Gecen gun google'da bir sey ariyordum. Adamim Tugrul Yenidogan (eski tekerlekci) cikti karsima. Simdi o da arastirma filan yapar olmus. Buyuk adam oldu artik TV'cu o da.
FB'nin cakma tarihi hakkinda birseyler karalamis. Madem yeri geldi gittim yine buldum. Izlemek isteyen izlesin. Komik yerleri bulup cikarmis.
http://video.google.com/videoplay?docid ... 2325272989#
metin özülkü ve ercan saatçi
Moderator: Staff
-
- Moderator
- Posts: 13009
- Joined: Tue Oct 22, 2002 7:47 am
- Location: New Jersey /USA
Re: metin özülkü ve ercan saatçi
Cengiz Akgun
"Asrın, yeni bir umdesi var, hak kapanındır
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Geçmez ele bir paye kavuk sallamayınca
Kürsi-i liyakat pezevenk, puşt olanındır.”
N. Tevfik 1940.
"Asrın, yeni bir umdesi var, hak kapanındır
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Geçmez ele bir paye kavuk sallamayınca
Kürsi-i liyakat pezevenk, puşt olanındır.”
N. Tevfik 1940.
-
- Staff Member
- Posts: 1271
- Joined: Thu Nov 07, 2002 4:25 pm
- Location: Washington, DC USA
Re: metin özülkü ve ercan saatçi
Bu Tugrul sizin bir zamanlar mos mor ettiginiz "senden nefret ediyorum"diye bagirip cagiran koftehor degil mi?
Re: metin özülkü ve ercan saatçi
Şerefsiz futbol basını başlığının içeriği buraya kaydı anlaşılan...
Meriç Tunca'nın yazdığı yazıyı yazsa yazsa bir ortaokul bebesi veya o eğitim seviyesindeki bir yetişkin yazar.40'lı yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim bu şahsın nasıl böyle bir akıl sapmasına uğradığı da hayret birşey.
Laflara bak :
-Zaten tartışma götürmez bir gerçek var;
Dünya yüzünde ne kadar başarılı olan bir Türk varsa, ne kadar isminden söz ettiren bir Türk varsa, onun gönül verdiği takım mutlaka Fenerbahçe'dir..
fb camiasının genel olarak böyle bir hastalığı var.Taraftarından yönetimine öyle bir hayal aleminde yaşıyorlar ve bunlara kendilerini inandırıyorlar ki,
kendilerince rekorlar yaratıyor,Atatürk'ü fenerli yapıyor,Cumhuriyet kuruyorlar !!!
Tam bir psikolojik vaka hepsi,antu.com,ercan saatçi,meriç tunca,rıdvan,selçuk yula vs vs inanılmazlar hakkaten.İlgiyle izliyorum...
Meriç Tunca'nın yazdığı yazıyı yazsa yazsa bir ortaokul bebesi veya o eğitim seviyesindeki bir yetişkin yazar.40'lı yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim bu şahsın nasıl böyle bir akıl sapmasına uğradığı da hayret birşey.
Laflara bak :
-Zaten tartışma götürmez bir gerçek var;
Dünya yüzünde ne kadar başarılı olan bir Türk varsa, ne kadar isminden söz ettiren bir Türk varsa, onun gönül verdiği takım mutlaka Fenerbahçe'dir..
fb camiasının genel olarak böyle bir hastalığı var.Taraftarından yönetimine öyle bir hayal aleminde yaşıyorlar ve bunlara kendilerini inandırıyorlar ki,
kendilerince rekorlar yaratıyor,Atatürk'ü fenerli yapıyor,Cumhuriyet kuruyorlar !!!
Tam bir psikolojik vaka hepsi,antu.com,ercan saatçi,meriç tunca,rıdvan,selçuk yula vs vs inanılmazlar hakkaten.İlgiyle izliyorum...
