Page 1 of 2
Barca olabilmek
Posted: Sat May 02, 2009 11:07 pm
by Oltunc Özgür
Siir gibi futbol, El clasico filan dinlememe macin her ani Real Madrid ile kedinin fare ile oynadigi gibi oynama, ister Chelsea ister Manchester yada digerleri, Barca'nin yanina bile yaklasamazlar. Boyle bir takimin temelini kurdugu icin Johan Cruyff'a bir futbol izleyicisi olarak tesekkur ediyorum, kim gelirse gelsin ayni topu oynayan, hep hucumu dusunen bu yuzden bazen hedefinden olan ama bu yoldan sapmadiklari icin hepsine tesekkurler, Eger bu takimda Ronaldinho kalsaydi Galactico degil futbolun tanrilari olacaklardi. Bu mactan sonra FB -BJK macina bakmak isteyeniniz varmi acaba, Bir ara bu tur futbola yakin bir futbolsu kendi kalitemizde yurutmus bir GS vardi, avrupada boyle bir futbolla unlu olduk daha sonra kisisel olaylar butcesel sikintilar garip TD kararlari ile acayip bir takima donduk, Sampiyonlar ligi hedefini bile kendine fazla goren coktan tatile cikmis bir takimin bu sene taraftari olmak cok sikinti verici, bir ara ne guzel umutlandiran futbolu unutan, Bulentin takimin basina gecmesi ve sonrasinda olan bir suru acayip olay silsilesi ile bu duruma gelmek hic hos degil.
Ben GS'nin basina Johan Cruyff gibi birisinin gelmesini istiyorum, attigi tohumlari hala yesertecek bir altyapi var, bunca sikintiya ragmen Metin Oktay tesislerinin havasi var.. Turkiye'nin Barca si olmak bizleri keyifle TV yada stada cekmek hala ellerinde..
Guzel futbolu destekleyelim
Oltunc
Re: Barca olabilmek
Posted: Sun May 03, 2009 12:37 am
by Eren Akkan
Oltunc Özgür wrote:Siir gibi futbol, El clasico filan dinlememe macin her ani Real Madrid ile kedinin fare ile oynadigi gibi oynama, ister Chelsea ister Manchester yada digerleri, Barca'nin yanina bile yaklasamazlar...
...Bu mactan sonra FB -BJK macina bakmak isteyeniniz varmi acaba...
Guzel futbolu destekleyelim
Aynı şeyleri az önce BJKli bir arkadaşımla konuşuyorduk. adam yarınki maç nasıl angarya gelecek hiç izlemek istemiyorum dedi, Barca maçından sonra.
Ronaldinho kısmına katılmıyorum, şu anda dünyanın bence en iyi orta saha oyuncusu olan Gerrard'ı getirsen bile Xavi-Iniesta-Messi'den hiçbiri kesilemez, taktik gereği, Barcelona'nın tarzı gereği... Etoo ve Henry de forvet özellikleri açısından Ronaldinho tarafından kesilemezler.
Barcelona o kadar mükemmel bir takım ki, yürüyerek gol atıyorlar. Hani bilgisayar oyunlarının modları vardır ya, beginner, easy, medium, hard, advanced gibi gider... bu Barcelona'nın paslaşması impossible'a karşı oynamak gibi bi durum, joystick kırılır ama gol yemek kaçınılmazdır. Ya da bilgisayarda 30-40 hamle sonrasını görebilen bir satranç oyunu ile karşılaşmak gibi.
20 seneden fazla futbol izliyorum, bu kadar doyurucu futbol izlediğimi hatırlamıyorum. Ama yakın bir hazzı zaman zaman 2000 yılındaki Galatasaray'dan aldığım da oluyodu.
Maçın sonunda İngiliz spikerin dediği gibi 'Guardiola is creating a monster'.
