Page 2 of 2

Re: ...ve Rijkaard gitti

Posted: Thu Oct 21, 2010 2:51 am
by Cengiz Akgun
Frank ben bu takimla bir sey yapamam hepsini kadro disi yapacagim ve A2 takimi ile sahaya cikacagim belki onlara birseyler ogretirim dese bunu kac kisi kabul edecekti? Seyrantepe'de stad acmaya yeltenen ondan bundan para utecegim diye bes takla atan yonetim boyle bir seye razi olur mu idi? O zaman takima onca para sayilarak alinmis oyunculari yatiramayacaginiza gore her hafta cikip yenilmekle koca bir sene gececek mi idi? gelecek sene ne gibi degisiklik olacakti. Bu sorularin cevaplari ortada iken Frank gitti diye yas tutmanin bir anlami yok. Frank oyuncularla gecinemiyorsa ne yapacagiz? Oyuncu ule ikiser ucer sene kontrat yapanlar durumu bu noktaya getiren Teknik adamlari yollayacaklar. Bu sadece Turkiyede degil Dunyanin her yerinde boyle. Emre'nin dedigi gibi spor olsun diye sahay cikilmiyor. Para kazanilmak icin cikiliyor. Alinacak TD adamda bu isin bu ekonomik tarafini bilip ona gore hareket edecek. Sene sonunda Servet'i istemiyorum deseydi herhalde bir yere satarlardi. Elano'yu da oyle. Oynatmiyacagi bir adami elde tutmanin bir anlami yoktu cunku. Bunlari yapti mi frank? Bana kalirsa yapmadi. Karanlikta goz kirpip oturdu. Takimda Ispanyol kondisyoner var ama gobegi onunde oyuncu ile sahaya cikiyor Frank. Yoneticide bir sey demiyorsa bugunku hal ortaya cikar. Ne Frank'i ne de Hiddink'i bu ulkede basarili olamaz. Bu mazaret degil iki kere iki dort gibi bir gercek. Onlar armut pis agzima dus ile mesguller. Takimi calistiracak bir plana bir calismaya kafa asindirmadiklari belli. Sag beki sola ceksin onu geriye bunu ileriye koyup her hafta her maca bir fantazi ile sahaya cikan adam makbul bir TD olabilir mi? Once buna cevap verin. Frank bir de alay eder gibi mactan sonra Servet'i milli mac icin dinlendiriyorum diye yalan soyleyip ona buna olay konusu oldu.

Re: ...ve Rijkaard gitti

Posted: Thu Oct 21, 2010 10:16 am
by Alpay Dedeoglu
Sonda söylenecek şeyi başta yazalım. Adnan Sezgin o yetkilerle, Adnan Polat o
yetersizlikle durduğu sürece Rijkard birşey yapamazdı. Adam 4-3-3 ile pas futbolu oynatan bir adam. Sen ona ona göre kadro vereceksin. İlk yıl olmadı mı, 2. yıl devam edeceksin.

Rijkard'a gelince... Bu yıl başında kendisini ikna eden ve inandığı Üstünel gittikten sonra işi bıraktı ve gitmeye oynadı. Ülke koşulları yüzünden isteği bitti. Ama benim hala affedemediğim nokta kendine Türk bir danışman almadı ve ülke özel şartlarını anlamak için önemli bir çabada bulunmadı. Bu anlamda batılı bir davranış değil, biraz kasıntı ve züppece davranıştı. Bu anlamda ben hayal kırıklığına uğradım. Ama herşeyden önemlisi oynatmak istediği futbolu Türk federasyonu, hakemi, futbolcusu , seyircisi , istemedi. Çünkü burası şark ve Akdeniz, bu coğrafyada deve güreşi ve Roma arenası dövüş oyunları sevilir.

GS'nin bir planı (Ama yönetim bunun gerçekten neler yapılması gerektiğni bilmiyordu, bilseydi Sezgini tutmazdı) vardı. Belki bunu düşünerek buldular, belkide son yıllarda moda bu deyip bilmeden belirlediler, hangisi bilemiyorum. Dünyada bu kadar yoğun maç temposu ile biz Türklerin başarılı olduğu kaos/didişme/oynatmama futbolu ile uzun süre başarılı olunamaz, oyuncular yıpranır. Bir maç tepede, bir maç dipte olursunuz, sürdürebilir bir başarı olamaz.
İyi başlarsanız iyi turnuva takımı olursunuz fakat sonrasında dibe vurursunuz, takım kavga ederek ayrılır.
Blok halinde yardımlaşarak alan tutan ve yardımlaşmalı ofansif futbol, iyi uygulanırsa, belli bir enerji ile standart uzun süre iyi sonuçlar alınır, en kötüsü stad dolar. Yani bir nevi daha enerji efektif üretim plani gibi. Plan buydu. Hem klüb içi, hem Rijkardla ilgili, hemde ülke şartlarından ötürü bu tutmadı.

