Page 8 of 11

Posted: Tue Aug 12, 2008 11:18 am
by Fatih Mutlu
Murat Kara wrote: Bu bana Turkiye'de tatilde iken sakatlandigimda yasadiklarimi hatirlatti. Turkiye'de fizyoterapist olan ayni zamanda bir tip doktoru. Avrupa'da bu boyle degil. Ayirmislar ikisini birbirinden. Fizyoterapist tip doktoru degil. Mesela bir ultrasonu fizyoterapiste gosteremiyorsun. Birsey anlamiyor. Kanimca bunun yan etkileri cok onemli.
turkiye'de de birbirinden ayri. fizyoterapi diye ayri bir bolum var.

Posted: Tue Aug 12, 2008 11:22 am
by Murat Kara
Fatih Mutlu wrote:
Murat Kara wrote: Bu bana Turkiye'de tatilde iken sakatlandigimda yasadiklarimi hatirlatti. Turkiye'de fizyoterapist olan ayni zamanda bir tip doktoru. Avrupa'da bu boyle degil. Ayirmislar ikisini birbirinden. Fizyoterapist tip doktoru degil. Mesela bir ultrasonu fizyoterapiste gosteremiyorsun. Birsey anlamiyor. Kanimca bunun yan etkileri cok onemli.
turkiye'de de birbirinden ayri. fizyoterapi diye ayri bir bolum var.
Ayri bolum var ama o bolumdeki fizyoterapist ayni zamanda tip doktoru.

Posted: Tue Aug 12, 2008 11:34 am
by Fatih Mutlu
Murat Kara wrote:
Fatih Mutlu wrote:
Murat Kara wrote: Bu bana Turkiye'de tatilde iken sakatlandigimda yasadiklarimi hatirlatti. Turkiye'de fizyoterapist olan ayni zamanda bir tip doktoru. Avrupa'da bu boyle degil. Ayirmislar ikisini birbirinden. Fizyoterapist tip doktoru degil. Mesela bir ultrasonu fizyoterapiste gosteremiyorsun. Birsey anlamiyor. Kanimca bunun yan etkileri cok onemli.
turkiye'de de birbirinden ayri. fizyoterapi diye ayri bir bolum var.
Ayri bolum var ama o bolumdeki fizyoterapist ayni zamanda tip doktoru.
uzatmak istemiyorum ama :D ayrica fizyoterapist de var :) tipta bildigim kadariyla fizyoterapi diye bir uzmanlik dali yok.

Posted: Tue Aug 12, 2008 1:20 pm
by Murat Kara
Fatih Mutlu wrote:
Murat Kara wrote:
Fatih Mutlu wrote: turkiye'de de birbirinden ayri. fizyoterapi diye ayri bir bolum var.
Ayri bolum var ama o bolumdeki fizyoterapist ayni zamanda tip doktoru.
uzatmak istemiyorum ama :D ayrica fizyoterapist de var :) tipta bildigim kadariyla fizyoterapi diye bir uzmanlik dali yok.
Hmm! Kazik yemisim demek ki :)

Posted: Mon Aug 18, 2008 1:42 pm
by Mehmet Sönmez
KEWELL son yılların en iyi transferi olarak dünkü maçta kanıtladı kendini...Eğer sakatlanmazsa bu sene takıma çok büyük katkılar sağlayacağı dün oynadığı futbolla ispatlamış oldu...

Karakter olarak da GS yımıza gerçekten kısa sürede uyum sağlayan oyuncu, takım arkadaşları tarafından benimsenmiş bir oyuncu olduğunu dün antreman sırasında ve maçtan sonra onlarla kenetlenişini görmüş olduk...

Umarız başladığı gibi devam eder ve bizlere daha nice sevinçlere boğar...

Posted: Sun Sep 07, 2008 5:25 am
by Murat Gökcigdem
Kewell Turkiye, insani Istanbul ve Galatasaray hakkinda cok guzel http://www.smh.com.au/news/football/har ... 90906.html demecler vermis.

Insanin hosuna gidiyor boyle yazilar okuyunca :wink:

Posted: Sun Sep 07, 2008 8:13 am
by Murat Kara
Murat Gokcigdem wrote:Kewell Turkiye, insani Istanbul ve Galatasaray hakkinda cok guzel http://www.smh.com.au/news/football/har ... 90906.html demecler vermis.

