Page 2 of 2

Posted: Sat Aug 30, 2008 12:15 pm
by Ufuk Sezekkaplan
Salih Bora wrote: O Lucescu değil miydi Galatasaray'a derbi ve Avrupa maçlarında deplasman fobisine sokan? Sturm Graz'dan 3, Monaco'dan 4 yiyen? Fener'e Kadıköy'de yenilme serisini başlatan?
Elindeki iyi kadrolarla ilk sene şampiyon yapamadı. Ki asrın kadrosuydu.
İkinci sene, burun farkıyla olduk. Neden ikinci sene'deki kadro küçümsenir. O oyuncuların hangisi bugünkü Galatasaray takımında oynamaz? Sergen oynar, Perez oynar, Fleurquin oynar, Capone oynar...
Kısır ve çağdışı futbolu bize garantili oyun diye izletti.
Degildi.

Fener'e 2000 yilindan bu yana seri olarak yeniliyoruz Kadikoy'de. Lucescu ile Avrupa'da deplasmanda Liverpool, Roma dahil bircok bircok macta one gecip, beraberligi zor verdik. Kısır futbol demissiniz, gerektiginde risk alirdi, Istanbul'da Real'e 0-2'den sonra 1 devrede, 3 atabilmistik. Bakin Steau'ye sadece 1 pozisyon yapabildik rovansta.

Geldigi ilk sene Okan ve Emre haric butun takim kacmisti. Okan ve Emre de meshur Ankaragucu macinda kactilar. O sene ikinci, sonraki sene sampiyon olduk.

Sergen, Perez ve Flerguin daha sonra ciddiye alinir hicbir yerde oynamadilar, Victoria Rize'de oynadi, Capone Denizli'de.

O kadar da harcamayin adami, yillarca Romen milli takimini calistirmis, futbol uzerine yazilari, kitaplari olan, bircok dil bilen bir futbol adami.

Hele hele kumarbaz Mustafa Denizli ile kiyaslamayin, Denizli en son Vestel Manisa'yi sınırsız imkanlara ragmen 2.ligde ilk 3'e sokamadi.

Sadece bir yonunu alip yazmissiniz.

Posted: Sat Aug 30, 2008 12:27 pm
by Salih Bora
Ufuk Sezekkaplan wrote:Degildi.

Fener'e 2000 yilindan bu yana seri olarak yeniliyoruz Kadikoy'de. Lucescu ile Avrupa'da deplasmanda Liverpool, Roma dahil bircok bircok macta one gecip, beraberligi zor verdik. Kısır futbol demissiniz, gerektiginde risk alirdi, Istanbul'da Real'e 0-2'den sonra 1 devrede, 3 atabilmistik. Bakin Steau'ye sadece 1 pozisyon yapabildik rovansta.

Geldigi ilk sene Okan ve Emre haric butun takim kacmisti. Okan ve Emre de meshur Ankaragucu macinda kactilar. O sene ikinci, sonraki sene sampiyon olduk.

Sergen, Perez ve Flerguin daha sonra ciddiye alinir hicbir yerde oynamadilar, Victoria Rize'de oynadi, Capone Denizli'de.

O kadar da harcamayin adami, yillarca Romen milli takimini calistirmis, futbol uzerine yazilari, kitaplari olan, bircok dil bilen bir futbol adami.

Hele hele kumarbaz Mustafa Denizli ile kiyaslamayin, Denizli en son Vestel Manisa'yi sınırsız imkanlara ragmen 2.ligde ilk 3'e sokamadi.

Sadece bir yonunu alip yazmissiniz.
Sen de bir yönlü yazmış olmadın mı şimdi Ufuk Hocam?
Galatasaray UEFA Kupası'nı alırken hangi takımları deplasmanda dize getirdiğini hatırla... Bir de Lucescu ile ŞL'de deplasman galibiyeti yalnız ve yalnız bir kez tattığımızı (Nantes'ı yenmişiz).
İkinci senesinde, beraberlikler modası başlatmıştı.
Maçlarda 1-0 öne geçiyor, ardından işin içine kondisyonsuzluk ve mental düşüklük girince skoru korumayı bilmiyorduk. Antrenörlük hatası.
Nou Camp'ta 2-0 öne geçip 2-2'ye gelen maç bile var. Roma'ya iki kez 1-0 öne geçmişiz, 1-1 olmuş. Liverpool'a bir kez... Hoca'nın suçu değil mi bu?
Ayrıca Kadıköy fobisi Lucescu zamanında başladı, şu 2-1 biten maçla... Onlardan Yusuf ve Ali Güneş'in, bizden Suat'ın gol attığı.
Türk insanının zihniyet duvarlarını yıkan Mustafa Denizli ile hiç karşılaştırmam bile.
Hatırlıyorum, ikinci kez gelmişti Galatasaray'a... Ayrılıyordu... Son basın toplantısında şöyle bir soru sordu gazetecilere:
-Bundan 20 yıl sonra, Galatasaray'ın Avrupa'da yarı finale kaldığı mı hatırlanacak, yoksa bilmemkaçıncı kez şampiyon olduğu mu?
Bu şekilde düşünen antrenörler yetiştirmeseydik, bu kadar bile yerimiz olmazdı dünya futbolunda.
Dick Advocaat, Zenit'i Rus Ligi'nde 5 kere şampiyon yapsın, kime ne?
Aldırdığı UEFA Kupası'yla hatırlanır.