Posted: Sun May 03, 2009 2:17 am
by İzi Ergil
Bu kadar kompleksite cok basit bir temel prensipten kaynaklaniyor:Guzel futbol oynama istegi..Iste o zaman cevrende firildak gibi donmuyorsun,doldur-bosalt zirvaliklarina girmiyorsun.rakibini sasirtmak icin 1 den fazla oyunun oluyor ve bunlari tam da gerektigi yerlerde yapabilecek oyunculara yatirim yapiyorsun,Essek gibi kosup ta hicbirsey yapamayan adamlara degil.Bu adamlar mac icinde 5 pasın 4 unu taca atana tahammul etmezler.Ama biz ederiz.Barcelona'da Oynayanlar,dunya yildizi,galaksi yildizi olup olmadigina aldiris etmeyip olumune kosar ve yardimlasir.gole giderken darbe alirlar amaclari dusmek degil o topu o kaleye sokmaktir..Bugunku macta orneklerini gorduk.Hemen atabilir kendini cunku darbe var.Hayır adam bu topu kaleye sokacagim diyor.Messi bugun 4 tane filan yuzde 90 lık gol pozisyonunu harcadi herhalde..kimse Messi ye kotu oynadi diyemez..Bu oyun bizim ancak hayal edebilecegimiz bir oyun .Seyreder ve "vay be" diyebiliriz.Sebebi de oncelikle mantalite dir.Buna kusku yok.Bugun Hurriyet gazetesinde sanirim Lincoln'un aslinda basarili oldugunu ima eden bir haber vardi.Onu Semih ve Guiza ile karsilasirmislar.Yahu sen kimi kimle karsilastiriyorsun..Bu relatif istatistik basari hicbirseydir..Hatta dalga filan gectigini dusunuyorum haberi yapanin( ya da oyle oldugunu dusunmek isterim). Ancak bazen de futbol zekasi olarak Lincoln un bu takimin ustunde oldugunu dusunuyorum ne kadar kicini kaldirmamasini ve yeterince mucadele etmemesini elestirsem de.Transferde mali dengeyi gozetenlerin kalite dengesini de gozetmeleri sarttir.daha az yetenekli oyuncularla iyi bir organizasyonla iyi isler basarilabilir.Van Gaal gibi adamlarin isi budur.Bazilari burun kiviriyor.Gercekten sasiriyorum.
Posted: Sun May 03, 2009 12:38 pm
by Eren Akkan
İlk yarıyı izleyememiştim. Golleri baştan izledim ve Gerrard konusundaki yorumumu geri alıyorum. Nitekim Barnabeu'da, Real Madrid karşısında rakamla 5, yazıyla BEŞ birbirinden güzel asist yapan bir oyuncu bence dünyanın en iyi orta saha oyuncusudur.
Çok yaşa yeni kral Xavi!
Posted: Sun May 03, 2009 2:11 pm
by Kaan Önem
İzi Ergil wrote:Barcelona'da Oynayanlar,dunya yildizi,galaksi yildizi olup olmadigina aldiris etmeyip olumune kosar ve yardimlasir.gole giderken darbe alirlar amaclari dusmek degil o topu o kaleye sokmaktir..Bugunku macta orneklerini gorduk.Hemen atabilir kendini cunku darbe var.Hayır adam bu topu kaleye sokacagim diyor.
İzi'ye aynen katılıyorum. En çok dikkat ettiğim şey bu benim de. Avrupa liglerinde bu çok açık görülüyor. Bilhassa premier ligde. Eğer müdahaleye rağmen yere düşecekse bile artık gücün ve dengenin tamamen bittiği noktada düşüyor oyuncu. Zaten o zaman hakem asla oyuncunun hakkını yemeyip, avantaj kaybolmuşsa, zaman geçmesine rağmen düdüğü çalıyor. Ama oyuncu o ana dek pozisyon gereği neyse, onu yapmak için yırtınıyor. (Gole gidiyorsa atmaya çabalamak, atağa çıkarken çalım atıp geçiyorsa devam etmek gibi ) Bizde bunun tam tersi, oyuncular biri dokunsa da yere atlasam modundalar. Avrupa maçlarımız da o nedenle lig'den daha seyredilebilir düzeyde. Birinci lig bence resmen çin işkencesi. Adam ilerlese golü atacak, tak diye yere düşüyor rüzgarın ılımanlaştırıcı etkisiyle. Tabii bunların fizik kondisyonla çok büyük alakası var ama ben daha çok zekayla alakası olduğunu düşünüyorum. Fayda/maliyet analizi yapabilecek topçuyu en azından Türkiye'de aramak biraz saçma galiba. Fakat ilginç olan aynı adamın iş mukavaleye geldiğinde ben şu kadar para'dan aşağı oynamam demesi ve de karşılığını alması
Gerçekten enteresan.