-
- Posts: 1734
- Joined: Mon Jan 10, 2005 9:02 pm
Re: metin özülkü ve ercan saatçi
Meric Tunca'nin yazisindan bahsedecektim Burak arkadasimiz benden önce davranmis. Bu yazinin elbette kaale alinacak yani yok. Benim akil tutulmasi dedigim olay bu adamin yazisinin Turk basinin en taninmis gazetelerinden birinde böylesine yer bulmasi. Acinacak olan, ve aklin tasavvur bile edemeyecegi sey bu. Isvec'te bir laf var 'det hänger ihop' diye. Yani bu adamin yazisinin orda yayinlanmasi ile Candar'dan HCemal'e bu adamlarin hemen her konuda ahkam kesmesi, hic okumayan dusunmeyen sorgulamayan bir ulusun (ne gariptir ki herkes en baba Ataturk'cu veya demokrat, liberal kesilir sonra) hemen her konuda ahkam kesmesi, kesin konusmasi, farkli konusana en agir hakaretlerle saldirmasi, sivri dilli olanin populer ve makbul olmasi su anda bulundugumuz hemen her alanda acmazin faktörleri degilmidir ?(bir tartismada amac karsindakini bastirmakmidir, bundan kim ne kazanir, amac o tartismanin konusu ile alakali verileri, aklimizi kullanarak saglam argumanlar esliginde bunu karsimizdakilerle paylasmaktir bundan herkes kazanir, oysa bastirma amacli sivri dilli bir yazida 'ulen ne guzel agzinin payini verdin be' ego tatmini disinda kimsenin kazandigi birsey yoktur). Maalesef spordan diger alanlara bu kisir döngude kalmamizin en buyuk nedenlerinden birisi bu ve bu böyle gelmis böyle gidiyor. Normalde cöpe atilacak bir yazi Turk basininin önemli gazetelerinden birinde yer buluyor. Bu adam kendi yazdiklarina inaniyor mu yoksa insanlari aklinca sacmaliklari ile kizdirmak icin mi yaziyor bilemem. Her ikisinde de yeri basin degil. Turk basini bu isimlerle dolu, Turkiye bu insanlarla dolu. Hemen her alanda mucadele edilmesi gereken bu dogmatik irrasyonel, cehaletle butunlesmis bu zihniyettir. Bu Cengiz Cadar'a falan da kizamiyorum resmen aciyorum cidden aciyorum kendisi adina. Insanlar kendilerini rezil ediyorlar. Diger bir deyisle maymuna dönmus vaziyetteler.
Konu dagildi ama gecen hafta sonu Istanbul''da idim, is yerinden de bir yakin arkadasimi alip gezdirdim. Istanbul'u cok merak ediyordu. Kitapcidan Soner Yalcin'in son kitabini aldim. Soner Yalcin kitapta bizim lisede de felsefe ögretmenligi yapmis Nurettin Topcu isimli bir cagdas dervisten bahsediyordu. Cok ilgimi cekti, butun derdi ahlak olan ve erdemli yasamanin ustune kafa yoran bir ahlak kuramcisi olan Topcu Paris Sorbonne'de 'Isyan Ahlaki' diye de bir doktora tezi yazmis. Her ne kadar farkli sekillerde konuya baksak da (ben din yörungesinden bakmak yerine salt akil egzersizi ile bakilmasini tercih edenlerdenim) yazdiklari cok ilgimi cekti. Kitabin 10-12. sayfalarina mutlak bakin derim. Böyle insanlarin basimin ustunde yeri var. Hemen her alanda ihtiyac duyulan insanlar bu tur insanlar ama onlar zaten ortalikta fazla gözukmuyorlar. Ortalik o kanal benim bu kanal senin gezen, hemen her konuda ahkam kesen, liberalligi dilinden dusurmeyen ama bunun ne anlama geldiginden bile habersiz, agzindan zehir akitan ama dusun hayatina hicbir katkisi olmayan saklabanlara kalmis durumda. Aci olan bu.
Konu dagildi ama gecen hafta sonu Istanbul''da idim, is yerinden de bir yakin arkadasimi alip gezdirdim. Istanbul'u cok merak ediyordu. Kitapcidan Soner Yalcin'in son kitabini aldim. Soner Yalcin kitapta bizim lisede de felsefe ögretmenligi yapmis Nurettin Topcu isimli bir cagdas dervisten bahsediyordu. Cok ilgimi cekti, butun derdi ahlak olan ve erdemli yasamanin ustune kafa yoran bir ahlak kuramcisi olan Topcu Paris Sorbonne'de 'Isyan Ahlaki' diye de bir doktora tezi yazmis. Her ne kadar farkli sekillerde konuya baksak da (ben din yörungesinden bakmak yerine salt akil egzersizi ile bakilmasini tercih edenlerdenim) yazdiklari cok ilgimi cekti. Kitabin 10-12. sayfalarina mutlak bakin derim. Böyle insanlarin basimin ustunde yeri var. Hemen her alanda ihtiyac duyulan insanlar bu tur insanlar ama onlar zaten ortalikta fazla gözukmuyorlar. Ortalik o kanal benim bu kanal senin gezen, hemen her konuda ahkam kesen, liberalligi dilinden dusurmeyen ama bunun ne anlama geldiginden bile habersiz, agzindan zehir akitan ama dusun hayatina hicbir katkisi olmayan saklabanlara kalmis durumda. Aci olan bu.
