Fenerbahçe'nin bu akşam saat 19:00'da karşılaşacağı Dinamo Kiev, maçlarını "Valery Lobanovsky Stadı"nda oynuyor.
Peki kimdir bu Valery Lobanovsky?
Mutlaka hatırlayacaksınız ama hatırlamayanlar için kısaca bilgi vermeli.
------------------------------------------------------------------
Valery Vasilievich Lobanovskiy
(06.01.1939 - 13.05.2002)
Sovyet ve Ukrayna futbolunun efsane hocası Lobanovsky, profesyonel futbola, kendisiyle özdeşleşen Dinamo Kiev takımında başladı. Forvet mevkiinde adını duyurdu, Kiev ekibinde bir kez SSCB Ligi ve Kupası şampiyonluğu tatmasının ardından Chernomorets Odessa'ya transfer oldu. Bu takımın forması altında 59 maça çıkıp 15 gol atan Lobanovsky'nin Odessa macerası bir yıl sürdü, ardından, 1968'de 29 yaşında futbolu bırakacağı Shaktar Donetsk'e gitti ve kariyerinin son dönemini orda geçirdi. Oyunculuğu döneminde 2 kez Sovyet milli formasını giydi, bu maçlarda gol kaydedemedi.
Lobanovsky, dünya futbol tarihine altın harflerle geçen adını antrenörlük kariyerinde duyurdu. 1969-70 sezonunda Dnipro'nun başına geçti, bu takımda toplam 4 sezon çalıştırıcılık yaptı ve ardından 1973 yazında, futbolculuğunun ortaya çıktığı kulüp olan Dinamo Kiev ona hocalık şansı verdi.
Lobanovsky bu fırsatı iyi değerlendirdi. 1974-82 yılları arasında 5 lig şampiyonluğu, 4 kupa zaferi ve 1974-75 sezonunda bir kez Kupa Galipleri Kupası kaldırmanın sevincini yaşadı. Bu süre içinde 1975-76 yıllarında eşzamanlı olarak Sovyet Milli Takımı'nı da çalıştıran Lobanovsky, 1976 Montreal Olimpiyatları'nda ülkesine bronz madalya kazandırdı.
1982'de Dinamo Kiev'in efsanevi teknik adamı olarak kulüpten ayrılır ayrılmaz Sovyet Futbol Federasyonu tafarından tekrar Milli Takım hocalığına getirildi, fakat bu görevi uzun sürmedi. Bu önemli görevden 1983 yılında ayrıldı ve bir yıl dinlendikten sonra 1984-85 sezonu başında ilk göz ağrısı Dinamo Kiev'e geri dönüş yaptı.
Efsanevi hoca, şampiyonluklara kaldığı yerden devam etti. 6 yıl içinde 3 kez takımını SSCB Ligi'nin zirvesine taşıdı, 3 kez SSCB Kupası'nı kazandı ve 1985-86 sezonunda Kupa Galipleri Kupası'nı Kiev ekibinin müzesine götürdü. O sırada, Milli Takım'ı "1986-Meksika" Dünya Kupası'nda çalıştırması için gelen teklifi reddetmedi ve üçüncü kez SSCB'nin başına geçti. Ağırlıklı olarak D.Kiev'den gelen oyuncuların bulunduğu milli kadro, Dünya Kupası'nda 2. tura çıkmayı başardı fakat bu etapta Belçika'ya uzatmalarda 4-3 mağlup olarak evine erken döndü. Yine de Lobanovsky bu hayal kırıklığından sonra bu görevini bırakmadı, Dinamo Kiev'in patronluğuyla eşzamanlı olarak işini sürdürmeye başladı. SSCB Milli Takımı'na esas başarıyı "1988-Almanya" Avrupa Futbol Şampiyonası'nda yaşattı. Ekibini finale kadar çıkartan Lobanovsky, finalde takımının Hollanda'ya Gullit ve Van Basten'in golleriyle 2-0 yenilmesiyle, çok arzuladığı kupaya ulaşamadı, ikincilikle yetinmek zorunda kaldı. Efsanevi hoca artık ulusal kahraman haline gelmişti. Bir yandan da Dinamo Kiev'le başarılar kazanmaya devam ediyordu.