Insanin hosuna gidiyor boyle yazilar okuyunca :wink:
Turkiye'ye giden Avustralya'lilar tekrar tekrar gitme aliskanligi ediniyorlar. Cok seviyorlar insana yakin kulturu. Aslinda temelde koylu bir millet ve o nedenle bir yakinlik oldugunu dusunuyorum. Mesela bir Ingiliz veya Hollandali (sehirli milletten olanlar) Turkiye'yi ucuz diye 'mantikli' sebeplerden dolayi seciyorlar. Aussie'ler daha duygusal ve surekli ogrenmeyi ve yeni seyler gormeyi cok seviyorlar. Bu da onlari sevecen yapiyor.

Kewell'in samimiyetinden o nedenle suphe etmiyorum ben.

Posted: Sun Sep 07, 2008 9:42 am
by Murat Fahrioglu
Dun Avusturalya'nin Hollanda'yi deplasmanda 2-1 yendigi macta Kewell takiminin ilk golunu penaltidan atti.

Posted: Tue Sep 09, 2008 5:34 am
by Ozgur Huseyinoglu
Murat Gokcigdem wrote:Kewell Turkiye, insani Istanbul ve Galatasaray hakkinda cok guzel http://www.smh.com.au/news/football/har ... 90906.html demecler vermis.

Insanin hosuna gidiyor boyle yazilar okuyunca :wink:
Murat Agabey,

Senin gectigin bu haberi resmi site de kisaltarak cevirip eklemis. Orjinalinde surasi koparmisti beni:
Kewell's enthusiasm for his new home on the Bosphorus seems so strong it would be no surprise if it was revealed the Turkish government had signed the Australian to a tourism sponsorship deal.

"Istanbul is a wonderful city," Kewell said. "The people are fantastic. The club is fantastic. Everything that you need is here. The food is great. The club looks after me. Driving a car is a little bit crazy but I quite enjoy a challenge.
Adam Istanbul'daki trafik ve araba kullanma kesmekesini bile bu sekilde ifade etmis ya, yukarda dedikleri cuk diye oturuyor yerine, oyuncumuza turizm elcisi olarak bakanlik ek maas baglasa yeridir yani! Ben vatandas olarak, Istanbul'un turlu tarihi, dogal guzelliklerini anlatirken, orda gecirdigim sayili gunde cektigim trafik cilesinden bahsetmeden edemiyordum bazen yabancilara anlatirken. Elemanin tarifine bak!?! :)

Sansal Buyuka da, "icerden" duymus bir ifadeyle, gelmesinin uzerinden cok kisa zaman gecmis olmasina ragmen Kewell'in lider rolune soyunmakta oldugundan, bu turlu karakterini ortaya koydugundan filan bahsediyordu. Yil sonunda, bir dolu onemli katkisini eklemis olacagiz diye umuyorum bu baslik altina, veya baska yazilara...

Posted: Tue Sep 09, 2008 9:15 am
by Tan Erten
Ozgur Huseyinoglu wrote:Sansal Buyuka da, "icerden" duymus bir ifadeyle, gelmesinin uzerinden cok kisa zaman gecmis olmasina ragmen Kewell'in lider rolune soyunmakta oldugundan, bu turlu karakterini ortaya koydugundan filan bahsediyordu. Yil sonunda, bir dolu onemli katkisini eklemis olacagiz diye umuyorum bu baslik altina, veya baska yazilara...
Buna şaşırmadım çok fazla aslında. Kewell, Leeds United'da oynarken de genç yaşına rağmen takımın lideri görünümündeydi. Hakan Şükür'ün gitmesiyle boşalan bu role talip olan başka biri olmadığına göre Kewell'in bu rol için kendisini ortaya koyması ve takım arkadaşlarından da gerekli desteği almaya başlaması çok olumlu. Geçen hafta sanırım Aydın da bir röportajında Kewell'la aynı kadroda olmanın bir şans olduğundan bahsediyordu. Bunu Lincoln için söyleyen birini duymadık şimdilik.

galatasaray.org'dan...