“You have power over your mind - not outside events. Realize this, and you will find strength.”
― Marcus Aurelius, Meditations
― Marcus Aurelius, Meditations
Re: metin özülkü ve ercan saatçi
Bakın Karl Jaspers ne diyor: ‘’Üniversite’nin anlamı; gerçekliğin bütün ulaşılabilir kapsamı ile araştırılması ve öğretilmesidir. Üniversite araştırma ile öğretimi birleştirir. Öğrenciye hazır bir bilgi stoku verilmez. Tersine, araştırmacılar gençlerin gerçeğin aranmasına katkıda bulunmasını ister ve buna izin verirler. Öte yandan öğretim görevi de araştırmayı kanatlandırır. ‘’
4 veya 5 yıl kadar önce Yeni Aktüel dergisinde yazarken Mehmet Ali Kılıçbay’ın daraçı isimli bir köşesi vardı. O dönem bazı yazılarını kesip saklamıştım hatta. Onlardan birinde üstte verdiğim aforizma ile de son derece örtüşen bir tesbitinde Kılıçbay; Türkiye’de gerçek anlamda üniversite diyebileceğimiz okul sayısının bir haydi bilemedin iki elin parmaklarını geçmeyeceğini söylemişti. Belki biraz haksızlık etmiş olabilir ama genel olarak ifade etmek istediği şeyi son derece iyi anlıyorum ve katılıyorum. Buna rağmen, Üniversitelerden yetişen bir kısım gerçekten parlak zekâya sahip, tabir-i caizse leb demeden leblebiyi kapan cin gibi öğrencilerin çıktığını görüyoruz. Gerçekten belli bir birikime sahip, ortalamanın çok üzerinde olan insanlar bunlar. Bu, her bir köşeyi zaptetmiş dallamaları da sulu götürüp susuz getirirler. Ancak mevcut toplumsal koşullar, egemen ideolojilerin uyguladığı zımni tahakküm ve sosyal çevre baskısı karşısında bu insanlar da kendi özbenliklerini kaybetmek durumunda kalıp sürüye ayak uyduruyorlar. Sözünü ettiğim baskı’dan kastım şu: herkesin futbol muhabbeti, gs-bjk-fener derbisini konuştuğu, televizyonda dünyanın en gereksiz ve zaman kaybından başka getirisi olmayan salak dizilerini(edebiyatımızın en güzide eserlerini dizi yapmak suretiyle bence onların da ırzına geçtiler) izlediği bir ortamda bir süre sonra istemeden sende bunlara ayak uydurmak zorunda kalırsın. Atıyorum piyasadaki Türkçe popüler müziği dinlemez de caz dinlersen sana mal bulmuş mağribi gibi bakarlar. Bakıyorlar yani. Her gün bir parça bir şeyler kaparım diye kitap okuyup da işte o üstte kendi ideolojisini okuyanın beynine beynine empoze etmeye çalışan gazetelere göz atmazsan ilgisiz derler. Bir arkadaşım çok yerinde bir ifadeyle şöyle demişti: hep cumhuriyet okuyarak olmaz abi, zaman da okumalısın ki farklılıkları, diğer bakış açılarını görebilesin. Ali Nesin geçenlerde İz tv’de izlediğim kendini ve vakfı anlatan belgeselin bir bölümünde şöyle dedi: eğitim sisteminin amacı sorunları çözmek olmamalı. İnsanı sorgulamaya itmeli. Ben sınıfta bir soru sorduğumda yanıtı bulmak için başını öne eğmiş düşünen öğrenciyi seviyorum ve arıyorum dedi.
Bunca lakırdıdan sonra gelelim şiddetli bir psikoz yaşayan bu Fenerbahçeli yazar kardeşimize. Satın alınmış kalemşörlerden başka bazıları da bunlar gibi gerçekten ne dediğinin farkında olamayacak kadar psikotik rahatsızlara sahip. Başka izahı olduğunu düşünmek zor. Ama ben kararımı verdim, asker dönüşü sosyoloji doktorası yapıp tezimi Fenerbahçeliler üzerine yazıcam.