Şimdi gelelim baş kaldıran geri zekalı Türk/GS futbolcusunun kaybettiklerine. Harala gürele futbolda taktiği bir yana bırakıp daha fazla vücutları çalışacak, yıpranacak (bizim futbolcu böyle düşünmeden boğuşmayı seviyor),hem taktiksel olarak gelişemeyecekler. Otomatikman kariyerleri daha kısa olacak. Bu hem daha az Avrupa maçına çıkması,hemde batılı yabancı hocayı kaldıramadığı için taktiksel zekasının kıt olduğunu gösterdiğinden dışarıdaki transfer olanaklarını (Çünkü yabancı klüpler konu Türk futbolcusu transferi olunca buna bakıyor) azaltacak. Yurtdışına giderse de Ahmet Bulut gibi menajerlerle kötü Avrupa transferi yapıp birkaç sene sonra sürünerek geri dönecek. Bu aynı zamanda kendilerine bağıracak, kızacak, agresif hocaların Türk futbolu için elzem olduğunuda gösterecek. İşte Kalli...İşte Terim..Bundan sonra bunların türevi var.

Bu arada Servet, Elano ve Hakan Baltayı da o takımda tutmayın artık.

Re: ...ve Rijkaard gitti

Posted: Thu Oct 21, 2010 11:00 am
by Kenan Atak
Aman Alpay buraya Akdeniz deme. Sahiller birtek Akdeniz o da Antik Yunan ve Dogu Roma kulturu ile diger uygarliklarin etkisi. Akdeniz bilimin felsefenin, sanatin yeserdigi topraklar, bize bu unsurlardan hangisi ugradi? Istila ettigimiz topraklarin icine sicmakla kalmadigimiz gibi butun miras kalan guzel unsurlari da reddetmisiz. Ulkenin nesi Akdeniz, ökuz surusu uretiyor ulke, sark demek yeterli bence. 80 kusur sene evvel bir adam tum bu hayvanliklari duzeltmek icin ugrasmis, onun ugraslari da ne hale geldi ortada. Frank gercek Akdeniz ulkelerinde (Italya, Ispanya gibi) olgunlasti, Yunanistan'a gitse orda da basarili olur. hangi Akdeniz ulkesine gitsen, ufacik kasabasina bile icin acilir. Oysa cok degil Gebze'den Izmit il sinirina git ve devam et ne Akdeniz kaliyor ne Ege, insanin ruhu duzuluyor, hilkat garibesi heryer, zevksizlik beyinsizlik urunu tum yasam bizde. Sen de biliyorsun. Bu topraklar Yumurta topuk, Doberman, Cakar cakmaz cakan Ahmet veya el tayyip gibilerine uygun. Frank'a gösterilen dusmanca tavir GS'a da gösteriliyor, bu ulkede guzel seyler yapan ayagindan cekiliyor. Frank geldiginde yapacagi guzelliklerin isaretlerini vermisti adami canindan bezdirdiler. Ama dogru, bu tur adam yapilan kontrat yuzunden zorluklarla mucadele edecek adam degil, berbat kumasi duzeltmek icin ugrasacak terzi degil. Yoksa harika baslayip tum motivasyonunu kaybetmesi baska turlu nasil aciklanacak. Eline iyi kumas verin size dört dörtluk elbise diksin. Del Bosque de, Hiddink te böyleler.