Posted: Mon Sep 22, 2008 10:39 am
by Emir Argun
HARRY 'GALLY' İLE KARŞILAŞINCA


Futbolcularımızdan Harry Kewell ile Avustralya'nın en büyük spor dergilerinden biri olan Alpha tarafından yapılan röportajı, Avustralya'da yaşayan bir Galatasaraylı Emre Çaşkurlu çevirdi. Bu röportajı yayınlıyoruz:


Bizim için en garip sezon transferi olmasına rağmen, Harry Kewell Galatasaray'a transferinin doğu vaatleriyle dolu olduğuna inanıyor.
Röportaj Rob Pegley Fotoğraflar James Demitri Çevirmen Emre Çaşkurlu

Harry Nereye Gitti?
Birçok Avustralyalı gibi Alpha ofisi, Harry'nin Türkiye'ye gidişini kuşku, şaşkınlık ve açıkcası hayal kırıklığıyla karşıladı. Transferi gerçekleşmeden sadece birkaç gün önce, bir fotoğraf çekiminde Harry ile görüştük. O sıralarda, sadece üç kulübün kendisi ile ilgilendiği söyleniyordu -Fulham, Portsmouth ve AS Roma- ve bu üç kulübün kendisiyle ilgilenmesi Galatasaray'a transfer olacağı dedikodularına kıyasla daha akla yatıyordu. Bir Pompey taraftarı olarak, bütün bir sabah Harry'nin kendi iyiliği için Harry Redknapp'in Portsmouth'uyla sözleşme imzalaması için ikna etmeye çabaladım. Fakat Mark Schwarzer'in yeniden yapılanan İngiliz Premier Lig ekibi Fulham'a gidişi ile, Harry'nin Craven Cottage'a -Fulham'in Stadı- transferi başka bir iyi alternatif olarak gözüküyordu. Ayrica Totti ve Liverpool'dan takım arkadaşı Riise ile Roma'da Serie A futbolu oynama şansı da vardı. Bu durum için de hiç burun kıvırma lüksümüz yoktu.

Harry, Ağustos'tan önce konuşmanın erken olacağını söyleyerek, gelecekle ilgili hiçbir olası planını bizimle paylaşmadı. Sonunda 5 Temmuz'da Galatasaray ile sözleşme imzaladı. Fotoğraf çekiminde Nikolai Mandic (Kewell'in menajeri Bernie'nin oğlu ve yönetim ekibinin üyesi) Harry'nin yeni bir dil öğrenmek için cok hevesli olduğunu söyledi. Fakat doğrusunu söylemek gerekirse biz bu dilin Türkçe olacağını tahmin etmemiştik. Tarafsız bir gözle bakarsak, Galatasaray'ın büyük bir kulüp olduğundan şüphemiz yok. 2000 yılında Türkiye'de lig ve kupayı; Avrupa'da penaltılarla Arsenal'i eleyerek Uefa Kupası'nı ve Real Madrid'i eleyerek Süper Kupa'yı müzelerine götürerek 2001 yılında dünyanın en iyi futbol takımı unvanına layık görüldüler.

Korkutucu Ali Sami Yen statları, genelde "Cehenneme hoş geldiniz" bayraklarıyla süslenir. Ve doğrusunu da söylemek gerekirse 2000 yılı UEFA Kupası mücadelesinde, iki Leeds taraftarı bıçaklanarak İstanbul'da öldürülmüştü. Leeds taraftarları bunu hiçbir zaman unutmadı ve Kewell Galatasaray'a transferi üzerine, transferini savunan bir mektup yazmak zorunda kaldı. İyi niyet gösterisi olarak da, Leeds'de oynarken kullandığı 19 numarayı yeni takımı Galatasaray'da formasının sırtına yazdırdı.

Ayrıca, Harry İstanbul ekibinde top koşturacak ilk yabancı yıldız da olmayacak. Graeme Souness, Dean Saunders ve Barry Venison'u alarak Türkiye'de tartışmalı bir sezon geçirmişti. Ayrıca Brad Friedel, Frank De Boer, Mario Jardel ve Gheorghe Hagi de sarı kırmızılı formayı daha önceleri terletmişlerdi.