Posted: Sun May 03, 2009 2:16 pm
by Burak Ayyildiz
Bir kere yürüyerek gol attıklarina asla katilmiyorum. Kesinlikle cok kosuyorlar; hem teknik hem fizik olarak üst seviyedeler. Ben Barcelona'yi söyle özetlerdim:
1) Sahadaki herkes egosundan arinmis, kollektiflige adanmis.
2) Topa sahip olmak icin herseyi yapıyorlar. Varlik nedenleri sanki bu olmus.
3) Topa sahip olmak, teknik kapasitesi ne kadar yüksek olursa olsun, kosmayan-savasmayan bir takimin asla yapamayacagi bir sey.
4) Topu kaybettiklerinde, "onurlarini" kaybetmiscesine saldiriyorlar, mücadele ediyorlar. Yüksek doz pres yapiyorlar.
5) Topa sahip olmak üst düzey bir efor istiyor ama bu arada rakip sizden daha fazla efor harcayip daha fazla yoruluyor. Böylelikle ikili mücadelelerde rakipten daha diri kaliyorlar.
6) Top sürekli sende olunca rakip moral olarak düsüyor, öfkelenip hata yapiyor, öz güvenini yitiriyor.
7) Hücümda asla statik degiller. Cok kostuklari icin degisik varyasyonlar üretiyorlar.
8 ) Orta yapmiyorlar, bazen kornerleri bile paslasarak kullaniyorlar. Hele hele defanstan ileri asla top sisirmiyorlar. Kalecileri topu hep eliyle baslatiyor.
9) Oyun disiplininden düsmüyorlar. Liglerinin 5 sene ilerisinde olduklarinin farkinda olduklarindan eminim ama asla varyeteye girmiyorlar.
Bu isin 3 temel sirri var: Fizik güç+Mantalite (kollektiflik)+üst düzey teknik. Bu 3 unsurun önem sirasinin da yukaridaki gibi olduguna inaniyorum.
Posted: Sun May 03, 2009 4:23 pm
by Eren Akkan
Burak Ayyildiz wrote:Bir kere yürüyerek gol attıklarina asla katilmiyorum. Kesinlikle cok kosuyorlar; hem teknik hem fizik olarak üst seviyedeler. Ben Barcelona'yi söyle özetlerdim:
1) Sahadaki herkes egosundan arinmis, kollektiflige adanmis.
2) Topa sahip olmak icin herseyi yapıyorlar. Varlik nedenleri sanki bu olmus.
3) Topa sahip olmak, teknik kapasitesi ne kadar yüksek olursa olsun, kosmayan-savasmayan bir takimin asla yapamayacagi bir sey.
4) Topu kaybettiklerinde, "onurlarini" kaybetmiscesine saldiriyorlar, mücadele ediyorlar. Yüksek doz pres yapiyorlar.
5) Topa sahip olmak üst düzey bir efor istiyor ama bu arada rakip sizden daha fazla efor harcayip daha fazla yoruluyor. Böylelikle ikili mücadelelerde rakipten daha diri kaliyorlar.
6) Top sürekli sende olunca rakip moral olarak düsüyor, öfkelenip hata yapiyor, öz güvenini yitiriyor.
7) Hücümda asla statik degiller. Cok kostuklari icin degisik varyasyonlar üretiyorlar.
8 ) Orta yapmiyorlar, bazen kornerleri bile paslasarak kullaniyorlar. Hele hele defanstan ileri asla top sisirmiyorlar. Kalecileri topu hep eliyle baslatiyor.
9) Oyun disiplininden düsmüyorlar. Liglerinin 5 sene ilerisinde olduklarinin farkinda olduklarindan eminim ama asla varyeteye girmiyorlar.
