Feldkamp
Posted: Sun Sep 30, 2007 3:33 am
Aslnda sezon basinda yazmayi dusunmustum ama ilk 4-5 hafta beklemek daha iyi olur diye erteledim.
Once, besmele gibi soyleyeyim; ben Feldkamp'in bu sene takimi calistirmasini destekliyorum. Bu sezon sampiyonluk icin degil, gelecege yapilacak maddi yatirimlar anlaminda da Kalli kesinlikle dogru tercih. Gerets'i cok sevmeme ragmen Kalli'yi daha akilci ve evrensel buluyorum.
Bunadigina falan da beni kimse inandiramaz, bu adam gencliginde de boyleydi, ornekleri cok verildi zaten.
Keza sezon basinda adi gecen Bulent Korkmaz veya Abdullah Avci'nin Kalli'nin yaninda calisabilecegini dusunmemistim. Asagida da yazacagim, Kalli egosu yuksek biri. Abdullah Avci ile calismasini beklemek fazla iyimserlik olurdu, Ahmet Akcan bu anlamda yerinde bir tercihdir.
Bununla birlikte her hoca gibi onun da bir tarzi ve dogmalari var. Bu cercevede Kalli'nin beni endiselendiren yonlerini belirtmek istiyorum. Iyi yonlerini herkes biliyor zaten.
Disiplin Uygulamalari
Cocuk yetistirirken bile pedagoglar basit bir ilke soylerler, disiplin anlik verilen bir ceza olmamali, sureklilik tasimalidir. Ikincisi, her eyleme yaptirim uygulanmamali. Ve tabii yaptirim cezaya uygun ve orantili olmali.
Galatasaray'da 2000 UEFA doneminden bu yana bir disiplin sorunu hep oldu. Sadece idmanlardaki kavgalari kastetmiyorum, takimin penalticisinin olmamasindan, oyuncularin kafalarina gore basinla iliski kurmalarina kadar hersey.
Bunda kazanilan basarilarin futbolculara getirdigi asiri bir ozguven, takim ici gruplasmalar, farkli hocalarin yaklasimlari etkili olmus olabilir.
Mesela Lucescu, oyundan aldigi adamin formayi firlatmasina ses cikarmazdi. Terim de 2.doneminde o kadar cok oyuncu kullandi ki zaten disiplin bir yana takimin nuvesini kimse bulamadi o donem. Yonetim de herhalde maddi krizler sirasinda futbolculari hos tutma taraflisi oldu.
Bunlar her kulupte olabilir, bir yonetim uslubudur der gecersiniz. Ama bu takimin basina, adi ne olursa olsun bir Alman hoca getirdiginizde bazi seylerin degisecegi bellidir. Ve unutulmasin, Alman hocalar yildiz sevmezler.
Nitekim Osieck gelir gelmez Ridvan ve Tanju'yu gonderdiginde FB ayaklanmisti; Lorant da mesela Ortaga'ya tavrini hemen ve net koymustu.
Alman ekolu, kosan ve oyunu kosturan, tek top oynayan adami sever.
Bu durumda sezon icinde farkli kulturel yapilari olan oyunculara karsi Kalli'nin kisa devre yapacagini iyi bir yoneticini kestirmesi beklenirdi, onlemlerin de ona gore alinmasi icap ederdi.
Ornek, Baris Ozbek Kalli ile sorun yasamaz. Alman okulundan yetistigi icin. Servet ve Song da katiyen yasamazlar. Iyi profesyonel olduklari ve kostuklari icin. Lindertoh asla yasamaz. O da malum.
Umit Karan, Hasan Sas, Necati, Arda, Sabri yuzde yuz sorun yasarlar. Bu futbolcularin Kalli ile celiski yasamalari neredeyse tabiat kanunu.
Simdi biraz marksizm gibi olacak ama bu celiskiden yararlanabilirse Galatasaray gelecegini kazanir. Mesela Hasan Sas kafasina duduk yiyerek tek top oynamasini ogrenebilir. Sabri kafasini kaldirirak oynamayi. Vesaire.