Posted: Sat Aug 30, 2008 12:40 pm
by Murat Kara
Ozan Ersoy wrote:Bak Lucescu konusunda ayni dusuncedeymisiz ama Lucescu geri gelse, burada kiminle ne tartismalara girmek zorunda kalacaginin farkinda degil. ;)
O zaman Ercan sen ve ben Luce'ciler cephesi kurariz. Amma cephe olur ama... :wink:

Posted: Sat Aug 30, 2008 2:35 pm
by Ercan Arslan
Salih bey,

Lucescu'ya yapilan transferlerle kendisinden sonra gelen Terim'e ve bugunlerde Kalli ve Skibbe'ye yapilanlari kiyaslamaniz belki neyin ne oldugunu daha cok oraya koyar. Ayrica Lucescu'nun kariyerini yazarken Brescia'yi atlamamak lazim. İtalya liginde bir takimi Serie B'de sampiyon yapmak yillarca Serie A'da tutmak ve İtalya kariyeriyle ordaki buyuk bir takima gitmek herkesin harci degildir. Ustelik bir Romen icin kesinlikle kolay degildir. Lucescu'nun oynattigi futbolu tartisabiliriz ama kariyerini ve yaptiklarini tartismak cok dogru degil. Besiktas'in 100. yilinda aldigi sampiyonluk elbette bir muamma ama bizdeyken elde ettigi sampiyonluk, avrupadaki basarilar vs dusundugunuzde kadrodaki kiraliklar ve yabanci kalitesine bakarsak adamin yaptigi gorulur. Onun icin dunyanin en iyisi demiyorum ama son donemde bize gelen Teknik Direktorlerden cok cok daha iyi oldugu kesin.

Yazinizin diger kisimlarindaki lig kaliteleri vesaire gibi konular zaten genelde bilinen noktalar ama Lucescu'yu aciklamak icin oralara girdiyseniz bence biraz daha konuyu diplemek lazim. Kaldi ki sizin o yaklasiminiz bizim gecmis Avrupa basarilarini tesaduf olarak nitelenmesine neden olabilir.

Diger bir konu ise benim buraya yazi yazma konusundaki zamanlamam galiba. Cengiz abi gerci olayi tamamen aciklamis ama bir noktayi da netlestirmem lazim. Eger burada bir tartismanin icinde yer almak amaciyla gelmis olsaydim direk o basliga dalar ve yazardim. Boyle bir yazi icn kasmama gerek olmazdi. Bu forumda ben uye olmadigim donemde de kavgalar vardi, ben uye olduktan sonra da oldu, goruldugu uzere ben yazmayi kestikten sonra da oluyor. Ortadaki bilinen gercek ise tum bu kavgalarin odak noktasindaki aktor cok degismiyor. Sonucta bugun ortadaki kavgayi da daha onceki baska yerlere, tartismalara ihale ederek kimse elini yikamaya calismasin, herkes kendine baksin. Gecmisi desmek amacinda degilim ama desilirse dusuncelerimin degismedigi de gorulecektir. "Futbol ve Galatasaray Kulubu" hakkinda konusacaksak ben hazirim. Tipki daha once de oldugu gibi. Gecmiste tartistigim bir kisiyle bir baska konuda ayni fikri paylasmam o konuda farkli davranmami gerektirmez. Eger dun Orkun konusunda ayni fikirde degilsek, yarin Lucescu meselesinde ayni fikirde olamayiz gibi bir durum sozkonusu olamaz. Ben forum uyelerine gore yazmiyorum, dusundugumu aktarmaya calisiyorum. Daha once Orkun hakkinda "niye kalecimizin yetersiz oldugunu dusunuyorsun" diye gerginlik baslamisti umarim bu artik tekrarlanmaz.

Futbol konusma kapsamindaki niyetimin sadece belirli kisilerle sinirli degil herkesle oldugunu gostermek amaciyla Meira-Servet konusuna getirilen yoruma da cevap verecegim. Yalniz uslup gecen yilki kaleci tartismasinin baslangicina da cok benziyor. Mazallah dikkat etmek lazim, yoksa kaleci konusunda oldugu gibi "yanilmisim" diye baslik acmak zorunda kalinilabilir.