Lobanovsky'nin patronluğunda "1990-İtalya" Dünya Kupası'na katılmaya hak kazanan Sovyet takımı, kamuoyunu kupada büyük beklentiler içine soksa da, iş değişmişti; 88'de Avrupa ikinciliği tadan kadro, ülkede "perestroyka" rüzgarlarının esmesiyle futbolcular yurtdışına transfer olma hakkı kazanmıştı; Batı Avrupa kulüpleri kaliteli Sovyet futbolcularını adeta kapıştı, bu arada tabii ki aynı zamanda Dinamo Kiev'de hocalıklarını yaptığı oyuncular birer birer ellerinden kaçınca bu dışa çılım rüzgarı Lobanovsky'i de etkiledi, önceden SSCB Ligi'nden aşina olduğu yıldızlara hükmetmekte zorlanmayan büyük hoca, 1990 yılına gelindiğinde her biri yurtdışında lejyoner olmayı seçmiş oyuncularını kontrol edemez hale geldi, bu yüzden kısmen yeni bir kadro kurup İtalya'da şansını aramayı denedi, fakat grupta sonuncu olup kupaya erken veda etti. Bunun ardından Lobanovsky hem Milli Takım'dan hem de D.Kiev'den istifa etti.
Kendine atık yeni heyecanlar yaşatmak istiyordu, bu yüzden fazla boşta kalmadı, Birleşik Arap Emirlikleri'nden gelen teklife evet dedi ve bu küçük ülkenin milli takımının başına geçti. BAE'de de boş durmadı, kariyerine yeni başarılar ekledi; takımına 1992 Asya Futbol Şampiyonası'nda üçüncülük kazandırdı fakat takımı 94 Dünya Kupası'na vize alamaycınca görevine son verildi. Kısa süre sonra Lobanovsky Kuveyt Milli Takımı'nın hocalığına getirildiyse de, 94 Asya Oyunları'ndaki bronz madalya başarısını saymazsak, bu adım kariyeri açısından hiç olumlu olmadı ve hayal kırıklığıyla geçen iki yılın ardından kovuldu. Efsanevi hoca artık 58 yaşındaydı, boştaydı ve kariyerinin son yıllarında çalıştıracağı bir takım arıyordu; beklenen teklif, yıllarca başarıdan başarıya koştuğu Dinamo Kiev'den geldi ve 1997 Ocak'ında Lobanovsky yuvaya döndü.
Kiev ekibinden ayrı kaldığı yıllar içinde SSCB dağılmış, her ülke kendi yolunu seçmiş, bağımsız Ukrayna Cumhuriyeti kurulmuş ve başkent Kiev'in takımı Dinamo da artık mütevazı Ukrayna Ligi'nde yarışır olmuştu. Efsanevi hoca, yine beklentileri boşa çıkarmadı, takımını Avrupa'nın en üstdüzey takımlarından biri haline getirdi. Shevchenko'lu, Rebrov'lu kadrosuyla Dinamo Kiev'e Şampiyonlar Ligi'nde yarı final oynattı (1998-99). 97, 98 ve 99 yıllarında üç yıl arka arkaya Ukrayna Ligi şampiyonluğu gururunu yaşadı. Bu serinin son iki yılında Ukrayna Kupası'nda da takımını zirveye çıkardı.
Ardından, 2000 Şubat'ında Ukrayna'yı Dünya Kupası finallerine taşıması amacıyla milli takım ona teslim edildi. Bu hedefe ulaşamadı; eleme grubunu ikinci bitirip, baraj maçlarında Almanya'yla eşleşti, 1-1 ve 1-4'lük skorlar sonucu ne yazık ki Ukrayna, "Kore-Japonya" vizesini kaçırdı ve Kasım 2001'de milli takımdan kovuldu.
Bu sırada hala D.Kiev'deki görevini sürdürmekte olan Lobanovsky, 7 Mayıs 2002 tarihinde takımının FC Metalurg'a yenildiği maç sonrasında fenalaştı ve hastaneye kaldırıldı. Başarılarıyla Sovyet ve Ukrayna tarihinde adı daima anılacak olan efsane hoca, kısmi felç geçirmişti, ardından uzun ameliyatlar bunu takip etti, bu sırada maalesef hasta vücudunda devamlı komplikasyonlar çıkan Lobanovsky hastanede beyin kanaması geçirdi ve 13 Mayıs 2002 tarihinde hayata gözlerini yumdu. Şok ölümünün ardından ismi tarihe kazınması amacıyla Dinamo Kiev'in maçlarını oynadığı stadyuma verildi. Kiev takımını Avrupa'nın söz sahibi takımlarından biri haline getiren Lobanovsky, ülkesinde hala minnetle ve saygıyla anılıyor.
(Can Baysan / Bilgilerin kaynağı: vikipedia.com - rdfc.com)