Zira futbol bir olcude yetenektir ama yetenegin mekaniklesmesi icin surekli tekrara ihtiyac var. Bir oyuncu orta yaparken, calistigi ve beynine naksedilmis kliselerden yararlanir. O yuzden Daum bile FB'ye gelir gelmez once basit paslasmalari ogretiyordu topcularina.
Burada yoneticilik devreye giriyor. Yoneticilik sadece transfer pesinde kosmak degildir. Cogu yetersiz egitime ama asiri egoya sahip, yasi kucuk, maalesef cogu kitap okumayan 30 adami idare edebilmektir.
Son olaya baktigimizda yonetim rezaleti goruyoruz. Birincisi Adnan Sezgin'in soyledikleri yalan. Bunu da insanlarin anlamamasi mumkun degil. Lincoln'a misafirler gelmisler de gitmemisler. Herhalde tel orgulerden atlayip iceri girdiler.
Kardesim, yoneticin yok mu kampta; Hakan'a veya Lincoln'a soylersin, misafirlerini gonderirler, mesele kapanir. Kulliyen yalan.
Ha eger bu soylenemeyecek bir vaka ise, o zaman 'son anda hafif bir sakatliklari cikti' de, gecistir. Adnan Sezgin'in korkusu o kadar belliydi ki konusmasinda sik sik "ama bu sadece 1 maclik ceza, yarin sabah 11'de antremanda olacaklar" dedi. Utanmasa yemin edecekti.
Muhtemelen kavga oldu, Kalli de faturayi kesti.
Iste burada 1.risk ortaya cikiyor. Hasan Sas'in veya Arda'nin Kalli ile celiski yasamasi yarar saglayabilir ama Lincoln ile gerilim bambaska birsey. Bunun onu mutlaka alinmali ve bu konuda Kalli de sorumluluk altinda oldugunu bilmeli.
Cunku Lincoln teknik anlamda bir takim lideri. Camianin bu sene takimla sagladigi barisin kurucu unsurlarindan biri. Ustelik geldiginden beri sadece topunu oynuyor, ne basinla, ne magazincilerle lacka olmadi. Mac icinde cok kosuyor, Galatasaray'a da cok isteyerek geldi. Ligin ilk 5 haftanin 4'unde onun sayesinde ayakta durduk. Lincoln bu sene Galatasaray'in ekonomik motoru.
Ona yapilacak davranisla, Hasan Sas veya Necati'ye yapilacak davranis ayni olmamali. Yapisini ve yasadigi sorunlari bilerek aldiniz bu adami.
Kalli'de de ne yazik ki bu tur olaylari onlemeyi birakin bizzat yaratan bir ozellik var. O da hir cikmasini seviyor. Disiplini herkesin gozune sokarak uyguluyor. Belki zamaninda Bolic'in, Mustafa Kocabey'in veya 'gelmeden gonderilmesini istedigi' soylenen Kosecki'nin postalanmasi hal ve sarta uygundu ama Feldkamp 90'larda Suat Kaya'yi da Konya'ya gondertmisti. Ayni Suat 1 sene sonra Hollman doneminde geri dondu ve 2. ligde oynadigi donemde bile hep olgun ve yararli bir futbolcu ornegi olarak tarihe gecti.
Diyecegim, Kalli'nin her disiplin uygulamasi kusursuz degil ve bu konuda ben onu olcusuz buluyorum. Kalli konusunda birinci tereddutum bu.
Oyunculari basina hedef gostermesi
Sion macindan sonra Servet'i, Orkun'u acikca hedef gosterdi. Song, Hasan Sas, Arda, Umit Karan da bu demeclerden nasibini aldi.
Bunu cok yapiyor, mesela Orkun gibi hem mevkii hem psikolojisi hassas birini bu kadar sert bir sekilde hedef gostermesini ben yadirgamistim. Bir de ustune 2 mac kaleden kestiginde gercekten endiselendim. Orkun icin degil, zikzak yapildigi icin.