Bu isin 3 temel sirri var: Fizik güç+Mantalite (kollektiflik)+üst düzey teknik. Bu 3 unsurun önem sirasinin da yukaridaki gibi olduguna inaniyorum.
yürüyerek gol atmak = gereksiz efor sarf etmeden, tüm takımlara karşı son derece rahat bir şekilde sonuca gidecek hareketleri yapmak (yanlış anlaşılmasın - mübalağa sanatı)
örnek:
karşı takıma efor sarfettirmek konusunda 5. maddeden çok 6. maddeye katılıyorum, sen sürekli kısa koşularla boş yerlere kaçıp bol pas yapabilirsen ve rakibi defans yapmak için ordan buraya koşturabilirsen, karşı takıma efor harcatmış oluyosun, ve dediğin gibi moralman da çöküntü yaşıyolar...
hatta bu konuyu bizim takımdan bir futbolcu (yanlış hatırlamıyorsam Hamburg maçı sonrası) söylemişti, onlarla farkımız daha mantıklı paslaşmalar yapıp enerjilerini gerekli koşulara harcıyolar diye.
8. maddeye de aynen katılıyorum... bu da Arda'nın bir sözünü hatırlatıyo (ki genelde uyguladığı bir söz) - "ben orta yapmam, pas veririm".
işte bu noktada kameralar Sabri'ye çevrilir...
hücumda çok yetenekli ve ayağına çok hakim futbolcuları var, kabul, ancak futbolun çok basit bir noktasını çok çok iyi uyguluyolar (sanırım bu Guardiola'nın başarısı), boş alanları görüp oralara kaçmak. bu da 7. maddeye denk geliyo olsa gerek.
Posted: Sun May 03, 2009 7:19 pm
by Ozgur A. Boztepe
Dunku macta Barcelona'nin futbolunun disindada alinilmasi gereken dersler var. Barcelona'nin muhtesem futbolu insani cok oksuyor ve costuruyor, uzun zamandir hissetmedigimiz futbol hazzsi geri donunce OD oluyoruz belkide...
Barca futbolu hakkinda zaten herkez herseyi yazmis. Hep ayni seyi oynuyorlar. Cogunlukla atlanan butun oyucularin fiziki yeterliligini Burak gibi altini cizerek ben baska bir yonden ele alicam dunku maci.
Real bu sene tarihlerine gore kotu bir kador ile inanilmaz puan aldi. Lig daha bitmeden aldiklari bu puanla lig tarihinde sampiyon olmiyan takim yok. 9-10 macta ust uste galip geldiler, buyuk olcude 2 senedir hayatinin topunu oynayan kaptan Raul sayesinde. Ama bu seneki insan ustu Barca'nin gelgisinde kaldilar.
Real'in basarilari sampiyonluklari Barcadan cok daha fazladir, objektif bir goze sorarsan Real Avrupaninda en buyuk takimidir.
Dun kendi stadlarinda sampiyonluk icin ciktiklari macta hezimete ugradilar. Kendilerinden tarih olarak daha ufak bir takim olan Barca karsinda. Zidanli Ronaldolu Figolu Beckhamli Roberto Carlos'u takimin milletle dalga gectigi gibi onlarla dalga gecildi. Sampiyonlugu kaybettiler o macta.
Hic kavga eden Futbolcu gordunuz mu?
Hic kavga eden taraftar gordunuz mu?
Ama ben Real Madrid'im ben kendi topumu oynarim diyen bir Real gordunuz. Chealse gibi sert oynadi evet, ama Chealse gibi 18 ine kapanmadi real. Herkeze nasil oynuyorsa Barca'yada oyle oynadi. 2 buyuk takim girdi stada, tekrar mac sonu iki buyuk takim cikti stattan.
Oyuncular el sikisti, taraftarlar el sikisti, insan gibi, buyuk takim oyuncusu ve taraftari gibi geldiler, ve oyle ayrildilar.
Gsnin boyle olmasina luzum yok, zaten boyleydi.
Barca gibi top oynamaya gelince, o ayri konu...
Posted: Sun May 03, 2009 10:54 pm
by Eren Akkan
Ozgur A. Boztepe wrote:
Hic kavga eden Futbolcu gordunuz mu?