Hic sasirmadim cunku Ercan Arslan gecen sene sadece kafayi Orkun'a degil Servet'e de takmisti. Servet'in GS'a yakismadigini Turkiye'deki en kotu stoperlerden biri oldugunu, eninde sonunda GS'i cok kotu yakacagini yaziyordu. Oyle israrliydi ki bu konuda GS yonetiminin tarihi hata yaptigini yerine stoper alinmasini uc yazidan birinde vurgulamaktan cekinmiyordu. Eh sene sonunda Servet yalnizca GS'in degil butun ulkedeki en iyi stoperlerden biri oldugunu cumle aleme kanitlamakta kalmadi ve milli takimda da iki bacagi, beli, sirti sakat olsa da oynatilmasi mutlaka gerekli adam hale geliverdi. Servet olmasaydi gecen sene GS'in sampiyon olmasi neredeyse olanaksizdi. Yani bir tek Ozan Ersoy yanilmiyor demek ki Ercan Arslan da yaniliyor.
Elbette bende yanilabilirim Papa'miyim ki boyle bir iddiam olsun. Hayatta pek cok yanildigim an oldu ama Orkun meselesinde yanilmadigim gibi Servet meselesinde de yanilmis degilim. Olay tamamen bakis acisindan kaynaklaniyor ve bunu gecen yil kaleci meselesinde de gundeme getirmistim. Ben bu kaleciler bizim kalemizde olamaz dedikce bana surekli Turkcell Super Ligde yedikleri gollerin ne kadar az oldugunu soyleyenler vardi. Turkiye ligine bakarak birseylere karar verirsek cogu zaman yaniliriz. Salih beyin yazisinda katildigim noktalardan biri de bu zaten. Buradaki sampiyonluklar, atilan gol sayilari, yenilen-yenilmeyen goller uluslararasi terazi icin cogu kez yaniltici olabilir. Servet gecen yilki peri masali sampiyonlugun kahramanlarindan biri. Sakat sakat oynadi, yenik durumdayken sorumluluk aldi ve ileri cikti gol aradi, gol pasi verdi ve hatta gol atti. Sezon sonunda kupa kendine verilmedigi icin sampiyonluk gecesinde kapris yapti vesaire... Bu olanlarin hepsi kafamizda "Servet cok iyi imaji"ni oturttu. G.Saray gibi bir takimda oynuyorsan ligde kac kere yenilirsin en fazla? son donem istatistiklerine gore de takim genelde sampiyon zaten. O halde herkes cok iyi, peki ya bu maclar ne?

Helsinborg maci

http://www.youtube.com/watch?v=K33muMPIvPg

Leverkusen maci

http://www.youtube.com/watch?v=y7UbT_XY-EY

Pek cok golde Servet'in arkasina atilan toplarla gol bulunmus degil mi? iste Turkiye liginde buna curet eden cok olmuyor ama Avrupa'da affetmiyorlar.

Steau maci

http://www.youtube.com/watch?v=2hwf4oO4RC0

Tamam gol ofsayt. Ama olmasaydi adami yakalayabilecek durumda mi defansimiz? neden kimse bunu tartismiyor? Aynen daha once dedigim gibi Meira ile Servet'in arasina toplar atildi ve kaleciyle defalarca birebir kalindi.

Elbette Servet gecen yil cok buyuk ilerleme kaydetti ama Meira ile yanyana oynamasi uygun degil. Bunu zaman icinde hepimiz gorecegiz. Daha 3 mac oynadi 5 mac oynadi meselesi degil ki bu konu. Birbirlerine alissalar ne olacak? Fiziksel bir sorun var ortada, uyum yada baska birsey ayri konu. Olay zaten testi kirilmadan teshisi koymak, sezon sonu geldiginde yanilmisim desen de Avrupadan eleniyorsun sonra faydasi olmuyor. Meira'da Servet'te gokten zembille inmediler. Yillardir izliyoruz ikisini de, ustelik Shevchenko karsisindaki Servet Cetin videosunu koymuyorum bile buraya. Ozetle bir hizli bir uzun iki stoperle oynamamiz lazim, yoksa saglam maclarda isimiz zor.

Posted: Sat Aug 30, 2008 3:46 pm
by Ufuk Sezekkaplan
Salih Bora wrote: Sen de bir yönlü yazmış olmadın mı şimdi Ufuk Hocam?
Mecburen :) çünkü resmin 2 yarısını da görmek lazım. Bu arada Radu Niculescu'nun gol kralı olduğunu ve sonra Ankaragücünde silinip gittiğini eklemeyi de unutmuşum.