Simdi isler iyi gidiyorken bunlar onemli gozukmeyebilir ama oyuncularin kaybedilen maclardan sonra 'hatalarini gosteriyorum' niyetiyle de olsa teshir edilmesi bu oyuncularin kisisel gelisimlerine buyuk engel bana gore.
Kadro ile Oynamasi
Bazi pozisyonlarla cok oynuyor. Belki de herkese 'yeriniz garanti degil, cok calisin' mesaji vermek istiyor ama bu da bende tedirginlik yaratiyor.
Ornegin kalede ilk haftalarda kimin oynacagini kimse anlayamadi.
Carrusca'yi denedi ve yok etti.
Hasan Sas gonderiliyordu, sonra 11'e girmeye basladi.
Bouzid'i niye aldigini hic anlamadik.
Butun hazirlik maclarinda Serkan oynadi, simdi 87'de bile giremiyor. Simdilik omurga Song, Servet, Linderoth, Lincoln ve Hakan seklinde. Son ikisini de malum nedenle oynatmadi.
Ben TC ligi icin endise tasimiyorum, Rize ile oynarken isterse Oguz Sabankay'i geri cagirsin forvete koysun. Ama UEFA gruplarinda oynayacagimiz her Avrupa takimi ust duzey performans gerektirecek. Kadronun daha stabil olmasi temennim.
Transfer Hatalari
Bayern Munich'le oynayacagimiz bir hayali macta forvette Hakan Sukur ve Umit Karan bende ancak tebessum yaratiyor.
Lincoln'le uyumlu cok iyi bir golcu alamadilar maalesef. Karan her sene 7 mac sakatlanir. Hakan 200 karsi karsiyadan 1 tane atar. Kaldik Nonda'ya.
Bouzid konusunda da Kalli'nin hatali oldugunu dusunuyorum, Tomas gibi istikrarli bir profesyonelin gonderilmesine ne gerek vardi anlamayadim.
Keske sezon basinda Karan'i FB'ye verip Avrupa'dan golcu alabilseydik. Feldkamp'i bu konuda yoneticileri forse etmemekle elestiriyorum.
Ardanin Yeteneklerinin Korelmesi Tehlikesi
Son olarak, Kalli'nin calim atan oyunculari sevmedigini biliyoruz. Bu da zamanla Arda'nin korelmesine neden olacak. Adam gecen oyuncu dunyada yetismiyor, mesele adam gecen oyuncunun devam eden aksiyonunun ne olacagini ona ogretmekte. Hasan Sas bunu ogrenemez, zekasi yetmiyor. 3-4 calimdan sonra 5.yi ariyor.
Arda ise asist konusunda da yetenekli ve istekli. Ama Kalli ona tek top oynama talimati verdiginden beri, futbolu gerileme icinde. Kalli'nin derdi futbolcu kossun, adamina bassin ve topu efektif kullansin.
Elbette. Ama tipki Arda da bu anlayisla en fazla Okan Buruk gibi zamanla adam eksilten bir oyuncudan, pres yapan bir oyuncuya donusecek. Oysa Arda cok yaratici bir oyuncu ve ondan bu yonuyle yararlanmak lazim.
Ne var ki Kalli, egosu cok yuksek biri. Yildiz oyuncuya hic tahammulu yok. 'Sampiyonlugu ben insa ettim' demek istiyor belki. Ama yildiz oyuncu da sokakta bulunmuyor.Messi icin yapilan yatirimlari biliyoruz.
Son olarak, ben Alman sisteminin Galatasaray'in 1984 yilinden beri kurumsal hafizasina islendigini dusunuyorumn ve bu sistem her zaman tutmustur. Kalli'den sonra Hollman'la sampiyon olduk. Sonra Saftig'le cok iyi top oynadik ama Ali Sen'in meshur 'el koymasi' ile 9 puan ondeyken ligi verdik.