Re: ...ve Rijkaard gitti

Posted: Thu Oct 21, 2010 1:06 pm
by Salih Bora
Rijkaard'ın Liverpool'dan teklif aldığı konuşuluyor.
Bu tür haberleri okuyunca bir Liverpool forumuna girdim, bu olası transfer hakkında ne yazmışlar diye.
Genellikle Liverpool taraftarının görüşleri üç noktada toplanıyor:
1- Hodgson'dan daha iyi bir seçenektir. Ama olabilecek en iyi seçenek değildir. Pellegrini isminde ısrar edilmeli.
2- Yanında Henk ten Cate olmayan bir Rijkaard, takım içi disiplini ve yıldızlarla iletişimi kurmada başarısız olur.
3- Rijkaard kısa dönemde başarı için iyi bir seçimdir, fakat uzun vadeli çalışma için uygun bir isim değildir. Barça'daki ilk yıllarında çok başarılı olmasına rağmen daha sonra işler kötü gitti ve oradan ayrılmak zorunda kaldı.
Gördüğüm kadarıyla adamlar Hodgson'a büyük bir öfke duyuyorlar. Buna karşın, Rijkaard ismi de onların gönlünden geçen isim değil.
İkinci ve üçüncü maddelerde saydığım tezler, Rijkaard'ın Türkiye kariyeri boyunca bir kez bile gündeme gelmedi. Hele ikinci madde... Aslında biz Rijkaard'ı daha çok "Uzun vadede başarılı olur" diye nitelendirdik. Avrupalı ise tam tersini düşünüyor.
Bu arada sözkonusu foruma mesaj gönderen bir Katalan asıllı Liverpool taraftarı, Rijkaard'ın Barcelona'ya hizmetlerinden övgüyle sözetti. Messi, Bojan, Iniesta gibi genç futbolcuları takıma adapte etmesini, bitik durumdaki bir takımda yeniden Cruyff ekolünü canlandırmasını, Ronaldinho-Eto'o-Guily gibi isimlerin onun döneminde zirveye çıkmasını anlattı.
İyisiyle kötüsüyle bir Rijkaard geldi geçti Türkiye'den... Hakkında hayırlısı olsun...

Aceto blogu belki bilirsiniz... Bülent Timurlenk tarafından yazılan bu blogu ara sıra takip ederim.
Timurlenk'in birinci ağızdan yazdığına göre Lippi'nin oğlu (aynı zamanda menajeri) babasının Galatasaray'ın başına geçmesi için bizim yöneticilere başvurmuş. Yönetim kabul etmemiş.
Acaba doğru mu?

Re: ...ve Rijkaard gitti

Posted: Thu Oct 21, 2010 2:06 pm
by Mehmet Gurdal Cetin
Kerem Tezic wrote:Aman Alpay buraya Akdeniz deme. Sahiller birtek Akdeniz o da Antik Yunan ve Dogu Roma kulturu ile diger uygarliklarin etkisi. Akdeniz bilimin felsefenin, sanatin yeserdigi topraklar, bize bu unsurlardan hangisi ugradi? Istila ettigimiz topraklarin icine sicmakla kalmadigimiz gibi butun miras kalan guzel unsurlari da reddetmisiz. Ulkenin nesi Akdeniz, ökuz surusu uretiyor ulke, sark demek yeterli bence. 80 kusur sene evvel bir adam tum bu hayvanliklari duzeltmek icin ugrasmis, onun ugraslari da ne hale geldi ortada. Frank gercek Akdeniz ulkelerinde (Italya, Ispanya gibi) olgunlasti, Yunanistan'a gitse orda da basarili olur. hangi Akdeniz ulkesine gitsen, ufacik kasabasina bile icin acilir. Oysa cok degil Gebze'den Izmit il sinirina git ve devam et ne Akdeniz kaliyor ne Ege, insanin ruhu duzuluyor, hilkat garibesi heryer, zevksizlik beyinsizlik urunu tum yasam bizde. Sen de biliyorsun. Bu topraklar Yumurta topuk, Doberman, Cakar cakmaz cakan Ahmet veya el tayyip gibilerine uygun. Frank'a gösterilen dusmanca tavir GS'a da gösteriliyor, bu ulkede guzel seyler yapan ayagindan cekiliyor. Frank geldiginde yapacagi guzelliklerin isaretlerini vermisti adami canindan bezdirdiler. Ama dogru, bu tur adam yapilan kontrat yuzunden zorluklarla mucadele edecek adam degil, berbat kumasi duzeltmek icin ugrasacak terzi degil. Yoksa harika baslayip tum motivasyonunu kaybetmesi baska turlu nasil aciklanacak. Eline iyi kumas verin size dört dörtluk elbise diksin. Del Bosque de, Hiddink te böyleler.
Bu yaziyi baska biri yazsa herkes adam hakli dogru soyluyor derdi.

Adamin adi Meric Tunca olunca farkli olur sandim ama yazisini okuyunca neresei yanlis dedim. Herhalde ilk kez (gerci yine GS'ya sokup sokusturmus ama) yazdiklarinda dogruluk payi cok.