Bununla beraber, Lucescu konusunda getirilebilecek en sağlam eleştiri, palyatif bir hoca olması, kalıcı sistemler ve değerler bulamaması olmalı bana göre. Adamcagizin :D öyle ilginç bir karakteri var ki enkaz devralıp, şampiyon yapıp, enkaz devrediyor.

Gittikten sonra, çalıştırdığı her takımın kadro olarak çöküntüye girmesi, gerisinde de bir sistem ve anlayış bırakmaması bir gerçek. Sonuçlar ve istatistiklerden çok bunun üzerinde durmak lazım.

Bugün için Galatasaray'a uygun olduğunu hiç düşünmüyorum. Çünkü Adnan Polat'ın birçok konuşmasını dinledim; sistem kuracak bir hoca peşinde koştuğu biliniyor. Mesela o yüzden Gerets'i hiç sevmedi.

Konu başlığına dönersek, son yıllarda hoca seçimlerinde gerileme görüldüğü doğru. Ama bunu Canaydın seçimleri / Polat seçimleri diye ikiye parçalayarak görmek lazım bana kalırsa.

Canaydın zamanında gelen tüm hocalar, o günün koşullarında Canaydın yönetiminin ayakta kalmasını temin edecek hocalardı.

Yönetime yeni gelmişti, Terim'i kendi egosunu düşünerek getirdi ve Lucescu'yu kovdu.

Terim sınıfta çakınca ve kasada para kalmayınca, sezon ortası olduğu da gözönüne alınarak Hagi getirildi. Hagi de onu o günlerde kurtardı.

Hagi sorunlu çıkınca, eldeki kadroyu çevirebilecek ve nispeten maliyeti düşük Gerets'i seçti. Ama hiçbir zaman kalıcı, sistem kuracak bir hoca peşinde olmadı. Onu kurtaracak, taraftarı sakinleştirecek ve parası çok olmayacak bir hoca peşinde oldu.

Adnan Polat ise bana göre büyük bir cesaretle Feldkamp'ı getirdi çünkü geldiği gün kadronun sıfırlanmasını, kalıcı bir sistem istiyordu. Yaşı, sertliği, yıllardır takım çalıştırmaması dahil birçok lakırdıyı baştan biliyordu. Ancak kafasında uzun vadeli bir plan olan adamın yapabileceği ve katlanabileceği birşeydi o günlerde Feldkamp'ı getirmek ve ona sahip çıkmak.

Keza Polat'in Alman sistemini çok sevdiği bir gerçek, daha önce Feldkamp ve Hollmann'la çalıştıktan sonra bizzat Saftig'i getiren de oydu.

Mesele, ileriye dönük bu anlayışı doğru olan Polat'ın bu sene hoca tercihinde çok titrek davranması ve bu sezon başında hizli ve cesur hareket edememesi oldu. Alman olduğu için o da Skibbe'ye güvendi, bu ülkeden kötü hoca çıkmaz :) diye düşünmüştür herhalde.

Yani Adnan Polat'in seçimleri ile Canaydın'ın seçimlerini aynı görmemek lazım.

Bu 2-3 sene sistem kurulması amacına dönük hocaların yilları olacak; eminim Skibbe sezon sonu gidince bu sefer daha yüksek profilli ama yine sistemci bir hoca getireceklerdir.

Bana göre Polat olduğu sürece Galatasaray'a Daum, Zico, Gerets veya Lucescu türü bir hoca gelmez.

Posted: Sat Aug 30, 2008 3:53 pm
by Alpay Dedeoglu
Bircok konu tartisilmis, bir iki lakirdida biz edelim.

Lucescu

Kesinlikle Galatasaray'a gelmesini istemedigim adamdir. Yok insan olarak iyi, entellektuel, caliskan, isini iyi yapan bir insan. Insan olarak Turkiyeye bir numara buyuk bazi kisisel zaaflari da olsa.Yollanmakla haksizlik edildigine inaniyorum.Ama Istemiyorum cunku:

a) Futbol seyretmeyi severim ve zevk alirim. Lucescu zamaninda tribunde o kontrol futbolunda acayip bunalirdim. Bu tip futbolun yeri yok. Zaten UEFAda gerek toplari yeniden tasarlayarak, gerek hucum oyuncularinin lehine kural degisiklikleriyle bu ise karsi oldugnu gostermistir. Bu endustriyel futbol isini en iyi yapan Ingiltere ve Ispanya ise, artik bu tip kontrollu alan futbolunun gelecegi olmadigini goruruz. Zaten ozellikle toplarin degismesiyle (Uzaktan gol olma sansi yukseldi, dolayisiyla ceza sahasina sokmasanda oyunu kendi alanda kabul ediyorsa , bu hafif vede aerodinamigiyle sonradan hizlanip hedeflenen noktaya yon degistirmeden gidentoplarla uzaktan sutlar daha etkili) artik bu anlayisin temsilcisi Yunanistan ve Italya dunya futbolunda madara olmuslardir.