Bu sistemden yanayim. Kalli'den de. Ustte belirttiklerim benim kisisel tereddutlerim. Uzun olduysa affola.
Once, besmele gibi soyleyeyim; ben Feldkamp'in bu sene takimi calistirmasini destekliyorum. Bu sezon sampiyonluk icin degil, gelecege yapilacak maddi yatirimlar anlaminda da Kalli kesinlikle dogru tercih. Gerets'i cok sevmeme ragmen Kalli'yi daha akilci ve evrensel buluyorum.
Bunadigina falan da beni kimse inandiramaz, bu adam gencliginde de boyleydi, ornekleri cok verildi zaten.
Keza sezon basinda adi gecen Bulent Korkmaz veya Abdullah Avci'nin Kalli'nin yaninda calisabilecegini dusunmemistim. Asagida da yazacagim, Kalli egosu yuksek biri. Abdullah Avci ile calismasini beklemek fazla iyimserlik olurdu, Ahmet Akcan bu anlamda yerinde bir tercihdir.
Bununla birlikte her hoca gibi onun da bir tarzi ve dogmalari var. Bu cercevede Kalli'nin beni endiselendiren yonlerini belirtmek istiyorum. Iyi yonlerini herkes biliyor zaten.
Disiplin Uygulamalari
Cocuk yetistirirken bile pedagoglar basit bir ilke soylerler, disiplin anlik verilen bir ceza olmamali, sureklilik tasimalidir. Ikincisi, her eyleme yaptirim uygulanmamali. Ve tabii yaptirim cezaya uygun ve orantili olmali.
Galatasaray'da 2000 UEFA doneminden bu yana bir disiplin sorunu hep oldu. Sadece idmanlardaki kavgalari kastetmiyorum, takimin penalticisinin olmamasindan, oyuncularin kafalarina gore basinla iliski kurmalarina kadar hersey.
Bunda kazanilan basarilarin futbolculara getirdigi asiri bir ozguven, takim ici gruplasmalar, farkli hocalarin yaklasimlari etkili olmus olabilir.
Mesela Lucescu, oyundan aldigi adamin formayi firlatmasina ses cikarmazdi. Terim de 2.doneminde o kadar cok oyuncu kullandi ki zaten disiplin bir yana takimin nuvesini kimse bulamadi o donem. Yonetim de herhalde maddi krizler sirasinda futbolculari hos tutma taraflisi oldu.
Bunlar her kulupte olabilir, bir yonetim uslubudur der gecersiniz. Ama bu takimin basina, adi ne olursa olsun bir Alman hoca getirdiginizde bazi seylerin degisecegi bellidir. Ve unutulmasin, Alman hocalar yildiz sevmezler.
Nitekim Osieck gelir gelmez Ridvan ve Tanju'yu gonderdiginde FB ayaklanmisti; Lorant da mesela Ortaga'ya tavrini hemen ve net koymustu.
Alman ekolu, kosan ve oyunu kosturan, tek top oynayan adami sever.
Bu durumda sezon icinde farkli kulturel yapilari olan oyunculara karsi Kalli'nin kisa devre yapacagini iyi bir yoneticini kestirmesi beklenirdi, onlemlerin de ona gore alinmasi icap ederdi.
Ornek, Baris Ozbek Kalli ile sorun yasamaz. Alman okulundan yetistigi icin. Servet ve Song da katiyen yasamazlar. Iyi profesyonel olduklari ve kostuklari icin. Lindertoh asla yasamaz. O da malum.
Umit Karan, Hasan Sas, Necati, Arda, Sabri yuzde yuz sorun yasarlar. Bu futbolcularin Kalli ile celiski yasamalari neredeyse tabiat kanunu.
Simdi biraz marksizm gibi olacak ama bu celiskiden yararlanabilirse Galatasaray gelecegini kazanir. Mesela Hasan Sas kafasina duduk yiyerek tek top oynamasini ogrenebilir. Sabri kafasini kaldirirak oynamayi. Vesaire.