4 veya 5 yıl kadar önce Yeni Aktüel dergisinde yazarken Mehmet Ali Kılıçbay’ın daraçı isimli bir köşesi vardı. O dönem bazı yazılarını kesip saklamıştım hatta. Onlardan birinde üstte verdiğim aforizma ile de son derece örtüşen bir tesbitinde Kılıçbay; Türkiye’de gerçek anlamda üniversite diyebileceğimiz okul sayısının bir haydi bilemedin iki elin parmaklarını geçmeyeceğini söylemişti. Belki biraz haksızlık etmiş olabilir ama genel olarak ifade etmek istediği şeyi son derece iyi anlıyorum ve katılıyorum. Buna rağmen, Üniversitelerden yetişen bir kısım gerçekten parlak zekâya sahip, tabir-i caizse leb demeden leblebiyi kapan cin gibi öğrencilerin çıktığını görüyoruz. Gerçekten belli bir birikime sahip, ortalamanın çok üzerinde olan insanlar bunlar. Bu, her bir köşeyi zaptetmiş dallamaları da sulu götürüp susuz getirirler. Ancak mevcut toplumsal koşullar, egemen ideolojilerin uyguladığı zımni tahakküm ve sosyal çevre baskısı karşısında bu insanlar da kendi özbenliklerini kaybetmek durumunda kalıp sürüye ayak uyduruyorlar. Sözünü ettiğim baskı’dan kastım şu: herkesin futbol muhabbeti, gs-bjk-fener derbisini konuştuğu, televizyonda dünyanın en gereksiz ve zaman kaybından başka getirisi olmayan salak dizilerini(edebiyatımızın en güzide eserlerini dizi yapmak suretiyle bence onların da ırzına geçtiler) izlediği bir ortamda bir süre sonra istemeden sende bunlara ayak uydurmak zorunda kalırsın. Atıyorum piyasadaki Türkçe popüler müziği dinlemez de caz dinlersen sana mal bulmuş mağribi gibi bakarlar. Bakıyorlar yani. Her gün bir parça bir şeyler kaparım diye kitap okuyup da işte o üstte kendi ideolojisini okuyanın beynine beynine empoze etmeye çalışan gazetelere göz atmazsan ilgisiz derler. Bir arkadaşım çok yerinde bir ifadeyle şöyle demişti: hep cumhuriyet okuyarak olmaz abi, zaman da okumalısın ki farklılıkları, diğer bakış açılarını görebilesin. Ali Nesin geçenlerde İz tv’de izlediğim kendini ve vakfı anlatan belgeselin bir bölümünde şöyle dedi: eğitim sisteminin amacı sorunları çözmek olmamalı. İnsanı sorgulamaya itmeli. Ben sınıfta bir soru sorduğumda yanıtı bulmak için başını öne eğmiş düşünen öğrenciyi seviyorum ve arıyorum dedi.
Bunca lakırdıdan sonra gelelim şiddetli bir psikoz yaşayan bu Fenerbahçeli yazar kardeşimize. Satın alınmış kalemşörlerden başka bazıları da bunlar gibi gerçekten ne dediğinin farkında olamayacak kadar psikotik rahatsızlara sahip. Başka izahı olduğunu düşünmek zor. Ama ben kararımı verdim, asker dönüşü sosyoloji doktorası yapıp tezimi Fenerbahçeliler üzerine yazıcam.
-
- Moderator
- Posts: 13009
- Joined: Tue Oct 22, 2002 7:47 am
- Location: New Jersey /USA
Re: metin özülkü ve ercan saatçi
Evet. O zaman webkargalarinin basi ve kilavuzu idi.Murat Gökcigdem wrote:Bu Tugrul sizin bir zamanlar mos mor ettiginiz "senden nefret ediyorum"diye bagirip cagiran koftehor degil mi?
Cengiz Akgun
"Asrın, yeni bir umdesi var, hak kapanındır
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Geçmez ele bir paye kavuk sallamayınca
Kürsi-i liyakat pezevenk, puşt olanındır.”
N. Tevfik 1940.
"Asrın, yeni bir umdesi var, hak kapanındır
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Geçmez ele bir paye kavuk sallamayınca
Kürsi-i liyakat pezevenk, puşt olanındır.”
N. Tevfik 1940.