b)Lucescu bir kisa donem adamidir. Bir sistem yerlestiricisi degildir. Kalli nasil arkasindan hep tas gibi takim birakirsa, Lucescuda idare edilmeye alismis, statik futbol oynamaya calisan bir enkaz birakir.

c) Lucescu Turkiyeyle artik cok yuz goz olmus, surekli basina aglamayi aliskanlik hale gelmis bir insan. Turkiyeyi tanimanin bir adim otesinde artik Turkiye dejenerasyonuylada son derece uyumlu haldedir. Ve artik GS gibi hep bir takim yenilikleri ilk defa yapmaya alismis bir takimdir, ayni adamlarin isitilip isitilip getirilmesinin yarar saglamadigi ortadadir. (Kalli disinda, o 24 ayar altin, ne zaman gelse is yapar).


Meira-Servet problematigi.

GS de basarili olmus tandem ikililer kaba hattiyla su 3 tip adamın 2 li kombinasyonudur:
1-) Cevik adam Kisa veya orta boylu ,atletik , cevik, hizli, fakat top teknigi olmayan, cok duzenli ve profesyonel yasayan ama oynaya oynaya uzun top atmayi bilenler: Nesta, Lugano, Bulent Korkmaz, Emre Gungor, Song, Puyol

2-) Iri adam:
Boyuyla ve cussesiyle havadan toplara hakim oyuncular.
Stumpf, Servet, Rasit, Gokhan Zan, Rio Ferdinand.


3)Uzun fakat teknik adamlar: Genelde orta sahadan/forvetten devsirme veya sittin sene en ust noktada bu pozisyonda oynamis, teknik ve akilli adamlar
Popescu, Meira , Cuneyt Tanman, Edu, Zago, Erhan Onal, Falco

Birde tabii bu 2 grubun veya 3nun ortalamasi olan kalburustu
futbolcularda vardir. Emre Asik, Yusuf, Capone.

Bu 2lileri basari olarak siralarsak:

1- Popescu- Bulent Korkmaz : Teknik adam- Cevik adam
2- Falco-Stumpf : Teknik adam-Iri adam
3- Song/EmreGungor- Servet: Cevik adam - Iri adam

Simdi Galatasarayin sansi veya sansizligi bu 3 tip tandem oyuncusunun
en iyi orneklerinin elinde olmasi : Emre G.-Meira- Servet ve tabiiki bunlara ek olarak karisim oyuncularinin iyisi Emre Asigin varligi.

Tabii buradan bir ikili kombinasyon secmek bir hayli onemli. Bunu secerken 3 tane en onemli konu var.

1-)Takimin taktigi
2-)Arkadaki kaleci
3-) Ondeki on libero

Bazilari takim rotasyonuna ve rakibe uygun degisirler diyecektir ama bana gore bu mevkii uyum gerektirdigi icin secilen 2 liye uzun sure sadik olunmali. Lego gibi cikar - baskasini tak degil yani.


Takimin taktigine gelirsek , hesapta suslu kelimelerle akil futbol, hiz futbolu vs densede , calimsiz cok pasli futbol gibi duruyor. Bu topu 80 metrelik bantta oynarsan yavaslarsin ve cuvallarsin. 4-2-3-1 olarak sahaya dizildiginde cift on libero olarak oh rahat demekle beraber on liberolarin hucumda hareketli baklava kosesi rolleride oldugu icin oyunun 2 yonnuude oynarlar. Yani ceza sahasina yakin top kaptirabilirler. Hem adinin hiz futbolu olmasi , hem bandi daraltiyorum dersen, hemde on liberolarim hucum fonksiyonlarinda top kaptirabilir diyorsan, bana gore 2 li kombinasyonun ilk degismezi cevik adam , yani Emre Gungor'dur.

2. adami belirlemek icin kaleciye ve on liberolara bakmak lazim. Eger Aykutta israr edersen havadan ve karsi karsiya adam sokmamak onemli olursa Servet derim. Ama De Sanctis gibi hava hakimiyeti olan, cizgi kaleci degil gibi duran bir adamla oynarsan ,Meira derim o zaman zaten boyuda iyi. On liberolar ayaklari hakim Linderoth-Ayhan olursa Servet iyi olur, ama Topal- benim degismezim Baris olursa Meira daha uygun gibi.

