they were just giving away the hard-won points in the league in the mindset, “We are already the champions,” no one took the time to warn them.
Maybe they were scared, but they were silent.
They thought Fenerbahçe was a great club and deserved to be champions.
They belittled Besiktas, only to lose the Turkish Cup after being thrashed by them.
They made fun of Galatasaray, only to lose the championship to them.
I hope Fenerbahçe executives and players learn a valuable lesson from all of this and never commit the same mistakes again.
Meanwhile, Galatasaray is a worthy champion. They wanted it more.
Posted: Wed May 17, 2006 8:40 am
by Cengiz Akgun
Ahh Memet ah. Buna Belcikali Memet diyorlar Turkiyede kendini iyi taniyanlar. GS'yi antipatik yapan sahte aristokrat haramzadelerin onde gideninden olmasa gozlerim ya$aracak ayni Turkiye'nin kurtulu$u icin degerli fikirlerini okudugumdaki gibi. Sahte vakurluk konusunu iyi bildiginden FB'ye ayiplami$. Halbuki Aziz bey acin kapilari Hur Pazar olsun dolduralim takimlari yabancilarla diyordu ya. Kendisinin de bu tur Turkiyenin gelecegi icin degerli fikirlerini okuyun diye hem Hurriyet'de hem Milliyette hem de bilmem nerede ko$esi var. Olur da gozden kacar diye herhalde. Demek Turkish Daily News'da boyle dokturuyor. Turkce olarak bu konuyu ele almi$ mi acaba?
Posted: Wed May 17, 2006 10:20 am
by Ismail Gezer
G.Saray'ın yıldız futbolcusu Hasan Şaş, dün Lig TV'de yayınlanan "2'ye 1" programında bomba açıklamalar yaptı
17.05.2006
G.Saray'ın yıldız futbolcusu Hasan Şaş, dün Lig TV'de yayınlanan "2'ye 1" programında bomba açıklamalar yaptı. 10 gün önce F.Bahçe'den transfer teklifi aldığını da söyleyen Hasan şöyle konuştu: "Denizli-F.Bahçe maçının 1-1 olduğunu öğrendiğimde karşılaşmanın 5 dakika kadar uzatılacağını tahmin etmiştim. Atılan konfetilerden falan bizim haberimiz yoktu. Ama 16 dakika uzatıldığını öğrenince F.Bahçe'nin ikinci golünü atacağını düşündüm 'Böyle bir fırsatı tepmezler' dedim. O sırada kalbimin yarısını acıya, diğer yarısını sevince hazırlıyordum. Neyse ki, kalbimin diğer tarafı kazandı. Hayatımda ilk defa bu kadar ağladım. Ama sevinçten.
Ali Sami Yen'deki VManisa maçında bir grup G.Saray taraftarının bana ettiği küfürler sonrası sinirle 'G.Saray benim için bitmiştir' dedim. O gece benim için çok zor geçti. Hakan Şükür ve Necati'nin desteği sayesinde, sabah uyandığımda çocuğum, ailem ve geleceğim için G.Saray'da devam etme kararı aldım, iyi ki de almışım.
4-0'lık F.Bahçe maçı beni çok etkiledi. Maç sonrası bütün arkadaşlarım evlerini aradı, 'Kamp var' diyerek eve gitmedik. Sabaha kadar oturduk, 'Kalan maçlarda ne olur, F.Bahçe, Trabzon maçında puan kaybedermi?' diye konuşarak birbirimize destek olduk.
'Duygusal bağım var'
10 gün önce F.Bahçe'den transfer teklifi aldım ama reddettim. Çünkü ben 8 sene G.Saray'da forma giydim. Türkiye'de bir futbolcunun bu iki takımdan birine geçmesi çok zor. Ben de G.Saray'la aramdaki yoğun duygusal bağdan dolayı bu teklifi geri çevirdim.
F.Bahçe'ye karşı bir antipati var. Nedenini çok iyi biliyorum ama başka bir takım futbolcusu olmamla alakalı olarak bunun nedenini açıklamayı riskli buluyorum.
İnter'in kapısından döndüm. Dünya Kupası'ndan sonra yurt dışına gitme hevesim vardı, çok istekliydim. Ama G.Saray'la süren bir sözleşmem vardı, şartlar bir türlü uyuşmadı ve gidemedim. Emre de şahittir. O zaman hevesim çok kırılmıştı.