Zira futbol bir olcude yetenektir ama yetenegin mekaniklesmesi icin surekli tekrara ihtiyac var. Bir oyuncu orta yaparken, calistigi ve beynine naksedilmis kliselerden yararlanir. O yuzden Daum bile FB'ye gelir gelmez once basit paslasmalari ogretiyordu topcularina.
Burada yoneticilik devreye giriyor. Yoneticilik sadece transfer pesinde kosmak degildir. Cogu yetersiz egitime ama asiri egoya sahip, yasi kucuk, maalesef cogu kitap okumayan 30 adami idare edebilmektir.
Son olaya baktigimizda yonetim rezaleti goruyoruz. Birincisi Adnan Sezgin'in soyledikleri yalan. Bunu da insanlarin anlamamasi mumkun degil. Lincoln'a misafirler gelmisler de gitmemisler. Herhalde tel orgulerden atlayip iceri girdiler.
Kardesim, yoneticin yok mu kampta; Hakan'a veya Lincoln'a soylersin, misafirlerini gonderirler, mesele kapanir. Kulliyen yalan.
Ha eger bu soylenemeyecek bir vaka ise, o zaman 'son anda hafif bir sakatliklari cikti' de, gecistir. Adnan Sezgin'in korkusu o kadar belliydi ki konusmasinda sik sik "ama bu sadece 1 maclik ceza, yarin sabah 11'de antremanda olacaklar" dedi. Utanmasa yemin edecekti.
Muhtemelen kavga oldu, Kalli de faturayi kesti.
Iste burada 1.risk ortaya cikiyor. Hasan Sas'in veya Arda'nin Kalli ile celiski yasamasi yarar saglayabilir ama Lincoln ile gerilim bambaska birsey. Bunun onu mutlaka alinmali ve bu konuda Kalli de sorumluluk altinda oldugunu bilmeli.
Cunku Lincoln teknik anlamda bir takim lideri. Camianin bu sene takimla sagladigi barisin kurucu unsurlarindan biri. Ustelik geldiginden beri sadece topunu oynuyor, ne basinla, ne magazincilerle lacka olmadi. Mac icinde cok kosuyor, Galatasaray'a da cok isteyerek geldi. Ligin ilk 5 haftanin 4'unde onun sayesinde ayakta durduk. Lincoln bu sene Galatasaray'in ekonomik motoru.
Ona yapilacak davranisla, Hasan Sas veya Necati'ye yapilacak davranis ayni olmamali. Yapisini ve yasadigi sorunlari bilerek aldiniz bu adami.
Kalli'de de ne yazik ki bu tur olaylari onlemeyi birakin bizzat yaratan bir ozellik var. O da hir cikmasini seviyor. Disiplini herkesin gozune sokarak uyguluyor. Belki zamaninda Bolic'in, Mustafa Kocabey'in veya 'gelmeden gonderilmesini istedigi' soylenen Kosecki'nin postalanmasi hal ve sarta uygundu ama Feldkamp 90'larda Suat Kaya'yi da Konya'ya gondertmisti. Ayni Suat 1 sene sonra Hollman doneminde geri dondu ve 2. ligde oynadigi donemde bile hep olgun ve yararli bir futbolcu ornegi olarak tarihe gecti.
Diyecegim, Kalli'nin her disiplin uygulamasi kusursuz degil ve bu konuda ben onu olcusuz buluyorum. Kalli konusunda birinci tereddutum bu.
Oyunculari basina hedef gostermesi
Sion macindan sonra Servet'i, Orkun'u acikca hedef gosterdi. Song, Hasan Sas, Arda, Umit Karan da bu demeclerden nasibini aldi.
Bunu cok yapiyor, mesela Orkun gibi hem mevkii hem psikolojisi hassas birini bu kadar sert bir sekilde hedef gostermesini ben yadirgamistim. Bir de ustune 2 mac kaleden kestiginde gercekten endiselendim. Orkun icin degil, zikzak yapildigi icin.