Genel olarak bakildiginda butun ikililerin ayni oranda uyum sagladigini farzedersek, Emre Gungor-Meira kombinasyonunun yani GS tarihinin en iyi kombinasyonu olan Cevik Adam- Teknik adam ikilisi olur. Bu da yalniz gecen yilin en iyi oyuncusu ve takimin ruhu Servetin ekarte olmasi gibi cok olumsuz bir durum ortaya koyar. Servetin gecen yil cok yiprandigi, bu yil daha bir dinlenme devresi gecirecegi vede onumuzdeki yil konrati bittigi icin zaten disariya gideceginden ve profesyonel konusmalar yaptigi icin , ilk yari sonunda disariya satilmasinin en mantikli hareket olacagindan , GS takimi bu futbol anlayisi ve yonetimsel rasyonalite icin Emre-Meira secmelidir.
Yani ruhla oynanan HArala Gurelede Servet, akilla oynandigi iddia edilen akil futbolunda Meira agir basar ama hepsindede cevik adam Emre oncelikli olmalidir.

Posted: Sat Aug 30, 2008 4:05 pm
by Ozan Ersoy
Ercan Arslan wrote:
Elbette bende yanilabilirim Papa'miyim ki boyle bir iddiam olsun. Hayatta pek cok yanildigim an oldu ama Orkun meselesinde yanilmadigim gibi Servet meselesinde de yanilmis degilim. .
:lol:

Yukarda aslinda yanilmadigini soylemistim.

Iyi de bu maclarda hizli dedigin Emre Gungor ve Song oynuyorlar Servet'in yaninda. Hic birinin pek bir faydasini goremedim. Demek ki Meira ve bunlardan biri olsa da gollleri yiyecektik. Bak ben de sana bir gol gostereyim.

http://www.youtube.com/watch?v=vGdsxxt-jio

Golu atan GS tarihindeki en yavas santraforlarindan biri. Adam birak yakalanmayi arayi aciyor Milan stoperlerine karsi. Yaptigi depar 30 metre civarinda.

Benzerlikler nedir? Milan o sirada 1-1'i yakalamak icin tam takim GS'in uzerine cullanmisken kontra yemek. Bu gibi durumlarda yapabilecek bir sey yok. Dunyanin en hizli stoperin de olsa elinde ilk topu kacirdin mi, ilk hamleyi yapamadin mi 180 derece donup depara baslayip zaten hareketli halde kaleye donuk adami yakalanamana olanak yok. Cunku sen donup hareketlenene kadar adam 4-5 metre fark atmis oluyor. O kadar kisa uzaklikta da bu arayi kapatmak cok zor. GS boyle kontra yemeyi pasi atan adama basip onleyerek deneyecek. Bu kadar cok acik oynanirsa kontra yememenin ilk kosulu bu.

Servet'in cok hizli bir oyuncu oldugunu savunmak da sacma. Arayi degisik sekilde kapatiyor Servet. Oyuna katkisi cok fazla. Ornegin bir Bekir var Antep'de. Cok hizli bir oyuncu. Ama Servet'in tirnagi olamaz daha.
Mazallah dikkat etmek lazim, yoksa kaleci konusunda oldugu gibi "yanilmisim" diye baslik acmak zorunda kalinilabilir.
Simdi su satirlari gordum... Gel de senin ictenlikle rastlanti olarak tam bugunlerde geri gelmene inan simdi. Forumu takip ettigin cok belli.

Bundan sonra her yedigimiz golden sonra "Bakin Servet'e ne yapmis, Servet'i savunanlar simdi gelsin savunsun" diye yazilar beklemek pek de yanlis degil senden. "Ne diyorsun sen?" diye yanit verince de "heeyt ben Cambridge mezunuyum, sen kimsin, her turlu konuda agzini kapatirim" diye yanitlar almak da cok mumkun.

Ozan Ersoy

Posted: Sat Aug 30, 2008 4:36 pm
by Ozan Ersoy
Alpay Dedeoglu wrote:
Genel olarak bakildiginda butun ikililerin ayni oranda uyum sagladigini farzedersek, Emre Gungor-Meira kombinasyonunun yani GS tarihinin en iyi kombinasyonu olan Cevik Adam- Teknik adam ikilisi olur. Bu da yalniz gecen yilin en iyi oyuncusu ve takimin ruhu Servetin ekarte olmasi gibi cok olumsuz bir durum ortaya koyar. Servetin gecen yil cok yiprandigi, bu yil daha bir dinlenme devresi gecirecegi vede onumuzdeki yil konrati bittigi icin zaten disariya gideceginden ve profesyonel konusmalar yaptigi icin , ilk yari sonunda disariya satilmasinin en mantikli hareket olacagindan , GS takimi bu futbol anlayisi ve yonetimsel rasyonalite icin Emre-Meira secmelidir.
Yani ruhla oynanan HArala Gurelede Servet, akilla oynandigi iddia edilen akil futbolunda Meira agir basar ama hepsindede cevik adam Emre oncelikli olmalidir.
Alpay son gunlerdeki en guzel cozumlemeci yazilardan biri bu yazdigin. Ornekler ve siniflandirmalar cok iyi. Servet Emre'yi ben cok begenmiyordum cunku elestirilen Servet'in tutarli pas yuzdesi, top kontrolu Emre'den iyi. Emre dan dun oynayan biraz daha kendini gelistirebilirse dedigin gibi Bulent Korkmaz'a cok yakinlasacak bir oyuncu ama Bulent de beni cildirtirdi 60 metrelik uzun toplariyla. Emre topu ayagina aldiginda da suratim eksiyor.