Hic kavga eden taraftar gordunuz mu?
Ama ben Real Madrid'im ben kendi topumu oynarim diyen bir Real gordunuz. Chealse gibi sert oynadi evet, ama Chealse gibi 18 ine kapanmadi real. Herkeze nasil oynuyorsa Barca'yada oyle oynadi. 2 buyuk takim girdi stada, tekrar mac sonu iki buyuk takim cikti stattan.
Oyuncular el sikisti, taraftarlar el sikisti, insan gibi, buyuk takim oyuncusu ve taraftari gibi geldiler, ve oyle ayrildilar.
Gsnin boyle olmasina luzum yok, zaten boyleydi.
Barca gibi top oynamaya gelince, o ayri konu...
Çok güzel yazmışsın.
Ancak sanırım doymuşlukla ilgili bir konu. Milli takımın ne bir Avrupa kupası, ne de Dünya kupası finali var... Şampiyonlar liginde artık hatırlanamayacak derecede uzak kalan bir yarı final dışında hiçbir takımımızın hiçbir başarısı yok. Artık ŞL bu kadar ön plana çıktıktan sonra çok çok sönük kalan 1 UEFA kupası, ve onun bonusu 1 Süper kupamız var. (Türkiye bazında hiç ama hiç küçümsenecek bir başarı değil tabi)
Biz, daha onlar şampiyonlar liginde çeyrek finale çıktılar, biz 10 sene önce UEFA kupası aldık diye sidik yarıştıralım... Barcelona 5 şampiyonlar ligi finali görmüş, Real Madrid ise tam 9 ŞL, 2 de UEFA kupası kazanmış takımlar... bugün kazanamasak 2 sene sonra zaten ŞL finali oynayacağız diye rahatlar.
Yani aradaki seviye farkı şu... Real Madrid-Barcelona çekişmesi Amerika-SSCB soğuk savaşı gibiyken, GS-FB çekişmesi kabile savaşlarından öteye gitmiyor... ve daha acısı, davranış olarak da Afrika'daki kabilelerden farkımız yok.
Edit: Barcelona'nın deminki bilgilerin üzerine bir de kaymak olan 4 Kupa Galipleri Kupası'nı da yazıyım.
Posted: Sun May 03, 2009 11:34 pm
by Eray Tunç
Sansal`in dedigine gore Fenerbahceli oyuncular Barca macini izledikten sonra "Biz de boyle pasli oynayalim" demisler. BJK macini izlemedim ama mac sonunda Spiker Aragones`e "Bu guzel pasli oyunu neden daha once goremedik" gibi bir soru sordu, o da "Ben Ispanya milli takiminda pas oranini arttirmak icin 2 sene ugrastim, biz de bu tarz oyunu oynamaya daha yeni basliyoruz" dedi. 2. gol 16 pas sonrasinda gelmis.
Bizse ilk yarida takir takir paslarla ceza sahasina 5-6 adamla giriyorduk, top sisirmeler yok denecek kadar azalmisti. Yardimcilarini gorevden alarak adamin otoritesini 0`a indirdiler. 2 sezonda 4 hoca gonderince oyuncular da ister istemez "Nasil olsa basarisiz olursak baska hoca gelir" moduna giriyorlar.
Posted: Mon May 04, 2009 5:56 pm
by Mehmet Gurdal Cetin
Ozgur A. Boztepe wrote:
Ama ben Real Madrid'im ben kendi topumu oynarim diyen bir Real gordunuz. Chealse gibi sert oynadi evet, ama Chealse gibi 18 ine kapanmadi real. Herkeze nasil oynuyorsa Barca'yada oyle oynadi. 2 buyuk takim girdi stada, tekrar mac sonu iki buyuk takim cikti stattan.
Iste zurnanin zirt dedigi yer burasi.
Barcelona'ya karsi acik oynarsan 6 yine iyi 10'luk falan olursun.
