Alpay Dedeoglu wrote:Hani film estivallerinde ''En iyi ilk film'' yada ''En iyi cikis '' alan gibi oduller var. Bence bu yazida en iyi ilk yazilardan bir tanesi. Birikimi olan fakat burayi takip ettigi halde uzun sure yazmayip sonra yazmaya baslayan arkadaslarin yazilari iyi oluyor. Isten gucten bilgisel olarak artik captan dusmeye baslayan biz eskimis forum katilanlarindan sonra yeni bir kan ve gorus acisi getiriyor bu yazilar.
Tabii LAtin Amerika ligleriyle ilgili aktardiklarina birsey diyemeyecegim cunku bilmiyorum ama ama benimde fikirsel olarak yazdiklarina bir itirazim olacak.
Birincisi bence kaliteli genclestirme butun hızıyla surmeli. Harikalar yaratan Manchester'a bakin, Gigs var , gerisi 1-2 yillik gencler. Ha keza gene gecen yillarin Liverpoolu genclerle takimdaslikla SL'de basarili oldu. Bence o kadar oturmus , olgun futbolcular almak yerine kadronun beraber olgunlasmasi daha iyi birsey. Isin ekonomik avantajini gectim, takimsal butunluk avantaji her zaman daha onemli. Kaliteli olgun oyuncular icin mali acidan ortalam Ingiliz veya Ispanyol takimlarinin gerisindeyiz mali olarak. Yani bu yontemle hic birzaman rekabet edemezsiniz, ki yabanci olgun oyuncu daha cok para istiyor. Yani FB'nin taktigi ''Kac paaysa veriyhim sampiyonlugu satin alayim'' olmuyor, ortaya ruhsuz lejyoner birligi cikiyor. Zaten takimda 1 -2 agbi var, olgun oyuncu (mesela kale disinda) su durumda alinmasini istemem.
Guney Amerikadan alinacak futbolcu icin genc, kondisyonlu, kuvvetli ve disiplinli olanlari secilmeli. Zaten en kazmasinin bile teknigi iyi. Pinto, Carusca vs.. gibi denemeler bu yuzden basarili olmadi. Bir yerde okumustum Avrupalilar Brezilyadan futbolcu secerken guneyini tercih ediyorlarmis.(Ters yarımkure , Avruoanin kuzeyi gibi dusunun)
Öncelikle görüşleriniz ve eleştirileriniz için teşekkür ederim.
Tabii ki, Avrupa da şu anda başarılı olan takımların kimyasına bakarak, artık başarının nasıl geldiğini bir nebze göz önüne alarak değerlendirme yapabilir, kendi takımımıza da modern olarak alabiliriz. Tabii ki, her klübun olduğu gibi, bizimde tarihimizde örnek alacak başarılarımız mevcut. Şampiyon Klupler Kupasında, Şampiyonlar Liginde ve Uefa Kupasında olduğu gibi...
Birincisi, artık forma satışına yönelik, gündem yaratacak transferlerden kaçınıyor klüpler. Bence Milan'ın bile bu aralar Ronaldinho'yu almaktan vazgeçecek gibi olmaları buna işaret. Real Madrid ne yapıyordu ? Kah ezeli rakibinden kapıyor, kah Avrupa'dan para akıtarak, forma satışına yönelik transferler yapıyor, takım kimyasını düşünmüyordu. Bu bir aralar öyle sıklaştı ki, artık başarısızlık kaçınılmaz oldu. Her ne kadar son Classico'da Real Madrid futbolu ile sempati duyduğum Barcelona'yı ezsede, aynı maçı ben üç sene önce Barnebou'da izlemiştim. Hemde ters etki ile. Bu saatten sonra Real Madrid'in artık kafası ermeye başladı. Daha genç, başarıya aç, takım oyununa ve günümüz futboluna uygun futbolcular transfer etmeye başladılar. Gençleri, parladıktan sonra direkt büyük bonservis bedelleri ile transfer etmek yerine, Güney Amerika'ya ellerini atmaya başladı, oradaki yetenekli oyuncuları kadrolarına katmaya başladılar. Yine onlara gereken başarıya aç bir teknik direktördü. Bu yüzden kısa vadede üzerlerindeki ölü toprağı atabilecek Capello'yu bile şampiyon yaptıktan sonra gönderdiler. Takımlarında fazla ücret alan ve yaşı gelmiş geçmiş oyunculara yol verdiler. Pepe, Diarra, Fernando Gago, Marcelo, Robben, Drenthe, Higuain, Sneijder gibi oyunculara yatırım yaparak, hem geleceklerini kurtardılar, hemde açık ara şampiyonluğa ulaştılar Schuster takviyesi ile. Ancak bu oyuncuları, Salgado, Cannavaro, Raul, Guti gibi tecrübeli oyuncular ile takviye etmeyi ihmal etmediler.