Ayrica hizli hizli derken su Leverkusen macinda yedigimiz ikinci gole bakin. Rakip tek top verkaca girmis arkaya Kiessling sarkmis, Emre Kiessling'den ilerde ama hafif caprazda biraz uzak. Kiessling kosuyor 10 metre topu Orkun'un uzerinden asiriyor, asirdigi topa yetisiyor, tamamliyor. Emre Gungor hala yetisememis durumda. Bunu Emre'yi asagilamak icin soylemiyorum. Bu hiz durumu bir yanilsama (iluzyon)... Emre olsa da Ferdinand da Puyol da takim sahada iyi yerlesememisse, offside kuralini iyi uygulayamiyorsa, pasi atan oyuncuyu iyi kapatamiyorsa, oyunu okuyamiyorsa, ilk hamleyi iskalamissa bu sekilde goller yememiz cok olasi.

Servet'in devre arasinda iyi paraya satilacagini dusunmuyorum. Bedavaya yakin bir paraya gidecektir giderse. Kimse 4-5 ay sonra serbest kalacak adama devre arasinda iyi para vermez. Servet satilirsa 3 stopere kaliriz ve yedek de Emre Asik olur. Korkunc bir durum. Servet'in satilmasi hemen hemen olanaksiz yani. Bu durumda

1) Daha iyi bir stoperle bir sene sonrasi icin erken anlasip Servet'i sene sonunda bedavaya yollamak
2) Ya da sozlesme yenilemekten baska bir secenek yok elimizde.

Servet'in oyuna soyut (manevi) katkisini, takima yaptigi onderligi, arkadaslarini gudulemesini, isteklendirmesini (motivasyon), hava toplarinda ustunlugunu, ilk toplara rakipten once vurmasini, omuz omuza birebir mucadelelerde yikilmamasini, sakatlanma pahasina topun onune atlamasini (Portekiz Milli macinda Ronaldo'nun onune atlayisini ve dizini dondurusunu animsayin) dusunursek takimimizin en degerli oyuncularindan biri oldugunu gorebiliriz kanisindayim.

Ozan Ersoy

Posted: Sat Aug 30, 2008 5:20 pm
by Alpay Dedeoglu
Ozan Servetle ilgili son paragrafina katiliyorum. Ama Skibbe ve Meirayi ayni zamanda transfer edersen , yapilan analiz seni boyle bir noktaya cikariyor. Bunu alan bunuda almak zorunda olayi.

Yazida belirttigim Emre Gungorun avantaji hizi degil, hamle cevikligi. Araya toplarda , yan ortada, serseri toplarda, defans hatasinda bu ozellik cok onemli. Ozellikle cikmayan Aykutun varliginda daha onemli. Hiz konusuna gelince cikis hizinda Emre iken, mesafe uzadiginda bacak boyu avantajıyla Servet olur. Bu bir bakima bel inceligiyle , adim buyuklugu arasinda bir tercih. Tabii oyuncular form durumlarinin ayni oldugunu varsayarsak.Yani Emre Kiesslinge gore dezavantajli iken, Servette Shevchenko veya Balili karsisinda dezavantajli.

Ben gecen yilki bu ikiliden memnundum. Bizi yaniltan Leverkusen macini baz olarak almiyorum cunku TFF'nin 3. gun once Ugur Ucar ve Galatasarayi feda ettigi vede Hakan Sukur- Lincoln ikilisinin Kalliyi baltaladigi zamana gelmisti. Gecen yilki Servet- Emre ikilisi lig tarihinin en az gol yiyen ikililerinden biridir. Ustelik Aykut ve Orkun gibi ortalama 2 kaleciyle. Gecen yil biraz daha skorer bir forvetimiz olsaydi, averaj farki kirardik.

Su belli ki, Kalli takimlarinda tandem onceligi Iri adamdir( Stumpf , Servet) . Bu Skibbe takimlarinda ise , emin olmamakla birlikte teknik adam gibi duruyor. Bana sorarsan ne olursa olsun,her zaman cevik adam derim.

Posted: Sat Aug 30, 2008 9:32 pm
by Ercan Arslan
Oncelikle arka sayfada kalan konuyla ilgili yazimi tekrar buraya koymak istiyorum.

