Kaleci konusu konusulurken benim aklim Galatasaray'in eski kalecilerine gitti, arada atlamalarim olabilir ama 70'lerden hatirladigim kadariyla :
Yasin, Nihat, Kayganic (3-4 mac oynayip trafik kazasinda vefat etmisti), Malik, Eser, Haydar, Simovic, Hayrettin, Nezihi, Stauce, Friedel, Taffarel, Mondragon.
Yani kabaca 30 kusur yil icinde biz 12-13 kaleci ile oynamisiz (5 haftada 2 kaleciye gore degisik bir performans
). Bunlardan basarili olarak nitelendirebilecegimiz tek Turk kaleci Eser. Oysa yabanci kaleciler icinde basarisiz veya yetersiz diyecegimiz bir kalecimiz hic olmamis. Bana gore Stauce ve Friedel dahil.
Bu, yabanci kalecilerin iyi secilmis olmasindan da kaynaklanmis olabilir, nitekim bu donemlerde FB Lukovcan, Besiktas mesela Bako gibi facialar yasamisti.
Eser, Turk kaleciligi icin 1980'li yillarda buyuk bir sansti, o kadar iyi oynuyordu ki aynı donemde Senol Gunes'i milli takimdan kesmisti. Ne var ki o yillar Galatasaray'a Derwall gelmemisti ve futbol iklimi onun yeteneklerini mecburen sinirli tutuyordu. 1983'de Izmir'de bir Almanya maci oncesi sakatlandi, bir daha toparlanamadi.
Bu istisna disinda, ben genel olarak Turk futbolunda buyuk kaleci gormedim diyebilirim. Sabri Dino veya Yasin doneminde Turk futbolu cok geriydi (ve her ikisi de leblebi gibi goller yiyordu), Senol doneminde de futbolumuz yeni yapilaniyordu. Son donemde de Engin Ipekoglu ve Rustu Rencber disinda kaleci yetistiremedik.
Engin bildigim kadariyla Alman alt yapiliydi, sakatliktan donemedi. Rustu ise ozellikle kulup duzeyindeki Avrupa maclarinda hic basarili olamadi, FB'de oynadigi butun ciddi Avrupa maclarinda hatiri sayilir hatalar yapmistir; Barcelona'da da oynadigi tek bir kotu mactan sonra da hemen gonderildi. Yani iceride basarili, ust duzey maclarda basarisiz bir kaleciydi.
Buradan varacagim sonuc, Turk futbolunun kaleci yetistirmeye uygun olmadigidir. Nasil ki Almanya'dan ve Italya'dan cok kaleci cikiyor ve mesela Brezilya'dan hic cikmiyorsa, bizim iklimimiz de Brezilya gibi buna uygun degil. Kaleci ekolu olan bir ulke degiliz.
Kalecilik, hep hata yapmamak uzerine kurulu nankor bir kurum. Orta saha oyuncusu gibi, butun mac yatip bir gol attirarak hatayi silme sansiniz yok; tersine 10 top cikartip 1 ters gol yerseniz basarisiz kabul edilebilirsiniz.
O yuzden kalecilik cok disipliner, kendine surekli bakmayi gerektiren, bir okuldan gelen bir adamin basarili olmasi daha muhtemel bir mevki. Salt yetenekle olmaz. Kalecinin psikolojisi de diger pozisyondaki oyunculara gore daha saglam olmali.
Ben Orkun'un veya Aykut'tan hangisinin daha iyi kaleci oldugunu bilmiyorum, bana da Orkun daha refleksleri saglam ve konsantrasyonu daha yuksek gibi geliyor. Ama bu benim gorusum.
Ne var ki Avrupa'da yuksek duzeyde futbol gerektiren maclarda (iyi secilmis) yabanci kalecinin daha faydali olacagini dusunuyorum.
Ama bence, bizde yetismiyor.