"Dön sen annenin ligine Paylaş
Haberi Paylaş
Benim Sayfam Xing FacebookGoogleMySpaceTwitterE-postaFriend Feed Meriç TUNCA15 Ekim 2010Senin göklere çıkardığın Galatasaray'ın, Avrupa'nın adı-sanı duyulmamış bir kasaba takımına eleniyorsa...


Senin yere-göğe sığdıramadığın Fenerbahçe, kendisinden kat be kat düşük İsviçre ve Yunan takımlarına teslim oluyorsa...

Senin ''Dünya'nın en büyük transferlerini yaptık'' diye böbürlendiğin Beşiktaş'ın Bulgaristan'ın sıradan bir takımını son dakika golüyle yenip bayram yapıyorsa..

Senin lig şampiyonun Avrupa'da sıfır çekiyorsa...

Ve yine senin lig liderin daha 7'nci haftada arkasındaki herkese, 5'er, 6'şar, 7'şer puan fark atıyorsa...

Ne Almanya'ya, ne de Azerbaycan'a yenildim diye üzülmeyeceksin..

Hiç kızmayacaksın..

Hiç eleştirmeyeceksin..

Hatta hiç öyle kolpadan, ''Hiddink'i kovun'' falan diye de efelik taslamayacaksın..

Çünkü sen, Galatasaray, o sıradan Ukrayna takımına elenirken ''Olur böyle şeyler. Zaten lig önemli'' diyerek, Rijkaard'ı kolladıysan..

Çünkü sen, Fenerbahçe, Avrupa arenasında tokatları üst üste yerken, ''Aykut Kocaman ne yapsın canım.. Adama fırsat verilmeli.. Çünkü yeni bir takım kuruyor'' diyerek sahip çıktıysan..

Çünkü sen Beşiktaş'ın o Bulgar takımına karşı son dakika attığı gol için sevinç çığlıkları atmayıp, Schuster'e ''Hoca gel bakayım buraya.. CSKA kim ki biz bu takımı zar-zor yeniyoruz'' diyemiyorsan..

Çünkü sen Bursaspor'un şampiyonluğuna zil-takıp oynayıp, ama Avrupa'da sıfırı çektiğinde ''Alışma devresindeler. Olur böyle şeyler'' diyorsan..

Bugün, bu tablodan bir Milli Takım çıkartmaya çalışan Hiddink'e hesap soramazsın..

Neden soramayacağın, üstteki satırlarda var zaten..

Hele hele sen, ama teknik adam, ama futbolcu, ama eski yönetici, ya da ''Topu görse bomba diye karakola götürecek'' zihniyette bir gazeteci olarak, bu ülkeye 8-0'lık yenilgiler yaşatıp, o zamanlar adı-sanı duyulmamış, Finlandiyalar'a, Norveçler'e, San Marinolar'a, Lüksemburglar'a teslim olmuş biriysen hiç hesap soramazsın..

Ve yine sen, her federasyon başkanı döneminde ''Bedava maç gezilerine'' katılmayı, avantadan kurulan yemek masalarına oturmayı kendine bir ayrıcalık olarak görüyorsan..

Yarın yine bir yurt dışı seyahate seni götürsünler diye ''Yalakalık'' yapıyorsan, bu hesabı hiç mi soramazsın..

Çünkü senin böyle bir hakkın yok..

Sen ne Hiddink'i eleştirebilirsin..

Ne Emre'ye çakabilirsin..

Ne Arda'nın üzerinden prim yapabilirsin..

Ne de Nihat'a laf söyleyebilirsin..

Sen maalesef artık Avrupa'da adı-sanı olmayan bir ülkenin vatandaşısın..

Sana ''Annenin ligi'' yeter de artar bile.."

Re: ...ve Rijkaard gitti

Posted: Thu Oct 21, 2010 2:47 pm
by Alpay Dedeoglu
Şu anda getirip bulamam ama bu Hent ten Cate ve Cruyff konuları burada ve başka forumlarda
geçti. Hatta Ten Cate , Rijkarddan önce burada adı geçen bir adamdı.

Uzun vade meselesine gelince , orta vade gibi istendi GSde. 5 sene Türkiye için uzundur,
İngiltere için ise kısa.

Aceto Balsamico'yu iyi biliriz ve severiz. Yalnız onu değil, kardeşinide severiz. Buranın eski müdavimlerinden olan bir internet gurusunun ağabeyi olduğunu yeni öğrendim(nadir arada uğrar).

Lippi pahalı gelir. Adnan Sezgin ne olacak peki gelirse? Biliyorsanız klüp olarak önceliğimiz
Adnan Sezginin makamına kazık çakmasıdır.