İstanbul: Avrupa'nın en iyi 3. şehri
İstanbul'un kendisine gelirsek, 2007 yılında Roma'nin ardından, Paris'i geride bırakarak Avrupa'nın en iyi üçüncü şehri seçildiğini söylememiz gerekli. Açıkçası batının doğu ile buluştuğu kültür oldukça büyüleyici ve hava kesinlikle Leeds veya Liverpool'dan daha iyidir.
Kewell ayrıca, İngiltere'nin çoğu uyanık kulübünün, sakatlıkları sebebiyle 1 yıllık sözleşme teklif ettiği bir dönemde, Galatasaray ile 2 yıllık sözleşme imzaladı. Ve son olarak, kendini tekrar Avrupa vitrinine koymasını sağlayacak Avrupa Kupaları'nda futbol oynama imkanına kavuştu. Şimdi her şey daha mantıklı geliyor değil mi?

İstanbul çok güzel bir şehir, Galatasaray ateşli taraftarlara sahip bir kulüp ve gelecek seneye Şampiyonlar Ligi'nde futbol oynama imkanına sahip olacaksın. Bu yüzden mi onlarla sözleşme imzaladın?
Evet, Galatasaray ve İstanbul. Aynen bahsettiğiniz gibi ve onlarla ilgili her şeyi iyi bir şekilde toparladınız. Bu karar futbolum dışında başka bir şey düşünülmeden verildi. Burası gelip, futbolumun keyfine bakabileceğim bir yer. Kulüp sağlığımla ilgili kendilerinden istediğim her şeyi yerine getirdi. Futbol, aile ve kültür gibi bütün her şeyi ölçüp biçince benim için oldukça kolay bir karar oldu.

Transferini garip bulan insanlara neler söylemek istersin?
Galatasaray çok büyük bir camia, bu kadar basit. Euro 2008'i ilk 4'te bitiren Türk milli takımının -ki rahatlıkla finale de çıkabilirlerdi- sekiz oyuncusu Galatasaray'dan. Ayrıca hepsi de as takım oyuncusu değil. Bu sekiz oyuncunun her biri, turnuva boyunca çeşitli maçlarda Türkiye için sahaya çıktılar. Türkiye'nin kazandığı iki maçta, 5 Galatasaraylı oyuncu ilk 11'de sahaya çıktı. Yarı finalde Almanya'ya karşı kaybettikleri maçta 4 Galatasaraylı ilk 11'de yer aldı. Bir takımın bu kadar çok oyuncusunu başarılı milli takımlara vermesi oldukça ender görülen bir şey. Peşimden koşan diğer takımlarla karşılaştırdığımda, geldiğim bu yerden oldukça memnunum.

Hayranların daha çok Aston Villa veya başka bir Avrupa ekibinde oynamanı tercih ederken, Galatasaray'a transferin garip bir "Futbola karşı hayat" ikilemi değil mi?
Daha çok Premier Lig'i takip eden hayranlarım öyle düşünebilir. Şampiyonlar Ligi'ni tercih edenler içinse, Şampiyonlar Ligi'nin Premier Lig'den daha kalitesiz olduğu düşünülemez. Ben bunu bir ikilem olarak görmüyorum. Tabii ki kafaları karıştı, fakat kararım hem futbol, hem de hayatım açısından oldukça kolay oldu.

Sadece 29 yaşındasın. Daha ne kadar uzun süre futbol oynamayı düşünüyorsun?
Daha önce de söylediğim gibi 40 yaşına kadar futbol oynamayı düşünüyorum. Kendimi çok iyi hissediyorum ve ilerisi için henüz bir son görmüyorum.

Bu kadar uzun süre oynayacağını göz önüne alırsak, bütün bu zamanını Türkiye'de geçirmeyeceğini farzediyorum. Kulüp futboluyla ilgili başka ne gibi arzuların var?
Türkiye'de tabii ki o kadar uzun süre oynamayı düşünmüyorum. Oynayacak ve kazanacak bir çok nedenim olduğunu hissediyorum. Tabii ki, Galatasaray'ın lig şampiyonluğu unvanını koruması ve Avrupa'da kazanması önceliklerim. Gittiğin her yerde kazanmak istersin ve benim burada bulunma sebebim de bu.