Şimdi Barcelona üç sene önceki durumda. Ve aynı tarz bir yol izleyecekleirni, takımın başına Guardiola'yı getirmeyi istemelerinden yola çıkarak anlayabiliriz. Barcelona İspanya'da Sevilla ile beraber en iyi alt yapıya sahip takımlardan. Ellerindeki bu değeri kullanabilecek, değerlendirebilecek bir teknik direktöre yöneldiler. Her ne kadar büyük bir risk olsa da, çok olumlu bir karar.
Sizinde örneğini verdiğiniz, Van Der Sar, Nevile, Scholes, Giggs, Ferdinand gibi tecrübeli, Ronaldo, Tevez, Anderson, Nani gibi genç kaliteli, Hargreaves, Park, Vidic, Carrick gibi mücadeleci oyuncuların desteklendiği Manchester United'in politikasını rahatça gözlemleyebiliriz.
Yine Milan'ın yaşlı kadrosunu ve özellikle Şampiyonlar Liginde gelen başarı sonrası, aldandıklarını, takımı yavaş yavaş revize edemediklerini ve ilk 11'in neredeyse tamamının otuz yaşını geçmiş oyunculardan kurulu olduğu bir zamana denk geldiklerini, tabiri caizse, sudan çıkmış balığa dönerek, bu sene büyük bir revizyona gideceklerini, ancak bu konuda çok geç kaldıklarını, bunun sıkıntısını çekeceklerini söylemek mümkün.
Şimdi ben kendi açımdan şöyle bakıyorum...
Bizim sınırlı sayıda yabancı oynatma hakkımız var. Ancak alt yapıda, gerçekten iyi işleyen bir düzenimiz, kaliteli yeteneklerimiz var. İşin bir diğer yanından bakarsak, eğer sadece bir ülke yada bölge üzerine kurulmuş bir sistem yaratmazsanız ( Mesela bir İskandinav, Brezilya, Arjantin gibi ) getirdiğiniz genç ve yabancı oyunculardan yeteri kadar verim almanız gerçekten çok zor. Çünkü şu anda şu kadroya bir Arjantinli oyuncu alacak olursanız, ( mesela çok var, adı geçti, çok zor ihtimal ama Buanonette diyelim ), o oyuncu genç yaşında büyük bir kültür ve futbol farkına girecek, kendini takımda yalnız hissedecektir. Ancak siz takımın başına getirirsiniz Hector Cuper'i, bir kaç tecrübeli Arjantin'li oyuncu alırsınız ( mesela Sorin, D'Alessandro, Ayala ) o zaman bu sisteme ve takım dizilişine katkıda bulunabilecek genç ve yetenekli Arjantinli oyuncuları getirip fayda sağlamanız söz konusu.
Şu anda takımın kimyasına bakıyorum. Bir İsveçli, bir Kongolu, bir Kamerunlu, bir Brezilyalı, bir Arjantinli, bir Cezayirli, bir Gana'lı görüyorum. Bize bu noktada mesela en yakın sistem, Avrupa'da gözden düşen ve bize yararlı olabilecek İskandinav oyuncuları düşündüğümde, İsveç ve İskandinav sistemi olarak gözüküyor.
Linderoth'un yanına İsaaksson, Wilhelmsson, Krouldrup, Forrsell gibi yaşları çok büyük olmasa da, yetenekli ve tecrübeli oyuncuları getirip bu sistemi kurduktan sonra bu takıma ekstradan kazandırabileceğiniz Sebastian Larsson ve Marcus Berg gibi isimler size hem başarı getirir hemde orta vadede maddi kazanç.
Yine de önümüzdeki sezonda bu tarz bir yapılanmaya gidilebileceğini sanmıyorum. O yüzden önüme bakıpta düşündüğümde, bu takımın Uefa Kupası kazanılan seneden çok daha büyük bir potansiyele sahip olduğunu ancak takımda lider hüviyetinde, öğretici özellikte de görev yapabilecek yabancı oyuncularda eksiklik görüyorum.
Yine bu nokta da, bizi başarıya temelde götürebilecek, kazanç sağlatabilecek, Galatasaray'ın alt yapısından yetişmiş, kulübün değerlerini ve isteklerini bile, o formanın kalitesini göz ardı etmeden, tüm ihtiyaçları karşılayabilmek için varını yoğunu ortaya koyması gerektiği şekilde bilinçlendirilmiş yetenekli Türk oyuncular olduğunu düşünmekteyim.