Allah bizi bi iki sene felan kurada (ne kurasi olacak sa bu) karsilastirmasin.Sokaga cikamayiz.Sirtlarindaki kambur Ronaldinho'dan kurtuldular.Bunlar Ribery'i sahadan cikarken aglatan adamlar.Hic sakalari yok.Chelsea bence en mantikli oyunu oynadi.Acik oynasalar 5 ten baslardi.Ben hala bir sanslari olduguna inaniyorum.
Maci seyredemedim cok buyuk kayiptir benim icin.Hanim'a boyun egdik.Once Denzel'in American Gangster'ini sonrada su oscar odullu Slumpdog millioneer'ini seyrettik.Film kritigi yapmayacagim cunku aklim obur tarafta oldugundan habire essek sipasinin odasina kacip "ben bi oglana bakiim hic sesi cikmiyor " palavrasi ile kactim salondan.O'da Bo diye bi veledin maceralarini seyrediyormus (Bo Derek degil elbet
) izin vermedi.Suklum puklum oturup film seyrettim.
Posted: Mon May 04, 2009 6:37 pm
by Ozgur A. Boztepe
Mehmet Gurdal Cetin wrote:Ozgur A. Boztepe wrote:
Ama ben Real Madrid'im ben kendi topumu oynarim diyen bir Real gordunuz. Chealse gibi sert oynadi evet, ama Chealse gibi 18 ine kapanmadi real. Herkeze nasil oynuyorsa Barca'yada oyle oynadi. 2 buyuk takim girdi stada, tekrar mac sonu iki buyuk takim cikti stattan.
Iste zurnanin zirt dedigi yer burasi.
Barcelona'ya karsi acik oynarsan 6 yine iyi 10'luk falan olursun.Allah .
Aynen oyle. Ilk 10 dakka belli idi fark olucagi. Ama Real sen kendi stadinda 10 kisi defans yapmak, fark yemekten daha kotudur. Derman doner, Real yine avrupanin krali oludugunda bu yuzden olucak.
Posted: Tue May 05, 2009 1:20 pm
by Mehmet Gurdal Cetin
Bunu da Alpay'in cok sevdigi adam DEMIRKOL yazmis.
Nefret ettim
Valencia sempatizanıyım. Mestalla’nın büyüsünü yaşamış bir futbolsever olarak kulübe büyük hayranlık duyarım. Onlar şampiyonluk yarışında yoksa ben her zaman Barça’nın rakibini tutmuşumdur. Real’se Real yani... Neden olduğu önemli değil. Daha önce anlatmıştım. Bir ara yine anlatırım. Sevmiyorum ama Barça’yı...
Bu sezon ise artık nefret ettim.
Ne yapıyor bu adamlar? Oynadıkları şey ne? Futbol değil. Futbol dersem geri kalan herkesi futbol oynamamakla suçlamak gerekir. Bu yüzden herkes futbol oynuyor Barça başka bir ‘şey’. Onları buraya taşıyan bir rakip de yok. Rekabet mükemmellik getirir. Ama onlar başka. Kendi kendilerine acayipleştiler.
Rakipler ne olup bittiğini anlamıyorlar. Oyuncular isyan ediyor. Robben maçın başında bir korner kazanmışken maç 4-0 olmuş gibi tribünlere dönüp ‘Haydi coşun’ dediğine şu an itibarıyla pişman muhtemelen. Tuncay’ın 6-2’lik Man U maçında ‘sus’ hareketi yapması gibi. Rakip hocalar da kurban. Ne yapsalar başka bir çözüm çıkarıyor Barça. Schuster onları yenmemiz imkânsız derken bunu anlatıyordu sanırım.
Bir ihtimal daha var!
Ama daha ötesi de var. Bence artık kontrolden çıktılar. Bu şeyin (her neyse artık) nasıl olduğu, nasıl oynandığını artık bu takımı yaratanların da anlamadığını düşünmeye başladım cumartesi akşamı. Hatta oynayanların bile pek anladıklarını sanmıyorum. Bunu anlat desen anlatamazlar gibi.