Salih Bora wrote:.......
2- Yanında Henk ten Cate olmayan bir Rijkaard, takım içi disiplini ve yıldızlarla iletişimi kurmada başarısız olur.
3- Rijkaard kısa dönemde başarı için iyi bir seçimdir, fakat uzun vadeli çalışma için uygun bir isim değildir. Barça'daki ilk yıllarında çok başarılı olmasına rağmen daha sonra işler kötü gitti ve oradan ayrılmak zorunda kaldı.
......................
İkinci ve üçüncü maddelerde saydığım tezler, Rijkaard'ın Türkiye kariyeri boyunca bir kez bile gündeme gelmedi. Hele ikinci madde... Aslında biz Rijkaard'ı daha çok "Uzun vadede başarılı olur" diye nitelendirdik. Avrupalı ise tam tersini düşünüyor.
......................................
Aceto blogu belki bilirsiniz... Bülent Timurlenk tarafından yazılan bu blogu ara sıra takip ederim.
Timurlenk'in birinci ağızdan yazdığına göre Lippi'nin oğlu (aynı zamanda menajeri) babasının Galatasaray'ın başına geçmesi için bizim yöneticilere başvurmuş. Yönetim kabul etmemiş.
Acaba doğru mu?
Bu da İskender Baydar /Hürriyet gelsin:

''Galatasaray’da vahim tablo


İskender Baydar yazıyor
21 Ekim 2010
Galatasaray’da vahim tablo
Rijkaard gitti… Gitti de, gitmesi gereken gerçekten o muydu?

Arda’yı, henüz kaldıramayacağı yaşta kaptan yapan Rijkaard mıydı?

Takımın Servetçiler ve Ardacılar diye bölünmesine Rijkaard mı neden oldu?

Yerliler-yabancılar kamplaşmasını Rijkaard mı yarattı?

Keita’yı Rijkaard mı gönderdi?

Cana’yı, Pino’yu Rijkaard mı getirdi?

Verdiği 36 futbolculuk listeden hiç kimsenin transfer edilememesi Rijkaard’ın eseri mi?

Haldun Üstünel’i istifaya zorlayan sürecin mimarı Rijkaard mı?

Cemal Özgörkey’in aylardır cebinde istifa mektubuyla dolaşması Rijkaard yüzünden mi?

Yönetim içinde en az 3 başkan adayının bulunması, hizipleşmenin had safhaya ulaşması Rijkaard’a mal edilebilir mi?


Adnan Sezgin’le Florya’da hiç kimsenin konuşmamasının nedeni Rijkaard mıydı?

Zamanında, Fenerbahçe lehine bir sonuç çıkması için İstanbulsporlu futbolculara teşvik primini Rijkaard mı dağıttı?

Koskoca Galatasaray’ın Hikmet Karaman’a teklif götürülecek noktaya gelmesinden, Başkan Adnan Polat’ın 4.5 yılda gönderdiği 6’ıncı teknik direktör Rijkaard tek başına sorumlu tutulabilir mi?

Ya da Daum’un bile düşünülüyor olmasının baş mimarı mıdır Rijkaard?

Fatih Terim, Rijkaard’ın bıraktığı takımı mı, Galatasaray’ı mı reddetti?

“Galatasaray nasıl olsa Kadıköy’de yenilir” algısını yaratan isim midir Rijkaard?

Gelinen noktada Galatasaray’ın Kadıköy’de Fenerbahçe’ye yenilmesi midir en önemli sorun?

Soruna başka bir açıdan bakarsak, bu Galatasaray’ın Kadıköy’de Fenerbahçe’yi yenmesi her şeyi toz pembe yapar mı?

Galatasaray, günlük ve yerel başarıların takımı mıdır, Türkiye’nin batıya açılan penceresi midir?

Mevcut yönetim ‘o pencere’den haberdar mıdır?

Sahi, bu yönetime göre Galatasaraylılık nedir?

2000 ruhu sadece Hagi’yi geri getirmek midir?

“Yönetim yoktur” demek kolaydır da, “Aklıselim bir muhalefet göreve hazırdır” demek de aynı oranda kolay mıdır?