Galatasaray'i ikinci takımı olarak tutacak Avustralyalı hayranların, bilmeleri gereken şeyleri söyler misin?
Kaç Galatasaraylı oyuncunun milli takımda oynadıklarını öğrenmeleri iyi bir başlangıç. Bunun yanında Avrupa şampiyonasını kazanan İspanyol teknik direktör (Luis Aragones), Türkiye'de bir takım çalıştırıyor (Fenerbahçe) ve İspanya La Liga gol kralı da bu sene Türkiye'de forma giyecek (Dani Güiza, Fenerbahçe).

Harry ne söylerse söylesin, açıkcası ikna olmak icin Galatasaray'da bulunduğu birkaç ayı takip etmemiz gerekiyor. Galatasaray'a transferi gibi, Harry'nin kendisini görmek de bizim için bir sürprizdi. Beklediğimizden daha yalın ve uzundu, buna karşın beklediğimiz gibi yakışıklıydı. Makyajını yapan bayan makyaj artisti mükemmel olduğunu söyledi. "Hiçbir şey yapmama gerek kalmadı".

Ayrıca daha bilge, güleç ve dolaysız; Liverpool'la ilgili nüktelerini, Portsmouth ve taraftarları hakkındaki düşüncelerini de benimle paylaştı.
Çekim sırasında herkesle kolayca anlaşmasına rağmen, şüphe götürmez karizması diğerleriyle arasında bir mesafe olmasına sebep oldu. Harry'nin Avustralya'nın gelmiş geçmiş en büyük futbolcusu olduğunu görmek oldukça kolaydı. Tamamen, stereotip modern bir oyuncu: manken bakışları, dikkat çeken dövmesi, bir dizi yıldızıyla Vegas evliliği, bunların yanında bizden biriymiş gibi olan çekiciliği ve karizması. Avustralya'da herkes Harry'yi cok seviyor. Parramatta Stadı'nda yapılacak çekimde, bir sorun yaşandı ve görevliler bizi beklemiyorlardı. Bir yönetici durumdan memnun değildi ve görünüşe göre çekim iptal olacaktı. Fakat Harry geldiği gibi, herkes gülücükler saçmaya başladı ve stat içine giriş hakkını hemen kaptık.

Avustralyalılar Harry'nin kariyerinin sakatlıklar yüzünden sekteye uğramasını umursamıyorlar. Onu Leeds'deki Mark Viduka'nın yanında oynayan müthiş yetenek olarak hatırlıyorlar. Bunun yanında Harry'nin hem FA Cup, hem de Şampiyonlar Ligi madalyası olduğunu da göz ardı etmemek gerekli. Açıkcası, Harry futbol kariyerinin başlangıcı olan 95 yılından beri Leeds ve Liverpool adına 378 üst düzey maçta oynadı.

Finansal nedenle Liverpool'a transferi sebebiyle (zamanında Gary Lineker bu hareketinden rahatsız olduğunu belirtmişti) İngiltere basınında büyük tepki çekmesine rağmen, Galatasaray Harry'nin sadece üçüncü klübü oldu. Bu açıkcası bu zamanda ender görülen bir olay.

Başarılarına rağmen, Liverpool'da geçen zamanlar Harry için pek güzel sayılmazdı. Anfield'deki günleri hakkında yayınlayabileceği biyografinin neler söyleyeceğini cok merak ediyoruz, buna karşın şimdilik buna olumlu bir son vermiş olduğundan dolayı mutlu gibi gözüküyor.

Liverpool'da geçirdiğin zamanlara nasıl bir gözle bakıyorsun?
Liverpool çok büyük bir kulüp ve hep öyle olacak, fakat artık bir değişim zamanı. Oradayken, Şampiyonlar Ligi'ni kazandık, iki kez Şampiyonlar Ligi finali oynadık, FA Cup'ı kazandık ve bir sezon Liverpool tarihindeki en yüksek puanla ligi tamamladik. Her zaman başarılarla ve onlar için harcanan zaman ve emekle ilgili oldukça iyi anılarım olacak.

Liverpool Rafael Benitez önderliğinde başarılı olabilecek mi, yoksa onlar için de bir değişim zamanı mı?
Onun gibi 4 yıl boyunca bunca başarısı ve Avrupa kariyeri olan herhangi bir menajer kolaylıkla başarılı olarak gösterilir. Onun Liverpool için yaptıkları göz önüne alınınca, kimse artık değişim zamanıdır diyemez.

Anfield'den kimle irtibatını kesmeyeceksin?
Finnan ve Djib.