Guardiola’nın maç içindeki çocuk gibi sevinişi, maçtan sonra ‘Böyle iyi oyuncularınız varsa size pek iş düşmüyor’ açıklaması bir alçakgönüllülük gösterisi değil bence. Kontrol onun elinden çıkmış. Bir tür kendini yenileyen, geliştiren bir organizmaya dönüştüler. Ortak akılları kendi zekalarının önüne geçti. Oyuncular da kendilerini bu duruma kaptırmış gidiyorlar. Zira bu kadar iyi kadrolar daha önce de bir araya getirilmişti. Ama kimse bu kadar maksimumda, bu rüya gibi oynayamamıştı.
Ya da daha muhtemeli, cin midir şeytan mıdır bir şey girdi içlerine.
Nefret ettirdiler kendilerinden... Bu kadar olmaz. Ayıp.
Ama bir ihtimal var tabii.
Futbolun Dr. House’u, Hiddink...
Bakalım o, bu şeytan çıkarma seansını tamamlayabilecek mi? Sanırım tek umudum o ve rahipleri!
AMEN
Posted: Tue May 05, 2009 3:30 pm
by Cengiz Akgun
BJK-FB macindan sonra Ugur Boral ve Selcuk'la soylesi yapan soruyordu ne hissediyorsununuz bu tip maclari gorunce diye onlarda asagi yukari ayni seyi soylediler. Bu adamlar yildiz filan olmalarina ragmen sorumluluk alip bir baskasinin hatasini kapamak icin ellerinden geleni yapiyorlar. Aramizda farkda bundandan doguyor filan gibi laflardi. Bir futbol takiminda 11 kisi var. Az buz degil. Bir takimin tek vucut gibi oynamasi icin bu takimda oynayanlarin bunu anlamasi lazim. O yuzden de yukarda bazilari ile girdigim sacma sapan Lincoln tartismasinin cevabi da bu aslinda. Sorumluluk alacan. El rolunde isen bazen ayak isini de gorecen.
Posted: Tue May 05, 2009 4:35 pm
by Mehmet Cirak
Tamamen son dediklerine katiliyorum Cengiz Agabey. Ama Barca'dan bahsederken adamlarin zevk alarak, eglenerek oynadiklarini goz ardi etmemek gerekir. Bizde Lincoln'un zevk alarak oynamasi mumkun mu? Hadi gectim Lincoln'u, kalas Sabri'yi Barcelona'da oynat, bizde 40 sene oynasa ulasabilecegi duzeyden cok daha iyi oynar bir iki ay icinde. Neden? Cunku bizde futbol sinir harbi demek, taraftara oynamak demek, faul yapmak demek, federasyona dayilanmak demek, buzlu sahada paten yapmak demek, kendini yere atmak demek, bir hafta bir takim lehine hata yapildiysa sonraki hafta obur takimin lehine hata yaparak duzeltmek demek...
Bunlari yazinca sanki GS'in basarisizligina mazaret ariyormusuz gibi her seferinde sizden fiskeyi yiyoruz. Oysa GS da bu boktan sistemin parcasi, bunu cok iyi biliyorum, gerektiginde de en sert elestiriyi yapiyorum. Ama demek istedigim, ise yarar elestiriler ancak butun parametreler goz onunde bulundurulunca yapilabilir. Bazi verileri ve parametreleri kolaya kacarak goz ardi edince, yasli kadinlarin dirdirindan oteye gitmemis oluyoruz bu forumda.
Holosko ile Lincoln'u, Holsoko'nun attigi bir golden sonra karsilastirmak ve bunu da Lincoln'un iyi oynadigi bir mac sonrasina denk getirmek bana komik geliyor. Adnan Polat okusa burayi, bu yorumdan sonra ikinci kere dusunmez. Halbuki Lincoln konusunda yapilan bir suru hata ve dusunulmesi gereken konu var.
Holosko begendigim bir futbolcu, keske GS'da olsa. Zamaninda BJK Manisa'ya 5 Milyon'cuk odediginde cok para demistik, hatirlatirim. Ama bulunmaz hint kumasi mi, degil. BJK'a buyuk basarilar mi kazandirdi, yok. Peki Lincoln'le karsilastirilacak ne yonu var, yabanci olmasi disinda? Bence yok, elmayla armutu karsilastirmak gibi birsey. De Sanctis mi daha iyi, yoksa Yattara mi, mesela?