Tabii ki, bu yetenekli gençler, Türkiye içinden yada büyük bir potansiyel mevcut olan Almanya'dan Türkiye kökenli oyuncular ile takviye edilebilir. Yurt içinden Yaser Yıldız, Gökhan Emreciksin, Murat Ceylan, Serkan Atak, İbrahim Şahin gibi oyuncular, yurt dışından Zafer Yelen, Alparslan Erdem vb gibi oyuncular bunlara bir kaç örnektir.
Bakınız bugün bir Arda için hemen menajerler devreye girmiş, Barış ve Sabri'ye görücüler gelmiş, Mehmet Topal ve Servet takip edilen futbolcular arasına girmiştir.
Muhakkak ki, kaliteli ve yabancı oyuncular açısından Avrupa'nın lokomotif ligleri ile yarışmamız söz konusu olamaz. Zaten önerilerimi ve düşüncelerimi sıralarken bu kriterleri de göz önünde bulundurdum. Bu noktada Barcelona'dan ayrılacak ve bizde bir nebze Hagi-Popescu etkisi yaratabilecek Deco-Edmilson örneğinden uzak durdum. Her ne kadar bonservis bedelleri olmasa yada düşükte olsa, alacakları ücret açısından takımda dengeleri bozabilecek oyuncular.
O yüzden, yaşları daha uygun, Avrupa'da gerek belli bir istikrarı yakalamış ( Mendez ), gerekse son dönemlerde gözden düşmüş ( Isaaksson, Jaaskelainen, Chimbonda, Seitaridis ) ve yine gol bölgelerinde ihtiyaç duyduğumuz, seri, kuvvetli, ve gol becerisi olan kulübü küme düşebilecek oyunculara ( Budan ) yöneldim. Çünkü, bonservis bedeli yüzünden, Avrupa'nın diğer kulüpleri ile baş edemeyeceğimizi düşündüğüm Saviola'ya yönelmedim.
Bende kendi kafamdan şöyle bir tablo yaptım.
Ama hala eksiklikler mevcut tabii ki.
* Necati Ateş olmaz ise, forvet olarak Yaser, 10 numara alternatifi olarak Zafer Yelen kadroda bulundurulmalı...
* Aydın, Hasan Şaş ve açık oynayabilecek Mendez'i düşündüğümüzde, forvette Nonda-Ümit-Budan-Necati(Yaser) alternatiflerinide göze alarak, Serkan Çalık daha fazla forma şansı bulabileceği DOĞRU bir takıma kiraya verilebilir...
* Yine Necati'nin olamaması sebebiyle, Yaser ve Zafer alınırsa, kadro şişkinliği olmaması açısından Özgürcan ve Oğuz kiraya verilebilir...
* Savunmada Emre-Servet-Aşık üçlüsünü düşünerek, bu futbolcuların artık Song kadar verim verebilecek kapasitede olduğunu ve gönderilmesi gerektiğini düşünmekteyim. Ancak yine de bir kişi eksik kalıyor. Bu boşluk artı olarak oturabilecek, yaşı genç bir yabancı olabilir, yada yurt içinden Ediz, Burak, Bekir gibi alternatifler üzerinde durulabilir...
* Eğer savunmadaki dördüncü oyuncu yerli olarak kullanılacaksa, geri kalan artı yabancı tercihi, sol iç ve açık olarak oynayabilecek bir oyuncu ile doldurulabilir...Aydın'ın solda dış olarakta oynayabileceğini düşünürsek, direkt Ayhan tarzında yine mücadeleci ve sol ayağını daha fazla kullanan bir oyuncu düşünülebilir. ( River'da ki Abelairas gibi )
* Nonda'nın daha formda olduğu dönemde, Nonda-Budan tercihi düşünülerek, yabancı kontenjanı da göz önüne alındığında, Linderoth kesilerek yerine Topal oynatılabilir. Yine Topal'ın formda olduğu dönemler mutlaka forma adeletli bir şekilde dağıtılmalıdır.
* Takımda lider hüviyetindeki oyuncular olarak, Ümit Karan, Hasan, Ayhan, Servet değerlendirilmelidir...
* Savunmaya, gerçekten daha tecrübeli ve oyunu geriden kurabilecek iyi bir stoper alınmasının düşünülmesi halinde, yabancı kontenjanını göz önüne aldığımızda bence Uğur Uçar'a güvenilerek, yurt içinden de ona alternatif ( Erkan, Orhan, Abdurrahman) gibi alternatifler yaratılmak sureti ile o bölge değerlendirilebilir.
Saygılar sunuyorum....