Meira Transferi.

Kesinlikle cok iyi bir transfer. Ustelik Servet’e teklifler geliyordu ve kendisi de Avrupa’ya gitmek istedigini belirtmisti. Ama Servet satilmadi peki simdi ne olacak? 2000 yili kadromuzdaki defansi hatirlayin. Bir tane nispeten kisa ama savasci ve hizli oyuncu ile bir tane uzun ve oyunu iyi kuran oyuncu yanyanaydi. Bulent Korkmaz ve Popescu . Birbirlerini tamamliyorlardi. Song ve Servet ikilisine bakarsak Bulent’in rolu kesinlikle Song’ta ve gecen yil zaman zaman Servet’in oyun kurmaya, gol atmaya olan cabasini da gordugumuze gore fiziki benzerlikle Popescu o oluyor. Zaten Song’un Afrika Kupasina gitmesi Emre Gungor’un gelmesiyle G.Saray Bulent Korkmaz’in karbon kopyasini da bulmus oldu. Meira’yi kesinlikle Popescu’nun benzeri oldugunu hepimiz kabul edersek dogru formul “Emre Gungor-Meira” seklinde olusuyor. Peki sizce Servet kadrodayken bu mumkun mu? Hayir. O halde iki tane agir adami Meira-Servet’i yan yana koyacaksiniz ve sonucta ikisinin arasina atilan toplarda birinden biri agir kalacak ve rakip forvetler kalecimizle birebir kalacak. Her iki Steau Bukres maclarinda olan bu degil miydi? İste bu da transferlerdeki planlama eksikligini ortaya koyan baska bir ornek.Servet yasi itibariyle 26-27 ve tam satisinin yapilmasi gereken donemdeydi.
Alpay beyin yazdigi konuyla alakali tum aciklamalar benim de anlatmak istediklerim oldugu net olarak ortada. Diger arkadaslarin Servet ve futbol ile alakali yaptiklari yorumlarini ayikladigimda yanlis anlasilmasi muhtemel bir saptama uzerime ittirilmis gibi duruyor bunu duzeltmek lazim. O da Avrupa kupalarinda yenilen gollerin linkine bakarak "eee Servet'in yaninda da Emre Gungor var, demek ki Meira ile oynasaydi yine ayni golleri yerdik" gibi bir soylem var. Ben zaten Servet'in yerine Meira oynarsa boyle bir sey olmaz gibi bir iddiada bulunmuyorum. Atiyorum "Emre Gungor-Meira" ikilisiyle bunun olmasi 1 birim ihtimalse "Meira-Servet" ile 2 birim belki 3 birim olacaktir diyorum. Bu oranin boyle olusmasina sebep olarakta ne Emre Gungor'un ne de Meira'nin Servet'ten daha iyi oyuncular oldugu varsayimiyla yazmiyorum. Bu cunku apayri bir konudur ama Alpay beyin 3 kategoride benim daha ozetle 2 kategoride verdigim ayrim tamamen fiziksel sartlarla ilintili.

Dolayisiyla Servet hata yaparsa hatali, guzel bir sey yaparsa da guzel oldugunu soylerim. Bunun hangi sıklıkla ve negatif mi pozitif mi olacagi da tamamen Servet'e baglidir.

Lucescu konusundaki yazimda ise ben yaptiklarini ve kariyerini tartismam demistim. Ancak oynanan futbol kismini tartisabiliriz diyerek acik kapi birakmistim. Cunku o konuda elestirilecek taraflar olabilir. Lucescu'nun enkaz devralip, bir seyler yapip giderken de enkaz biraktigi kismina da katilabilirim. Sebebini tamamen kendi futbol anlayisiyla oynandiginda verimli olabilecek oyunculardan takim kuruyor olmasi diye dusunuyorum. Benim Lucescu'nun gelmesine sicak bakabilecegim nokta camianin Avrupa kupalari konusunda bir aclik icinde oldugunu dusunmemdir. Zira son donemde Avrupa Fatihi unvani oldukca tehlikeye girdi. Shaktar'da Avrupa'da ne yapti denilebilir. En azindan her yil CL'de gruplardalar. Bu G.saray'dayken de elindeki kadro yapisina ragmen gerceklestirdikleri ortada.

Ote yandan bugun sistem kurmaya calisan transfer ekibimizin yillardir sagbek konusunu cozemedigini, kaleci probleminin yine ayni sekilde giderilip giderilemediginin belirsiz oldugunu goruyoruz. Bugun takimin basinda Lucescu olsaydi giderken nasil bir takim birakirdi bunu bilemem ama suna eminimki takimin basinda oldugu sure icinde imkanlarimiza gore en uygun sagbek ve kaleci kadromuzda yeralirdi. Bkz: Sebastian Perez ve Mondragon.