Ey Galatasaraylı, okyanusun bu tarafında, bu sorulara cevap verecek bir Allah’ın kulu var mıdır?

ibaydar@hurriyet.com.tr ''

Re: ...ve Rijkaard gitti

Posted: Sat Oct 23, 2010 12:24 am
by Kaan Önem
Mustafa Yücedağ herkesin ipliğini pazara çıkarttı. Video bulursam muhakkak eklerim, herkesin izlemesi, dinlemesi gerekiyor. NTV Spor'da canlı yayındaydı. Bazı oyuncuların bilerek oynamadıklarından tutun, yönetimin transferleri kendi kafasına göre yapmasına, Adnan Sezgin'e kadar. Söylediklerinin çoğu, benim kulup hakkında kani olduğum fakat elbette kesinkes emin olamadığım mülahazalara son derece paralel olduğundan, hepsine inanıyorum. Dürüstlüğüne güveniyorum.

Ben kısaca özet geçeyim; Bazı oyuncuların teknik direktörden memmun olmadığını, bunun da aslında son derece normal karşılanması gerektiğini, kendi döneminde de böyle şeyler yaşadıklarını söyledi. Ancak sonuçta yapmaları gereken şeyin; sorumluluk bilinciyle para kazandığı kulup adına futbol oynamak olduğunu belirtti. Servet zaten o bazı oyuncular her kimse artık, onlar adına gayrıresmi açıklamayı Karabük maçından sonra yaptı. Rijkaard oyuncuların kadro dışı bırakılmaları fikrine hep karşı çıkan bir insandı dedi.

Yanlış anlamadıysam karabükspor maçı öncesi taraftarların takımın kamp yaptığı otel önüne gelip destek verdiğini, ancak aşırı gürültü oyuncuların motivasyonunu bozabilir düşüncesiyle kendisinin kibar bir şekilde taraftarlara sebebini açıklayarak, oyuncuların kafasını dinlemelerine en azından on için izin vermelerini rica ettiğini söyledi. Takım otobüsünden inerken maç günü daha doğru olur demiş. Bunu gören Adnan Sezgin de sen işine bak gibisinden bir şeyler söyleyerek karşılık vermiş Yücedağ'a.

Rijkaard'ın alınmasını istediği oyuncuların çeşitli nedenlerle alınamadığını (Yüksek Bonservis, Bonservisi olmayanların da Yıllık Maliyeti vs), öte yandan alınan tüm oyuncuların yönetimin kendi insiyatif ve tercihleri doğrultusunda transfer edildiğini söyledi. Flemenkçe tercümanlık konusunda iddialı olduğunu ve kendisinin bir hatası dışında hiç hata yapmadığını söyledi. Çok daha fazlası var, umarım ntvspor.net'in sayfasında video olarak eklenir. 2007'den beri maçlara gitmediğime, bu sene kombine almadığıma hiç pişman değilim. Hagi de kendini ateşin içine attı.

Re: ...ve Rijkaard gitti

Posted: Sat Oct 23, 2010 9:27 am
by Serkan Yalcin
Dün akşam Ntvsporda Rijkaardın çevirmeni Mustafa Yücedağ vardı canlı yayında. Klüpte ne olup bittiğini anlattı. GS ya ihanet eden futbolcular var dedi. Bunların başında zaten Servet Hakan Balta geliyor. Takımın kötü duruma düşmesi için ellerinden geleni yaptılar ve başarılı oldular. Yabancılardanda Elano var ihanet eden. Bence devre arasında güzel bir temizlik yapılmalı. Fatih Terimin GS nin başına gelmesini istemiyordum ama şu durumu göz önüne aldığımızda bu ihanet eden adamların hakkından bir tek o gelebilirdi düşünüyorum. Fatih Terim Teknik Direktör olacak ve Servet dallaması kapris yapıcak bana güvenmiyorlar bende oynamam ozaman diye. Ertesi günü paf takıma top toplayıcı olurdu valla. Ulan şerefsiz ne demek bana güvenmezlerse oynamam. Sen bu klüpten paranı alıyorsun. Milyonlarca taraftarı olan Türkiyenin en büyük futbol klübünde oynuyorsun sen kimsin kapris yapıyorsun. Senin gibi ne futbolcular geçti. Bir zamanlarda Rüştü FB taraftarından dayak yemişti suçu yokken ama şimdi görüyorumki Servet ihanetinin cezasını çekmeli taraftar dayağını en çok hakeden futbolcu şu anda. Herkesi geçtim diğer arkadaşlarının emeklerine yazık oluyor bundan utan bari şerefsiz.