Tuncay'ın hindi olayı bizi çok etkilemedi. Fakat üzüntü duyduk. Türkiye'de bu sezon üzüldüğüm en büyük olaylardan bir tanesi de Cordoba olayıdır. Adam Türkiye'den yüreği buruk, kalbi kırık gitti."
Posted: Wed May 17, 2006 9:20 pm
by Can Baysan
G.SARAY'IN ŞAMPİYONLUĞU 600 BİNDEN FAZLA TİRAJ GETİRDİ
17.05.2006 11:28
Gazeteler CimBom'un son dakikada gelen şampiyonluğu ile satış patlaması yaptı. Sabah 55 binlik artışın şerefine pasta kesti, Fanatik 143, Fotomaç 128, Posta 62 bin artış kaydetti. İşte gazetelerin tek tek Aslan bereketi.
P.TESİ NET SATIŞ (Önceki P.tesi'ye göre artış)
FANATİK: 421.302 (143.404)
FOTOMAÇ: 384.919 (128.133)
POSTA: 688.597 (62.296)
AKŞAM: 229.018 (58.381)
SABAH 457.030 (55.894)
HÜRRİYET 514.100 (40.302)
STAR 132.162 (39.033)
TAKVİM 298.515 (38.080)
MİLLİYET 331.595 (14.116)
VATAN 243.357 (12.201)
ZAMAN 588.637 (10.913)
Galatasaray olarak, bu şampiyonlukla birlikte üzerimizdeki ölü toprağını attık.
Adnan Polat'ın taraftar-kulüp-futbolcu-camia birleşmesini yaratan cesur çıkışları, önümüzdeki senelerde FB yönetiminin istediği gibi at oynatamayacağının bir göstergesi.
Herşeye rağmen; Haluk Ulusoy'un TFF'nin başına geçişi, iki yıl boyunca borusu öten FB-Aziz-TFF-MHK-PFDK şer ittifakına karşı müthiş bir darbe vurdu. FB lehine yapılan hakem hatalarında -Ocak ayındaki kongreyle birlikte- gözle görülür bir azalma olduğu hepimizin malumu.
Seneye şampiyonluk mücadelemizde önümüze daha az engel çıkacaktır.
Dediğim gibi: Üstümüze sinen ölü toprağı defedilmiştir, önümüz ardına kadar açıktır.
* * *
16. şampiyonluğumuzun akabinde, GS Store'larda da satış patlaması yaşanıyor, gelen haberlere göre.
Bugün öğlen, Kızılay Soysal İşhanı'ndaki Store'a gittim. İçerde iğne atsan yere düşmüyordu. Pazartesi gününde piyasaya sürülen "Sarıyla kırmızıyla alnımızın akıyla" tişörtleri anında tükenmişti. Raflar nerdeyse bomboştu. Dükkan sahibi, soranlara "Yeni parti tişörtler yarın elimize ulaşacak" müjdesini veriyordu. (İstanbul'daki mağazalarımızda da durum farklı değil. Kaydadeğer bir gelir elde edeceğimizi düşünüyorum.)
İlginç bir manzarayla daha karşılaştım: Soysal İşhanı'ndaki store'un hemen 1,5 metre karşısında "BJK Store" vardır, bilenler bilir. İki dükkan karşı karşıyadır. Kartalların mağazalarından şöyle bir gözucuyla baktım; içerisi sinek avlıyordu, tezgahtar çocuk ise hemen önündeki bizim mağazanın içindeki berekete buruklukla bakarak hazin bir şekilde iç geçiriyordu. Bu görüntü çok komiğime gitti. Kupa şampiyonluklarının anısına çıkarılan "İnandık çocuklar..." tişörtlerine pek rağbet olmadığı belli oluyordu.
Şimdi yapılacak en mantıklı iş; bu sezonun şampiyonluk yolculuğunu maç-maç, an-an içinde barındıran bir DVD hazırlayıp, piyasaya sürüp, bu destansı şampiyonluğun öyküsünü Galatasaraylıların arşivinde ölümsüzleştirmektir. Sayın Sinan Kalpakçıoğlu'na duyurulur...