Simdi isler iyi gidiyorken bunlar onemli gozukmeyebilir ama oyuncularin kaybedilen maclardan sonra 'hatalarini gosteriyorum' niyetiyle de olsa teshir edilmesi bu oyuncularin kisisel gelisimlerine buyuk engel bana gore.
Kadro ile Oynamasi
Bazi pozisyonlarla cok oynuyor. Belki de herkese 'yeriniz garanti degil, cok calisin' mesaji vermek istiyor ama bu da bende tedirginlik yaratiyor.
Ornegin kalede ilk haftalarda kimin oynacagini kimse anlayamadi.
Carrusca'yi denedi ve yok etti.
Hasan Sas gonderiliyordu, sonra 11'e girmeye basladi.
Bouzid'i niye aldigini hic anlamadik.
Butun hazirlik maclarinda Serkan oynadi, simdi 87'de bile giremiyor. Simdilik omurga Song, Servet, Linderoth, Lincoln ve Hakan seklinde. Son ikisini de malum nedenle oynatmadi.
Ben TC ligi icin endise tasimiyorum, Rize ile oynarken isterse Oguz Sabankay'i geri cagirsin forvete koysun. Ama UEFA gruplarinda oynayacagimiz her Avrupa takimi ust duzey performans gerektirecek. Kadronun daha stabil olmasi temennim.
Transfer Hatalari
Bayern Munich'le oynayacagimiz bir hayali macta forvette Hakan Sukur ve Umit Karan bende ancak tebessum yaratiyor.
Lincoln'le uyumlu cok iyi bir golcu alamadilar maalesef. Karan her sene 7 mac sakatlanir. Hakan 200 karsi karsiyadan 1 tane atar. Kaldik Nonda'ya.
Bouzid konusunda da Kalli'nin hatali oldugunu dusunuyorum, Tomas gibi istikrarli bir profesyonelin gonderilmesine ne gerek vardi anlamayadim.
Keske sezon basinda Karan'i FB'ye verip Avrupa'dan golcu alabilseydik. Feldkamp'i bu konuda yoneticileri forse etmemekle elestiriyorum.
Ardanin Yeteneklerinin Korelmesi Tehlikesi
Son olarak, Kalli'nin calim atan oyunculari sevmedigini biliyoruz. Bu da zamanla Arda'nin korelmesine neden olacak. Adam gecen oyuncu dunyada yetismiyor, mesele adam gecen oyuncunun devam eden aksiyonunun ne olacagini ona ogretmekte. Hasan Sas bunu ogrenemez, zekasi yetmiyor. 3-4 calimdan sonra 5.yi ariyor.
Arda ise asist konusunda da yetenekli ve istekli. Ama Kalli ona tek top oynama talimati verdiginden beri, futbolu gerileme icinde. Kalli'nin derdi futbolcu kossun, adamina bassin ve topu efektif kullansin.
Elbette. Ama tipki Arda da bu anlayisla en fazla Okan Buruk gibi zamanla adam eksilten bir oyuncudan, pres yapan bir oyuncuya donusecek. Oysa Arda cok yaratici bir oyuncu ve ondan bu yonuyle yararlanmak lazim.
Ne var ki Kalli, egosu cok yuksek biri. Yildiz oyuncuya hic tahammulu yok. 'Sampiyonlugu ben insa ettim' demek istiyor belki. Ama yildiz oyuncu da sokakta bulunmuyor.Messi icin yapilan yatirimlari biliyoruz.
Son olarak, ben Alman sisteminin Galatasaray'in 1984 yilinden beri kurumsal hafizasina islendigini dusunuyorumn ve bu sistem her zaman tutmustur. Kalli'den sonra Hollman'la sampiyon olduk. Sonra Saftig'le cok iyi top oynadik ama Ali Sen'in meshur 'el koymasi' ile 9 puan ondeyken ligi verdik.
Bu sistemden yanayim. Kalli'den de. Ustte belirttiklerim benim kisisel tereddutlerim. Uzun olduysa affola.