Re: ...ve Rijkaard gitti

Posted: Sat Oct 23, 2010 11:37 am
by Ozan Kaya
Bir aralar F. Terim'in soyledigi "Karizmamin altinda ezildiler" sozunu hatirliyor musunuz?
Rijkaard'in realistligi ve profesyonelligi altinda ezildiler. Hamamboceginden farki yok bunlarin gozumde. Sampiyon olsak da, kupa kaldirsak da umrumda degil. Bunlarin alayinin resmini gorup sesini duydukca midem bulaniyor.

Taraftari ayartan yonetim, futbolculari hayli hayli ayartir. Harry'e bunu yapamazdik diyenler, "tertemiz bir sayfa actik, bu futbolcular bizim evladimiz. Her evlat hata yapar" der ustune bir de sozlesme yenilerler. Simdi Hagi'yi de delirtir bunlar. Seneye de Tugay basa gecer. Onu da harcarlar. Yaziklar olsun. FB'nin Zico'yu bos birakip Daum'u getirmesi daha sonra da Kocaman'i TD'lige getirdigi gibi.

Re: ...ve Rijkaard gitti

Posted: Sat Oct 23, 2010 1:15 pm
by Can Ergun
M.Kocadağ konuşmadan önce ihtimal vermiyordum futbolcuların Rijkaard gibi bir ismi sabote etmeye çalışacaklarına...

FR kamp yapmıyordu, akıl ve pas futbolu oynatmaya çalışıyordu vs. Bir futbolcu buna neden karşı çıkar ve adamı göndermek için toplanıp başkanla konuşmak yerine "oynamamayı" seçer anlamak mümkün değil.Şİmdi Hagi kıçlarına tekmeyi basınca anlarlar hanyayı konyayı.

Takımda sadece Ayhan gidip "ben yaşım itibari ile zorlanıyorum özel antreman verin" demiş...
Peki FR'ın yanındaki kondisyonerler ne iş yapıyordu? İlla Ayhan veya bi futbolcunun gidip dert mi yanması gerekir? Kimin ne eksiği var bunları bu kondisyonerlerin belirlemesi ve ona göre program hazılaması gerekmiyor mu?

Başarısızlık ve sorumsuzluk listesinin en altında da olsa FR ve ekibinin de bu durumda suçu var. Ama Servet,Adnan Sezgin ve Polat gibi isimlerin,hani bi laf vardır ya...
"yatacak yerleri yok".

Cengiz Bey arada bir derdi de kızardım, bunlara hela yönetimini vermemek gerekir diye.Az bile demiş. FB camiası ufaklıktan adam yetiştirip,bu adamı GS lisesine sokup,ilerleyen yıllarda başkan yapsa, o herif bile bunlardan daha az zarar verirdi takıma ve kulübe.

Re: ...ve Rijkaard gitti

Posted: Sat Oct 23, 2010 1:30 pm
by Salih Bora
Can Ergun wrote:FR kamp yapmıyordu, akıl ve pas futbolu oynatmaya çalışıyordu vs. Bir futbolcu buna neden karşı çıkar ve adamı göndermek için toplanıp başkanla konuşmak yerine "oynamamayı" seçer anlamak mümkün değil.