Posted: Wed May 17, 2006 9:24 pm
by Ismail Gezer
Mecidiyeköydeki Store'da da aynı durum sözkonusu, sürekli birileri girip çıkıyor, bereketlendi
Can Baysan wrote:
* * *
16. şampiyonluğumuzun akabinde, GS Store'larda da satış patlaması yaşanıyor, gelen haberlere göre.
Posted: Thu May 18, 2006 3:15 am
by Ismail Gezer
Bırakıyorum
Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, sürpriz bir çıkışla başkanlığı bırakmaya kesin karar verdiğini açıkladı.
Başkanlık döneminde Fenerbahçe’ye birçok büyük Avrupa kulüplerini bile imrendirecek modern tesisler ve gelir kaynakları kazandıran, böylece, "Dünya Kulübü" olma yolunda çok önemli mesafeler aldıran Başkan Yıldırım sadece HÜRRİYET’e yaptığı açıklamada çok yorulduğunu ve artık nöbet değişikliğinin zamanının geldiğine inandığını söyledi.
Aziz Yıldırım, "Fenerbahçe’ye gönül verenlere üst üste iki kez Süper Lig şampiyonluğu sevinci yaşattık. Üçüncü şampiyonluğu da tesadüfen kaybettik. Bu nedenle üzüntüm büyük, ama başkanlığı bırakmamın nedeni bu değil" dedi.
Başkan şunları söyledi;
"Artık önümüz açık. En zorlu dönemler geride kaldı. Yönetimi devraldığımda 16 milyon dolar olan bütçemiz, 100 milyon dolara ulaştı. Tesisleşmede çok hızlı ve modern atılımlar gerçekleştirdik. Ancak bunlar da yeterli değil. Şimdi Fenerbahçe’ye yepyeni bir vizyon gerekli.
Kulübümüzün bu vizyonla 100’üncü yıla girmesi ve önümüzdeki on yılları hedefleyen çağdaş atılım projeleri geliştirmesi gerekiyor. Ben de üstüme düşeni yaptığıma inanıyor ve bu hedefleri benimseyen yeni bir yönetime zemin hazırlamak için görevi bırakıyorum"
Başkan Aziz Yıldırım, HÜRRİYET’in, "Peki camia bastırır ve aman başkan bizi bırakma derse, kararınızı tekrar gözden geçirir misiniz?" sorusuna ise, "Kesinlikle hayır" yanıtını verdi.
Başarının her zaman alkış almadığını, eleştirilerin, hatta özel hayatını hedefleyen soruların muhatabı olmaktan yorulduğunu söyleyen Aziz Yıldırım şunları ekledi;
"Damadımı, eşimi, çocuklarımı, askerliğimi, nefes alışımı bile didik didik ediyorlar. İlkokul diplomasını nerede aldığınız, iş hayatınızdaki en ufak bir ayrıntı bile soruşturuluyor. Kamera ışıkları önünde ve sürekli patlayan ışıklar altında yaşamak gerçekten çok zor. Üstelik çoğu kez yanlış anlaşılıyorsunuz.
Sizin ağzınızdan çıkmamış bir söz bile, sanki çok net söylenmiş gibi yazılıp, çizilebiliyor... Yanlış anlaşılmalar nedeniyle dostlarınızı kaybediyorsunuz.. Oysa benim mütevazı bir yaşamım var.. O hayatıma geri dönmek istiyorum. Kararımı biraz da bu nedenle verdim..."
Aziz Yıldırım’ın bir basın toplantısıyla bu kararını açıklaması bekleniyor.
HÜRRİYET
Bana uydurma haber gibi geldi! Uydurma değilse bile aziz yıldırımın ayak yapıyor olma ihtimali yüksek! Eh hiç yapmadığı bişey değil! Sağlık sorunlarım var deyip birdenbire iyileşmişti gençliğinde(!)
Gazetelere bakıyorum sürekli fener! Hürriyet, Sabah ve Fotomaçın manşetleri fenerbahçeyle ilgili!
Nobre bjkdaymış! Aurelio GS yolundaymış, Aziz bırakıyormuş, Daum çoktan gitmiş!
Posted: Thu May 18, 2006 8:20 am
by Cengiz Akgun
Allah selamet versin diyecegim ama yine yangin var diye yalanci $aban'i oynuyor olduguna eminim. Degilse hem FB icin hem de Turk futbolu icin iyi bir temizlik olur bu i$ten elini cekmesi.