Bütün uzun ve etkili cevapları arasında, belki de bu üç kelimeli cevabı Harry hakkında hepsinden daha fazla şey anlatıyor. Şu anki Liverpool kadrosu, takımın demirbaşları Steven Gerrard ve Jamie Carragher'in de dahil oldugu 59 kişiden olusuyor. Anfield'deki 5 yılı boyunca, Harry 100 kadar oyuncuyla karşılaştı ve sadece iki tanesi noel kartı listesine alıdı: İsimsiz bir sağ bek Steve Finnan ve Liverpool'daki kariyeri Harry gibi sakatlıklarla heba olan, kaprisli Fransız yıldız Djibril Cisse. Belki de rehabilitasyon idmanlarından dolayı oluşan bir ahbaplık?

Avustralya milli takımındaki takım arkadaşlarıyla iyi geçinmesine rağmen, görünen kadarıyla Liverpool'daki takım arkadaşlarıyla iyi bir bağ oluşturamamış. Leeds'den ayrılırken BBC'ye verdiği bir röportajda takım arkadaşlarını kendisini dışlamakla suçlamıştı. Belki de Harry maça çıkıp, futbolunu oynayarak, evine karısı ve üç çocuğunun yanına gitmekten mutlu oluyor. Tabii ki herkes iş sonrası bir biradan hoşlanacak diye bir şart yok.

Açıkcası Galatasaray'ın 26 oyuncusunun 21'ini oluşturan Türk oyuncular soyunma odasında yer kapmak için şakalaşmak dışında sorun çıkarmaz. Bunun yanında şimdilik dedikodu olan Lucas Neill transferi gerçekleşmezse, Harry'nin Türk olmayan takım arkadaşları, bir Brezilyalı, bir İsvecli, bir Portekizli defans oyuncusu ve Kongolu bir forvet olacak.

Harry başkalarına ihtiyac duymuyor olabilir fakat bunun herkesin standardlarına uyması beklenemez. Harry'nin Türkiye macerası kısa ömürlü olsa bile, belki de Harry Türkçe derslerine başlamalı, yoksa Noel-Kartı listesi pek uzamayacak.

Posted: Mon Sep 22, 2008 2:06 pm
by Emir Argun
Koskoca röportajı almış Hurriyet "Kewell: Türkiye'de uzun süre oynamayı düşünmüyorum" diye başlık atarak yayınlamış. Yuh artık, içinden cımbızla çek al edit yayınla.. Gazetecelik bu mudur ya?!!??

http://www.hurriyet.com.tr/spor/futbol/ ... 1&sz=44749

Posted: Mon Sep 22, 2008 6:53 pm
by Murat Gökcigdem
Kewell gets birthday wish with Turkish delight
471 words
22 September 2008
Australian Associated Press - Sports News
English
(c) 2008 Australian Associated Press Pty Ltd. All Rights Reserved

SOCCER By Laine Clark

BRISBANE, Sept 22 AAP - Maybe it is because he is thousands of kilometres away from the constant criticism he endured in Liverpool.

Or perhaps it's the fact he is fully fit at last.

Whatever the reason, Harry Kewell is finally happy according to Socceroos coach Pim Verbeek.

Don't just take his word for it - look at the results.

Kewell scored his third goal in six top-level games for the Turkish champions Galatasaray overnight (AEST), chiming into their 4-1 romp over Kocaelispor after a Milan Baros brace.

Kewell celebrates his 30th birthday today - but it appears he has already got his wish.

In Australia to keep tabs on A-League talent before announcing his squad for the Socceroos' October 15 World Cup qualifier, Verbeek couldn't help but gush over someone half a world away - the revitalised Kewell.

Kewell left England branded an expensive flop after a disastrous five year Liverpool stint.

The Socceroos talisman didn't hear the end of it from Liverpool fans and English critics as he battled an almost endless list of injury problems that meant he rarely produced his best football.

He managed just 18 games in his final two seasons at Anfield.

The criticism then continued when he surprisingly opted to move to Turkey on a two year contract in July.

Kewell - a former Leeds player - was accused of being disrespectful to the memory of the two Leeds United fans who died ahead of the Yorkshire club's UEFA Cup tie with Galatasaray in 2000.

But Verbeek believes Kewell could not have found a better fit than the Istanbul-based powerhouse.