Takımda sadece Ayhan gidip "ben yaşım itibari iel zorlanıyorum özel antreman verin" demiş...
Peki FR'ın yanındaki kondisyonerler ne iş yapıyordu? İlla Ayhan veya bi futbolcunun gidip dert mi yanması gerekir? Kimin ne eksiği var bunları bu kondisyonerlerin belirlemesi ve ona göre program hazılaması gerekmiyor mu?
Can, sıraladığın bu iki tespit bence birbiriyle çelişiyor.
Yanlış anlama, çelişmekte olan sen değilsin, sadece dile getirdiğin tespitler.
Örneğin ikinci tespitinden, Rijkaard önderliğindeki teknik ekibin takımın başlıca sorunlarıyla birebir ilgilenmediğini, fazla umursamadığını varsaymak mümkün.
Yabancı antrenörlerin çoğu, Türk futbolcusunun tıpkı Avrupalı meslektaşları gibi profesyonelce yaşadığına, kendine baktığına, kendisi için neyin iyi olduğunu bildiğine inanıyor. "İyi yaşamazsa bunun sonuçlarına kendi katlanır" diyor.
Oysa öyle olmuyor. Formsuz oyuncu, takıma da bedel ödetiyor.
Anlaşıldığı kadarıyla Rijkaard ve ekibi, futbolcuların antrenman performansını ölçme ve değerlendirme kabiliyetinden yoksunlarmış. Oyunculardaki fiziksel düşüş zaten sahaya da yansıyordu.
Şimdi böyle bir ortamda... "Benim oynatmak istediğim futbolu onlar anlayamadılar" diye bir mazeret öne sürmek mümkün mü?
Ya sen anlatamadıysan? Futbolcuyla birebir iletişimin yoksa? Aynı zamanda etten kemikten birer insan olan bu futbolcularla nasıl sağlıklı bir iletişim kurulur, bunu bilmiyorsan?
Ben daha bir yıl önce, Rijkaard'ın Türkiye'yi umursar gibi bir izlenim vermediğini söylemiştim.
Ben işime bakarım, paramı alırım, olursa ekime kadar, olmazsa... diye bir mantık yoktur ekip yöneticiliğinde. Emrindeki ekibe en başarılı şekilde hükmetmenin yollarını ararsın. Buna liderlik sanatı diyorlar.
Aynı umursamazlık, sezon öncesi transfer listesi meselesinde de başgöstermiş...
Rijkaard sezon biter bitmez takımdaki eksik bölgeleri yönetime rapor halinde iletiyor, sonra ülkesine basıp gidiyor. Yücedağ'ın anlattığına göre bir de "alınacak futbolcular listesi" vermiş. Rijkaard böyle söylemiyordu, sadece takviyeye muhtaç bölgeleri yönetime raporladığını söylüyordu.
Diyelim ki Yücedağ'ın dediği doğru... Bu durumda adama demezler mi, "Sen nasıl bir liste hazırladın ki alınmasını istediğin bütün futbolcular Galatasaray kulübünün transfer bütçesini aşıyor"?
Bir fubol kulübünde transfere ayrılan paradan teknik direktörün habersiz olması mümkün değildir. Teknik direktörün yapması gereken, o meblağ uyarınca realist bir liste hazırlayıp bunu yönetime iletmektir.
Ayakların yere basmazsa, "neden benim istemediklerimi aldılar" diye şikayet edemezsin. Kaldı ki bir Cana, banko oynayan Sarp-Barış'gillerden daha kötü futbolcu değil. Almanya'da fırtınalar estiren Misimovic var. Cana'yı 11'de düşünmedi, Misi'yi ise bir türlü kazanamadı.
Aynı Elano'yu kazanamadığı gibi.
Kadronun topyekün oyunculuk-form bakımından çöküşe geçmesi teknik ekibin suçudur.

Re: ...ve Rijkaard gitti

Posted: Sat Oct 23, 2010 2:37 pm
by Can Ergun
Anlatmaya çalıştığım,FR genel olarak anlaşmaya açık,karşısındakine insan gibi davranan,kaliteli bir adam, dolayısı ile fubolcuların bunu adamı afedersin "düdüklemek" yerine,takım olarak işleri yoluna koyabilmek için bir fırsat olarak değerlendirmesi gerekirdi.
Sonuçta zarar gören kim? Galatasaray, ama kimin umrunda ?
Adnan Sezgin ne iş yapar,Arda sadece kendisinin mi kaptanı gibi sorular da geliyor aklıma...

Tespit, çelişki vs hepsi boş bence. Yönetim,futbolcu,taraftar olarak dibe vurmuş bu takım.Böyle bir şımarıklık, ahlaksızlık,iş bilmezliği ve pişkinliği tarif edecek kavram az bulunur.

Bu vesile ile takımdaki oyuncuların sadece yeteneğine değil, eğitim seviyesine,sosyal kabiliyetlerine ve öğrenebilme yeteneğine de bakılması gerektiği dersi alınmıştır. Yoksa Servet,Hakan,Hasan,Şükür,Küçük vs gibilerin elinde daha çok oyuncak olur bu kulüp.

Hesapta bir eğitim kurumundan çıkmış bir kulüp ama olanların temeli eğitimsizlik ve iletişim problemleri...

Re: ...ve Rijkaard gitti

Posted: Mon Oct 25, 2010 12:55 am
by Cengiz Akgun
Basin hakikaten ahlaklaksizlarla dolu. Kanalturk'e Mustafa Yucedag diye birini cikarmislar herif gotunden atip tutuyor ve kim ihanet etti denildiginde nana gibi kivirtiyor. At hirsizi bile cikip bu Serhat Uluren mi nedir bu serefsize yuh cekmekten beter etti. Bu gibi adamlarin asli astari olmayan seyleri soyleyecegini bile bile ne diye cikiriyorsunuz da bunlar ustunden prim yapiyorsunuz dedi hakli olarak.