Suffice to say Verbeek was not surprised by Kewell's success in Turkey after catching up with him.

"I was there a few weeks ago, spoke with him, saw him play, saw the environment that he is living in at the moment - he looks very happy," Verbeek told reporters in Brisbane.

"I am very pleased with his club."


Arguably Kewell's greatest moment since his controversial move to Turkey came just days ago when he scored in Galatasaray's thrilling 4-3 win over Swiss side Bellinzona in the UEFA Cup first round.

Kewell is a perennial starter for the Turkish giants and regularly lasts the full 90 minutes.

"I think the Istanbul way of playing suits him very well," Verbeek said.

"There is a lot of pressure on his team in the league, it is not an easy league to play in.

"And he is playing all of the time 90 minutes, so he looks very good for us."


Verbeek will announce his squad for the Qatar match in Brisbane next Wednesday.

Asked if Kewell would be available for the game, Verbeek said: "Of course."

AAP lc/jd

Posted: Thu Sep 25, 2008 11:28 pm
by Murat Gökcigdem
GALATASARAY'IN AVUSTRALYALI FUTBOLCUSU KEWELL: ''KENDİMİ HAZIR VE FORMDA HİSSEDİYORUM. GAYET İYİYİM'' ''ŞU ANDA ELİMİZDE OLANLARI SONUNA KADAR KULLANMAMIZ, UEFA KUPASI'NDA DA SONUNA DEK GİTMEMİZ GEREKİYOR'' ''İNGİLTERE VE TÜRKİYE LİGİ BİRBİRİNE EPEY BENZİYOR''
410 words
25 September 2008
Anadolu Ajansı
Turkish
(c) 2008 ANADOLU AJANSI

İSTANBUL (A.A) - 25.09.2008 - Galatasaray'ın Avustralyalı yıldızı Harry Kewell, yaşadığı sakatlıklar nedeniyle Liverpool'da yeterince forma şansı bulamaması nedeniyle ayrılma kararı aldığını, ancak Galatasaray'daki form durumunun kendisini memnun ettiğini söyledi.

Galatasaray Dergisi'nin ekim sayısının kapağında, ''Oz Büyücüsü'' takma adıyla yer alan Harry Kewell, yapılan röportajında Liverpool'da yaşadığı sorunlara değinirken, ''Liverpool'da 4 yıl sakatlıklarla uğraştım ve takımda kendime yer edinemedim. Artık futbol oynamam gerekiyordu. Türkiye'de lig sert ama İngiltere'de de sertti. Buna alışığım. Galatasaray'da uzun bir aradan sonra belki üst üste 5-6 resmi maça çıktım. Kendimi şimdi formda ve hazır hissediyorum. Gayet iyiyim'' ifadelerini kullandı.

İstanbul'da uzun süre futbol oynamak istediğini dile getiren Kewell, ''İstanbul'a görünüp daha sonra kaybolmak için gelmedim. İstanbul'da uzun süre yaşamak istiyorum. Çocuklarımın okulları nedeniyle ailemin buraya yerleşmesi zor.

Onları özlüyorum ama tamamen futbola konsantre olmam için de önemli bir fırsat''

diye görüşlerini belirtti.

-''UEFA KUPASI'NDA SONUNA DEK GİTMEMİZ GEREKİYOR''-

Galatasaray'a transferinde, takımın Şampiyonlar Ligi'ne katılma şansı olmasının bir etken olduğunu, ancak bu hedefe ulaşamadıklarını anlatan Avustralyalı oyuncu, şöyle devam etti:

''Sonuçta Galatasaray beni Şampiyonlar Ligi'nde takıma faydalı olmam için almıştı. Bu hedefi yerine getiremediğimiz için kişisel olarak üzüntü duyuyorum.

Takım olarak da çok üzüldük. Ama şimdi bu hayal kırıklığını hırsa dönüştürüp, şu anda elimizde olanları sonuna kadar kullanmamız, UEFA Kupası'nda da sonuna dek gitmemiz gerekiyor.''

-''TÜRKİYE'DE LİG, İNGİLTERE'DEN AŞAĞI KALMIYOR''-

Kewell, takım arkadaşlarının dahi kendisine İngiltere ile Türkiye ligleri arasındaki farkı sorduğunu aktarırken, ''Ben onlara Türkiye'nin İngiltere'den hiç de aşağı kalmayacağını söylüyorum. Burada da son derece güce ve patlamaya dayalı bir futbol oynanıyor. Türkiye'de her oyuncu güçlü ve hızlı. Belki teknik kalite biraz farklıdır ama Türkiye'de ve özellikle Galatasaray'da bir çok futbolcu var ki, şu anda Premier Lig'e gidip oynayabilirler ve çok da keyif alırlar. Nitekim buradan Premier Lig'e gidip tutunan oyuncuları da biliyoruz. İki lig birbirine epey benziyor'' ifadelerini kullandı.

Takım arkadaşı Milan Baros'la ilgili olarak, ''Birlikte oynaması çok heyecan veren bir oyuncu'' diyen Kewell, ''Liverpool'da birlikte oynadık ve birbirimizin özelliklerinden faydalanmayı öğrendik. Şimdi yine birlikte oynama alışkanlığımızı kazanarak taraftara daha güzel bir futbol, daha büyük bir seyir zevki sunmak için biraz zamana ihtiyacımız var'' şeklinde görüşlerini aktırdı.

Posted: Mon Dec 22, 2008 5:45 pm
by Alpay Dedeoglu
Henry kewell röportajı. Memleketinde bir gazeteye vermis.
Enteresan bolumleri aldım.

CF :You were in England for a long time before going to Turkey. Tell us about the differences between the two leagues, the cultures, the styles of football?

HK Technically, they're the same, they all play football. As you say, we've got a very good team [at Galatasaray]. The only difference I would say is the defence side of it. In England, even though we are attacking, in defence everyone knows their roles. In Turkey everybody likes to attack. In the important games they change their mindset and they do defend. In any other game they kind of get out there, and when you have your centre-half sometimes running past you with the ball it's quite frustrating. (Servet sol seritten dortluleri yakmis gidiyor, geri bombos :-) )They're all great players and they know the game, so there's not that much difference.

CF What kind of role are you playing for Galatasaray? Has the coach given you much freedom or do you have a really defined role?

HK No, again I'm playing on the left to the right, there's a young player over there . . . Arda [Turan] is a fantastic player and he's playing on the right and left. We're just chopping over and changing, hopefully giving defenders headaches. ( Iyi, danisikli dogusuklu degisiyorlar)

CF What's the pressure like, is it similar to what you were under [in England] or greater?

HK The expectations are to win everything. You cannot come second. Second does not exist in Galatasaray. The fans don't accept it, the president doesn't accept it, even the players don't accept it. We go out to every competition and we have to win it. Every game we have to win. Sometimes that doesn't play a good role. In games you can't always go out there and win, sometimes you have to be happy with a draw. Again, they're that passionate and culturally they love it so much they're really not going to let it go. (herkes anladida bir Skibbe anlamadi bu isi)

CF Tell us about your domestic situation. I understand your family is still back in England. How have you managed that whole issue? Is it because you spend so much time away from home anyway, in camp with the club and playing in Europe?

HK I think it is the best way. We're sitting down trying to work this out. For example, when we played in Germany for our last UEFA game we went away Tuesday and didn't come back 'til Thursday, [away again] Friday and didn't come back until Monday morning. That's a whole week. We're doing that near enough to every week, we play two games a week. It's difficult for the families to be out there. Other players have their family out there and very rarely see them, so at this moment in time the best thing for my kids, because they're at school, is to do their schooling there [England] and they're in a good school. My wife works as well.

CF You've gone there and it's all working beautifully - you're back on track and scoring goals, and playing well for the national team. Is it a weight off your shoulders after the injuries you had?

HK I think I needed a fresh start. As much as Liverpool is a great club, great fan base and all that, I think I needed to get out and experience something else and this was a golden ticket, really to go and try something where the football was just as good, the support is astronomically fantastic, the club itself has all the facilities a footballer needs, so this was a perfect chance for me to just forget about everything. (Halbuki burada NBA kadar kosmuyorlar) The good thing is I can't read the papers over there, so I don't know what is going on! (Tamam kardesim bildigin gibi devam et. Okumamakla cok sey kacirmiyorsun.)
''

Tamamı icin:

http://www.smh.com.au/news/sport/footba ... 6497.html